Barış İçin Akademisyenler içinden bir grubun Avrupa'daki büyük vurgunu ortaya çıktı. 2014'te başlayan terörle etkili mücadeleyi "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bir bildiriyle hedef alan grubun Avrupa ve ABD'den aldıkları fonlar ve yüz binlerce milyon euronun nereye gittiği tartışma konusu.
David Selim Sayers, parisinstitute.org'da yayımladığı "Sürgündeki Gerçek Akademi" adlı makalesinde (1), Türkiye düşmanı Kader Konuk öncülüğünde "Sürgündeki Akademi" adı altında çoğu toplumsal cinsiyet çalışan, Barış İçin Akademisyenler bildirisi imzacısı birçok kişi için akademik kadro ve milyonlarca euro "yardım" adı altında toplanan rantı açıkladı.
BİLDİRİ İMZACISI VE TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞANLAR KADROYA!
David Selim Sayers anne tarafından Türk baba tarafından İngiliz kökenli bir akademisyen. Kendisi de Barış İçin Akademisyenler imzacısı ve yazısında hala bildirinin içeriğine katıldığını ifade ediyor. Sayers ile Almanya'daki bildiricileri karşı karşıya getiren olay ise Ağustos 2019'da, Duisburg-Essen Üniversitesi'nin (UDE) kendisinin de uzman olduğu alanda doçentlik pozisyonunda bir kadro alacağını duyurması ile başlıyor. Selim Sayers, kendisinin bütün kriterleri karşıladığını belirtiyor ve başvurusunu yapıyor. İlandan sorumlu kişi ise Türkiye düşmanı kimliği ile tanınan Kader Konuk, o sıralarda UDE'nin Türk Araştırmaları Enstitüsü'nün Başkanlığını yapmakta.
Sayers'in başvurusu kabul edilmiyor, sebebi de kendisine bildirilmiyor. Sayers, birkaç ay ısrarla enstitüye ve üniversite yönetimine mektup yazıyor. Fakat gerekçeyi öğrenemiyor. Ve konuyu araştırmaya karar veriyor. Sayers ilana sadece 5 kişinin başvurduğunu ve kendisinin ise ilk 3 aday içinde bile olmadığını görüyor. Bunun üzerine ilk 3'e giren adaylara baktığında hepsinin de ne tesadüf ki "Barış İçin Akademisyenler" imzacısı ve yine üçünün de "toplumsal cinsiyet" çalışıyor olduğunu fark ediyor.
TÜRKİYE DÜŞMANI KADROYU YAKIN DOSTLARINA PEŞKEŞ ÇEKTİ
Bu üç isim ise Konuk'un yakın çevresinden Nil Mutluer, Hilal Alkan ve HDP üyesi Nazan Üstündağ. Nil Mutluer Sürgündeki Akademi'nin kurucularından, Hilal Alkan danışma kurulu üyesi, Nazan Üstündağ ise üye. Sayers, Konuk'a 'yeniden ve neden elendiğini' öğrenmek için kime başvurması gerektiğine ilişkin yazdığında cevap alamadığını belirterek diğer adayları araştırdığında sadece gerekli dilleri bilen tek aday olmadığını, aynı zamanda bu konuda akademisyenlik kadrosuna alınabilecek tek aday olduğunu gördüğünü belirtiyor.
KONUK SESSİZCE GÖREVDEN ALINMIŞ
Sayers makalesinde Konuk'un, kendi dosyasını fakülte yönetiminden gizlediğini iddia ediyor ve bunun üzerine kendisinin Alman yetkililere (bunun için eyalet yasasının ilgili bölümlerini bile uzunca çalışmış) başvurarak Konuk'un görevden alınmasını sağladığını belirtiyor. Sayers'in dikkatini çeken bir diğer husus ise, dünyanın en büyük Türk araştırmaları merkezi olarak belirttiği UDE Türk Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Konuk'un, sessiz sedasız görevden alınması. Fakat Başkanlık görevinden alındığı ne kendisi ne de üniversite tarafından duyurulmuyor. Sayers yazısının girişinde bu durumla ilgili şunları belirtiyor:
"Mart-Nisan 2021 arasında, Türkiye dışındaki dünyanın en büyük Türk Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Kader Konuk, unvanından sessizce mahrum bırakıldı. Konuk'tan ya da üniversitesinden bir açıklama gelmedi. Konuk'un öncü rol oynadığı akademik derneklerden hiçbirinden protesto, destek veya başka türlü herhangi bir açıklama yapılmadı."
VOLSWAGEN'DEN SOROS'A, 5 MİLYON EUROYA YAKIN PARA!
Ancak iddialar sadece adam kayırmacılığı ile ilgili değil. Ortada vakıflardan toplanan ve akibeti belli olmayan milyonlarca euro para var! Almanya'da 2015 yılında Suriyeli ve Afgan akademisyenleri "desteklemek" için çeşitli fonlar oluşturuluyor. Yine bu sırada Volkswagen Vakfı'nın Suriye ve Afganistan'dan kaçan sığınmacılar için 900 bin euroluk bütçeyi almak için Barış için Akademisyenler adlı oluşum, adını Sürgündeki Akademi (Academy in Exile) olarak değiştiriyor. Sayers'in makalede birçok kanıtla desteklediği iddialarına göre Konuk bu paranın oluşuma verilmesi için yetkilileri ikna ediyor. Bunun dışında Freudenberg Vakfı'ndan 140 bin euro, ABD'li Scholar Rescue Fund'ından 60 bin euro alınıyor. Bir süre sonra 'işler' iyice büyüyor ve George Soros'un kurucusu olduğu Central European University ve Açık Toplum Vakfı da para desteğiyle devreye giriyor.
PARALAR NEREDE?
Sayers, Volkswagen, Mellon, Açık Toplum, Uluslararası Eğitim Enstitüsü gibi birçok kuruluştan toplanan paraların akıbetini de makalesinde sorguluyor. "Sürgündeki Akademi'nin Temmuz 2017 ile Mart 2021 arasında topladığı para miktarı en az 4 milyon 300 bin euroya tekabül ediyor." diyen Sayers şöyle devam ediyor: "Peki bu kadar para nereye gitti? Sürgündeki Akademi, Ekim 2021'e kadar, sırasıyla 12-24 aylık 39 burs, 3 aylık 11 burs ve 12 ve 36 aylık 2 misafir profesörlük için para dağıttığını iddia etti. Cömert olalım ve ayda 3 bin eurodan 24 aylık 39 burs ele alalım. Toplam 2 milyon 808 bin euro yapıyor. Şimdi, aynı oranda 3 aylık 11 burs ekleyelim. Tutar 2 milyon 907 bin euroya yükseliyor. Son olarak, misafir profesörlere aylık 6 bin 300,82 euro maaşı 12+36 ay ile çarparak hesaplayalım ve toplam tutarımıza ekleyelim. Bu bizi toplam 3,209,400 euroya getiriyor. Başka bir deyişle Sürgündeki Akademi, 'risk durumu' akla gelebilecek en keyfi kriterlere göre tanımlanan 'risk altındaki akademisyenleri' finanse etmek için 3 milyon euronun üzerinde kamu fonu kullandı. Ve bu da bizi hesaplamada 1 milyon euronun üzerinde bir paranın eksik olduğuna ulaştırıyor. Bu da Sürgündeki Akademi'nin tüm bağış toplama kampanyasının dörtte birinden fazlası eder. Bu paraya ne oldu? Ve tam olarak ne kadarı Kader Konuk, Sürgündeki Akademi danışma kurulu üyesi Vanessa Agnew, Duisburg-Essen Üniversitesi ve Berlin Özgür Üniversitesi'ndeki temsilciler arasında paylaşıldı?"
İDDİALARA YALANLAMA GELMEDİ
Sayers'in 19 Kasım günü yayımladığı makalesindeki iddialara başta Kader Konuk olmak üzere Sürgündeki Akademi yöneticilerinden henüz bir cevap gelmemesi dikkat çekti. Aydınlık'ta yer alan habere göre, Sayers, makalesinin sonunda Duisburg-Essen Üniversitesi Rektörlüğüne 14 Ocak 2021 yılında yazdığı mektubu, Üniversite Rektörü Ulrich Radtke'nin 22 Şubat 2021'de verdiği yanıtı ve yine üniversitenin Sosyal Bilimler Dekanı Dirk Hartmann'ın 14 Mayıs 2021'deki yanıtını da makalenin sonuna ek olarak okuyucunun bilgisine sunuyor.