Bütün acil hatlar, 112'de toplandı, 112'de çalışanlar da bu konudaki farkındalığı artıracak eğitimler yaptığımızı, İçişleri Bakanlığı bünyesinde teknolojisi çok güçlü elektronik kelepçe merkezi kurduğumuzu ve diğer bakanlıklarımızla da bu entegrasyonu sağladığımızı, bu kelepçe merkezinde de şüpheliyi elektronik kelepçeyle, mağduru da bir verici cihazla takip ettiğimizi, lokasyon belirlendiğini, birbirine yaklaştıkları anda müdahale edildiğini ve çok başarılı, takdir edilen bir altyapıyla takip edildiğini, şu ana kadar 1000'e yakın elektronik kelepçe izlemesi yapıldığını, şu anda da 278'e yakın elektronik kelepçe izlemesinin cari olarak devam ettiğini burada ifade ettik."
"KADINA KARŞI ŞİDDET BİR İNSANLIK SUÇUDUR"
Soylu, kadına yönelik ve aile içi şiddetin küresel bir sorun olduğunu söyledi.
Soylu, şöyle konuştu:
"Bu küresel sorunun ülkelerin, hükümetlerin, milletlerin tek başına bırakılarak altından kalkılamayacağı; bunun terör, göç meselesi, siber suçlar gibi bir küresel sorun olduğu ve bu küresel sorun çerçevesinde dünyada özellikle bu çatı kuruluşların bir rehberlik yapması lazım geldiği, analizleriyle, kırılganlıklarıyla ve iyi uygulama örneklerini bir rehberlik şeklinde ülkelerle ve hükümetlerle de paylaşılması lazım geldiğini, bunun eksik olduğunu, Akdeniz Asamblesinin yaptığının bu eksikliği bir parçasını giderme şeklinde olduğunu belirttik ve kendilerine bu konudaki şükranlarımızı sunduk."
Ödül almanın iyi olduğunu ama sorumluluklarını artırdığını vurgulayan Soylu, "Bu, özellikle bir insanlık meselesi ve kadına karşı şiddet bir insanlık suçudur. Ve bu suçla mücadeleyi de birçok alanda yürüttüğümüzü, kararlılıkla yürüteceğimizi de toplumsal olarak yürütmemiz lazım geldiğini de hem milletimizin hem kurumlarımızın hem sivil toplumun hem tüm paydaşların burada kendi adına sorumlulukları olduğunu da bir kez daha altını çizdik." diye konuştu.
"BU MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Soylu, PAM toplantısında salgın döneminde ülkelerde kadına yönelik ve aile içi şiddette çok yüksek bir arıtış yaşandığının ifade edildiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 2019'daki ölümlerle yani aile içi ve kadına şiddetten kaynaklanan ölümlerle, 2021'deki ölümlerle karşılaştırdığımızda bu yıl ölümlerin azıldığını görüyoruz. Geçen yılın da şu anda altındayız. Geçen yıl 267 idi, şu an 251 civarında. Tabii bizim için 1 sayısı da büyük, biz bunu da kabul edemeyiz. Ancak 2018'den itibaren, bir 2011'de düzgün bir yasa çıktı. Ve bu yasayla hakikaten Türkiye gerekli tüm tedbirlerini aldı. Sadece kendi bakanlığımızla ilgili değil, tüm bakanlıklarla ilgili adım atıldı. 2019'da bir eylem planı başlatıldı."
Salgın gelmeden önce tüm kurumların tedbirlerini alarak sahada olduğunu, Kovid-19'un oluşturduğu şiddetin daha fazla artmasına yönelik engellemenin oluştuğu bir dönemi yaşadıklarını belirten Soylu, şunları ifade etti:
"Biz de onlar kadar artmadığı gözüküyor ama diğer ülkelerde travmatik bir artışın olduğunu başka ülkeler de paylaştı ama değil artış, biz aile içi şiddette ve kadına karşı şiddetteki bir artışı bile kabul edebilecek durumda değiliz.
Şöyle bir mantığı hep birlikte oluşturmalıyız; kadını güçsüz görüp, ona şiddet oluşturanlara karşı hukuki altyapımızla, bütün devlet gücümüzle, teknolojik altyapımızla mücadele ettiğimizi ve kadının yanında olduğumuzu, kadına şiddet uygulayanların tamamen karşısında olduğumuzu ve hesabını soracağımızı bilen bir zihniyeti, herkesin kafasına yerleştirene kadar bu mücadeleye devam edeceğiz."