Kılıçdaroğlu iki ismin üzerini çizme peşindeyken karşı cephe de pes edecek gibi görünmüyor. Öyle ki özellikle İmamoğlu yeni bir strateji değişikliğiyle adaylık yarışında önünü açmak ve Kılıçdaroğlu'nu bir kenara itmek istiyor. Gazeteciler Abdulkadir Selvi ve Nedim Şener bugünkü köşelerinde CHP'de yaşanan krize ilişkin çarpıcı detayları aktardı.
Abdulkadir Selvi'nin yazısı şu şekilde:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçilecek cumhurbaşkanı adına bol bol vaatlerde bulunan Kılıçdaroğlu'na, "Cumhurbaşkanı adayın kim ki adı sanı belli olmayan cumhurbaşkanı adına vaatlerde bulunuyorsun?" diye sordu.
Yerinde bir soru ama yanıtı yoktur. Çünkü Kılıçdaroğlu da cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu bilmiyor. Ama kendisi Millet İttifakı'nın ortak cumhurbaşkanı adayı olmayı çok istiyor.
Her defasında sorulduğunda, "Onur duyarım" diyor. Ama kendisinin aday olacağından emin değil. Şimdiye kadar, "Millet İttifakı karar verecek" diyordu. Ona şimdi her liderin gönlünde bir aday olduğu cümlesini ekledi. Böylece kendisine manevra yapacak alan açmaya çalışıyor. Çünkü Akşener'in Ekrem İmamoğlu'nu desteklediğini biliyor. Temel Karamollaoğlu ise Kılıçdaroğlu'nun adaylığına sıcak bakmıyor.
YİNE KIRMIZI KART
Ama Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın en büyük partisi CHP'nin lideri. O nedenle Kılıçdaroğlu'nun gücünü yabana atmamak lazım. Kılıçdaroğlu, hem ortak cumhurbaşkanı adayı olmayı çok istiyor, hem de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı adayı olmasını istemiyor. Cumhuriyet'ten Mustafa Balbay'a, "Sayın Yavaş ve İmamoğlu'nun ismi öne çıkarılıyor ama İstanbul ve Ankara'nın yönetimini bırakamayız. Seçmenimize anlatamayız" dedi. Mansur Yavaş kendisini cumhurbaşkanı tartışmalarının dışına çekerek, yıpranmayı önledi. Ama Yavaş, cumhurbaşkanlığı denkleminin dışına çıktı mı derseniz, hayır derim. Son ana kadar ismi masada olacak. İmamoğlu ise Kılıçdaroğlu ile Ankara'da yaptığı baş başa görüşmeden sonra strateji değişikliğine gitti.
İMAMOĞLU'NUN DİRENİŞİ
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'ndan cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili tartışmalara son noktayı koymasını istedi. Ama tam aksi oldu. Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nun kafasında kendisine yer olmadığını net bir şekilde anlamış oldu. Kendisine bir yol haritası belirledi. Teslim olmak yerine mücadeleyi seçti.
Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda kılıcı çektiği, Kayseri'deki CHP'li belediyelerin toplantısında ortaya çıktı. Milliyet yazarı Zafer Şahin, perde arkasını yazdı. Hepsi doğru. Ankara'daki görüşmeden sonra Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun, "Benim cumhurbaşkanı adayım Genel Başkan'ım Kemal Kılıçdaroğlu'dur" diye açıklama yapmasını bekliyordu. Ama İmamoğlu, Reuters'un cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili sorusuna, "Günü geldiğinde, en doğru kararın ittifak sürecini yöneten genel başkanlar tarafından verileceğini düşünüyorum" diye yanıt verdi. Topu taca attı.
KILIÇDAROĞLU'NU EŞİTLEDİ
Kayseri'de bir vatandaşın sorusu üzerine, "Şu anda bir ittifak heyeti var. Tartışacak, vatandaşı dinleyecek ve doğru bir karar verecek" diye konuştu.
İmamoğlu, "Cumhurbaşkanı adayı değilim" demedi. "Benim adayım Kılıçdaroğlu" sözünü ise ağzına almadı. Tam aksine, "Cumhurbaşkanı adayına Millet İttifakı liderleri karar verecek" dedi. Partisinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu Millet İttifakı'nın diğer liderleri ile eşit konuma indirdi. Partisinin lideri Kılıçdaroğlu'nun iradesini Meral Akşener'le, Temel Karamollaoğlu'yla, Gültekin Uysal'la eğer ittifak katılırsa Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile aynı seviyeye çekti. Millet İttifakı liderlerinin ise vatandaşları dinleyerek karar vereceğini vurguladı.
Meral Akşener'in güçlü desteğini yanına aldığı ve halk tabanındaki gücüne inandığı için adres olarak orayı gösterdi.
KILIÇDAROĞLU HAFİFE ALINAMAZ
Tabii İmamoğlu'nun bu çıkışı CHP Genel Merkezi'nde sinirlerin gerilmesine yol açtı. Kılıçdaroğlu'nun büsbütün tepesini attırdı. İmamoğlu'nun Kayseri dönüşünde randevu talebine yanıt verilmemesinin altında bu yatıyor. Ayrıca benden İmamoğlu'na uyarı. Kılıçdaroğlu'nu hiç hafife almasın. Örnek, Muharrem İnce olayı. Kendisi cumhurbaşkanı adayı olmasa dahi İmamoğlu'nun adaylığını engelleme gücünü elinde tutuyor. Kılıçdaroğlu istemediği sürece Millet İttifakı'nın hiçbir liderinin gücü onu ortak aday yapmaya yetmez.
Ekrem İmamoğlu da yavaş yavaş gücünü göstermeye başladı. İmamoğlu başından beri anketlerdeki gücüne güveniyordu. Şimdi bunu parti kadrolarına yansıtmaya başladı. Kayseri'deki belediye başkanları toplantısında güç gösterisi yaptı. Kendisine yakın belediye başkanları söz alarak yaptığı yardımlardan dolayı İmamoğlu'na teşekkür ettiler. Ama iş orada bitmedi.
MANSUR YAVAŞ'A OPERASYON
Ekrem İmamoğlu, Kayseri'de hem Kılıçdaroğlu'na karşı hem de ilginç bir şekilde kendisine rakip olarak gördüğü Mansur Yavaş'a karşı operasyon çekmeye kalkıştı. Artık İmamoğlu sadece Kılıçdaroğlu ile mücadele etmeyecek, belli ki Mansur Yavaş'ı da hedef alacak. İmamoğlu'nun bu hamlesi üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, SODEMSEN Yönetim Kurulu üyesi belediye başkanlarıyla birlikte Yavaş'a destek ziyaretinde bulundu.
DİYARBAKIR'LA BAŞLADI
Biliyorsunuz Ekrem İmamoğlu'nun ünlü bir Diyarbakır ziyareti vardı. Orada Ahmet Güneştekin sergisine katılmıştı. Ama o program İmamoğlu'nu cumhurbaşkanı adaylığına hazırlama programıydı. Diyarbakır'da iş insanlarıyla bir araya gelmişti. İmamoğlu'nun Diyarbakır programının bir ayağında ise CHP teşkilatı tarafından karşılanma vardı. CHP Genel Merkezi tarafından aranıp son anda iptal edilen karşılama programını kast ediyorum.
İmamoğlu, Diyarbakır'daki karşılama programının iptal edilmesi üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı'yı arayarak
tepki göstermişti. İmamoğlu ile Salıcı arasında nezaket sınırlarını zorlayan bir konuşmanın geçtiğini belirtmekle yetineceğim.
İmamoğlu'nun ekibi Kayseri dönüşünde de Kırıkkale girişinde bir karşılama programı hazırlayınca bu kez CHP Grup Başkanvekili Engin Altay devreye girmiş. CHP Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal'ı arayıp, "Abartmayın" diye uyarıda bulunmuş. Bunun üzerine karşılama için hazırlanan pankart kaldırılmış ama İmamoğlu'na Kırıkkale girişinde karşılama gerçekleştirilmiş. Partinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da Kırıkkale'den geçiyor onun için karşılama programı yapılmıyor ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı için yapılıyor.
CEPHEYİ GENİŞLETİYOR
Kulis bilgilerini niye paylaştım? Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki rekabet yavaş yavaş ciddi bir mücadeleye dönüşüyor. Kılıçdaroğlu'nun tüm çabalarına rağmen Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmiyor. Vazgeçmediği gibi cepheyi genişletiyor. Kendisine en güçlü rakip olarak gördüğü Mansur Yavaş'ı da hedef almaya başladı.
İKİ DÖNEM İSTİYOR
CHP Genel Merkezi'nde İmamoğlu hakkında, "Biz parlamenter sisteme dönüşü savunuyoruz. Ama İmamoğlu seçildiği takdirde 5 yıl süreyle Başkanlık Sistemi'nde devam eder" deniyor. Çünkü kendisinin çevresine, "Millet beni yetkilerimi devretmem için seçmiyor. Son güne kadar yetkilerimi kullanırım. Bana 5 yıl yetmez, en az iki dönem cumhurbaşkanlığı yaparım" dediği konuşuluyor. Onun için CHP yöneticileri ikide bir, "Biz yeni bir Erdoğan istemiyoruz" diyorlar.
Nedim Şener'in yazısı şu şekilde:Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair tartışma 2022 yılında son bulacak. Adı en çok geçen: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Aralarında medya üzerinden bir savaş var. Ancak, İmamoğlu doğrudan değil kendisine yakın gazeteci ve yazarlar aracılığıyla konuşuyor.
Kılıçdaroğlu'nun neden aday olmaması gerektiğini yazıp söyleyerek İmamoğlu'nu öne çıkarıyorlar. AKP'lilerin, kolayca yeneceği için Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istediğini söylüyorlar. İyi de, Kılıçdaroğlu aday olursa oy verecek kesim, CHP, İP, SP, DP yanında Davutoğlu ve Babacan ile HDP seçmenleri değil mi? Aday olursa Kılıçdaroğlu'nun başarısı bu 7 parti seçmenin vereceği desteğe bağlı olmayacak mı?
Neden birileri Kılıçdaroğlu aday olursa bu partilerden yeterli desteği alamayacağını düşünüyor?
HER İKİSİ DE BİRBİRİNİN AYNISI
Peki neden, nedir onların gözünde İmamoğlu'nu Kılıçdaroğlu'na göre öne çıkaran faktör. Ya da nedir, Kılıçdaroğlu'nun eksiği...
Bana sorarsanız, ikisinin de birbirinden farkı yok. Hangisi aday olursa olsun bir eksik bir fazla oy almaz.
Bakmayın siz "demokrasi, adalet, insan hakları" etiketiyle süslenmiş ittifak modeline. Yedi birbirine benzemezin bir araya geldiği Millet İttfakı'nın ne olduğunu en iyi İP Genel Başkanı Meral Akşener anlatmıştı:
"Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı'nı karıştırıyorsunuz. Cumhur İttifakı et-tırnak, mezara kadar, kader birliği... Bizimki öyle değil ki, bizimki proje bazlı bir ittifak."
Yani proje gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin herkesin yolu ayrı...
HEDEF AKP DEĞİL, ERDOĞAN!
Projenin adı ise "Seçimlerde Erdoğan'ı devirmek", bunda da bir anormallik yok, siyasetin amacı da budur zaten.
O yüzden, ittifakın amacı "proje", projenin hedefi de kişi odaklı olunca, siyaset, ilke, ideoloji, program unutuluyor. Yoksa, normal şartlarda PKK'nın siyasi kolu HDP ile bu partilerin bir araya gelmesi mümkün mü?
Yalnız bir ayrıntıya dikkat; hedef AKP değil, sadece Erdoğan. Eğer hedef alınan AKP ve AKP'nın politikaları olsaydı Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı adayı olarak pazarlanmaya kalkarlar mıydı?
Ya da AKP'nin Başbakanı Davutoğlu ile, Ekonomi Bakanı Babacan ile bu kadar içli dışlı olurlar mıydı?
O yüzden AKP'yi eleştirirken de, Davutoğlu, Babacan'ın görev yaptığı dönemleri es geçip Erdoğan üzerine yoğunlaşıyorlar.
Bu nedenle, Akşener'in "Proje" dediği şeyin adı "Seçimlerde Erdoğan'ı devirmek"tir. Bu amaca ulaşmak için de ilke, fikir, ideolojisine, geçmişine bakmadan herkesle işbirliğini mubah görüyorlar.
Bu nedenle, terör örgütü PKK'nın siyasi kolu HDP'nin desteğine de muhtaç oldukları için, PKK üyeliğinden yargılanan HDP'lilere destek oluyor, suratlarına karşı "Kürdistan" diyenlere seslerini çıkartamıyorlar. HDP'nin, PKK ile ilişkisine gözlerini kapatıyorlar.
İTTİFAK ÜYELERİNDEN İTİRAZ
Dolayısıyla ortada siyaset değil, bir proje olduğu için cumhurbaşkanı adayının kim olduğunun da pek önemi kalmıyor.
Buna karşın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına; biri gizli biri açık olmak üzere iki grup karşı çıkıyor. Gizli karşı çıkanlar, ittifak ortağı İP, SP gibi partiler.
İP Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını değerlendirirken "Kazanamama ihtimali olan birinin uygun olmayacağını söyleyeceğiz, sonuç odaklı düşüneceğiz" derken; SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, "Şu anda bir cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinin erken olduğu kanaatindeyim" diyerek tavrını belli etmişti.
'İMAMOĞLU, YAVAŞ ÖNE ÇIKARTILIYOR'
Hiçbirisi de çıkıp, "Kılıçdaroğlu adaysa destekliyoruz" diyemiyorlar. Asıl karşı çıkan grup ise İmamoğlu'nun aday olmasını isteyen CHP'ye içinden isimler, onlara yakın gazeteci ve yazarlar.
Tekrar ediyorum, İmamoğlu da Kılıçdaroğlu da aday olsa ne bir eksik ne bir fazla oy alacaktır. Ama Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına asıl itiraz edenler CHP'ye yakın kesimler.
Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı olmak istiyor musunuz?" yönündeki soruya "İttifak adına konuşamam ama ittifak da bunu kabul ederse bundan onur duyarım" dese de, "Sağ seçmenin oyunu alamaz" deyip duruyorlar.
Bir türlü dillerinin altındaki gerçek sebebi söylemiyorlar.
CHP içinden ve CHP'ye yakın kalemler, aralarında hiçbir fark yokken, neden Kılıçdaroğlu'nu değil de İmamoğlu'nu öne çıkarıyorlar?
Cumhuriyet'ten Mustafa Balbay da, Kılıçdaroğlu'na bu konuyu sormuş. Aldığı yanıt şu: "Cumhurbaşkanı, devlet deneyimi olan bir kişi olmalı, kritik bir süreci yönetecek. Sayın Yavaş ve İmamoğlu'nun ismi öne çıkarılıyor ama İstanbul ve Ankara'nın yönetimini bırakamayız. Seçmenimize anlatamayız."
Kılıçdaroğlu'nun cümlesindeki Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş için "öne çıkarılıyorlar" ifadesi önemli. Onları öne çıkaranlar, Kılıçdaroğlu'nun aday olmaması gerektiğini söyleyenlerle aynı kişiler.
AMA FARKLI BİR İSİM ADAY YAPILACAKTIR
Peki neden, aralarında hiçbir fark olmadığı halde Kılıçdaroğlu aday olmamalı, var mı dürüstçe cevap verecek birisi...
Ne onlar bunu açıkça söyleyebilir, ne de Kılıçdaroğlu onlara rağmen aday olabilir. Karşısındaki cephe geniş, ittifak ortağı partiler ve özellikle kendi partisi CHP'nin içindeki ve yakınındaki kişiler.
Peki ne olacak?
Evet siyasetçilerden tutarlılık beklemek doğru değil ama Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu ve Yavaş'ın adaylığına karşı olduğu açık. Kendisi de aday olamayacağına göre, farklı bir isim beklemek gerekiyor. O isim Abdullah Gül mü? Bence hayır...