"Dünya 5'ten büyüktür" demişti birisi de, hatta dalga geçmişlerdi.
Hatırlamaya devam edelim..
İsrail Cumhurbaşkanı ile masada otururken "One minute" demiş, fırlamış, kalkmış gitmişti.
İsrail ile ilişkilerimiz nerdeyse "sıfır"a indi, yıllarca..
Hatta savaşın eşiğine geldik.
Geçen hafta o İsrail'in Cumhurbaşkanı Herzog, İstanbul'a geldi. Erdoğan'la baş başa görüştüler.
Öncesinde, gene tüm ilişkiler kopma düzeyine gelmiş bir başka ülke Ermenistan ile olumlu gelişmeler yaşanmaya başladı.
Erdoğan, "Ermenistan ile görüşmeye hazırız" dedi. Ermenistan Cumhurbaşkanı Paşinyan, "Mümkündür" diye cevap verdi.
Hatta Azerbaycan, "Çok iyi olur" tutumuna girdi.
Türkiye ziyaretinde bulunan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile öğle yemeğinde bir araya geldi.
Görüşmede, "Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla değişen Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye ve Yunanistan'ın özel bir sorumluluk taşıdığına" işaret edildi ve "İki ülke arasında işbirliğinin artmasının ve pozitif gündeme odaklanmanın karşılıklı ve bölgesel faydaları üzerinde duruldu".
Bunların hepsi, ama hepsi çok ama çok güzel, iç acıcı ve gurur verici gelişmeler değil mi?.
Rusya-Ukrayna olaylarında, tüm dünyada adı geçen 3. lider kim?.
Biden mi?. En başta Amerikan komedyenleri gülüyor ona. İngiltere Başbakanı'nın adının geçtiğini duydunuz mu?. Fransa Cumhurbaşkanı Macron araya girmek istedi.
Karikatürlere konu oldu, kendi ülkesinde..
Almanya, Hollanda liderlerinin adlarını duydunuz mu?.
Tüm dünyada adı geçen ortak lider, iki tarafla da iyi ilişkilerini bozmayan, iki tarafa da güven veren ve "ikili barış görüşmeleri"ni Türkiye'de, Antalya'da başlatmayı başaran TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..
Böyle bir ortamda aramızın çok bozuk olduğu İsrail, Yunanistan ve hatta Ermenistan'la iyi ilişkiler başlatan Recep Tayyip Erdoğan, yarın Beşar Esad'la da el sıkışırsa şaşmam..
Şimdi bu ortamda bu ülkede, "Madem barışacaktın, neden küstün?" diye güya muhalefet ettiklerini, güya Erdoğan'ı köşeye sıkıştırdıklarını sananlar var.
Yahu ne hale döndük biz?. Çernobil'de, ki Ukrayna'dadır, patlayan bir atom reaktörünün yaydığı radyasyonlar, Karadeniz bölgemizde kanserden ölümlere sebep olmuşken ve ayni Ukrayna üzerinden bir nükleer savaş sözleri edilirken bile, birleşmez, bir araya gelmezsek nasıl "millet" oluruz biz?.
Kişisel tüm düşünce ve duygularını bir kenara atıp, milletini ve dünya insanlarını bir felaketten kurtarmak için, tüm düşmanlıkları unutup, önce çepeçevre ülkemiz etrafında bir barış halesi yaratan bir lider etrafında kenetlenmemiz gerekmez mi, arkadaşlar?.
Tamam.. Erdoğan'dan nefret edebilirsiniz.
Ediyorsunuz da.. Amacınız, "Ne olursa olsun, Erdoğan seçilmemeli.
Bu savaş ona uluslararası itibar kazandırmamalı!"..
Onun için "Biz ne yaparsa yapsın vuralım" diyor ve "Madem barışacaktın, niye küstün??" diye yazılar yazabiliyorsunuz?.
Arkasında İngiltere, Türkiye'ye saldıran ve Ankara'ya 55 kilometreye kadar gelen Yunanlıları denize döktükten sonra Mustafa Kemal, komşumuza el uzattı.. Ve mağlup Yunan'ın başbakanı Venizelos, o Mustafa Kemal'i Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi.
Bunu aklınızdan çıkarmayın.
Erdoğan'ı sevmeyin, hatta nefret edin. Oy vermeyin. Ama dünyanın, bugünkü çok ama çok kritik ortamında bir "Dünya Lideri" olarak ortaya çıktığını ve nerdeyse tüm barış isteyen dünyanın gözleri ve umutlarının onun üzerinde olduğunu kabul edin.
Rusya-Ukrayna krizi ile İsrail, Yunanistan ve Ermenistan'la sıkılan elleri bir arada düşünürseniz, ne demek istediğimi anlarsınız!.
Kovid'in ardından nefes aldırmadan gelen bu kriz bitsin, sonra gene içimizdeki Erdoğancılar ve Erdoğan'a karşı olanlar savaşına döneriz, merak etmeyin!.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN