İP Genel Başkanı Meral Akşener de 24 Nisan 2020'de yine bir TV programında, "Biz HDP'yi PKK'nın yanı başında, onun uzantısı olarak konumlandırıyoruz" açıklamasını yapmıştı.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ise Akşener'e cevap verirken, bugün CHP, İYİ Parti ve SP'nin ittifakla gösterdiği 'meşruiyet' gerekçesini öne sürerek, HDP'nin Meclis'te temsil edilen bir parti olduğuna işaret etmiş, "Meclis'te üçüncü olarak, demokratik siyaset alanında mücadelemize devam ediyoruz" demişti.
GEREKÇESİ DE HDP'DEN
Bu açıklamalar, siyasi kulislerde iki sorunun tartışılmasına neden oldu:
Bir yıl öncesine kadar HDP'yi "PKK'ya yakın, PKK uzantısı" olarak gören Millet İttifakı partileri, HDP'li Saruhan Oluç'un gerekçelerine nasıl sarıldılar? HDP'yi, 'uzantısı olduğu' PKK'dan bağımsız olarak 'Kürt sorunu' konusunda 'meşru muhatap' kabul etmeye nasıl ikna oldular?
HDP ÖNERİSİ: EYALETLEŞME
Millet İttifakı ortaklarından gelen açıklamalar, HDP'nin 'Kürt sorunu' konusundaki çözüm önerilerini de yeniden gündeme getirdi.
HDP'nin Kürt sorununun çözümü adı altında PKK'nın bölücü önerilerini siyasete taşıma çabasını ilk olarak, HDP'nin önceki partisi BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dile getirmişti. Demirtaş, 22 Aralık 2010'da İstanbul'da yapılan 'Kürt Sorunu' konulu bir toplantıda, "Türkiye, tek bir merkezi parlamentoda tüm yetkilerin toplandığı ve hükümet diye bir organın bütün ülke adına yürütme yetkilerini elinde bulundurduğu bir ülke olamaz. Yerinden yönetimi öneriyoruz. Türkiye 20-25 idari bölgeye ayrılabilir. Biz il genel meclisleri ile TBMM arasında bir yerde konumlanan 'Bölge Meclisleri' öneriyoruz. TBMM dış ilişkiler, ulusal savunma, genel maliye hizmetlerini elinde bulundurur, adalet ve eğitim gibi hizmetleri de yerel yönetimler ile birlikte yürütür. Kalan tüm yetkiler bölge meclisine devredilir" demişti.
Demirtaş, "bölgelerin 'ayrı flama' kullanabilmesini önerdiklerini" de söylemişti.
CHP'Lİ ÖZKOÇ İFŞA ETMİŞTİ
BDP, bu öneriyi 'çözüm süreci'nin devam ettiği 2014 yılında TBMM'de yapılan bir 'kapalı oturumda' da dile getirmiş, bu da CHP'li Engin Özkoç tarafından ifşa edilmişti. Özkoç, bir TV kanalına yaptığı açıklamada, kapalı oturumda konuşulanların açıklanmasının 'suç' olduğunu, ancak vatanını, milletini seven bir kişi olarak bu suçu işleyeceğini belirterek, BDP Grup Başkanvekili'nin şu sözleri söylediğini açıklamıştı:
"Biz Türkiye'nin 25 eyalete bölünmesini istiyoruz. Eyalet Başkanları'nın TBMM'ye gelmesini istiyoruz. Her eyaletin yer altı zenginliğinin kendisine ait olmasını istiyoruz. Eyaletlerin özerklik hakkının saklı olmasını istiyoruz. Türkiye'de iki kurucu unsurun olmasını istiyoruz. Birisi Türk kurucu unsuru diğeri de Kürt kurucusu unsuru."
ANAYASA İLKELER ÇALIŞMASI
Ancak CHP'nin o günlerde 'bölücü öneriler' olarak 'suç işleme' pahasına açıkladığı maddeler, daha sonra Millet İttifakı olarak CHP, İYİ Parti, SP ve HDP temsilcilerinin ortaklaşa hazırladığı 'anayasa ilkeler çalışması'na girmişti.
O çalışmanın belgesini de dönemin İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Ümit Özdağ açıklamıştı.
Akşam'ın 'Sevr İttifakı Anayasası' diye manşetten duyurduğu belge 'Anayasa Uzlaşma Metni' başlığını taşıyor ve ilk sayfasında, "CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi temsilcilerinin uzmanlar eşliğinde dört ay boyunca yürütülen ortak çalışma metninin kısa özeti, 30 Nisan 2018" ifadesi yer alıyor.
İkinci bölümün başlığı ise "Uzmanların katılımıyla CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi temsilcileri tarafından hazırlanan çerçeve metin. 13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018" şeklinde.
Çalışmada, anayasanın 'değiştirilemez' ilkelerinin yeniden tasarlanması ve sadece "Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" kuralının korunması öneriliyor.
Yine bu değişikliğe dayanılarak, anayasının değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer alan 3. maddedeki "Devletin dili Türkçe'dir" hükmünün, "resmi dili Türkçe'dir" şeklinde sınırlanması öneriliyor.
Anadil eğitiminin 'zorunlu' olması, bu konuda yetkinin 'yerel yönetimlere' verilmesi öneriliyor.