Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
G20'yi dünyamızın karşı karşıya kaldığı meydan okumalar karşısında temel işbirliği platformu olarak görüyorum. Afganistan'da yaşanan gelişmelerin siyasi ve insani boyutunun yanı sıra ekonomik ve finansal yansımaları da oluyor. Konunun G20'nin çalışma alanı içerisinde değerlendirilmesini emmnuniyetle karşılıyorum.
AFGANİSTAN'DA YENİ BİR SİYASİ HAKİKATLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Afganistan'da yeni bir siyasi hakikatle karşı karşıyayız. Afganistan'da güvenlik ve istikrarın bir an önce sağlanması sadece bölgesel değil düzeyde uluslararası ölçekte de kritik önemdedir.
Diyalog kanallarını açık tutarak Taliban'ı kapsayıcı bir yönetim kurmaya doğru yönlendirmeliyiz. Bugün Afgan halkı siyasi belirsizlik yanında 40 seneyi aşan çatışma ve terörün yıkıcı sonuçları ile de mücadele diyor. Böyle bir dönemde uluslararası toplumun Afgan halkına sırtını dönme, bu ülkeyi kendi kaderine terk etme lüksü yoktur. Bu zor günlerinde Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz.
TÜRKİYE, AFGANİSTAN KAYNAKLI YENİ BİR GÖÇ YÜKÜNÜ TAŞIYAMAZ
Kabil Havalimanı'nda DEAŞ tarafından gerçekleştirilen saldırılarda görüldüğü gibi terör tehdidi halen sürmektedir. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı da malumunuzdur.
3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyon mülteciye ev sahipliği yapan ülkemiz Afganistan kaynaklı yeni bir göç yükünü taşıyamaz.
Türkiye'nin güney ve doğu sınırlarından maruz kalacağı göç baskısından Avrupa ülkelerinin de etkilenmesi kaçınılmazdır. G20 bünyesinde bir çalışma grubu oluşturulmasını öneriyorum. Türkiye olarak bu grubun başkanlığına da talibiz.
