Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 11 Eylül 2001'de gerçekleşen terör saldırılarının üzerinden yirmi yıl geçti. Bu saldırılar uluslararası aktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde önemli değişikliklere yol açarken, saldırıların ardından uluslararası siyaset yirminci yüzyıldakilere nazaran farklı güvenlik sınamalarıyla karşılaşmaya devam ediyor.
Bu kapsamda uluslararası ilişkilerdeki ana güç alanlarından biri olan Avrupa Birliği (AB) de bütünleşme yolculuğunda kendisini değişikliklere adapte edecek ve çeşitli tehditlere karşı koruyabilecek yöntemler bulmaya çalışıyor. 1957'de altı üye ile yola çıkan Birliğin bugün üye sayısı 27'ye ulaştı. Buna rağmen süreç içerisinde Birliğe yeni formatlar atılması o kadar da kolay olmadı; AB bütünleşme adımlarında zaman zaman tökezledi. Her tökezlediğinde yeni çıkış yolları bulmaya çalışan AB, son olarak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının neden olduğu krizde hem örgütsel bazda hem de üyeler arasındaki ilişkilerde ciddi sıkıntılar yaşadı, AB'nin dağılacağı öngörüleri -Brexit meselesi de güncelliğini korumaktayken- uzmanlar tarafından çokça dile getirildi. Bu bağlamda AB'nin krizlerle mücadelesini iyileştirmek, bir başka deyişle AB'yi olası krizlere karşı güçlendirmek için gerçekleştirilen çalışmalardan biri de AB Komisyonu tarafından hazırlanan ve ilki 9 Eylül 2020'de açıklanan AB Stratejik Öngörü Raporları.