AYM, 'Gezi' sanıklarının hak ihlali iddiasını kabul edilemez buldu: Taşlı ve sopalı saldırıyla hak aranmaz!

Anayasa Mahkemesi, Gezi Parkı protestolarına katılan iki başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiasını kabul edilemez buldu. Taşlı, sopalı saldırı olaylarına karışan başvurucuların, barışçıl bir tavır içinde olmadıkları belirtildi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :22 Ekim 2021 , 06:58 Güncelleme Tarihi :22 Ekim 2021 , 06:58
AYM, ’Gezi’ sanıklarının hak ihlali iddiasını kabul edilemez buldu: Taşlı ve sopalı saldırıyla hak aranmaz!

İÇİNDEKİLER

Anayasa Mahkemesi, Gezi Parkı olaylarını protesto için İzmir'de düzenlenen gösterilere katılarak, şiddet eyleminde bulundukları gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılan başvurucuların, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiasını kabul edilemez buldu. Resmi Gazete'de yer alan karara göre, başvurucular Ali Hizmetçi, Canol Bayatbalağ, Mitat Kavak ve Lütfiye Burcu Kara, 2013'te, Gezi Parkı olayları olarak bilinen ve Türkiye geneline yayılan kitlesel gösterilerin İzmir'de gerçekleştirilen kısmına katıldı.

Bu kişiler, "terör örgütü TKEP/L adı altında ve bu yapılara ait açık alan yapılanmalarıyla eylemlere katıldıkları, protesto eylemlerini kontrol altına alarak terör örgütlerinin istemleri doğrultusunda hareket ettikleri ve yasa dışı eylemler organize ettikleri gerekçesiyle" İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

HAPİS CEZASI ALDILAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan başvurucular, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan 2 yıl 13 ay 15 gün, "toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma" suçundan da 1 yıl 13'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Başvurucular hakkında ayrıca "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan 15 ay 18 gün, "kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma ve uyarılarak rağmen dağılmamakta ısrar etme" suçundan da 5 ay hapis cezasına hükmeden mahkeme, bu cezalara ilişkin hükmün açıklanmasını geri bıraktı ve başvurucuların 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmalarına karar verdi. Mahkeme kararında, başvurucuların, "eylemler sırasında kamu ve özel sektöre ait yapılar ile bir siyasi partinin ilçe binasına yönelik taşlı, sopalı saldırı olaylarına karıştıkları, güvenlik güçlerine taş ve şişe attıkları" aktarıldı.

Karara itirazları reddedilen başvurucular, 20 Mart 2017'de Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, Gezi Parkı olaylarını protesto etmek amacıyla düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaları nedeniyle cezalandırıldıklarını, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü. Anayasa Mahkemesi başvurucuların, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmetti.

'BARIŞÇIL DEĞİL'
Yüksek Mahkeme'nin gerekçesinde, eylemlerde kimliklerini gizlemek için yüzlerini kapattıkları belirlenen başvurucuların, yaralayıcı maddelerle güvenlik güçlerine saldırıda bulunduklarının da tespit edildiği belirtildi. Anayasa Mahkemesi'nin şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösterileri "barışçıl toplantı" kavramı dışında kabul ettiğine dikkat çekilen gerekçede, "Toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Eğer toplantı şiddet içeriyorsa veya bu toplantıda şiddete çağrıda bulunuluyorsa toplantının barışçıl olduğu, dolayısıyla Anayasa'nın 34. maddesinin sağladığı korumadan yararlanacağı söylenemez.

Başvuruya konu toplantıda barışçıl bir tavır içinde olmayan başvurucular, kolluk güçlerine attıkları yaralayıcı cisimlerle süregelen şiddet eylemlerinin artmasına destek olacak tarzda hareket etmiştir. Bu çerçevede, Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan hakkın gerektirdiği ödev ve sorumluluklara uygun davranmayan başvurucuların ilgili hakkın sağladığı korumadan da yararlanmaları beklenemez" denildi. Sabah'ta yer alan habere göre, somut olayda, derece mahkemesinin cezalandırmaya yönelik kararlarının yeterli gerekçeye dayandığı da belirtilerek, "başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğine dair başvuruda bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir" denildi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN