Türk Mukavemet Teşkilatı'na saldıran fondaş Ayşenur Arslan'ın babası Hüseyin Uyanık'ın MİT'te istihbaratçı olmadığı ortaya çıktı

Fondaş Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan, Rum terör örgütü EOKA'nın saldırılarına karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kurulan Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı'na (TMT), "illegal ve suikastçı" sözlerini sarf etmişti. Daha önce de anne ve babasının Milli İstihbarat Teşkilatı'nda üst düzey istihbaratçı olduğunu iddia eden Ayşenur Arslan'ın bu sözlerinin kurgu çıktığı amacının ise devletin kurumlarını kötü göstermek olduğu ortaya çıktı. Sabah gazetesi yazarı Ferhat Ünlü, bugünkü yazısında Türkiye düşmanı Ayşenur Arslan'ın MİT yalanını deşifre etti.

Giriş Tarihi :10 Şubat 2022 , 17:08 Güncelleme Tarihi :11 Şubat 2022 , 09:22
Türk Mukavemet Teşkilatı’na saldıran fondaş Ayşenur Arslan’ın babası Hüseyin Uyanık’ın MİT’te istihbaratçı olmadığı ortaya çıktı

CHP'nin fonladığı Halk TV'nin sunucularından Ayşenur Arslan'ın, Türk Mukavemet Teşkilatı'nı hedef alarak, "illegal ve suikastçi bir örgüt" ifadeleriyle saldırması siyasetin ana gündemi oldu.

Türkiye'den ve KKTC'den en üst düzeyden tepki alan Arslan ise suskunluğunu korurken fondaş provokatör hakkında gündemi sarsan gerçek ortaya çıktı.

Arslan 2008 yılında Aydın Doğan'ın fosil kalemlerinden Ayşe Arman'a verdiği röportajda anne ve babasının MİT'te önemli görevlerde üst düzey istihbaratçı olarak çalıştığını iddia etmiş ve bundan utandığını söylemişti.

AYŞENUR ARSLAN: İKİSİ DE MİT MENSUBU

İşte Ayşenur Arslan'ın o açıklaması:

"Anneniz babanız ne iş yapıyordu?

Enteresandır bizimkilerin hikayesi... Babam MİT'te çalışıyordu. Aslında annem de MİT'te çalışıyordu! İkisi de MİT mensubu. Gün geldi annemin görev alanını değiştirdiler. Benim hakkımdaki raporları görecek bir yerde çalışmasını istemediler...

"MİT'Çİ OLMALARI SİNİRİMİ BOZUYORDU"

Sizin hakkınızda neden rapor tutuluyordu ki?

O sıralar TRT'deyim, "Solcudur, bilmem nedir" diye raporlar gidiyordu MİT'e...

İnsanın hem annesinin hem babasının MİT'te çalışması acayip değil mi?

Çok acayip. Ama öyleydi.

İnsan olayı nasıl algılıyor: "Annemle babam ajan" gibi mi?

Öyle olmadıklarını biliyordum. Ama MİT'çi olmaları sinirimi bozuyordu, rahatsız oluyordum. Çünkü ben solcuydum. Babamla da bu konu yüzünden sürekli kavga ediyorduk.

UTANDIRAN YALANLAR...

Solculuk babanıza tepkiden de depreşmiş olabilir mi?

Hayır. 68 kuşağıyım ben, o yıllar öyle yıllardı, üniversitedeki bütün yakışıklı gençler ve bütün akıllı kızlar solcuydu. Başka şansın yok, sen de solcu oluyorsun. MİT'tekiler de solculuğa son derece sert tepki veren insanlar. Babam, okuduğum bütün kitapları kaldırır atardı. Fakat ilginçtir babam sonunda sosyal demokrat oldu. Cumhuriyet Gazetesi'ni yırtan babam, gün geldi Uğur Mumcu hayranı oldu. Zaten sonra MİT'le ilişiği kesildi, emekli edildi.

Kaç yıl çalıştı MİT'te?

Çok yıl...

Hadi babayı anladım da, anne ne alaka?

Babam Harp Okulu mezunu yakışıklı bir subay. Aydınlı. Aydın'ın en güzel kızlarından biri olan annemle evleniyor. Fakat sonra kanser oluyor, emekli olmamak için de ordudan istifa ediyor. Askeri kökenli olduğu için "Gel seni MİT'e alalım" diyorlar. MİT'te belli departmanlarda çalışıyor. Türkiye'yi koruyor. Anneme gelince, "Çocuklar büyüdü, ben artık çalışmak istiyorum" diyor, babam da ona MİT'te iş buluyor. Ama sonra babam yönetimle ters düşüyor ve emekli ediliyor.

MİT'İ KÖTÜLEDİ!

Dönek MİT'çi oluyor yani!

(Gülüyor) Soner Yalçın, "Babası MİT'te çalışan gazeteci A.A" diye yazdı kitabında, ben de "O, A.A benim!" diye çıktım. Babamın MİT mensubu olmasının benim hayatımdaki karşılığı son derece sevimsizdi, acayip hırpalandım, yaralandım. Bir arkadaşım, üniversitede, bana bir meseleden dolayı kırıldığı için babamın MİT'te çalıştığını yaymıştı. O yıllarda bu, benim de MİT ajanı olduğumu söylemek gibi bir şeydi. Ve ağır bir şeydi. Cüzamlı gibi dolaştım uzun bir süre. O sırada bir flörtüm var müthiş devrimci, bir gün bana dedi ki, "Eğer MİT ajanıysan ve bu nedenle bizim aramızdaysan, neredeysen seni bulur, öldürürüm!" Ben de dedim ki 'Bana bak, ben kendimi asla savunmam! Çünkü savunmak, sana kendimi temize çıkarmaya çalışmak gibi olur. Ben ajan filan değilim ama olsam da söyleyecek halim yok. İnanmak ya da inanmamak sana kalmış. Yaşayıp, göreceksin!'"

KASITLI OLARAK MİT YALANINI YAYDI!

Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan'ın "Hem annem hem babam MİT mensubuydu" sözleri yalan çıktı. Arslan'ın babasının MİT'te şoför olduğu belirten Sabah gazetesi yazarı Ferhat Ünlü, Arslan'ın bu iddiayı kasıtlı olarak yaydığını belirterek Arslan'ın yalanlarını bir bir ifşa etti.

Ünlü'nün "TMT'yi, TNT'yle karıştıran yaşlı çocuk" başlıklı yazısı şöyle:

"Ayşenur Arslan, EOKA'nın ne olduğunu hiç olmazsa babasından öğrenmiş olmalıydı. Ne de olsa babasının uzun yıllar MİT'te çalıştığını söyleyen kendisi. Bir röportajında babasının politik nedenlerle Teşkilat'tan kovulduğu izlenimini oluşturmaya çalışarak oradan bile prim çıkarma derdinde olduğunu göstermişti. Hâlbuki babasının, MİT'te karargâhta veya sahada operasyonel bir görevi yoktu. İdari kadroda bir personeldi, tıpkı Can Dündar'ın babası gibi

EYMÜR: 'HAYAL GÖRÜYOR'

Ve Teşkilat'tan emekliye ayrıldı. Ama Ayşenur Arslan, 2008 yılında MİT'in eski Müsteşarı Emre Taner'le MİT binasında yaptığı görüşmeyi 2016'da Oda TV'de bakın nasıl anlatıyor:

"Medya mahallesinin bildiği üzere, babam uzun yıllar MİT'te çalışmıştı. Benim sol hareketlerin içindeki gençlik yıllarıma denk geldiği için, babamla 'görevi nedeniyle' hep çatışırdık. Ben, onun MİT görevlisi olmasından utanır, üzülürdüm. MİT'te neler yaptığını, 1973 yılında neden 'kovulduğunu' öğrenmem, bu yüzden uzun yıllar sonra mümkün olmuştu.

Babam, görevi gereği Güneydoğu konusunda derinlemesine çalışmalar yapmıştı. Ve sonrasında, iki arkadaşıyla birlikte hazırladığı raporu MİT Müsteşarlığı'na sunmuştu. Raporda, kabaca ve özetle şu söyleniyordu: "Asker, bölge halkına, işgalci düşman ordusu gibi davranıyor. Bu tutum değişmezse, istikrar ve barış sağlanamaz.' Bu tespit ve öneri üzerine re'sen emekli edilerek MİT'ten kovulan babam, dava açmıştı."



Burada tırnak içindeki cümlelerin içerdiği yargının yanlışlığı bir yana büyük bir çelişki var. O da şu:

MİT'te bu tür spesifik raporları müsteşara sunabilmek için müsteşar yardımcılığı, hadi biraz daha esnetelim, daire başkanlığı görevini yürütmek gerekir. Ama Arslan'ın babasının MİT'teki görevinin bunlar olmadığı biliniyor. Baba Hüseyin Uyanık; idari kadroda şoför olarak görev yapıyordu.

Demek ki Arslan, babasının MİT'ten ayrılma sebebini çarpıtarak anlatıyor. Ayrıca Ayşenur Arslan'ın 2006 senesinde Haftalık Dergisi'nde çalışırken bana şunu söylediğini biliyorum: "Babam MİT'te işkence gördü. Bunun sorumlularından biri Mehmet Eymür'dür."

O dönemde 16 yıldır -ABD'de röportaj yaptığım 2000 yılından bu yana- tanıdığım Mehmet Eymür'e Arslan'ın bu iddiasını o zaman sordum: "Ben sadece örgütçüleri ve mafya liderlerini sorguladım. Sorguladığım meslektaş; Sabahattin Savaşman'dı. Arslan'ın babasını sorgulamadım. Hayal görüyor" dedi. Bugün yine arayıp sordum, "Tanımam, bilmem. Saçma sapan şeyler uyduruyor" dedi.



Arslan, TMT konusunda da hayal görüyor diyeceğim ama işin içinde manipülasyon var. Cehaletinden değil, kasıtlı olarak söylüyor. Devlete bir hıncı var, öteden beri. "Babamın MİT görevlisi olmasından utanırdım" bile diyen kendisi.

Öte yandan bilinçdışı bir öfkenin dışavurumu bu. Yoksa o tarihsel dönemleri hiç okumamış Z Kuşağı'ndan birinin bile sarf etmeyeceği bir cümle kurmuş.

Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), Ayşenur Arslan'ın gerçeğe aykırı sözleriyle ilgili incelemesinden ne sonuç çıkacak bilemem, konunun bu kısmı uzmanlık alanım değil. Ama bana sorarsanız bu tür sorunlar, devlet veya onun kurumlarının baskısından çok toplumun, milletin baskısıyla daha kolay halledilir. Kamu vicdanında mahkûm olmak, ar duygusu olan kalem erbabını en çok ürküten şey olmalıdır."