Evladımın ve arkadaşlarının katili Selahattin Demirtaş'tır. Eşi çıkıp utanmadan eşinin masum olduğunu, boş yere orada yattığını söylüyor. 'Evladım babalarına hasret' diyor. Bunlar zoruma gidiyor. Savunduğunuz PKK, masum insanları katlediyor.
Daha geçen gün elektrik tadilatına giden 2 kişi tuzaklanan mayın sonrası hayatını kaybetti. Başak Demirtaş'ı kanalına çıkaranlar bunları görmüyor mu?" dedi.
'BIZIM GÜNAHIMIZ NE?'
Kızının babasını hiç görmediğini anlatan Şehit Jandarma Uzman Çavuş Osman Kablan'ın eşi Mahmure Kablan ise, "Eşim 2016'da Diyarbakır Sur'da şehit oldu. İki oğlum vardı, kızım Zeynep Hira'ya 7 aylık hamileydim. 5 yaşındaki kızım Zeynep babasını hiç görmedi. Kelimeler boğazımda düğümleniyor. Dileriz onlar da gün yüzü görmesin. Bizim canımızı yaktılar onların da canı yansın. Şehitliğe gidiyoruz. Kızım 'Babam burada olamaz, beni babama götür. Buradaysa da kalksın ona sarılmak istiyorum diyor" dedi.
'SÖYLEDİKLERİNİ DUYUNCA SİNİRLERİM BOZULDU'
Mardin Nusaybin'de 1992'de hain terör örgütü PKK'nın tuzakladığı mayın sonrası elleri ve gözlerini kaybeden Gazi Adem Atak, "Televizyonda Başak Demirtaş'ın söylediklerini duyunca sinirlerim bozuldu. O hainler yüzünden ben çocuklarımın yüzlerini hiç göremedim, ellerinden tutup parka götüremedim. Bu hainlerin çıkıp 'Adalet istiyoruz, evladım babasına hasret kalıyor' demesi ağırıma gidiyor. İnşallah tıkıldıkları delikten bir daha çıkamazlar. PKK'nın da HDP'nin de kökü kurusun. HDP, PKK demektir, beni bu hale getiren aynı zamanda HDP'dir" ifadesini kullandı.
'MERMERDEN BABA OLUR MU?'
Şehit Özel Harekât Polisi Yaşar Yavaş'ın eşi Halime Yavaş, çocuklarının baba hasretini mermere sarılarak gidermeye çalıştığını belirterek "Miraç (14), Siraç (12) ve Muhammed Yusuf (6) adında 3 oğlum var. Eşim Şırnak Silopi'de şehit olduğunda oğlum Muhammed 7 aylıktı. Her şehitliğe gittiğimde yanıma battaniye alırdım çocuğum orada emekledi, orada yemek yedi, orada yürüdü. Oğlum büyümeye başladı: 'Anne herkesin babası yanında benim babam burada hiç mermerden baba olur mu' dedi. Ben bunu aylarca düşündüm, cevap bulamadım. Mermerden baba oluyor. Şehit çocukları için baba 'mezar taşları'... Çocuklarımız babalarının kokularını, seslerini bilmeden büyüyor" dedi.
'ADALETTEN BAHSEDIYORLAR'
Yavaş şöyle konuştu: "Çıkıp da adaletten bahsetmeleri canımızı yakıyor. Yüreğimiz yanıyor. Herkes çocuğunu parka götürürken ben şehitliğe götürüyorum. Herkes babasına sarılırken benim çocuğum mermere sarılıyor. Bu mermer kimilerine buz gibi ama bizim yüreğimizi kor olarak yakıyor."
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok, "Ama İsmail'in tavrı buram buram takiye kokuyor. Zira yaptığı işin yanlış olduğunu düşünüyor olmalı ki, PKK ile organik bağını gizleme gereği bile duymayan bir siyasinin eşiyle verdiği pozu yumuşatma gereği duyuyor. Tabii yardımına her zaman olduğu gibi Atatürk posteri yetişiyor" dedi.
İşte Altınok'un yazısından bir bölüm:
İsmail Küçükkaya'nın, HDP provokasyonu sonucu 37 sivilin ve 2 polisin hayatını kaybettiği 6-8 Ekim olaylarının yıldönümünde programına aldığı konuk konuşuluyor.
Herkes Küçükkaya'nın bu önemli yıldönümünde, cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ın eşini yayına almasını eleştiriyor.
Haklılar da.
Bense İsmail'in bu radikal mesajı verme görevini nasıl üstlendiğini merak ediyorum.
Çünkü Orta Anadolulu, Gazi Üniversitesi'ndeyken ülkücülere takılmış ve meslek hayatı boyunca ortadan yürümesiyle bilinen ortalama bir profil için bu fazla radikal kaçan bir militanlık seviyesi.
Tamam, insanların fikirleri elbette değişebilir.
İsmail de artık PKK'nın legal kanadı olduğunu yöneticilerin de gizlemediği HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın varlığının demokrasi açısından elzem olduğunu düşünüyor olabilir.
Ne diyebiliriz ki? En fazla eleştirir geçeriz.
Ama İsmail'in tavrı buram buram takiye kokuyor.
Zira yaptığı işin yanlış olduğunu düşünüyor olmalı ki, PKK ile organik bağını gizleme gereği bile duymayan bir siyasinin eşiyle verdiği pozu yumuşatma gereği duyuyor. Tabii yardımına her zaman olduğu gibi Atatürk posteri yetişiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!