Bu suretle toplumsal huzursuzluğu kamçılayarak anarşinin değirmenine su taşımayı hedefleyen odakların ateşle oynadıkları abartılı ve afaki bir tespit sayılmamalıdır.Böylesi bir yanlışın kim ya da kimler failiyse halkı kin ve düşmanlığa sevk eden onlardır. Aynı zamanda sokakların terörizme teslimini alçakça düşleyen sefiller ve serserilerdir.
'BİZ DÖVİZ KURUYLA KURULMADIK, BU YOLLA DA DEVRİLMEYECEĞİZ'
Ülkemizin bugünkü gerçek meselesi ekonomiyi çoktan aşmıştır. Kaldı ki var oluş yok oluş noktasında düğümlenmiştir.Türkiye ekonomisinin malum bazı yapısal zaaf ve açmazları varsa da, bunlar dövizdeki tırmanışın bahanesi değildir, olamayacaktır.Tehdit saçan gelişmeler karşısında, devlet milletiyle kenetlenmiş, milli duruş iç ve dış komploya karşı direnç ve dik duruş göstermiş, göstermeye de devam edecektir.
Ekonomik darbecilere, canlı döviz bombalarına, faiz, rant ve çıkar lobilerine sonu cefada olsa, sefada olsa eyvallah etmeyiz, etmeyeceğiz. Biz döviz kuruyla kurulmadık, bu yolla da devrilmeyeceğiz.
Finans oligarşisinin çürük azı dişlerini teker teker söker sahiplerinin avucuna bırakmayı da hamd olsun biliriz.
Türkiye'yi küstahça hizaya getirmek için tertip içine girenler; Irak ve Suriye'nin kuzeyinde, Libya'da, Karabağ'da, Mavi Vatan'da ve terörle mücadelede elde edilen kazanımlardan taviz vermemizi dayatıp tarihin gerisine düşmemizi gözlemektedir.Buna sessiz ve seyirci kalmamız hayatın ve fikriyatımızın doğasına tamamıyla aykırıdır.
Biz milletimizin yanındayız, devletimizin arkasındayız.Döviz piyasasındaki olağan dışı istikrarsızlıklar üzerinden Türkiye'yi düşürmeyi projelendiren köksüz bir siyaset anlayışı maalesef gemi azıya almıştır.
Kur, faiz, fiyatlar genel düzeyindeki dengesizlikleri ülkemize karşı silah gibi kullanan sorumsuz ve şuursuz muhalefet partileri, bir kaşık suda fırtına koparmak suretiyle siyasi ikbal arayışına kilitlenerek tarihi bir hatanın içine sürüklenmişlerdir. KOVİD-19 salgını küresel ekonominin dengesini, küresel ticaretin işleyişini, makroekonomik parametrelerin istikrarını, ülkelerarası ilişkilerin insicamını ciddi ölçülerde sarsmış, hatta sakatlamıştır.
Türkiye bu türbülanstan en az hasarla çıkmayı başarmış bir ülke olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır.Bu hakikati inkar etmek eğer cahillik değilse kesinlikle art niyetliliktir.
CHP'YE TEPKİ
Ekonomik büyümedeki göz kamaştırıcı artış, ihracat performansındaki rekor düzeyindeki yükseliş, sanayi üretimindeki dikkat çekici tırmanış ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli girdaptan daha da güçlenerek kurtulduğuna işarettir.Döviz kurlarındaki iniş çıkışları siyasi istismar konusu haline getirip, adeta Türkiye'nin iflasını ilan ettiğini iddia ve ifade eden mayası bozuk bir zihniyetin varlığı rezaletin, devlet ve millet karşıtlığının somut örneğidir.
Bu kapsamda Cumhuriyet Halk Partisi fırsatçıdır, faziletsizdir, Türk siyasetinin ayıplı yüzü, utanç vesikası, riyakarlık numunesidir.Erken seçimden başka söylediği, hatta söyleyeceği bir şeyi bulunmayan zillet ittifakının ana ve yan ortakları Türkiye aleyhine planlı, pişkin, tahripkar ve dış destekli mütecaviz bir hareketlenme içindedir.
Türk milleti bu iğrenç ve ilkel gelişmeleri yakından izlemekte, lazım gelen demokratik notlarını hassasiyetle almaktadır.Dövizin fiyatı serbest piyasa şartlarında oluşurken, zillet ittifakının etiket fiyatı da yabancı başkentlerde belirlenmiştir.
CHP Genel Başkanı'nın helalleşme çağrısına terör elebaşlarının "özerklik ve özyönetimin kabul edilmesi, Kürt kimliğinin ve dilinin tanınması" şartıyla tamam demeleri hain bir pazarlığın sütre gerisinde devam ettiğine bariz kanıt ve karine teşkil etmiştir. Terörist Demirtaş'ın, Kılıçdaroğlu'nun helalleşme pasını alarak iç barış açısından önemseyip desteklediğini beyan etmesi kimin kimlerle ilişki halinde olduğunu tek kelimeyle belgelemiştir.Maalesef terörizm zillet ittifakının üst aklı haline gelmiştir.
Özellikle HDP'nin ikizi CHP'nin var olan siyasi iradesi bir tarafta terörist Demirtaş'a, diğer tarafta da PKK'ya eşit paylar halinde bölüştürülmüştür.Bu acı verici tablonun gizlenecek, saklanacak, örtbas edecek bir yanı kalmamıştır.