Tüm dünyayı etkileyen düzensiz göç ve mülteci akınının büyük bölümünün Akdeniz ve Ege havzaları yoluyla gerçekleştiğini dile getiren Akar, "BM verilerine göre dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke Türkiye'dir. Doğal olarak Türkiye göç konusunda ağır bir yük taşımaktadır. Buna karşın bir yandan Yunanistan teröristlerin hamiliğini yaparken diğer taraftan mülteciler konusunda uluslararası hukuka, AB'nin savunduğunu iddia ettiği ortak değerlere ve evrensel ilkelere aykırı ve insanlık dışı uygulamalar sergilemektedir. Ege Denizi'nde kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Yunanistan'ın 7 Ağustos'ta Kaş'ın güneyinde üzerinde yaşam olmayan Başak Adası'na göçmenleri askeri bot ile bırakarak ölüme terk etmesinin insansız hava aracı ile saniye saniye görüntülendiğini hatırlatan Akar, şunları söyledi:
"Uluslararası bağımsız örgütlerce de Yunan makamlarının göçmenleri ve mültecileri işkence ve kötü muamele uygulayarak Türkiye'ye yasa dışı yollarla geri ittiği şahitleri ve delilleri ile ortaya konulmuştur. Fakat Yunanistan, geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten dahi çekinmemekte, yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalışmaktadır. Yunanistan, bir AB kuruluşu olan FRONTEX'i hukuk tanımazlığına ve insanlık onuruna aykırı uygulamalarına alet etmekte, çıkarları doğrultusunda bir araç olarak kullanmakta ve açıkça istismar etmeye çalışmaktadır. FRONTEX, AB üyesi ülkelerin komşularıyla olan sınırlarının korunmasını ve güvenliğini sağlamak amacıyla 2004 yılında oluşturulmuş bir AB kurumudur. Yunanistan'ın FRONTEX'i davetinin arkasında, çok kapsamlı ve çok boyutlu Ege uyuşmazlıkları konusuna AB'yi de ortak etme gayreti olduğu görülmelidir. FRONTEX'e bağlı Acil Sınır Müdahale ekiplerinin ağır askeri ekipmanlarla müdahale ederek sınırı geçmeye çalışan göçmen ve sığınmacı gruplarını geri itmesi, Avrupa'da sivil toplum örgütlerinin de tepkisine yol açmıştır. Batılı tüm dost ve müttefiklerimizin şunu düşünmesi lazım, Türkiye mültecilere ev sahipliği yapmasa, Yunanistan ve onun güdümünde olan FRONTEX gibi insanlık dışı davranışlar sergilese ve 9 milyon göçmen de AB sınırlarına dayansaydı sonuçları ne olurdu?"
Mülteci sorununu sadece Türkiye'nin değil AB başta olmak üzere tüm ülkelerin ortak sorunu olarak nitelendiren Akar, "Yunanistan'ın mülteci konusunda takındığı tavır, NATO'nun da işini zorlaştırmaktadır. Yunanistan'ın sığınmacılara yönelik temel hak ihlalleri, insanlık dışı ve onur kırıcı gözaltı şartları, sığınma hakkı ihlalleri, Yunan sahil güvenliğinin alıkoyma ve Türkiye'ye doğru zorla geri itmesi kabul edilemez. Masum insanların Ege'nin soğuk sularında can vermesine neden olan uygulamaları insanlık suçudur." dedi.
"YUNAN MACERASININ BİTTİĞİ GÜNÜN YIL DÖNÜMÜ"
Türkiye'nin bütün iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen Yunanistan'ın hukuk tanımaz, saldırgan, gerginliği tırmandırıcı söylem ve eylemlerine devam ettiğini dile getiren Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yunanistan, Türkiye'ye karşı temelsiz suçlamalarda bulunarak ve her türlü yalanını, yanlışını ve noksanını AB üyeliğine sığınarak örtbas etme telaşı içindedir. Yunan yöneticilerin kendi halkının refahına mal olacak silahlanma yarışından, gerginliği tırmandırmaktan, uzlaşmaz tavırlardan kaçınması ve bizimle samimi iş birliğine dönmesi en doğru ve gerçekçi bir çözüm yolu olacaktır. Yunan siyasiler kendi halkına kulak verir, bizi bir tehdit unsuru ve rekabet etmesi gereken bir ülke değil de gerçek bir komşu ve müttefik olarak görmeyi başarabilirse bundan her iki ülke ve bölgemiz kazançlı çıkacaktır. Türkiye, Yunanistan ile samimi ve güçlü ilişkiler geliştirmek istemekte, yaşanan sorunları, güvene dayalı ikili ilişkiler temelinde çözmeyi tercih etmektedir. Üçüncü taraflardan beklentimiz ise Türkiye'nin haklı, hukuka uygun, makul ve mantıklı yaklaşımlarını görmeleri, Yunanistan'ın uygulama ve iddialarını akıl, bilim ve objektif kriterler ışığında değerlendirmeleri, duruma sadece AB dayanışması penceresinden bakmamalarıdır. Türk ve Yunan halkı arasındaki benzerliklerin farklılıklarımızdan çok daha fazla olduğunun bilinmesi lazım. Aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun olarak, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri içerisinde ve karşılıklı diyalog ile çözülebileceğine samimi olarak inanmaktayız."
Türkiye'nin bununla ilgili büyük çaba gösterdiğini de vurgulayan Akar, "Ancak, yine de bir hususu hatırlamakta yarar var. Bugün, yani 9 Eylül, Yunan macerasının bittiği günün yıl dönümüdür. Bu vesileyle bir asır önce girişilen maceranın bedelinin ne kadar ağır olduğu unutulmamalı, hüsranla sonuçlanacak yeni maceralar peşinde koşulmamalıdır. İçten temennimiz, Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de istifade ederek barış, güven, istikrar ve refah içinde yaşamasıdır." ifadelerini kullandı.
Sempozyuma KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz de katıldı.
NE OLMUŞTU?
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde (GKRY) Eğitim Bakanlığının, orta eğitim öğretmenlerinden, "Oxford Discover Futures 3 Workbook" isimli kitabı öğrencilere dağıtmadan önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bölümün yer aldığı 36'ncı sayfasını "yırtmaları" yönünde talimat içeren genelge gönderdiği bildirilmişti.