DUVARA BAK, FARKI ANLA...
Kadir Topbaş'ı da seversiniz, sevmezsiniz, o ayrı.. Ben mesela ona hiç oy vermedim. Çok da eleştirdim, başta birinci köprü Avrupa girişinde zaten bir trafik kilitlenmesi varken, oradaki, yakın tarih İstanbul'unun simgesi, "Kartallar Yüksek Uçar/ Yazan Attila İlhan" dizisi ile ülkeye mal olan o ilk kent gökdeleni, resmen sit, Karayolları Bölge Müdürlüğü binasının yıkılıp yerine o Zorlu heyulası, AVM'si ve Salonu yapılmasına izin vermesi olmak üzere..
Ama bende değil, her insanda olmalı, "Sezar'ın hakkını Sezar'a" vermeliyiz..
Topbaş'ın bir Bahçeler ve Parklar Müdürü vardı, İhsan Şimşek..
Hollanda'nın bizden çalıp götürdüğü ve kendine mal ettiği, lalelerimizle, mevsiminde Emirgan Parkı'nda ve Sultanahmet'te öyle desenler içinde lalezarlar yapardı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen iç ve dış turistler baygın düşerlerdi.
Mevsiminde tüm İstanbul mahallelerinde açsınlar diye dört bir yana erguvanlar dikmişti..
Ama asıl bayıldığım, hayatımda ilk defa gördüğüm "dikey bahçeler"di..
O özellikle sabahları ve akşam üzerleri gıdım gıdım ilerleyerek insanı çıldırtan TEM ve E-5 yollarının iki yanında "dikey bahçeler" yapmıştı İhsan Bey.. Dik duvarın üzerinde çim ve çiçeklerle yapılmış desenler..
Uygar ülkelerde, devlette devamlılık esastır. Kendinden evvelkilerin yaptıklarını devam ettirmek ve başladıklarını bitirmek..
Dalan, İstanbul'un her köşesine imza atarken, Nurettin Sözen onun başladığı hiçbir işi bitirmemiş ve CHP'yi İstanbul'da dağıtmışken, ardından gelen Erdoğan, hem yarım kalan işleri tamamlamış, hem de yenilerini başarmıştı. Yolu öyle açıldı. Kendi yolunu kendi açtı ve CHP, İstanbul'da kendine yıllar yıllar sonra gelebildi.
İmamoğlu, Sözen'in hatasından ders almadı. İşe onun gibi girdi.
Yıllardan beri İstanbul ilk defa lalezarları görmedi bu defa mesela..
Yıllar sonra İstanbul, Topbaş devrinde başlayan belediyenin halka açtığı tesislerde, mesela Kadıköy'deki Karaköy İskelesi İstanbul Kitabevi ve Kafesi'nde, mesela ilk defa keşfedilen ve halka açılan Şerefiye Sarnıcı'nda, mesela Tekfur Sarayı avlusunda bedava halk konserleri düzenledi.
İmamoğlu, pandemi döneminde müzik sanatçıları açlıktan ölürken, hem de açık havada bu konserleri de devam ettirmedi.
Ve Beylikdüzü'nde Klasik Müzik ve Caz Festivalleri yapan, içinde Japon Bahçesi de olan kendi eseri muazzam halk bahçesinde, binleri toplayan İmamoğlu, o dünyalar güzeli dikey bahçeleri de yok etti. "Bakımı pahalı" bahanesi ile önce kuruttu.. Sonra da, saçma sapan boyalarla, kendi dahil kimsenin anlamadığı "güya" sanat yaptırdı, yerlerine..
O kilit trafikte nerdeyse on misli uzayan yolları kısaltan dikey bahçeleri yok etti.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ