15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı'nda tankların arasından sıyrılarak geçen Kemal Kılıçdaroğlu soluğu Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu'nun evinde almıştı.
'Kılıçdaroğlu'nun darbelere karşı duruşu'nun fotoğrafları medyada da yer aldı. Fotoğrafta Kılıçdaroğlu'nun darbe girişimini keyifle izlerken kahvesini yudumladığı görüldü.
KİME NE MESAJ VERDİ?
Peki CHP lideri o fotoğrafla kime ne mesaj verdi? Darbe gecesi neden keyif yaparcasına kahve yudumlayıp fotoğraf paylaştı? Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, çok konuşulacak bir yazı kaleme alarak konuya ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. İşte Övür'ün o yazısı:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz kanlı darbe girişimine karşı aldığı tavır yıllar geçse de tartışılmaya devam edecek
En son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha önce birkaç kez dile getirdiği, "15 Temmuz darbesinden önce bir diş muayenehanesinden Pensilvanya'yı arayıp 'Yurt sulh cihanda sulh' dedin mi demedin mi?" sorusunu soruyor ve cevap bekliyordu.
Kılıçdaroğlu hâlâ bir cevap vermedi.
Aslında işin sırrı 15 Temmuz gecesinde saklı... O gece, milyonlar sokağa dökülüp darbeye karşı direnirken, başta Başkan Erdoğan olmak üzere dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli darbecilere karşı çıkıp "Bu bir kalkışmadır" derken, Kılıçdaroğlu havalimanında bizzat darbecilerin tankları arasından geçip bir eve sığınıyor ve sadece "İzliyoruz" demekle yetiniyordu...
Hatta onunla yetinmiyor, gittiği Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat'la birlikte kahvesini yudumlarken fotoğraf çektiriyor ve onu da bizzat şimdi RTÜK üyesi olan Basın Danışmanı Okan Konuralp aracılığıyla "marifetmiş" gibi medyaya servis ettiriyordu.
Peki, Kılıçdaroğlu o günden sonra kendisinin sert biçimde eleştirilmesine yol açan bu fotoğrafı neden çektirmiş ve neden basına vermişti?
O geceyi bilen ve Kılıçdaroğlu'na yakın bir isme önce o fotoğrafı sordum. Fotoğrafın gece değil sabah kahvaltı sonrası çekildiğini, çekim işini de Basın Danışmanı Okan Konuralp'in organize ettiğini söyledi.
Sonra da şu soruyu sordum: Peki neden böyle bir fotoğraf basına verilir?
Yıllar sonra karşılaştığı bu soru karşısında bir an durdu ve şunu söyleyebildi:
"Vallahi bilmiyorum."
Bu ülkenin, başta Meclis'i olmak üzere önemli kurumlarının bombalandığı, onlarca insanının şehit edildiği, binlercesinin yaralandığı bir geceden, CHP Genel Başkanı'nın sadece kahvesini yudumladığı bir fotoğrafla tarihe geçmesi "utanç" verici değil mi?
Tarihe böyle geçme riskini bir genel başkan neden göze alır?
Bu fotoğraf işini Basın Danışmanı Konuralp mi organize etti yoksa Kılıçdaroğlu mu talep etti bilmiyorum ama böyle bir fotoğrafla normal bir siyasi aktörün hatırlanmak istemeyeceğini biliyorum. Bu sadece bir hatıra fotoğrafı da olamaz.
Bununla bir mesaj verildiği çok açık...
Acaba, "Bakın kılımı kıpırdatmadım, sakince izledim" demenin bir yolu muydu?
Bu ihtimali, o gece kendisini arayan dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'a verdiği cevap da doğruluyor:
Başbakan Yıldırım, o gece Kılıçdaroğlu'nu arıyor ve şöyle diyordu:
"Biz milleti meydanlara davet edeceğiz.
Siz de lütfen partiniz aracılığıyla çağrı yapın. Bu parti meselesi değil, milli meseledir." İşte Kılıçdaroğlu'nun o geceki tavrına yakışan cevabı:
"Bu vatandaşların güvenliğini kim sağlayacak?" İçişleri Bakanı Soylu'nun, "Kılıçdaroğlu darbeyi biliyordu" iddiası, kahveli fotoğrafı, Yıldırım'a verdiği cevabı ve ardından gelen "kontrollü darbe" itibarsızlaştırması...
Bütün bunlar, normal bir siyasi aktörün yapacağı şeyler değil.
DİŞÇİ BULUŞMASINDAN ÇARPICI DETAYLAR
Edinilen bilgilere göre Kılıçdaroğlu'nun Özzeybek'in bürosunda görüştüğü kişi, FETÖ'nün lider kadrosundan Mustafa Yeşil. Kılıçdaroğlu da onun telefonundan Fetullah Gülen'le görüşüyor. Her konuda anında açıklama yapan, video yayınlayan Kılıçdaroğlu bu konuda suskun. Yakın çevresindekiler, "Kılıçdaroğlu yalanlayacak ama belgesi ortaya çıkar diye korkuyor. Bu nedenle susarak geçiştirecek." bilgisini veriyorlar.
CHP'LİLER SUSKUN
Son dönemde, ABD Başkanı Biden'ın "kaos" stratejisine uygun siyasetler izleyen Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi "Altı Ok" çizgisinden çıkardığı sürecin sırları tek tek ortaya çıkıyor. Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi PKK/HDP ile aynı çizgiye getirmesi, devletten atılan FETÖ'cüleri yeniden yerlerine döndürme sözü vermesi, FETÖ'cüleri milletvekili, belediye başkanı, danışman koltuklarına yerleştirmesi… Tüm bunların arka planı her gün yeni bir ayrıntıyla daha aydınlanıyor. Peş peşe ortaya çıkan sırlar CHP'de Kılıçdaroğlu'na destek vermiş olanların da kafasını karıştırmış durumda. Birçok CHP'li Kılıçdaroğlu konusunda suskun.
Aydınlık'ta yer alan habere göre Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına atanması sürecindeki kritik köşe taşları şöyle:
SİLK ROAD ENSTİTÜSÜ RAPORU:
Merkezi İsveç'te bulunan Silk Road Enstitüsü, Amerika derin devleti kuruluşlarından "Foreign Policy Council" ile yakın iş birliği içinde çalışıyor. Yöneticisi Svante E. Cornell Ankara'da parti merkezinde dönemin Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i ziyaret eder. Son yayımladıkları raporun bir örneğini verir. Öymen raporu inceleyince şok olur. Raporun üçüncü bölümde Türkiye'nin iç politikasında yaşanabilecek gelişmelerle ilgili bir senaryoya yer verilmektedir. Senaryoda CHP de vardır. Özetle, "Deniz Baykal'ın istifaya zorlanmasından, yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasından, bunun için televizyon programları ile desteklenmesinden" söz edilmektedir. Kılıçdaroğlu'nun parti politikalarını değiştireceği, Avrupa'daki bazı partilerin de buna destek vereceği bile raporda yer almaktadır.
Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu ile Meclis kulisinde karşılaştığında bu rapordan kendisine de bahseder. Ama o dinlemekle yetinir, hiç yorum yapmaz. Öymen bütün bunları "Baskılara Direnirken" kitabının "Türkiye'de Siyasete Dış Müdahaleler" bölümünde ayrıntısıyla anlatmaktadır.
Gelişmeler rapordaki gibi seyretti. Televizyon programları ile desteklenmesi de dahil... Canlı yayında Melih Gökçek ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı M. Dengir Fırat tartışmaları ile gündeme geldi.
CHP'YE 'MÜNASİP' BAŞKAN
Baykal'a düzenlenen kumpas öncesi ABD Dışişleri Bakanı imzasıyla ABD Ankara Büyükelçiliği'ne gönderilen bir telgraf vardı. Silk Road Enstitüsü'nün raporunda yazanlarla, telgraftaki senaryolar örtüşüyordu. CHP'ye "münasip başkan" aranıyordu. Birileri Baykal'ın üstünü çizmişti ve Kılıçdaroğlu'nun önünü açıyordu.
ADAYLIK ÖNCESİ
Baykal'a kumpas kurulmuştu. Baykal mücadeleyi değil teslim olmayı seçti. Baykal istifa edince parti yönetimi genel başkan arayışına girdi. Kılıçdaroğlu'nun adı öne çıkıyordu. Tartışmalar sürerken Kılıçdaroğlu "aday değilim" açıklaması yaptı.
Bu açıklamadan yaklaşık bir saat sonra Ankara'da Akay yokuşunun başında, Ankara'daki gelişmelerle ilgili kulağı delik bir isim o günlerde kamuda çalışan yazar İsmet Özçelik'e şunları söyledi:
"Dün gece Amerikalılarla anlaşma sağlandı. Genel af dahil her konuda mutabakata varıldı. Kılıçdaroğlu CHP'nin yeni genel başkanı."
"Kılıçdaroğlu aday olmayacağını açıkladı" itirazına gülerek, "Bunlar rol icabı. Siyasette bunlar olur. Kılıçdaroğlu sanki fedakarlık yapıyormuş havası veriliyor, itiraz edenler susturuluyor." karşılığını verdi.
GLADYO EKİBİ CHP'DE
Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz önce etrafını değiştirme çabasına girdi. Adım adım temizledi. Çok tartışılan 14. kat'a CHP dışı bir ekip yerleşti. Şükrü Karaca, Rasim Bölücek, … Bunlar geçmişte bir ucu Enver Altaylı'ya, bir ucu FETÖ'ye uzanan Gladyo'nun "Analitik Grubu" elemanlarıydı. CHP'ye kimin gönderdiği hep tartışıldı. Oklar hep Amerikan Büyükelçiliğini gösterdi.
FETÖ'CÜ DANIŞMANLAR
Bunların dışında da danışmanlar vardı. Üstelik danışmanlar Parti Meclisi, MYK üyelerinden, hatta Genel Başkan Yardımcılarından daha etkiliydi. Kararlarda onların rolü vardı. Bu danışmanların çoğu FETÖ bağlantılı çıktı. Fatih Gürsul, Murat Aksoy, Koray Çalışkan, Alper Keten, Prof. Dr. Ahmet Caner Yenidünya… Bazısı yargılandı hapis cezası aldı, bazısının yargılaması sürüyor, bazısı KHK ile üniversiteden ihraç edildi.
ENVER ALTAYLI İLE BAĞLANTILI
Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanlarından Rasim Bölücek. Atatürkçülükle hiçbir ilgisi yok. Enver Altaylı iddianamesine göre sürekli Altaylı ile temas halinde. Bin 159 kez görüşmüş. CHP'de kimin adamı olarak görev yaptığı tartışılıyor.
CHP'den aldığı para yetmemiş gibi bizzat Kılıçdaroğlu'nun ricasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde yönetim kurulu üyesi yapıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yakın arkadaşı Bölücek'in Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak belirlenmesi sürecinde de etkili olduğu ifade ediliyor.
FETÖ'CÜ MİLLETVEKİLLERİ
Bu arada FETÖ kontenjanından CHP milletvekili olanlar da var. Bunlardan Aykan Erdemir firari. Şu Amerika'da kaçak. Faik Tunay da FETÖ kontenjanından milletvekili yapılanlardan. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken aralarının iyi olduğu konuşuluyor. Halan Kılıçdaroğlu'na en yakın isimlerden adı FETÖ ile anılanlar da var. Erdoğan Toprak'ın Kılıçdaroğlu'nun Bosna-Hersek gezisini Bosna'daki FETÖ'cülerle birlikte yaptığı iddiası gündemde.
KONTENJAN KADROLARI
Kılıçdaroğlu Genel Başkan seçilince kendi bölgelerinden değil, seçilebilecekleri sıralara konarak başka illerden milletvekili yapılanlar da var. Adı Wikileaks belgelerinde "gölge CIA" olarak bilinen Stratfor'un yazışmalarında geçen Sezgin Tanrıkulu bunlardan biri. Normal bir dönemde CHP'den milletvekili olma şansı sıfır olan Tanrıkulu, Kılıçdaroğlu'nun gözdesi. Ama onun "kontenjandan" milletvekili yapıldığı ifade ediliyor. Sözkonusu kontenjanın kimin kontenjanı olduğu sorgulanıyor.
ABD ZİYARETİ
Kılıçdaroğlu'nun 2013'teki ABD ziyareti de dikkat çekicidir. Kılıçdaroğlu burada FETÖ'nün örgütleri Turkic American Alliance (TAA) ve Rumi Forum'la bir araya geldi. TAA yöneticileriyle ofisinlerinde buluşarak kahvaltı etti. Kılıçdaroğlu ve FETÖ'ye yakın temsilcilerin gerçekleştirdikleri toplantının ardından, TAA buluşmayla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Buluşmaya Kılıçdaroğlu dışında CHP Genel Başkan Yardımcıları Faruk Loğoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Faik Öztrak, Engin Altay, Aytun Çıray, Kamer Genç ve Aykan Erdemir'in katıldığı duyuruldu. TAA kanadını ise TAA Başkanı Faruk Taban ve çatı derneğe üye diğer kuruluşlardan Orta Atlantik Türk Amerikan Federasyonu (MAFTAA) Başkanı Mahmut Yeter, Avrasya Amerikalılar Turkuaz Konseyi (TCAE) Başkanı Kemal Öksüz, Türk Amerikan İş Grubu (TABN) Başkanı Talha Saraç'ın dahil olduğu dernek yöneticilerinin temsil ettiği ifade edildi.