Selçuklu Kongre Merkezi'nde düzenlenen İklim Şurası, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından, ney taksimi, iklim değişikliği tanıtım filminin gösterilmesi ve iklim elçisi 4 gencin gençlik bildirisini okuması ile başladı.
Bakan Kurum, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ilk İklim Şurası'na ev sahipliği yapan Konya'nın yeryüzünde iyiliğin, barışın, insanlık değerlerinin, doğa sevgisinin, yeşilin ve mavinin mihmandarı olan Selçuklu'nun başkenti olduğunu ifade etti.
Kurum, Konya'nın iklim değişikliğinden çok derinden etkilendiğini, kuraklıkla susuzlukla dev obruklarla yüzleştiğini, göllerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını, fakat şehrin tarih boyunca gördüğü zorluklarda olduğu gibi iklim değişikliğiyle mücadelede de başarılı ve öncü olacağını söyledi.
Türkiye'nin son 20 yılda, her şart altında yükseldiğini, eğitimden sağlığa, kültürden ulaştırmaya, dış politikadan çevre ve şehirciliğe her alanda, değişimin, dönüşümün, yeniliğin merkezi olmayı başardığını belirten Kurum, iddiasını cesaretle ortaya koyduğu her alanda, milletine vadettiği her hedefe kararlılıkla yürüdüğünü, bütün insanlığa örnek başarılara imza attığını kaydetti.
Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasıyla Türkiye'nin "2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Devrimi" yoluna çıkıldığını ifade ederek, bu hedefin kapılarını Türkiye'ye açtığı için Erdoğan'a şükranlarını sundu.
"İNSANLIK OLARAK SON DÖNEMEÇTEYİZ"
Geçen senelerde Avustralya'da 240 gün süren yangınlar çıktığını, Amerika'nın birçok eyaletinde kasırgalar ve fırtınaların son derece yıkıcı etkileri olduğunu, Asya'da ve Afrika'da aşırı yağışlar yüzünden, maliyeti çok yüksek sel felaketleri yaşandığını belirten Kurum, şunları kaydetti:
"İnsanlık olarak son dönemeçteyiz. Gidişatı değiştirebileceğimiz son on yılımız var ve bu fırsatı değerlendirebilecek son nesil de biziz. Peki, ağaçlarımızın, denizlerimizin, akarsularımızın yok oluşunu kim durduracaktır? Bu büyük kriz hangi yeni felaketleri getirecektir? Dünyanın geleceğini kim kurtaracaktır? Hepsinin cevabı çok açık ve nettir. Kim kirlettiyse o. Yani hepimiz, yani tüm insanlık."
Şehirlerin, sıcak hava dalgaları, meteorolojik afetler, kuraklık, su stresi gibi sayısı ve çeşidi her geçen gün artan olumsuzluklarla savaştığını, deniz seviyesinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve diğer faktörler nedeniyle iklim göçleri başladığını anlatan Kurum, 2050'ye kadar 216 milyondan fazla insanın afetlerden kaçmak için yer değiştirmesinin öngörüldüğünü ifade etti.
"DÜNYA BU AZALTIM ORANINI BAŞARABİLİR Mİ?"
İklim göçlerinin birçok ülkenin demografik yapısını değiştireceğini, çözümü güç birçok sorunu beraberinde getireceğini, hiçbir devletin tek başına, bu sosyal patlamaları, bu dev afetleri durdurabilme gücüne sahip olmadığının altını çizen Bakan Kurum, şöyle konuştu:
"Dünyanın önünde, çok kritik bir eşik var. O da küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutabilmektir. 1,5 derece hedefi için küresel emisyonların 2030'da yüzde 45 azaltılması, 2050'de ise net sıfıra ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmanın yolu, tüm ülkelerin 2030'a kadar her yıl yüzde 7,6 azaltım yapmasından geçiyor. Bu noktada soru şudur. Dünya bu azaltım oranını başarabilir mi? Çözüm, güçlü, adalete dayalı bir işbirliğini tesis etmek ve topyekun seferberlik ruhunu kuşanmaktır. Bilhassa enerji, tarım, sanayi, ulaştırma ve yapı sektörlerinde hızlı, iyi planlanmış ve geniş kapsamlı dönüşümleri eş zamanlı olarak başarmaktır. Akdeniz Havzası'nda bulunmamız sebebiyle küresel iklim değişikliğinin potansiyel etkileri açısından risk durumu yüksek ülkeler arasında yer alıyoruz."
Geçen yılı, görülmemiş̧ büyüklükte sel ve heyelanların, olağandışı yangınların yaşandığı bir yıl olarak geride bıraktıklarını ifade eden Kurum, Konya'da obrukların sayısının 600'ü aştığını, Türkiye'nin en büyük buzul kütlesi olan Hakkari Cilo Dağı'ndaki 20 bin yıllık Cilo buzullarının her geçen gün biraz daha erdiğini vurguladı.