FETÖ'nün Türkiye'ye kurduğu "MİT tırları kumpası"nın üzerinden tam 8 yıl geçti! ABD uşakları ülkemize nasıl diz çöktürmeye çalıştı?

ABD destekli Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) adliye, emniyet ve askeri yapılanmasının ortak organizasyonuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini zorda bırakmak için girişilen Hatay ve Adana'daki Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) ait tırların durdurulması operasyonunun üzerinden 8 yıl geçti. Doğrudan hükümeti ve MİT'i hedef alan FETÖ'nün planlı örgütsel organizasyonuna ilişkin aralarında savcılar ve eski Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun da bulunduğu 18 sanığa verilen 4 yıl 7 ay ile 26 yıl arasındaki hapis cezaları onandı. Yargıtaydaki davanın yanı sıra olayla bağlantıları tespit edilen çoğu asker FETÖ'nün mahrem ve sivil imamları hakkında İstanbul, Adana ve Mersin'de soruşturmalar yürütüldü, davalar açıldı. Öte yandan "MİT tırları kumpası"nda görüntüleri yayınlayanlar da cezasız kalmadı. Görüntüleri yayınlayan eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni firari Can Dündar 27 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Dündar'la ilgili hükme dayanak oluşturan deliller arasında, Suriye temsilcisinin Güvenlik Konseyine gönderdiği ve Türkiye'nin BM'ye şikayet edilip savaş suçlusu olarak gösterilmeye çalışıldığı mektup da yer aldı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :19 Ocak 2022 , 11:10 Güncelleme Tarihi :19 Ocak 2022 , 11:26
FETÖ’nün Türkiye’ye kurduğu MİT tırları kumpasının üzerinden tam 8 yıl geçti! ABD uşakları ülkemize nasıl diz çöktürmeye çalıştı?

İÇİNDEKİLER

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) adliye, emniyet ve askeri yapılanmasının ortak organizasyonuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini zorda bırakmak için girişilen Hatay ve Adana'daki Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) ait tırların durdurulması operasyonunun üzerinden 8 yıl geçti.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesiyle son bulan devlete karşı suç eylemlerinin en önemlilerinden 2014'teki Hatay ve Adana'da MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin yargılama sürecinde çarpıcı detaylar dikkat çekiyor.

Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde 1 Ocak 2014'te, Adana'nın Ceyhan ilçesinde de 19 Ocak 2014'te Suriye'ye giden MİT'e ait yardım tırlarının özel yetkili savcının talimatıyla jandarma-polis operasyonuyla durdurulmasından sonra olayla ilgili etkili bir soruşturma ve dava süreci yürütüldü.

MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili 14 Ocak 2015'te, Adana 5. Sulh Ceza Hakimliğince, görsel ve internet medyasında her türlü yayın yasaklandı.

Tırların durdurulması ve aranmasında görev alan cumhuriyet savcıları Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Yaşar Kavalcıklıoğlu, 15 Ocak 2015'te Hakimler ve Savcılar Kurulunca görevden uzaklaştırıldı.

Mersin'de devam eden soruşturma kapsamında, 8 Mayıs 2015'te açığa alınan eski savcılar ile eski Kurmay Albay Özkan Çokay tutuklandı. Bu kişiler hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan dosya, Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesince Yargıtaya gönderildi. Yargıtay, 1 Ekim'de gizlilik kararı aldı.

Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde de olayla ilgili 33 askeri personel hakkında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bu dava, 30 Kasım 2015'te Yargıtay 16. Ceza Dairesinde görülen 5 sanıklı davayla birleştirildi.

İSTANBUL'DAKİ "SELAM-TEVHİD" SORUŞTURMASI
Kamuoyunda "Selam-Tevhid" olarak bilinen sözde "Kudüs Ordusu Terör Örgütü"ne yönelik soruşturmada usulsüzlük yapıldığı iddiaları üzerine yürütülen kumpas soruşturmasında, MİT'e ait tırların durdurulması eylemiyle ilgili dönemin Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral İbrahim Aydın, eski Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu, 29 Kasım 2015'te tutuklandı.

İbrahim Aydın 29 Aralık 2015'te tahliye edilirken, bu kişilerin de aralarında bulunduğu 23 tutuklu askeri görevli hakkındaki dava, 14 Nisan 2016'da Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki MİT tırları davasıyla birleştirildi.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, birleştirmelerle birlikte 54 sanığın yargılandığı davayı 28 Haziran 2018'de karara bağladı. Daire, sanıkların devletin gizli belgelerini temin ve açıklama suçunu oluşturan eylemlerini, örgütsel talimatla gerçekleştirdiği sonucuna vardı.

4 yıl 7 aydan 26 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırılan sanıkların, "anayasayı ihlal" ile "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından beraatine kararı verildi.

Dairenin gerekçeli kararında, "MİT tırlarının durdurulmasının, doğrudan hükümeti ve MİT'i hedef aldığı, FETÖ'nün planlı bir örgütsel organizasyonu olduğu" vurgulandı.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2 Temmuz 2021'de, aralarında eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ile eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun da bulunduğu 18 sanığın hapis cezalarını onadı.

SANIK AVUKATLARINA DA DAVA AÇILDI
Tutuklanan eski Tuğgeneral Celepoğlu'nun avukatının da aralarında bulunduğu 4 avukat hakkında da aynı konu kapsamında 17 Şubat 2016'da gözaltı kararı verildi. Şüpheli avukatların, Can Dündar'a ait olduğu iddia edilen bir evi, MİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında fahiş fiyatla satın aldığı öne sürüldü. 4 avukatın tutuklandığı dosyaya ilişkin 7 Şubat 2018'de iddianame hazırlandı.

Soruşturma kapsamında, sanık Hamza Ali Ece ile tutuklu jandarmalar arasındaki irtibatı sağladığı iddia edilen avukat Deniz Akbulut da "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 16 Ağustos 2017'de tutuklandı.

SORUŞTURMA DEVAM ETTİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, devam eden MİT tırları soruşturması kapsamında, tırların durdurulması konusunda jandarma görevlilerine talimat verdikleri iddiasıyla 34 muvazzaf asker hakkında gözaltı kararı verildi, 9 Ağustos 2016'da 9 kişi gözaltına alınırken, bir üsteğmen tutuklandı.

Savcılar Süleyman Bağrıyanık, Özcan Şişman ve Aziz Takçı'nın avukatı Alp Değer Tanrıverdi, 8 Eylül 2016'da tutuklandı. Evinde yapılan aramada devlet sırrı niteliğindeki 13 çuval evrak ele geçirildi. Sanık Tanrıverdi, 18 Ocak 2019'da "örgüt üyeliği" suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

17 Nisan 2017'de, MİT'e ait tırı Hatay'da durdurarak arama yapmak isteyen ve itiraz eden MİT görevlilerini tehdit ettiği iddiasıyla hakkında yakalama kararı bulunan eski Kırıkhan Cumhuriyet Savcısı Yaşar Kavalcıoğlu İstanbul'da gözaltına alındı, 20 Nisan'da tutuklandı.

ŞÜPHELİLERİN ABD BÜYÜKELÇİLİĞİYLE GÖRÜŞMELERİ İDDİANAMEDE
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, tırların durdurulması olayını organize ettikleri belirtilen FETÖ'nün "sivil imamı" 11 kişi ile bir tuğgeneralin de aralarında bulunduğu 55 şüpheli hakkında yeni bir iddianameyi de 4 Temmuz 2017'de hazırladı. İddianamede, "tırların durdurulmasında aktif görev alan FETÖ yöneticilerinden şüpheli Bayram Andaç'ın, tırların durdurulmasının hemen ardından ABD Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğunu arayarak görüşmeler yapmasının şüpheli bulunduğu" belirtildi. Ayrıca, "tırların durdurulması eyleminin olaydan 3 ay önce planlandığı" vurgulandı.

Kapalı olarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada dosya 50 sanıklı olarak 11 Haziran 2018'de yetkisizlik kararıyla Adana Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Ekim 2019'da, 50 sanıktan 27'sine 1 yıl 10 ay 15 gün ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen cezalar verdi. Hamza Celepoğlu'nun da bulunduğu 13 sanık hakkındaki dava, Yargıtayda da yargılama olduğu için reddedildi. Firari 10 sanığın dosyası da ayrıldı.

ESKİ JANDARMA KRİMİNAL DAİRE BAŞKANI CİHANGİROĞLU'NUN ANKESÖRLÜ TELEFONDAN ARANMASI
Örgüt içinde sözde "MİT tırlarını durduran subayların imamı" olduğu tespit edilen firari sanık Süleyman Gürbüz, 20 Eylül 2017'de, "darbeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma-yönetme ve casusluk" suçlarından tutuklandı.

FETÖ imamı tarafından ankesörlü telefondan arandığı ortaya çıkan, tırların durdurulması ve ıslak imzada kumpas davalarının sanığı dönemin Jandarma Kriminal Daire Başkanı emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu, 13 Temmuz 2018'de Ankara'da gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada, Cihangiroğlu'nun, örgüt imamı tarafından ankesörlü telefondan arandığı belirlendi.

O dönem tutuklu olarak "FETÖ'ye yardım" suçundan yargılanan eski CHP milletvekili Eren Erdem, 31 Ağustos 2018'de, MİT tırları belgelerine ilişkin 22 Mayıs'ta bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar üzerine başlatılan soruşturmada "tanık" sıfatıyla ifade verdi. Erdem, "MİT tırları belgelerini bana kargoyla Bülent Tezcan gönderdi" beyanında bulundu.

AYDINLIK GAZETESİ DAVASINA DÜŞME KARARI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tırların durdurulması ve aranması işlemlerini organize ettikleri gerekçesiyle aralarında 15 Temmuz darbe teşebbüsünde suçüstü yakalanan Nurettin Oruç'un da bulunduğu 23 şüpheli hakkında 16 Ocak 2019'da iddianame hazırlandı.

İddianamede, tırlar durdurulduktan sonra, sanıkların kapsamlı arama yapma bahanesiyle her araçta bir subay olacak şekilde tırları, Seyhan'daki NATO askerlerinin de konuşlu olduğu Korgeneral Recai Engin Kışlasına götürmek üzere Sirkeli Otoyol Gişelerinden hareket ettikleri ortaya çıktı.

Aydınlık gazetesinde MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin çıkan haberle ilgili iki sanık hakkında "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan açılan davada da düşme kararı verildi.

Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde MİT tırlarının durdurulması olayında jandarmaya ihbarda bulunduğu belirlenen ve uzun zamandır aranan FETÖ imamı Mustafa İlhan, 15 Mart 2018'de Ordu'da saklandığı adreste yakalandı. Şüpheli, kentte jandarmadan sorumlu "mahrem imam" olduğunu ve FETÖ'nün MİT tırlarının durdurulması olayında rol aldığını itiraf etti. İlhan, talimatı "Halil Müdür" kod isimli FETÖ mensubundan aldığını söyledi.

İtirafçı İlhan hakkında, 25 Mart 2018'de iddianame hazırlanırken, beyanları üzerine Gümüşhane'nin Şiran İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı E.İ de 19 Mart 2018'de tutuklandı.

FETÖ'NÜN JANDARMA İMAMI NURETTİN ORUÇ HAKKINDAKİ DAVA
MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle aralarında FETÖ'nün sözde "jandarma imamı" Nurettin Oruç'un da bulunduğu 3'ü diğer suçlardan tutuklu, 9'u firari 18 sanık hakkında hazırlanan iddianame, Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesince 14 Ocak 2021'de kabul edildi. FETÖ'nün "sivil imam"larının 2'şer kez müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede, sanıkların örgütün sözde "üst düzey" yöneticileri oldukları, elebaşı Fethullah Gülen'in talimatıyla MİT tırlarını durdurdukları anlatıldı.

İddianamede, sanıkların Diyarbakır'da FETÖ'nün "güvenli ev" olarak nitelendirdiği bir villada gerçekleştirilen toplantıya "Karar Kurulu Üyesi" sıfatıyla katıldıkları ve MİT tırlarının durdurulmasının birincil sorumlularından oldukları belirtildi. Yargılama Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.

Adana'da, FETÖ'ye yönelik davada yargılanan eski Ankara İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Cengiz Tarım, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama" suçlarından 11 Mart 2021'de, 21 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.



GÖRÜNTÜLERİ YAYINLAYANLAR DA CEZASIZ KALMADI
Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) doğrudan hükümeti ve Milli İstihbarat Teşkilatını (MİT) hedef aldığı MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin görüntüleri yayınlayanlar da cezasız kalmadı.

Her şey 1 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan, 19 Ocak 2014'te de Adana'nın Ceyhan ilçelerinde, Suriye'ye giden MİT'e ait yardım tırlarının, Adana'daki özel yetkili savcının talimatıyla yapılan jandarma-polis operasyonu sonucu durdurulmasıyla başladı.

"MİT PERSONELİ KOL KOLA GİREREK DİRENDİ"
Dönemin Hatay valisinin, araçların MİT'e ait, personelin de MİT görevlisi olduğunu belirten yazısıyla, tırın aranmadan jandarma tarafından yola devam etmesine izin verildi. Adana TMK savcısı Özcan Şişman'ın Kırıkhan'a ulaşmasıyla, tırın önü bu sefer polislerce kesildi. Savcının ısrarı üzerine MİT, acil kodla bölgedeki personeli, tırın durdurulduğu alana yönlendirdi, emniyet personeli de il emniyet müdürünün talimatıyla geri çektirildi. Savcı Şişman, koruma polisiyle tek başına kalırken, gelen MİT personelleri kol kola girerek tırın arka kapısına sıralandı. MİT görevlilerinin kol kola girerek direndiği olayda, savcının ifadesine göre çatışma ihtimali de yaşandı. Emniyet güçlerinin aramaktan vazgeçerek geri çekilmesiyle tır Suriye'ye geçiş yaptı.

FETÖ'nün bu girişimiyle devlet içinde devlet yapılanmasına gittiğini göstermesi, devlete ait bir kurumun operasyona konu edilmesi kamuoyunda ve siyasette tepki çekti. Bu olaydan kısa bir süre sonra da özel yetkili savcılıklar kaldırıldı.

CUMHURİYET GAZETESİNDEKİ HABERE İLİŞKİN SORUŞTURMA
Bu olayla ilgili yürütülen adli soruşturmalarda önce askeri savcılık, soruşturulan askerler için tırları durdurmanın casusluk suçu olmayacağını ifade ederek takipsizlik kararı verdi. Sonrasında ise sivil savcılık, konunun askeri savcılığın yargılama alanına girmediğini belirterek, tırları durduran askerler hakkında tutuklama kararı verdi.

Cumhuriyet gazetesinde 29 Mayıs 2015'te dönemin genel yayın yönetmeni Can Dündar imzasıyla, "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" başlıklı bir haber yayımlandı. Habere ait görüntülerde, durdurulan MİT tırları ve ilaç kutularının altından çıkan havan topu mermileri ile diğer mühimmatın görüldüğü iddia edildi. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül hakkında TMK kapsamında soruşturma başlattı. Soruşturmayı, MİT'e ait tırların durdurulmasıyla ilgili 26 askerin tutuklandığı tahkikata bakan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan yürüttü.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: TIRLARIN DURDURULMASI CASUSLUK FAALİYETİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haberin yayınlanmasından iki gün sonra, 31 Mayıs 2015'te TRT canlı yayınında tırlar konusunun gündeme getirilmesini "casusluk" faaliyeti olarak niteleyerek, "Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek." dedi ve dava açıldığını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları 2 Haziran 2015'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, Can Dündar hakkında, haberinde "gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verdiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım 2015'te soruşturma kapsamında geldikleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında ifadelerinin alınmasının ardından nöbetçi hakimlikçe "devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek, açıklamak ve silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçlarından tutuklandı.

DÜNDAR VE GÜL'ÜN FETÖ'NÜN İŞ BİRLİKÇİLERİ OLDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, 27 Kasım 2015'te, "Can Dündar ile Erdem Gül hakkındaki MİT tırları soruşturmasının, anayasal teminat altında bulunan basın özgürlüğü ile hiçbir ilgisinin olmadığını" bildirdi. 22 Ocak 2016'da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Can Dündar'ın eşi Dilek ve oğlu Ege Dündar ile görüştü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 27 Ocak 2016'da hazırlanan iddianamede, Dündar ve Gül'ün, "hükümete karşı darbeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan müebbet, "devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlarından 35'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Dündar ve Gül'ün FETÖ'nün iş birlikçileri olduğu öne sürülen iddianamede, "Amaçları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetinin terör örgütlerine yardım ettiği yönünde ulusal ve uluslararası kamuoyu oluşturmak, hükümeti terörle ilişkilendirmek ve görevini yapamaz hale getirmekti." ifadeleri kullanıldı.

İddianamenin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 5 Şubat 2016'da kabul edilmesiyle sanıklar hakkında dava açıldı.

AYM'NİN DÜNDAR VE GÜL KARARI SONRASI TAHLİYE
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), 25 Şubat 2016'da Dündar ile Gül'ün, "kişi hürriyeti ve güvenliği", "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" ve "basın hürriyeti" haklarının ihlal edildiğine karar vermesinin ardından ertesi gün iki sanık yurt dışına çıkış yasağı getirilerek tahliye oldu.

Dündar ve Gül'ün yargılandığı davanın ilk duruşması 25 Mart 2016'da yapıldı. Mahkeme duruşmalarının kapalı yapılmasına, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Müsteşarlığının müdahillik talebinin kabulüne karar verdi.

MİLLETVEKİLİ BERBEROĞLU'NUN SÜRECE DAHİL OLMASI VE FEZLEKE
Dava sürerken MİT tırlarıyla ilgili görüntüleri CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu'nun Can Dündar'a verdiği iddiaları gündeme geldi. Berberoğlu da "Siyasetçi ve eski bir gazeteci sıfatıyla bu haberin tüm sorumluluğunu üstlenmeye hazırım" dedi.

Mahkemenin 3 Mayıs 2016'daki duruşmasında mütalaasını açıklayan savcılık, Dündar'ın "devletin gizli kalması gereken bilgilerini temin etme ve açıklama" suçlarından 31,5 yıla, Erdem Gül'ün ise "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama" suçundan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Ayrıca "silahlı terör örgütüne yardım" ve "hükümete yönelik darbe teşebbüsü" suçlarıyla ilgili dosyanın ayrılması talep edildi.

Can Dündar, 6 Mayıs 2016'da duruşma için beklediği sırada Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde uğradığı silahlı saldırıdan kurtuldu.

Aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "MİT tırları olayına ilişkin görüntüleri, devlet sırrı olduğunu bile bile Can Dündar'a vererek, FETÖ'ye yardım etmek suçunu işlediği" iddiasıyla hakkında soruşturma başlattığı CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle hazırladığı fezlekeyi TBMM'ye gönderdi.

CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL HAKKINDA KARAR, BERBEROĞLU'NA DAVA
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Mayıs 2016'daki duruşmada Can Dündar'a "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama" suçundan 5 yıl 10 ay, Erdem Gül'e ise aynı suçtan 5 yıl hapis cezası verdi. Dündar ve Gül'ün, "darbeye teşebbüs" suçundan beraatine karar veren mahkeme, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan ise dosyanın ayrılmasına hükmetti.

Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında, 1 Eylül 2016'da MİT tırlarının görüntülerini Can Dündar'a verdiği gerekçesiyle, "devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme, FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Dündar ve Gül'ün yargılandığı aynı mahkemece kabul edildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Berberoğlu'nun davası ile Dündar ve Gül'ün, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan yargılandığı dosyayı birleştirdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında ayrıca Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının da aralarında bulunduğu 13 kişi hakkında 31 Ekim 2016'da gözaltı kararı verildi. Dündar hakkında yakalama emri düzenlendi. 3 Kasım 2016'da Can Dündar'a, Almanya tarafından geçici pasaport verildiği öğrenildi.

BERBEROĞLU'NA 25 YIL HAPİS CEZASI VE AYM SÜRECİ
Dokunulmazlığı kaldırılan Berberoğlu "örgüte yardım" suçundan Dündar ve Gül ile yargılandığı davanın 16 Kasım 2016 tarihli duruşmasına katıldı. Berberoğlu, duruşmadan önce basına, "Bu doğru haberin yazılması için, basılması için, yayılması için ne bedel gerekiyorsa siyasi olarak o bedeli ödemeye hazırım." dedi.

Berberoğlu, Dündar ve Gül'ün yargılandığı dava 14 Haziran 2017'de karara bağlandı. Berberoğlu, "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmaya katılan Berberoğlu'nun tutuklanmasına karar verildi. Dündar, Gül ve Berberoğlu'nun, "örgüte yardım" suçundan ise dosyaları ayrıldı.

Mahkemenin 24 Haziran 2017'de açıklanan gerekçeli kararında, görüntülerin yayımlanmasının amacının, "FETÖ'nün baş düşmanı haline gelen Cumhurbaşkanı'nın savaş suçlusu olarak yargılanmasının önünü açmak, buna ortam sağlamaya çalışmak'' olduğu belirtildi. Kararda, sanık Berberoğlu'nun tutuklanma gerekçelerinden biri olarak da aynı dosyanın sanığı Can Dündar'ın yurt dışına kaçışı gösterildi.

İstanbul 14 ACM, 4 Ekim 2017'de Dündar, Gül ve Berberoğlu'nun "örgüte yardım" suçundan yargılandıkları dava dosyasını, aynı olaya ilişkin Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili, "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 2 sanığın yargılandığı dosyayla birleştirdi.

BERBEROĞLU KARARINA BOZMA VE 5 YIL 10 AYLIK HAPİS CEZASI
Kararın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (istinaf), 9 Ekim 2017'de, Berberoğlu'na verilen 25 yıl hapis cezası hükmünü bozdu. Bozma kararında, "Suça konu bilgi ya da belgelerin, 'sırrın', daha önceden açıklanmamış ve kamuoyunun bilgisine sunulmamış olması gerekmektedir." denildi.

Dündar, Gül ve Berberoğlu'nun "örgüte yardım" suçundan yargılandıkları davada 20 Aralık 2017'de açıklanan mütalaada, 3 sanığın 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istendi. Mahkeme heyeti de birleştirilen Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili dosyanın tekrar ayrılmasına karar verdi.

İstinaf, 13 Şubat 2018'deki duruşmada Berberoğlu'nu, "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan 5 yıl 10 ay hapisle cezalandırdı. 22 Şubat'ta, istinaf cumhuriyet savcısı karara, Berberoğlu'nun "casusluk" suçundan cezalandırılması gerektiğini belirterek itiraz etti.

DÜNDAR VE GÜL HAKKINDAKİ KARARA "CASUSLUK" GEREKÇELİ BOZMA
Can Dündar'a 5 yıl 10 ay, Erdem Gül'e 5 yıl hapis cezası verilen kararın temyiz süreci de 9 Mart 2018'de sona erdi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını Dündar yönünden, "gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçundan hüküm kurulması gerektiğini belirterek bozdu.

Bozma ilamı üzerine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Nisan 2018'de Can Dündar hakkında gıyabi tutuklama ve kırmızı bülten çıkarılmasına, iade işlemlerinin yapılmasına karar verdi. 7 Mayıs 2018'de yeniden başlayan yargılamada, Erdem Gül'ün dosyası ayrıldı.

Berberoğlu, 25 Haziran 2018'de tekrar milletvekili seçildi. 16 Temmuz 2018'de mahkeme "casusluk" suçundan dosyasını ayırarak yargıladığı Erdem Gül hakkında, suçun işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraat kararı verdi. 20 Temmuz 2018'de Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yeniden milletvekili seçilen Enis Berberoğlu hakkındaki davanın dokunulmazlık nedeniyle durması istemini reddetti.

Anayasa Mahkemesi de 2 Ağustos 2018'de, 5 yıl 10 ay hapse mahkum edilen Berberoğlu'nun bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.

BERBEROĞLU'NA TAHLİYE, DÜNDAR HAKKINDA YENİ YAKALAMA KARARI
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 20 Eylül 2018'de Berberoğlu hakkındaki 5 yıl 10 aylık hapis cezasını onadı. Daire, milletvekilliği sona erinceye kadar Berberoğlu'nun cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine de karar verdi. Berberoğlu, cezaevinden tahliye edildi. Berberoğlu, 1 Ekim 2018'de TBMM Genel Kurulunda milletvekili yemini etti.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Ekim 2018'de Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında karara bağlanan davada firari olduğu için dosyası ayrılan Can Dündar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına hükmetti.

İstanbul 14. ACM, 6 Şubat 2019'da Enis Berberoğlu'nun, "yasama dokunulmazlığı" bulunduğu için yargılamanın durdurulması talebini reddetti. Mahkeme heyeti, yakalama kararı bulunan firari sanık Can Dündar'ın dosyasını bu dava dosyasından ayırdı. 15 Mayıs 2019'da, Gül hakkındaki "örgüte yardım" davasının düşürülmesine, Berberoğlu hakkında da hüküm verilmesine yer olmadığına yönelik karar alındı. Kararda, "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan kesinleşmiş hapis cezası bulunan Berberoğlu'na bu suçla ilgili ayrıca bir hüküm verilmesine yer olmadığı da belirtildi.

BERBEROĞLU YENİDEN TUTUKLANDI
4 Haziran 2020'de milletvekilliği düşürülen Berberoğlu, ertesi gün İstanbul'daki evinde gözaltına alındı, yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Pandemi önlemleri kapsamında izinli olarak açık cezaevinden çıkarılan Berberoğlu hakkında, Anayasa Mahkemesi 17 Eylül 2020'de, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Bu kararın ardından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Ekim 2020'de Enis Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasına yer olmadığına hükmetti.

İTİRAZ EDİLEN ÜST MAHKEME TOPU İSTİNAF MAHKEMESİNE ATTI
MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin davada savcı, 14 Ekim 2020'de, firari sanık Can Dündar hakkında "siyasal veya askeri casusluk" ile "terör örgütüne yardım etmek" suçlarından 22 yıl 6 aydan 35 yıla kadar hapis cezası istedi. 15 Ekim 2020'de Enis Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasına yer olmadığı hükmüne, bir üst mahkemede itiraz edildi.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ekim 2020'de, "karar verilmesine yer olmadığı" yönünde hüküm kurdu. Kararda, "görevin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde olduğuna" işaret edildi. 26 Ekim 2020'de Berberoğlu'nun avukatları AYM'ye yeniden başvuru yaptı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 23 Aralık 2020'de, firari sanık Can Dündar'ı "gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "terör örgütüne (FETÖ) yardım" suçlarından 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Dündar'ın, her iki suç yönünden hükümle birlikte tutuklanması, hakkında kırmızı bülten çıkarılması ve iade talepnamesi işlemlerine başlanılması da hükme bağlandı.

Mahkemenin gerekçeli kararında, Güvenlik Konseyine gönderilen Suriye temsilcisinin mektubu da deliller arasında yer aldı. Kararda, Suriye Arap Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği tarafından Güvenlik Konseyi Başkanı ve Genel Sekreterine sunulan 5 Haziran 2015 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini şikayet eden ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlığından temin edilen mektupta, Türkiye'nin BM'ye şikayet edilerek savaş suçlusu olarak gösterilmeye çalışıldığı belirtildi.

AYM'DEN YENİDEN İHLAL KARARI
AYM, 21 Ocak 2021'de Enis Berberoğlu hakkında daha önce verilen ihlal kararının uygulanmadığı gerekçesiyle yapılan ikinci başvuruda yeniden ihlal kararı aldı. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneği, İstanbul 14. ACM'ye gönderildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Şubat 2020'de, Berberoğlu hakkında savcılıkça yapılan yeniden yargılama talebinin kabulü ve infazın durdurulmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca Berberoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet Bakanlığına yazı yazılarak sanık hakkında fezleke düzenlenmesini istedi. Mahkeme 9 Şubat'ta Berberoğlu hakkında 3 ayrı suçtan hazırladığı fezlekeyi TBMM'ye sunulmak üzere Adalet Bakanlığına gönderdi.

Enis Berberoğlu hakkında verilen "yeniden yargılama ve infazın durdurulması" kararı ile ilgili başkanlık tezkeresi 11 Şubat'ta, TBMM Genel Kurulunda okundu. Berberoğlu milletvekilliği vasfını yeniden kazandı.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN