Teğmen rütbesini Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in taktığını itiraf eden eski tuğgeneral Serdar Atasoy'un yargılanmasına başlandı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, Atasoy, cezaevinden video konferans yöntemiyle katıldı, avukatı ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Mahkeme başkanı, iddianamedeki suçlamaları hatırlattıktan sonra savunma yapması için sanık Atasoy'a söz verdi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığından emekli olduğunu, gözaltına alındıktan sonra rütbelerinin söküldüğünü belirten Atasoy, emniyet ifadesinde etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini, bu talebinin bugün de devam ettiğini söyledi.
FETÖ ile ilişkisinin, 1988'de lise eğitimi için geldiği İzmir'de başladığını, örgüte ait yurtta sohbetlere katıldığını ifade eden Atasoy, kendisine Yavuz kod isim verildiğini kaydetti.
Kendisiyle birlikte İskender, Ender ve Serdar isimli örgüt mensubu öğrencilerin Kara Harp Okulu sınavını kazandığını anlatan Atasoy bu dönemde de örgütsel faaliyetlerine devam ettiğini aktardı.
Bu dönemde Yavuz isimli örgüt abisinin kendisiyle ilgilendiğini, belirli dönemdeler bir araya geldiklerini bildiren Atasoy, şöyle devam etti:
"Harp Okulu döneminden Tuzla Piyade Okulu'ndaki sınıf eğitimine kadar olan dönemde Yavuz benimle ilgilendi. Benden açıktan namaz kılmamı istiyordu. O dönmede birlikte mezun olduğumuz Erdal ve İskender ise sınıf eğitimini Kara Havacılık Komutanlığı'nda yaptı. 1996'da Siirt'e görev yaptım, burada iki yıl kaldıktan sonra Lüleburgaz'a atandım. O dönem örgütten beni arayan olmadı, bir zaman sonra İskender'in vasıtasıyla doktor olduğunu bildiğim Ali İhsan isimli örgüt abisiyle tanıştım. Bir zaman sonra örgüt abisi Emre Fırat ile devam ettik. Onunla görüşmemiz 2002'ye kadar sürdü. Görüşeceğim zaman Emre Fırat'ı ankesörlü telefonla arıyordum. Emre Fırat, Gülen'in doktoru olarak bilinen Kudret Ünal'ın kızıyla evliydi. Himmet adı altında maaşımdan bir kısım para veriyordum. Belli bir oran yoktu, 'İstediğiniz kadar verin' diyorlardı."
Harp Okulu'nda örgüt adına kendisinden Çetin kod adlı İsmet Akyüz'ün sorumlu olduğunu anlatan Atasoy, Akyüz'ün, kendisinin yanı sıra eski albay Mustafa Barış Avıalan ve Saltuk Buğra Karahan ile ilgilendiğini, bu kişilerle örgüt içinde aynı grupta bulunduklarını söyledi.
Akyüz'ün 2005'e kadar kendisiyle ilgilendiğini belirten Atasoy, akademiden mezun olduktan sonra Kars'a tayin edildiğini, burada İhsan Baykurt'un kendisiyle ilgilendiğini ifade etti.
Baykurt ile ankesörlü telefon üzerinden haberleştiklerini belirten Atasoy, daha sonra İstanbul'a Harp Akademisi'ne bağlı Stratejik Araştırma Enstitüsü'ne tayin olduğunu, ardından akademide öğretim görevlisi olarak bulunduğunu anlattı.
Atasoy, Stratejik Araştırma Enstitüsü'nde teşhis edemediği bir kişinin kendisiyle ilgilendiğini, bu dönemde Cemal Avıalan ve Nuh Beyazıt ile aynı grupta bulunduklarını belirtti.
Harp Akademisi'nde görev yaptığı dönemde kendisinden Erden Şen'in sorumlu olduğunu aktaran Atasoy, Şen'in akademide görevli personel hakkında kendisinden detaylı bilgi istediğini belirtti.
"ÖRGÜTÜN İÇ YÜZÜNÜ GÖRDÜM"
Atasoy, 2012-2014 yıllarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde görevlendirildiğini, bu yıllarda örgütün iç yüzünü görüp örgütten kopmaya başladığını öne sürdü.
Kıbrıs'ta kendisinden Önder Körfez'in sorumlu olduğunu aktaran Atasoy, ısrarlı davet ve zorlamayla Körfez ile birkaç kez görüştüğünü, bu görüşmelerin örgütsel niteliğinin bulunmadığını, Körfez'in ikna çabalarına rağmen toplantılara katılmadığını, askeri personele ilişkin bilgi taleplerini de geri çevirdiğini iddia etti.
Atasoy, bu dönemde Körfez'in kendisinden bazı subayların sicilinin düşük tutulmasını talep ettiğini, fakat bu talebi yerine getirmediğini savundu.
Atasoy, eşinin desteğiyle örgütten koptuğunu, 2014'te Bangladeş'e askeri ataşe olarak tayin edildiğini, burada Erkan Çapan'ın kendisini örgüte dönmesi için ikna etmeye çalıştığını, fakat bu kişiyle görüşmediğini öne sürdü.
"DARBEYİ KABUL ETTİĞİM ANLAMINA GELMEZ"
Darbe girişimi sırasında eski tuğamiral Sinan Sürer "Ataşeler" WhatsApp grubuna "Arkadaşlar TSK yönetime el koymuştur. Bunu tüm muhataplarına derhal iletin" şeklindeki mesajına "Emredersiniz komutanım" karşılığını verdiği aktaran Atasoy, şunları söyledi:
"Bangladeş ile Türkiye arasında saat farkı var. Gece saatlerinde idari ataşem darbe olduğunu söyledi. Ben de ilk önce Bangladeş'te darbe yapıldığını sandım. Telefonuma baktığımda mesajları gördüm. 'Emredersiniz komutanım' şeklinde çok sayıda mesaj vardı. Ben de bu şekilde mesaj attım. Bu mesaj darbeyi kabul ettiğim anlamına gelmez."
Sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski albay Cemil Turhan'a ait CD'de darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı yaver adayı olarak adının bulunmasına ilişkin Atasoy, "Muhtemelen örgütün elinde kurmay subaylardan oluşan bir havuz var. Bizi de oradan dahil etmişlerdir." dedi.
Atasoy, ankesörlü ve sabit hatlardan aranan telefon hatlarının kendisine ait olduğunu, Kars'ta görev yapmaya başladığı dönemden itibaren kendisinden sorumlu örgüt mensuplarıyla bu şekilde görüştüklerini kabul etti.
RÜTBELERİNİ FETÖ ELEBAŞININ TAKTIĞINI İNKAR ETTİ
Görev kapsamında Bosna Hersek'e gittiğini bu sırada kurmaylık sınavlarına hazırlandığını ifade eden Atasoy, o dönem ismini hatırlayamadığı bir örgüt abisinin kendisine sınavın, askeri kültür ve genel kültür bölümünün sorularını verdiğini söyledi.
Soruları almadan önce Kur'an-ı Kerim üzerine yemin ettiğini belirten Atasoy, "Emin ve İskender'in kurmaylık sınavı için çalıştığı eve, Emre Fırat'ın yönlendirmesiyle gittim. Sınavdan 5-10 gün önce bu evde kalarak hazırlandım. İsmini bilmediğim şahıs sınav sorularını getirdi." dedi.
Mahkeme başkanını, savcılık ifadesinde, İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinde teğmenlik rütbelerinin elebaşı Gülen'in taktığını söylediğini hatırlatılması üzerine Atasoy, böyle bir şeyin yaşanmadığını iddia etti.
Mahkeme Başkanının, "Savcılıkta söylemişsin bunu, madem yaşanmadı böyle bir şey, neden anlattın bunu?" sorusuna Atasoy, "Bu doğru değil, gözaltında bulunduğum dönemdeki ruh sağlığım gereği öyle ifade verdim." cevabını verdi.
SAVCI ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANDIRILMASINI İSTEDİ
Beyanların ardından esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, Atasoy'un etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılarak, "silahlı terör örgütüne üyelik" ve "dolandırıcılık" suçlarından cezalandırılmasını istedi.
Daha sonra ara kararı açıklayan heyet, mütalaaya karşı savunma için ek süre verdiği Atasoy'un tutukluluk halinin devamına hükmedip duruşmayı 9 Kasım'a erteledi.