AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na 'gayri milli' tepkisi: CHP bu tartışmada sınıfta kalır

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'yi ve AK Parti'yi destekleyen vatandaşları "gayri milli" ifadeleriyle hedef almasına tepki gösterdi. Çelik, "Türkiye'de en büyük gayri millilik, vatandaşın iradesini yok saymak, vatandaşın tercihlerine hakaret etmektir. Dolayısıyla iktidar ile polemiğe girerken destekleyenlere 'gayri milli' denmesi ise vatandaş iradesine ve milli iradeye bir hakarettir ki asıl gayri millilik budur." Çelik, "Şimdi en son tezkereye karşı oy verdiler. Dolayısıyla bu terör devletçiğini yok eden iradenin karşısına gelmiş oldular. Burada milli nedir, gayri milli nedir tartışmasına girmesi gereken kendileri değiller, bu tartışmada mutlak suretle sınıfta kalırlar." dedi.

Giriş Tarihi :25 Kasım 2021 , 21:33 Güncelleme Tarihi :25 Kasım 2021 , 22:00
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten Kılıçdaroğlu’na ’gayri milli’ tepkisi: CHP bu tartışmada sınıfta kalır

İÇİNDEKİLER

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Olağanüstü MYK Toplantısı sonrası basın açıklaması yapmış ve döviz kurundaki yükselişi bahane ederek AK Parti'ye oy verenleri hedef almıştı.

"DESTEKLEYENLER GAYRİ MİLLİDİR"
Kılıçdaroğlu, "Dolar baronlara hizmet edenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet edemezler. TL'nin değerini koruyamayan kişiye milliyetçi denemez. Bunlar gayri millidir. Destekleyenler de gayri millidir" demişti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "gayri milli" açıklamasına tepki gösterdi.

"Kılıçdaroğlu son zamanlarda bu tip tutarsız yaklaşımları çok cömert bir şekilde kullanıyor." diyen Çelik, "gayri milli" tartışmasında, CHP ile ilgili çok net bir veriye sahip olduklarını ifade etti.

CHP'nin Libya ile ilgili açıklamalarından örnek veren Ömer Çelik, "Biz orada Birleşmiş Milletlerin meşru kabul ettiği hükümetle iş birliği yapıp Türkiye'ye düşmanlık eden Hafter tarafıyla mücadele ederken, CHP'den gelen açıklama Hafter'in seküler birisi olduğu, o yüzden desteklenmesi gerektiği idi. Hafter'in sekülerlikle bir ilgisi yok ama aynı zamanda Hafter, Türkiye Cumhuriyeti'nin oradaki askerlerini ve oradaki meşru çıkarlarını hedef alan bir yaklaşım içerisine giriyordu, Türkiye Cumhuriyeti'ne silah çekmiş birisiydi. CHP tuttu, Hafter'in desteklenmesi gerektiğini söyledi. Dolayısıyla burada kim milli, kim gayri milli net bir şekilde ortaya çıktı." diye konuştu.

CHP BU TARTIŞMADA SINIFTA KALIR
Ömer Çelik, CHP yönetiminin, Suriye rejimi büyük bir tehdit ortaya koyarken, insanları öldürürken, Suriye rejimi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin şartsız ve kayıtsız ilişki kurması gerektiğini söylediğini de aktararak, şöyle devam etti:

"Burada bu cümlenin aslında milli bir yaklaşımı olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti çerçevesinden bakıp, Suriye rejimine birtakım şartlar ve kayıtlar düşmeleri gerekir. Nitekim biz aynı meseleyi PYD/YPG meselesinde gördük. Daha sonra tezkere meselesinde ise 'milli' nedir, 'gayri milli' nedir, net bir şekilde gördük. Oraya asker göndermemiz, Suriye'ye ve Irak'a sınırımızın etrafında kurulmak istenen terör devletini parçalamak içindi. Hatırlarsınız o zaman bu terör devletçiği kurmaya çalışanlara ve bunların arkasındaki destekçilere Cumhurbaşkanımız 'bir gece ansızın gelebiliriz' diye net bir tavır koymuştu. Ondan sonraki bütün operasyonlar bu 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözünün, bu iradenin ne kadar güçlü olduğunu gösteren operasyonlar olarak gündeme geldi. O zamansa 'PYD/YPG Türkiye'ye saldırmaz' diyen yine CHP yönetimi. Şimdi en son tezkereye karşı oy verdiler. Dolayısıyla bu terör devletçiğini yok eden iradenin karşısına gelmiş oldular. Burada milli nedir, gayri milli nedir tartışmasına girmesi gereken kendileri değiller, bu tartışmada mutlak suretle sınıfta kalırlar."

"VATANDAŞ İRADESİNE VE MİLLİ İRADEYE BİR HAKARETTİR"
Kılıçdaroğlu'nun, basın toplantısında dile getirdiği "gayri milli" değerlendirmesinin, vatandaşın iradesine saygısızlığın bir tezahürü olduğunu kaydeden Çelik, şöyle devam etti:

"Yani şimdi siyasi partiler arasında polemik olur, siyasi partiler birbirlerini suçlar ama suçlama siyasi partilere destek veren vatandaşlara yöneldiği zaman, CHP'nin genetiğindeki o vesayetçi siyasetin bir kere daha nasıl depreştiğini, nasıl ortaya çıktığını net bir şekilde görmüş oluruz. Destekleyenlere 'gayri milli' demek, hiçbir siyasetçinin, hiçbir siyasi partinin haddine düşmez. Çünkü vatandaşın iradesi aslında siyasete meşruiyetini verendir. Birisi bunu söylediği zaman aslında vatandaşın iradesini ve milli iradeyi reddetmiş olur. Asıl gayri milli davranış, Türkiye'deki milli iradeyi reddetmektir. Türkiye'de gayri millilik darbelere destek vermekle ortaya çıktı. Türkiye'de gayri millilik demokratik süreçler askıya alındığı zaman bunlara destek verenler sayesinde ortaya çıktı. Türkiye'de en büyük gayri millilik, vatandaşın iradesini yok saymak, vatandaşın tercihlerine hakaret etmektir. Dolayısıyla iktidar ile polemiğe girerken destekleyenlere 'gayri milli' denmesi ise vatandaş iradesine ve milli iradeye bir hakarettir ki asıl gayri millilik budur."

AK Parti'li Çelik, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye ve BAE arasındaki ikili ilişkilere yönelik açıklamasını da değerlendirdi.

CHP'den bu konuda değişik zamanlarda yapılan açıklamalarda bir tutarlılık görülmediğini ifade eden Ömer Çelik, şöyle konuştu:

"Birden çok Sayın Kılıçdaroğlu var, birden çok CHP yönetimi var. Bundan kısa bir müddet önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerek Kıbrıs konusundaki kararlılığı bakımından gerek Doğu Akdeniz'deki kararlılığı bakımından gerekse Libya ve Suriye siyasetleri bakımından bir irade ortaya koyduğu zaman haklı olarak bazı devletlerle Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin çıkarlarına halel getirmek isteyen devletlerle karşı karşıya geldiği zaman, CHP yönetimi diyordu ki 'Türkiye yalnızlaşıyor'. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti çeşitli çıkarlarını tahakkuk ettirmek için diplomatik bazı ataklar yaptığı, sorun dosyalarını azaltmaya çalıştığı, sorun yaşadığı devletlerle belli mutabakatlar çerçevesinde çözüm için diplomatik kanalları ve ticaret kanallarını açtığı zaman, bu sefer CHP yönetimi bundan rahatsız oluyor."

"Muhalefet siyaseti" ile "husumet siyaseti" arasında bir fark olduğunu dile getiren Çelik, muhalefetin, kendisinin iktidarın alternatifi olduğunu söylemesi, iç ve dış politikada alternatif birtakım politikalar ortaya koyması gerektiğini belirterek, alternatif politikalar ortaya koyamayanların, siyasetsizlik içerisinde debelenenlerin ise "husumet siyaseti" yaptıklarını kaydetti.

Ömer Çelik, "Memleket dış politikada kötüye gitsin, memlekette ekonomik ilişkiler kötüye gitsin, bütün bunlar konusunda ciddi bir sıkıntı olsun ve sonuç olarak kendilerine bir iktidar fırsatı doğsun isterler. Normal demokratik zamanlarda bunu vesayet siyaseti ile yaparlar, diğer zamanlarda ise birtakım ihtilaflar söz konusu olduğu zaman, Türkiye'nin içine girdiği birtakım mücadeleler söz konusu olduğu zaman kriz siyaseti, yıkım siyaseti ve husumet siyaseti üzerinden yaparlar. Burada bir muhalefet siyaseti yok, 'burada bizim dış politikada tezimiz şudur, örneğin körfez ülkeleri ile ilgili tezimiz şudur' diyebilecekleri bir şey yok." değerlendirmesinde bulundu.

"BU ADIMLARI ATMAKTAN GERİ KALMADIK"
CHP'li bir milletvekilinin de "Türkiye'nin Karabağ'a Cihatçılar gönderdiğini" söylediğini aktaran AK Parti Sözcüsü Çelik, "Peki buna karşı CHP yönetiminden bir kınama, 'bu görüş yanlıştır' gibi bir şey geldi mi? Biz bu Cihatçılar gönderme lafını kimden duymuştuk? Birtakım Fransız yayın organlarından duymuştuk. Onlar bunu neden yapıyorlardı, Ermenistan'a destek vermek için yapıyorlardı. Böyle bir şey söz konusu olmadığı halde böyle bir davranış ortaya koydular. Bu da milli, gayri milli ayrımı açısından önemli bir noktadır, kendi devletini suçluyor muhalefet etmek adına." diye konuştu.

Türkiye ne zaman bir ülke ile ihtilaf yaşasa, CHP yönetiminin, ihtilaf yaşanan ülkenin tezlerini dillendirdiğini belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Ne zaman Türkiye Cumhuriyeti herhangi bir ülke ile ihtilaflarını sona erdirmek için bir adım atsa, bu sefer de Türkiye Cumhuriyeti'ni taviz vermekle suçladıklarını görüyoruz. Türkiye'nin iyiye gitmesinden bir rahatsızlık duyma şeklinde bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Halbuki şimdiye kadar defalarca Cumhurbaşkanımız bedeli ne olursa olsun Türkiye'nin çıkarlarını korumak için bir ihtilaf söz konusu olduğunda ne kadar karşımızda güçlü bir cephe olursa olsun hiçbir şekilde geri adım atmadı. Ama ortak bir mutabakat alanı bulunulduğunda, birtakım sorun dosyalarının çözülmesi gerektiğinde Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'dostları çoğaltma' imkanı ortaya çıktığında da bu adımları atmaktan geri kalmadık. Dolayısıyla, devletin, diplomasinin, dış politikanın ve devlet siyasetinin gerekleri yerine getirildi."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN