Verilen teşvikler sayesinde TÜBİTAK ve kadın girişimciler başta olmak üzere yeni iş girişimlerine imza atıldığını görüyoruz. Pek çok alanda ülkemizin üretimci hale gelmesindeki dönüşüm dijital alanda da gerçekleştirilmiştir. Genç kardeşlerimizin gösterdiği bu ilgi, önümüzdeki dönemde meyvelerini verecektir. MYK'da hemen hemen büyük bölümünü bunu ayırdık.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ
Geçenlerde Sayın Kılıçdaroğlu bir toplantıda yazılı metinden okuyarak ilerideki projelerinden birinin İklim Bakanlığı kurulması olacağını söylemişti. Hadi mesela siyasette dil sürçmesi ve unutkanlık olabiliyor ama hazırlık yapılmış bir toplantıda bundan bahsedilmesi şaşırtıcı olmuştur. İklim Bakanlığı Türkiye'de kurulmuştur. İklim değişikliğinden tutun da çeşitli alanlara kadar birçok gelişme de sağlanmıştır.
RUSYA - UKRAYNA KRİZİ
Sayın Cumhurbaşkanımızın Ukrayna merkezli krizle ilgili olarak nasıl bir diplomasi yürüttüğünü herkes görüyor. Bir tek Türkiye krizin iki tarafına da olumlu karşılanan mesajları ortaya koyabiliyor. Haftalardır dünya Ukrayna krizini konuşuyor. Dünyanın önemli ülkeleri krizin bir tarafına hitap eden yaklaşım ortaya koyuyorlar. Bölgede yeni bir çatışma istememe iradesinin Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmesi önemlidir. Türkiye'nin burada ortaya koyduğu barışçıl rolün her krizin tarafları için ne kadar kıymetli olduğudur.
AB'YE ELEŞTİRİ
Cumhurbaşkanımız, AB'nin sttratejik önceliğimiz olduğunun altını çizdi. Göçmen anlaşması imzalanırken AB'nin yapması gereken fasılların açılması, üst düzey mekanizmaların harekete geçirilmesi ile kapsamlı dosyanın ortaya konulması çerçevesindeydi. Bu anlaşmanın bir tek göçmen anlaşması ile ilgili kısmını ele alıyor AB. Anlaşmada yer alan fasılların açılması maddesini AB ihlal ediyor. Türkiye'yi en çok eleştirdikleri konu yaegı bağımsızlığı. 15 Temmuz'dan sonra ilk olarak Türkiye ile yargısal işbirlikleri yardımını kestiler. Burada ciddi bir samimiyetsizliğin olduğu görülüyor. Balkanlar'daki krizde seyirci konumundalar. Türkiye, AB'ye vizyon katabilirdi ama bunu değerlendiremediler. Cumhurbaşkanımız, Kıbrıs konusunda yapılan çifte standarda da güçlü cevaplar vermiştir. En makul çözümün iki devletli çözüm olduğunu açık seçik biçimde söylüyoruz. AB, Kıbrıs Türklerine karşı çifte standarda devam ediyor.
SEDEF KABAŞ'A TEPKİ
Biz dünyanın çeşitli yerlerinde aşırı sağcıların, faşistlerin Cumhurbaşkanımıza karşı yaptıkları nefret suçunu Türkiye'de de görmeye başladık. Gazeteci sıfatını taşıyan Sedef Kabaş'ın yaptığı kabul edilemeyecek ahlaksız bir şeydir. O ifadelerin kullanılması ahlak yoksunluğu, pespayeliktir. Milletin ortak iradesini temsil eden Cumhurbaşkanlığına yönelik yaklaşım.
AYNI SÖZLER SİZİN LİDERİNİZE SÖYLENSE
Keşke çok kaliteli muhalefetimiz olsa. Hakaretle muhalefeti birbirine karıştırmak doğrusunu söylemek gerekirse fikir hürriyetini istismar etmekten başka hiçbir şeye yaramaz. Cumhurbaşkanımızın şahsına yönelik sözleri meşru görenlere şunu sormak lazım: Aynı sözler sizin liderlerinize söylense, çalıştığınız kuruma söylense bunu kabul eder misiniz? Bu asla kabul edilemeyecek, kabul edenin fikir hürriyetinden bir şey anlamadığını gösteren örnektir. Teşkilatlarımız bu ahlaksız yaklaşım karşısında suç duyurusunda bulunmuştur. AK Parti, hukuki mücadelesini sürdürecek. Nefret suçlarının bu kadar kolay işlenmesi nefret suçlarının himaye edilmesi sayesinde oluyor.
CHP'NİN TEKLİFİ
CHP'nin Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasalarda çıkartılmasına dair taslağı olduğunu basından okudum. Bunu söyleyen CHP eğer dikkatli bir şekilde bu nefret söylemine karşı davranış geliştirebilseydi o zaman ben bu konuyu tartışırdım. Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti sistematik hale getirmek, Avrupa'daki faşistlerin söylemini kullanarak, onları tercüme ederek Cumhurbaşkanına saldırmak sistematik hale gelen bir durum olduğu için hakaret ve nefret siyasetinin önünü açmak olduğunu görüyoruz.
TV programında da görüldü, o şahıs bu galiz ifadeleri kullanırken, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne karşı bu ifadeleri kullanırken oradaki CHP'li vekiller susuyorlar. Biri dese ki 'Bu üslubu doğru bulmuyrouz' dese, o zaman dersiniz ki burada samimi bir yaklaşım var. Bu sadece bizde olan bir yasa değil. Dünyanın her yanında Cumhurbaşkanlarına yönelik hakaretin cezai müeyyide ile düzenlendiği düzenleme var. Bu ifadelerin kullanılması suç olarak düzenlenmiş. Bazı genel başkanların bu konuya ses çıkarmayan, yargının aldığı karara odaklanan bir yaklaşım ürettiklerini gördük. Bu ahlaksız hakareti yapan şahsın konuştuğu video üzerinden değil de tweeti üzerinden bir uygulama yapılmış gibi gösteriyorlar. O yayını izleyen biri bunu söyleyemez. AB ülkelerine bakın. Keşke bu yasanın işlemesine neden olacak ortam olmasa. Sistematik olarak nefret siyaseti pandemisi oluşturmaya çalışıyorlar.