Başkan Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nun en çok ses getiren bölümünün Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları'nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları toplantı olduğunu kaydetti. "Uzunca bir sürenin ardından Rusya ve Ukrayna arasında yapılan üst düzey temas her ne kadar somut bir netice ile sonuçlanmamış olsa da diplomasi ve diyalog kanalları açması bakımından çok önemliydi" dedi. Erdoğan, Türkiye'nin barış diplomasisini sürdürebilmek için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun önce Rusya'ya ardından da Ukrayna'ya gideceğini belirterek, "Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya'ya gönderiyorum. Yarın Moskova'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü de Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla da yapacağı görüşmelerle ateşkesin ve barışın sağlanması yolundaki gayretlerimizi sürdürecektir" diye konuştu.
Başkan Erdoğan, diplomasi trafiğinin artarak süreceğinin de sinyallerini verdi. Yaptığı görüşmeleri, "Biz de açılış konuşmasını yaptığımız forum kapsamında iki gün boyunca Antalya'da çok önemli temaslarda bulunduk. Diğer yandan Çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'u resmi ziyaret, Perşembe günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev'i çalışma ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladık. Aynı günün akşamı, Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü İstanbul'da Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile ülkelerimiz arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inandığım verimli bir çalışma yemeği gerçekleştirdik. Dün de Almanya Şansölyesi Scholz, resmi ziyaret için Ankara'daydı" şeklinde anlattı.
POLONYA CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE'YE GELİYOR
Ankara'nın önemli bir konuğu daha olduğuna dikkat çeken Başkan Erdoğan, "İnşallah yarın Polonya Cumhurbaşkanı Duda ile buluşacağız. Kendisini burada misafir edeceğiz. Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken diğer yandan diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir" dedi.
Başkan Erdoğan, Ukrayna krizinde Türkiye'nin üstlendiği rolü ise "Türkiye'nin siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dostlarına ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi, bir tercih değil mecburiyettir. Uzunca bir zamandır yaşadığımız sayısız tecrübe ile ihtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamıyorsak, kendi planlarımızı kendimiz yapıp uygulayamıyorsak bize kimseden fayda yoktur" şeklinde açıkladı.
Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kestiğini ifade eden Başkan Erdoğan, "Kalbi ve doğası bizimle olan dostlarımızın ve kardeşlerimizin vermiş oldukları manevi, destek elbette önemlidir. Fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerektiği de bir hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet altyapısı savunma sanayi başta olmak üzere stratejik alanlarda sahip olduğumuz üretim ve teknoloji gücü, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Hamdolsun, artık temel altyapılar konusunda kayda değer hiçbir eksiğimiz kalmadı. Önümüzdeki Cuma günü açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü, bu eser ve hizmet zincirinin altın haklarından biri olacaktır. Yatırım tutarı 2 buçuk milyar Euro olan bu proje teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile ülkemiz adına iftihar verici bir eserdir. Çanakkale Savaşı'mızın ve şehitlerimizin hatıralarını yansıtan nice sembollere sahip bu eseri de diğer pek çok projemiz gibi yap işlet devret modeliyle hayata geçirdik. Dünyanın dört bir yanından bu modeli incelemek ve kendilerine uyarlamak için ülkemize gelenler var. Gerçi ülkemizde bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye'nin kalkınmasına, büyümesine , gelişmesine nasıl katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Hamdolsun milletimiz, ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı görüyor, biliyor, takdir ediyor. Cuma günü köprünün açılış programında yap işlet devret modeliyle ülkemize kazandırdığımız eserlerin şöyle derli toplu bir değerlendirmesini yaparak duymak isteyen kulakların, görmek isteyen gözlerin huzuruna getireceğiz" açıklamasında bulundu.
"TARİHİN TOZLU RAFLARINA KALDIRANA KADAR MÜCADELEMİZ BİTMEYECEKTİR"
Savunma sanayi alanında önemli başarılar ortaya konulduğunu kaydeden Başkan Erdoğan," Savunma sanayiinde yıllarca ortaya çıkan ürünlerde yürütülen projelerle, gösterilen gayretlerle dalga geçenler, yapılan işleri engellemek için her yola başvuranlarla mücadele ettik. Sakarya'daki tank paleti fabrikası üzerinden kendi ülkesine, kendi ordusuna, kendi savunma sanayine etmedik hakareti bırakmayanları biz unutmadık. Bugün herkesin peşinde koştuğu insansız hava araçlarımızla ilgili çalışmaları küçümsemek, itibarsızlaşmak, gömmek için uğraşanların aslında çapsız siyaset değil, alenen ülkeye ve vatana ihanet peşinde olduklarını artık daha iyi anlıyoruz. Kendi uçağımızı, silahımızı, mühimmatımızı, kendi motorumuzu, kendi otomobilimizi, kendi yazılımlarımızı geliştirmemizi engelleyen zihniyetin bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Diplomatik ve siyasi gücün gerisindeki ekonomik ve askeri dayanağı göremeyecek kadar hayatta gerçeklerden dünyadan bir haber bir habis anlayışı tarihin tozlu raflarına kaldırana kadar mücadelemiz bitmeyecektir" dedi.
Başkan Erdoğan, "Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada genişleyen etki alanının insanların günlük hayatı ve refahı üzerindeki olumlu neticelerini almaya başladıkça ülkemize kazandırdığımız geniş vizyonun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Irak'tan Suriye'ye Libya'dan doğu Akdeniz'e Ege'den Balkanlar'a Karadeniz'den Kafkasya'ya Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye'nin yükselen yıldızı konuşulurken bizim de kendimizi buna göre hazırlamamız gerekiyor. Kendi potansiyelinin, gücünün, imkanlarının önündeki fırsatların farkında olmayan bir ülke, büyük hedeflere doğru yol yürümeyi sürdüremez. Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023, diğer pek çok hususla birlikte işte bu hakikatin de tüm boyutlarıyla enine, boyuna konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir. Bu konuda her kesimden özellikle de dünyayı takip eden gençlerimizden katkı bekliyoruz. Gelin kazanımlarıyla ve fırsatlarıyla 2023'ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline hep birlikte getirelim" diye konuştu.
Eğitim ve sağlığın önceliklerinin en başında yer aldığını kaydeden Erdoğan, dün 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık çalışanlarıyla bir araya geldiğini ve kendilerine müjdeler verildiği söyleyen Erdoğan, "Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ev özlük haklarının geliştirilmesi başta olmak üzere verdiğimiz müjdelerin bu meslek mensuplarına hayırlı olmasını diliyorum. Eğitim konusunda da çok önemli yeni adımlar atıyoruz. Hamdolsun, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 90'ların üzerine çıkardık" dedi.
"BİN YENİ ANAOKULUNU VE 40 BİN YENİ ANASINIFINI HİZMETE ALMAYI HEDEFLİYORUZ"
Eğitime katılan öğrenci sayısında devasa artış sağlandığını belirten Erdoğan, derslik sayısına öğrenci sayısını ve öğretmen başına öğrenci sayısını çok daha iyi noktaya getirdiklerini bildirdi. Erdoğan, "Şimdi sıra okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına geldi. Okullaşma oranını 3-5 yaş aralığında da OECD ortalamasına yaklaştırmak için 2022 yılında 3 bin yeni anaokulunu ve 40 bin yeni anasınıfını hizmete almayı hedefliyoruz. Kısa sürede, 93 yeni anaokulu, ve 7 bin 500 anasınıfını açtık. 5 yaş gurubundaki okullaşma oranını yüzde 78'den yüzde 90'a çıkardık. Bugüne kadar 216 anaokulunun ihalesini tamamladık. 2 bin 133 anaokulunu ise yatırım programına aldık. İnşallah yıl sonuna kadar 3 bin anaokulunun tamamını yapacağız. Burada da aslan payını 1000 anaokulu ile İstanbul'a veriyoruz. Böylece okul öncesinden yükseköğretime kadar fırsat eşitliğinde önemli bir aşamayı daha geçmiş olacağız. Bu konuda özel eğitim alan, özel çocuklarımızı da unutmadık. Daha önceden sadece 28 ilimizde 52 özel eğitim anaokulu bulunurken bu sayısı hamdolsun şu anda 81 ilde 135 anaokuluna ulaştırdık. Artık, özel eğitim anaokulu olmayan hiçbir ilimiz kalmadı. Bu yıl sonuna kadar 165 yeni özel eğitim anaokulunu yaparak bu sayıyı 6 kat artırmak suretiyle 300'e yükselteceğiz" dedi.
.