Bu durum son derece önemli bir kabiliyeti de beraberinde getiriyor. Çünkü pist olmadan uçuşa geçebilmek demek, ihtiyaç duyulan hemen her yerde göreve çok hızlı bir şekilde başlayabilmek anlamına geliyor.
DİĞER PLATFORMLARLA HABERLEŞEBİLECEK
Bayraktar DİHA'nın sadece keşif ve gözetleme görevlerini yapabilecek olması sizi yanıltmasın… Sadece bu özellikleriyle dahi çok önemli operasyonların en kritik unsurlarından olabilecek bir platformdan bahsediyoruz.
Kadir Doğan bu durumu şöyle özetliyor:
"TSK'nın elinde çok ciddi seviyede ve farklı klasmanlarda platformlar var. TB-2, ANKA, Akıncı, Aksungur, ATAK helikopterleri ve savaş uçakları ilk akla gelenler. Bu gruba TB-3, milli savaş uçağı, insansız milli savaş uçağı gibi oyuncular da gelecek.
Tüm bunları TSK'nın müşterek harekat kabiliyeti üzerinden ele almak gerekiyor. Ağ merkezli bir sistemle söz konusu platformların hepsinin haberleştiğini düşünün. Bunlara kimi zaman karada topçuların, denizde savaş gemilerimizin dahil olduğunu hayal edin. Çok büyük bir keşif-istihbarat ve vuruş gücüne erişiyorsunuz.
Bu nedenle Bayraktar DİHA'nın muharip gücünün olmaması onun etkisini azaltmıyor. Aksine bu şekilde bir hava aracına olan ihtiyacımızı son derece güçlü bir şekilde gidermiş oluyor."
RAKİBİNİZİ EKONOMİK OLARAK DA HIRPALAYABİLİRSİNİZ
Kadir Doğan'ın sohbetimiz sırasında sıklıkla kullandığı kavramlardan biri 'maliyet etkin' oluyor. Çok genel bir ifadeyle söyleyecek olursak, ortaya koyduğu güçlü etkiye oranla maliyeti daha ucuz olan ürün ve sistemleri kastediyor.
Bayraktar'ın yeni DİHA'sına da bu çerçevede yaklaşıyor Doğan ve "Doğu Akdeniz ve Ege'deki tehdit unsuruna, potansiyel çatışma alanlarına baktığımız zaman en önemli başlıklardan biri 'karşılık' ilkesi. Ankara ve Atina birbirlerinin bu bölgedeki her adımına mutlaka karşılık vermek istiyor" bilgisini veriyor.
Şimdi Türkiye, SİHA'larla başlattığı yolculuğu DİHA ile sürdürecek. Alternatiflerine göre çok ucuza mal olan bir platformla saatlerce gökyüzünde kalacak. Doğan da bu duruma işaret ediyor ve şöyle devam ediyor:
"Karşı tarafın da buna benzer bir hamle yapması lazım. Ancak ellerinde benzer bir ürün yok. Bu nedenle ya çok daha farklı platformları uçuracaklar ya da başka ülkelerden benzer ürünler alacaklar.
Her ikisinde de maliyet açısından Türkiye'den çok daha yüksek bir bedel ödeyecekler. Bunu uzun süreye yaydığınızda aslında elinizdeki savunma sanayii araçlarıyla karşı tarafı ekonomik olarak da çok ciddi bir şekilde yıpratabiliyorsunuz. Bu mutlaka üzerinde durulması gereken noktalardan biri."