Uzman çavuş Ali Aladağlı'nn kendisine saldırdığı yalanını ortaya atıp, görevden alınmasına da neden olan doktor Tahir Tarımer'in FETÖ bağlantısı ortaya çıkmıştı. Emniyet kayıtlarına göre Tarımer, FETÖ'den gözaltına da alınmıştı.
TAKVİM.COM.TR DEŞİFRE ETMİŞTİ
Darp edilmediği halde yalana sarılarak provokasyon yapan Tarımer'in FETÖ soruşturmasında kendini mağdur duruma sokmak için böyle bir operasyona giriştiği ortaya çıktı. Takvim.com.tr'nin deşifre ettiği FETÖ parmağını yaptığı telefon konuşmasında Tarımer'e soran ve çelişkili cevaplar alan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, bugünkü yazısında, "Dr. Tahir Tarımer'in TEM şubede ifadeye çağrıldığı tarih 4 Mart 2022. Yani bu konuştuğumuz olaydan 15 gün önce. İnsan "Acaba Dr. Tahir Tarımer hakkındaki soruşturmanın derinleşmesi endişesiyle böyle bir olaya tevessül edip mağdur pozisyonu edinmeye mi çalıştı?" diye düşünmeden edemiyor" ifadelerine yer verdi.
İşte Uğur'un bugünkü yazısı;
Muğla'da uzman çavuşun linç edildiği olayın odağındaki isim Dr. Tahir Tarımer'e "FETÖ ile iltisakı"nı sordum.
Türkiye üç gündür, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Uzman Çavuş Ali Aladağlı ile Dr. Tahir Tarımer arasında yaşanan olayla çalkalanıyor. Başkanı FETÖ ve PKK kanallarında boy gösteren Türk Tabipleri Birliği (TTB), olayı doktorlar ile iktidar arasında bir ideolojik çatışma zeminine oturtmak için alabildiğine istismar ederken, "darp edildim" diyerek rapor alan Dr. Tahir Tarımer ile Uzman Çavuş Ali Aladağlı arasında geçen olayın görüntüleri medyaya düştü. Görüntülerin başı ve sonu varmış bilemiyoruz ama videoda Dr. Tarımer'le konuşan Uzman Çavuş'un bir süre sonra kapıya doğru yöneldiği görülmekte. Ardından Dr. Tarımer'in onun arkasından yetişip üzerine atladığı ve aralarında itiş kakış yaşandığı gözlenmekte.
Olayın ertesinde tabii "Saldıran Çavuş değil doktormuş" haberleri manşetlerde yer aldı. Doğal olarak herkes "Nasıl olur da bir olay bu kadar çarpıtılabilir?" diye sormaya başladı.
Oysa Uzman Çavuş, doktorun şikâyeti üzerine gözaltına alınmış, sonra apandisit krizi geçirdiği ortaya çıkınca yine aynı hastaneye getirilip ameliyat edilmişti. Uzman Çavuş Aladağlı ertesi gün taburcu olurken de koridora iki sıra olarak dizilen sağlık personeli tarafından çirkin biçimde alkışlarla protesto edilmişti. Çünkü sendika ve TTB harekete geçmiş, bu fırsatı değerlendirmişti yine.
MUĞLA'DAN GELEN TELEFON
Dün tam "Doktor ile hasta arasına kim kama sokuyor?" başlıklı bir makaleye başlıyordum ki Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Haşim Koç beni aradı. Kendisiyle birkaç yıl öncesine dayalı tanışıklığımız var. 2018'de Ahmet Zeki Üçok ve Cem Küçük birlikte 15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle, onun daveti ve üniversitenin organizasyonuyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde bir konferans vermiştik.
Haşim Bey üniversite hastanesinde yaşanan bu olay nedeniyle aramıştı. Biraz konuştuktan sonra "Şimdi Tahir de yanımda. Bizim elimizde büyüyen çocuk. Babası hakkında da bir süre söylenti çıkardılar, 7 ay açıkta kaldı FETÖ dedikoduları nedeniyle. Kendisi çok değerli bir insandır" dedi. Ben de kendisine Dr. Tahir Tarımer ile konuşmak istediğimi söyledim.
O GÜN NE YAŞANDI
Dr. Tahir Tarımer ile aramızda geçen diyaloğu eksiksiz aktarmaya çalışacağım. Dr. Tarımer sesinden hissettiğim kadarıyla heyecanlı ve yaşanan bu olayın merkezinde olmaktan dolayı bir hayli endişeli.
Kendisine ilk önce "Olayı sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum, sorularımı sonra yönelteceğim" dedim. Anlattı:
"Olay çok basit aslında. Hasta gece 11.30 sıralarında geldi. Daha önce birkaç hastaneye gidip muayene olmuş, tahlil yaptırmış. Ona Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitmesini söylemişler. Burası son basamak hastane. Hasta gergin olabilir, bunu kabul ederiz her zaman. Biz de her gelen hastaya bakmaya çalışıyoruz. Anlattı derdini. Sivil giyimliydi, ben onun asker olduğunu bilmiyordum. Birkaç hastanede testlerini yaptırmış, ona ultrason çektirmesi gerektiğini bildirmişler. Israrla ultrason istedi. Bizde de o saatte ultrason yapacak kimse yoktu. Kan testlerini görelim, tomografi yaparız, daha net sonuç elde ederiz. Ve bu yüzden muayene etmek istedim. Çünkü bir şey atlamayalım istiyoruz. Kabul etmedi ve gideceğini söyledi. Tamamen ultrasona odaklanmıştı. Çünkü öyle demişler ona. Bağırış çağırış başladı aramızda. Dediğim gibi asker olduğunu söylemedi. Asker olduğunu söyleyenleri ikiletmiyorum ben. Ne isterse oldurmaya çalışıyorum. Konuşma normal seyrinden çıktı. Bana 'Bütün doktorlar aynı b.ksunuz. Aldığınız paralar zehir zıkkım olsun' dedi ve bizim hastane evrakları da elindeydi. İstedim vermedi. Çünkü o evraklar bizim üzerimize kayıtlı. Bu yüzden ceza alan arkadaşlarımız var. Girişte her hastaya kayıt açılıyor ve bizim kurumun evrakı. Kapıya yöneldi gitmek için. Ben de arkasından gittim, evrakı almak için müdahale ettim. Yere düştük. Boğazıma sarıldı, gözlüğüm kırıldı. Darp raporu aldım. Şikâyet ettim ve ardından hastaneden ayrıldım. Sonra olanlardan haberim yok."
VİDEOYU İZLEMEDİM!
-Tahir Bey, siz önce "Bana saldırdı, darbetti" dediniz ve rapor aldınız, şikâyet ettiniz. Ama sonra görüntüler ortaya çıktı. Orada sizin Uzman Çavuş Aladağlı'ya saldırdığınız görülmekte.
-"Dediğim gibi ben kurum evraklarını almak istedim sadece."
-Peki, siz görüntüleri izlediniz mi?
-"Hayır, izlemedim, bana ulaşmadı."
-Nasıl olur, tüm medyada var, telefonunuzdan izleyebilirsiniz.
-"Görüntünün tamamını görmedim. Kesik mi montajlı mı bilmiyorum. Sesler yok. Tamamını izleyemedim."
-Tahir Bey, siz evrakı almak istediğinizi ifade ediyorsunuz ama görüntüler bize başka bir şey söylüyor. Saldıran sizsiniz. Şimdi "Başka türlü davranabilirdim" diye aklınızdan geçiriyor musunuz?
-"Evet, olabilirdi. Örneğin oradaki güvenlik görevlisine söyleyebilirdim. Ama dediğim gibi evrak üzerime zimmetli. Korktum. Ne yapabilirim ki. Hasta da evrakı yere attı."
-Tutanak düzenleyebilirdiniz misal, oradaki görevlilerin tanıklığıyla ve bu hadise de hiç yaşanmayabilirdi.
-"Bu olabilirdi evet. Bu hasta dosyayı teslim etmedi diye oldu. Bilmediğim için. Korkuyla evrakıma sahip çıktım. Tutanakla bu işi sonuca bağlardım. Korktum açıkçası, üzerime zimmetli."
İPİN UCU KAÇTI
-Bu olayın ardından sizin başka videolarınız da ortaya çıktı. Bir öfke kontrol probleminizin olduğu anlaşılıyor. Hastalara sürekli bağırıyorsunuz. Bunun sebebi nedir?
-"O videolardakiler hekimle hasta arasında şeylerdi. Eski olaylar. İyi yönetilmesi gerekirdi. Zaten adli mercilere intikal etti. Hepsinin incelemeleri yapılıyor. Konuşmak istemiyorum bunun üzerinde."
-Sizin bu müdahalenizden sonra Uzman Çavuş Aladağlı çok dramatik olaylar yaşadı. Beyaz kod alarmı verdiğiniz için bir süre gözaltına alındı, ama orada apandisit krizi geçirdi. Tekrar Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi ve apandisit ameliyatı oldu. Taburcu edilirken de koridorda dizili arkadaşlarınız onu alkışlarla protesto etti. Sizin içinde bulunduğunuz olay tüm bunların yaşanmasına sebep oldu, ne diyorsunuz?
-"Alkışlarla protesto konusunda benim bilgim yok. Ben yaşadıklarımı biliyorum. Kimse karışmasın. Ben hiçbir slogan olmasın, sendika, oda filan hiçbir kuruluş karışmasın istedim. Doktorlar katılsın sadece. Ama ipin ucu kaçtı, uçtu gitti. Keşke bunlar olmasaydı, ben çok utandım dedim. Bu iş mecrasından çıktı. İki kurum arasında bir çatışmaya dönsün istemem. Hepimiz aynı devlet terbiyesinden geçtik."
-Tahir Bey, babanız İlhan Tarımer'in FETÖ iltisakı suçlaması nedeniyle bir süre görevinden uzaklaştırıldığı ve iade edildiği ortaya çıktı. Sizin de FETÖ iltisakınıza dair meseleler oldu mu?
-"Ben konuşmak istemiyorum bu konularda. Şunu söylemek isterim, insanız, hata yapabiliriz. TTB ile ilişkilendirmek çok rahatsız edici."
"ACABA" DEDİRTEN SORU
Bu konuşma sonrasında Tahir Bey'den telefonu Üniversite Genel Sekreter Yardımcısı Haşim Koç aldı ve bir itibar suikastı yapıldığını, olayı TTB ve hekim ya da sağlık sendikalarından uzakta tutmaya çalıştıklarını, onların teklif ettikleri hukuki ve avukat yardımı taleplerini bile geri çevirdiklerini söyledi. Haşim Koç, "Bu bir adli olay. Kurumlar yıpranmasın. Biz TTB gibi kurumlarla anılmak istemiyoruz. Üzerine mal bulmuş mağribi gibi atladılar. Hepimiz yıprandık. Tahir 28 yaşında bir delikanlı. Hatası da olabilir bir şey demiyorum. Ama hadiseyi soğukkanlılıkla bir yerde tutmak istiyoruz ve yalnızca adli süreç devam etsin istiyoruz" dedi.
Tahir Tarımer ile konuşmamız bu. Bazı sorularımı cevaplamak istemedi. Özellikle de FETÖ iltisakı sorumu. Dünkü Takvim gazetesine göre Tarımer'in "FETÖ/PDY Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan 4 Mart 2022 tarihinde TEM Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınmıştı. Adli kayıtlara göre Dr. Tarımer, FETÖ'nün iftar yemeklerine ve toplantılarına katılmış, sorumlu düzeyde faaliyet gösteren şahıslarla irtibat ve ilişkide bulunmuş ve örgüt evlerinde kalmıştı. Hakkındaki iddialar arasında kendisinin 2011-2014 yılları arasında FETÖ'nün Ankara yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdiği de var. 2021 yılında FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan çok sayıda örgüt mensubunun ifade ve teşhis tutanaklarında "Örgüte para topladığı" iddialarıyla ismi geçmiş.
Dr. Tahir Tarımer'in TEM şubede ifadeye çağrıldığı tarih 4 Mart 2022. Yani bu konuştuğumuz olaydan 15 gün önce. İnsan "Acaba Dr. Tahir Tarımer hakkındaki soruşturmanın derinleşmesi endişesiyle böyle bir olaya tevessül edip mağdur pozisyonu edinmeye mi çalıştı?" diye düşünmeden edemiyor. Bilemiyorum, belki de çok acayip bir tesadüftür. Ama babasının ve kendisinin yanı sıra kardeşi Mehmet Levent Yılmaz'ın da yakalanan bir FETÖ'cünün ifadesinde geçmesi tesadüfün ötesine geçmekte.
Kısacası sağlık sisteminin bazı yerlerde dikiş tutmamaya başlaması ve ağır iş yükü altında ezilen doktorların mesleki sorunları, üstüne üstlük hasta ve hasta yakını saldırıları gibi konuların üzerinde daha yapıcı konuşmalar yapılacağı yerde konu doktorlarla hükümet arasında bir politik çatışmaya evrildi. Ve şimdi bakın üstünü kazıdıkça altından neler çıkıyor. Sosyal medyadan bazı doktorların akıl almaz paylaşımlarla yarayı derinleştirmek ve kanatmak için ellerinden geleni yapmaları ise sanırım yapılmak istenenin başka bir şey olduğunu bize göstermekte.
AİLE BOYU FETÖ'CÜ ÇIKTILAR
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2022/1679 sayılı soruşturma dosyası kapsamında "FETÖ/PDY Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan 4 Mart 2022 tarihinde TEM Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınan doktor Tahir Tarımer'in adı adli ifadelerde "terör örgütü organizesinde yapılan iftar yemeğine ve toplantılara katıldığı, sorumlu düzeyde faaliyet gösteren şahıslarla irtibat ve ilişkisinin bulunduğu, örgüt evlerinde kaldığı" şeklinde geçti.
1992 doğumlu Tahir Tarımer, 2018 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 2022 yılı itibariyle Muğla Köyceğiz Devlet Hastanesi'nde göreve başladı.
2011-2014 yılları arasında FETÖ'nün Ankara yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdi.
Gaziantep'teki öğrenciliği döneminde FETÖ yapılanması bünyesinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren bir örgüt mensubunun ilgilendiği öğrenciler arasında yer aldı.
2021 yılında FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan çok sayıda örgüt mensubunun ifade ve teşhis tutanaklarında ismi geçti. Ayrıca Tarımer'in adı soruşturma kayıtlarında "Örgüte sosyal medya üzerinden para yardımı topladığı", "Örgüt içerisinde çeşitli görevlerde bulunduğu" şeklinde de geçti.
BABASI VE KARDEŞİ DE FETÖ İLE İLİŞKİLİ
Doktor Tahir Tarımer'in babası İlhan Tarımer'in, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Teknoloji Fakültesi'nde profesör ünvanıyla öğretim üyesi olarak görev yaptığı dönemde çevresinde FETÖ/PYD sempatizanı, örgütün görüşlerini benimseyen bir kişi olarak tanındığı, FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında bir süre görevinden uzaklaştırıldığı, bilahare iade edildiği, hakkında 2016'da adli işlem yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı.
Kardeşi Mehmet Levent Tarımer'in adının da FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında 10 Temmuz 2019 tarihinde Mersin'de gözaltına alınan bir örgüt mensubunun ifadesinde; "Mersin'de 2014-2015 yılları arasında FETÖ/PYD kontrolündeki öğrenci evinde kaldığı" şeklinde yer aldığı, FETÖ soruşturmaları kapsamında 2019'da hakkında adli işlem yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği belirlendi.