Sosyal medyada 'ayçiçek yağı bitiyor' iddiasının atılmasının ardından birkaç gün içerisinde yaklaşık bir ayda satılacak ayçiçek yağı stoku iki gün içerisinde eritildi. Milliyet'e konuşan İstanbul Ziraat Odası Başkanı Ömer Demir konuyla ilgili yaptığı açıklamada çarpıcı bir veri paylaştı. İşte Demir'in ifadeleri:
Birisi çıkıyor diyor ki 'Zeytinyağı sıkıntısı var' ardından yayılıyor, milleti markete hücum ettiriyor. Alışverişe yönlendiriyor.
'100 LİRA OLAN ZEYTİNYAĞI 250 LİRAYA SATILIYOR'
İnsanların en hassas noktası gıdadır. Bunlarda en hassas noktayı görmüşler. Markete gidiyorlar raflardaki ayçiçek yağını alıyor ve depolarına çekiyorlar. Gelen görüyor ki ayçiçek yağı yok. Böyle olunca diğer marketlere doğru yönleniyorlar. Talep daha fazla artıyor ondan sonra yavaş yavaş depodan mallarını çıkarıyorlar. 100 lira olan zeytinyağını 250 liraya satmaya başlıyorlar.
Ardından büyük bir tepki oluyor. Devlet inceleme başlatıyor. Ardından fiyatı indiriyorlar. 10 günde, bir yılda sattıkları malı satıyorlar. Bu algıyla birlikte buradan normalde bizim hesaplamalarımıza göre 500 bin teneke civarında 5 litre yağ sattılar, milyonlarca lira para kazanıyorlar.
'ŞEKERİ 3-4 GÜNDE TAVAN YAPTIRDILAR'
Bu kazanç falan değil bu serbest piyasa değil, bu vurgundur. Ramazan öncesi her alanda bunu yapmaya çalışıyorlar ve her fırsatı güzel değerlendiriyorlar.
Önce sebze meyve, ardından hububat, ardından ayçiçeğinde bunu yaptılar, birkaç gün önce şeker de yaptılar. Şekeri 3-4 günde tavan yaptırdılar.
'60 LİRA ÜZERİNE KOYDULAR'
Önce fiyatı aşırı yükseltiyorlar tepki gelince fiyatı biraz aşağı çekiyorlar. Ama örneğin zeytinyağında 110 lira olan 5 lt zeytin yağını 250 lira yaptılar. Tepki olunca 170 liraya çektiler. Yine 60 lira üzerine koydular. Bunlar işlerini profesyonelce yapıyorlar. Ciddi yaptırımlar uygulanmasa bunlar durmayacak. Devlet acilen tarım ve hayvancılığa el koymalı, gıda terörünü engellemelilerdir.
Soğan ve patates üretimimiz yok. Geçen senenin patates soğanı 85 kuruşa alınırken nasıl 13 liraya çıkıyor. Depoda olan bir üründür bu. Depoda olan bir ürün nasıl oluyor da 13 lira oluyor. Bunlar meydanı boş bulmuşlardır. Tereyağı damarları tıkadı diye algı yapmışlar ve bunları başarmışlardır. Acil önlem almazsak bu daha da büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımızın işaretidir.
'TÜKETİCİ 2 LİRALIK ÜRÜNÜ 32 LİRAYA YEMEK ZORUNDA KALIR'
Köprüden önceki son çıkıştayız. Acilen tarım bilim kurulu gibi her ne varsa bunları hayata geçirip bunlara yaptırım gücü olan kurum ve kuruluşları kurup enselerinde olduğumuzu bilmeleri lazım. Bunlara MASAK gibi kurumların hayata geçirilip bunlara boş hareket etmelerini müsaade etmemeliyiz. Aksi taktirde bizim 2 liralık ürettiğimiz ürünü 32 liraya tüketici yemek zorunda kalır.
Biz para kazanamıyoruz. Bu fahiş fiyatı gördükçe moralimiz bozuluyor. Çiftçiyi küstürmeye çalışıyorlar. Eğer bir ülkede çiftçi küserse o ülkenin hali harap olmuştur. Bu memlekette Milli Savunma Bakanlığı ne kadar önemliyse, bu memlekette Milli Eğitim Bakanlığı ne kadar önemliyse tarım da o kadar önemlidir. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla tarım milli güvenlik sorunudur.
Çiftçi küsüp tarımdan çekiliyor. Bizim bu yıl ve önümüzdeki yıl tarımda sıkıntımız yoktur. Böyle devam ederse sıkıntı kaçınılmaz olacaktır.
Zaten dünyada gelecek 5 yılın akabinde gıda krizi ve savaşı başlayacaktır. 5 yıl sonra gıda savaşı başlayacaktır. Şimdi başladı bizim ülkemizde ama azınlık oldukları için göze batmıyor. Bazı ülkeler bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Biz önlem almazsak bundan ciddi şekilde etkileneceğiz. Eğer bu işte önlem alırsak bahsettiğim konuları titizlikle incelersek ve plan yaparsak, tarımda yeniden reform yaparsak bu krizi fırsata çeviririz.
Topraklarımız çok bereketli ancak bu işi kontrollü yaparsak milyonlarca dolar ihracat yaparız. Tarım ve hayvancılıktan insanlar gidip fabrikada çalışırsa biz bunun önünü alamayız."
