"Ben aday değilim" diyen Meral Akşener'e "sadrazamlık" teklifi

İP Genel Başkanı Meral Akşener, bir tv programında yaptığı "Ben Cumhurbaşkalığına aday değilim. Kendi adıma bunu söylüyorum. Kim aday olacak kısmında seçilecek bir adayla devam edeceğiz. Ben aday değilim. Ben Başbakanlığa adayım." açıklamasıyla sözde Parlamenter sisteme dönüş sinyali verdi. Akşener'in bu çıkışını Sabah yazarları Hasan Basri Yalçın ve Hilal Kaplan çarpıcı ifadelerle köşelerine taşıdı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Eylül 2021 , 09:28 Güncelleme Tarihi :27 Eylül 2021 , 09:33
Ben aday değilim diyen Meral Akşener’e sadrazamlık teklifi

Millet İttifakı her fırsatta erken seçim olsun yaygarası koparırken ittifakın adaylık çıkmazı da her geçen gün derinleşiyor. CHP'nin kanalı Halk TV'ye konuk olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Burada net bi şekilde açıklayayım. Cumhurbaşkanlığına aday değilim. Başbakanlığa adayım." ifadelerini kullandı.

Akşener'in bu çıkışını Sabah yazarları Hasan Basri Yalçın ve Hilal Kaplan çarpıcı ifadelerle köşelerine taşıdı.




Sabah yazarı Hasan Basri Yalçın'ın köşe yazısı şu şekilde:

Meral Akşener Cumhurbaşkanı adayı değilmiş. Başbakan olacakmış. Bence o kadar geriye gitmek yetmez. Biraz daha zorlamasını tavsiye ederim. Önce saltanatı getirsinler. Sonra da Meral Hanım sadrazam olsun.
Olur mu öyle şey demeyin. Parlamenter sistemi getirebileceklerine inanıyor da saltanatın mı gelebileceğine inanmıyor?
Kılıçdaroğlu veya başka bir CHP'li Cumhurbaşkanı adayı oldu. 30 milyonun üzerinde oy aldı. Erdoğan'ı yendi. Cumhurbaşkanı oldu. Sonra "ben kazandım ama Cumhurbaşkanı olmak istemiyorum. Bu yetkiler bana göre değil" dedi. "Asıl derdimiz Meral Akşener'i Başbakan yapmaktı" dedi. Parlamenter sisteme dönüş kararı verdi.



Orada da bitmiyor. Mecliste anayasa değişikliği yapmak için 400 kabul oyunu buldu. Veya 360 kabul buldu. Referanduma gitti. Oradan da yüzde elli artı biri buldu. Parlamenter sisteme geçiş millet tarafından onaylandı diyelim.
Ama durun, yine bitmedi. Seçime gidilecek. Meral Hanım en yüksek oyu alacak. Erdoğan'ı Kılıçdaroğlu'nu falan yenecek. Birinci parti çıkacak. Tek başına veya koalisyon hükümeti kurmaya hak kazanacak ve Başbakan olacak.
Ölme eşeğim ölme! İfadem için özür diliyorum ama durumu daha doğru tespit edecek çok az ifade var. Finalden 100 alsam. Hoca da sözlüme 100 verse. Oh ne ala! Teyzemin sakalı olsa dayım olur.


O yüzden diyorum. Eğer bütün bunların olacağını düşünüyorsa saltanatın döneceğine de kolayca inanabilir. O zaman sadaret mührü için heveslense de mantıklı olabilir. Ben kendisine sadrazamlık teklif ediyorum. Sen kim oluyorsun demeyin. Meral Hanım'ın Başbakan olacağına inanıyorsunuz da benim Padişahlığıma mı inanmıyorsunuz.
Ya birileri Meral Hanım'ı fena kandırıyor ya da o kendi kendini aldatıyor. Bu tarafını bilemem ama Meral Hanım sanırım hepimizi kandırmaya çalışıyor. Kendisi bu senaryoya inanıyorsa ayrı sorun. İnanmadığı halde seçmenini inandırmaya çalıyorsa o apayrı sorun.
Eğer gerçekten kendi de inanıyorsa o zaman Meral Akşener'in siyasette buralara kadar gelmiş olmasını bile büyük bir başarı olarak alkışlamak lazım. Bir 23 Nisan sabahı kendisine eskiden kalma bir başbakanlık koltuğu bulalım. Alsın hevesini. Daha fazla da gündem işgal etmesin. Hem o kurtulsun hem biz.


YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN

Sabah yazarı Hilal Kaplan'ın köşe yazısı şu şekilde:

İyi Parti lideri Meral Akşener, yaklaşık altı yıldır "Ben Başbakan olacağım" diyor. Bu konudaki istimrârı için kendisini kutlamak lazım. Zira Başbakanlık makamı mevcut bile değil ama Akşener'in talebi hâlen mevcut.
Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda da bunu tekrarladı:
"Ben Cumhurbaşkalığına aday değilim. Kendi adıma bunu söylüyorum. Kim aday olacak kısmında seçilecek bir adayla devam edeceğiz. Ben aday değilim. Ben Başbakanlığa adayım."
Şimdi iki hafta önceki "Doğu Masası" yazımdan bir bölümü hatırlayalım: Kulislerde konuşulan bir başka konu da 10 Aralık Hareketi üzerinden partideki en etkin grubun başı haline gelen Kaan Salıcı ile Kılıçdaroğlu'nun tam bir uzlaşmaya vardığı. Bu uzlaşmaya göre Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olacak, seçildiği takdirde ise Salıcı da Başbakan olacak. İsmail Küçükkaya'ya bile Kılıçdaroğlu'na yönelik "Size bir özgüven gelmiş" dedirten şey, bu uzlaşmadan alınan güç müdür? İmamoğlu'nun geçtiğimiz günlerde ilk kez aday olmayacağı ve belediye başkanı olarak devam edeceği sinyalini vermesini de bu minvalde mi değerlendirmek gerekir? Ya da Akşener, bu faaliyetlerin farkında olduğu için mi 30 Ağustos kutlamasında İmamoğlu'nu Fatih Sultan Mehmed'e benzetecek kadar abartılı bir açıklama yapmıştır? Bu soruların cevabını bilmiyorum. Fakat Kılıçdaroğlu'nun aday olma noktasında ilk kez kendisini bu kadar ön plana çıkardığının ve bunu parti içinden destek almadan yapamayacağının sanırım herkes farkındadır.


Akşener, Başbakanlığa adaylığını açıkladığı programda eklemiş:
"Ben Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı'na aday olup olmadığı ile ilgili hiçbir fikre sahip değilim. Kendisi ile bunu hiç konuşmadık."
Sabah akşam "erken seçim" çağrısı yapan ve ittifak halinde olduğunu söyleyen bu iki muhalefet liderinin olası bir erken seçime dair adaylarını hiç konuşmaması mı daha garip, yoksa bunu marifet gibi açıklamaları mı, bilmiyorum. Ancak görünen o ki Meral Hanım, olası bir erken seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına Kılıçdaroğlu'nun aday olarak çıkması fikrine çok da sıcak bakmıyor. Bu yüzden ısrarla konuşmaları gereken birinci meseleyi hiç konuşmamışlar gibi davranıyor ve tabiri caizse "ıslık çalarak" oradan uzaklaşıyor.


YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN