İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın, İstanbul Adalet Sarayı'ndaki makam odasında görevi başında, terör örgütü DHKP-C üyelerince şehit edilmesinin 7. yılı dolayısıyla İstanbul Adliyesinde tören düzenlendi.
İstanbul Adalet Sarayı atrium alanında düzenlenen törene, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Adalet Komisyonu Başkanı Okan Albayrak, İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, şehit Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz, İstanbul'daki diğer adliyelerin başsavcıları, İstanbul Barosu Başkanı ile İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı, hakim ve savcılar ile adliye personeli katıldı.
Tören nedeniyle adliyenin Atrium alanına dev Türk Bayrakları ile üzerinde "Saygıyla anıyoruz unutmadık unutmayacağız" yazılı Mehmet Selim Kiraz'ın fotoğraflar asıldı.
Milli şair Mehmet Akif Ersoy'un, "Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana aguşun açmış duruyor peygamber" sözlerinin yazılı olduğu dev bir pankart da alana asıldı.
Sabah saat 09.30'da başlayan törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasından sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz bir konuşma yaptı.
BAŞSAVCI: MEHMET SELİM KİRAZLARI BİTİREBİLDİLER Mİ?
Başsavcı Şaban Yılmaz, "Bugün bizim için hüzünlü bir gün, üzüntülü bir gün ancak bir taraftan hüznümüzü yaşarken, diğer taraftan dirliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi pekiştirmek, devletimize, milletimize sahip çıkmak ve sahiplenmek için buradayız. Mehmet Selim kardeşimiz kişisel bir husumet nedeniyle şehit edilmedi. Devletin bir memuru olduğu için, yargının bir neferi olduğu için şehit edildi. Yargı çalışanları olarak bizler her zaman adaletin tecellisi için hukuk devletinin ikamesi için çalışıyoruz, çalışmaktayız. Hakim ve savcılık en kutsal görevlerden biridir. Yargı mensubu sadece ve sadece adaletin tecellisi için vazifesini yapar. Bizler hak ve hukukla uğraşıyoruz. Mağdurun ve mazlumun dertlerine çare arıyoruz. Suç işleyenlere kanunlar çerçevesinde hesap soruyoruz ve bunları da bu millet adına yapıyoruz. Polisimiz ve askerimiz dağda, bayırda, karda, kışta görev yaparken, nöbet tutarken nasıl vatani bir görevi ifa ediyorsa, bizler de bu devletin temel direği olan adaletin sağlanması için kılı kırk yararak görev yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz. Polisimiz gibi, askerimiz gibi bizler de şehit olabiliriz veya yaralanıp gazi olabiliriz. Aynı Mehmet Selim Kiraz kardeşimizin olduğu gibi. Peki Mehmet Selim Kiraz kardeşimizi şehit ettiler de ne oldu? Mehmet Selim Kirazları bitirebildiler mi? Bizleri korkutup sindirebildiler mi? Bakın bizler yine buradayız. Yüzlerce, binlerce Mehmet Selim Kirazlar olarak buradayız ve burada olmaya da devam edeceğiz. Hakkı, hukuku, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hakim ve savcı sadece anayasanın ve kanunun gereğini yapmadığı konusunda, yapıp yapmadığı konusunda endişe etmesi gerekir" dedi.
ŞEHİT BABASI: CANINI SAKINAN NAMERTTİR
Şehit babası Hakkı Kiraz ise özetle şöyle konuştu: "Biz bu devlet için bir can değil, bin can feda etmeye hazırız. Bizim için düğün bayram olur. Hiç kimse endişe etmesin; bir Mehmet Selim gider, bin Mehmet Selim daha doğar. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Evet, o gün çok acı bir gündü. Eşimle beraber evimize oturuyorduk, torunlarımızla beraberdik. Saat 12.00-12.30 civarında bir baktım.
Küçük torun 7 yaşında. Arka odada televizyona bakmış ki, babası o halde. İki terörist giriyor, odasında rehin alıyor. Elini, kolunu, ağzını bağlıyor, silahı şakağına dayıyorlar ve kendi çalıştığı bilgisayarı ile bütün dünyaya canlı yayın yapıyorlar. Kızı bunu görünce… Hepimiz küçükken zannederiz ya, babamızın her şeye gücü yeter. Kızı da sanıyor ki, babamızın gücü herkese yeter. Torun yanıma geldi, şöyle kartal pençesi gibi elini dizimin üzerine koydu… Sonra eşim geldi. Elinizden bir şey gelmiyor. Baktık ki bizimle ilgili değil, devlete yapılan bir saldırı. 'Mademki bu devlete bu saldırıyı yapılıyorsa biz zaten bu saldırının tarafıyız. Eğer bizim canımıza gerek duyuluyorsa canını sakınan namerttir' dedim."
"DEVLET UĞRUNA BİR DEĞİL, BİN OĞLUMUZ OLSA FEDA OLSUN"
"Bu devlet uğruna bir değil, bin oğlumuz olsa feda olsun" diyen şehit babası, o gün evde eşi ve torunlarıyla birlikte yaşadıklarını şöyle anlattı: "İçimizden bir şeyler kopuyor. Yüreğim kaynıyor. Bir şey de diyemiyorum. Neyse oturduk, bekledik, gidiyorlar, geliyorlar. Bir ara beraber geldiler, dediler ki 'Aracı alıyorlar. Devletle pazarlık yapacaklar.' Sonra geldiler dediler ki, 'Aracı telefonunu kapatmış, gitmiş.' Düşündük taşındık. Dedi ki ya, biz kadere iman etmişiz. Hani kader gelmişse ecel gelmişse bir saniye ne illeri ne geri gidemeyeceğine göre aracının ne gereği var? Eğer burada bu iş son bulmuşsa bulacaktır. Düşündük, taşındık, bir de pazarlık yapacaklar. Bir an için yumuşadım… Sizin oğlunuz iki teröristin elinde. Eli kolu bağlı, gözü bağlı, silah şakağında dünya televizyonlarında yayın yapıyorlar ve siz de böyle evinizde izliyorsunuz. Sonra dedim ki, eğer devlet bu teröristlerle pazarlık yapacak ve oğlum da bu pazarlık sonucu kurtulacaksa varsın yapmasın devlet. Devlet boyun eğmesin bu teröristlere. Mertçe ölmeyi tercih ederim, namerde muhtaç olmaktansa, dedim."
8,5 SAAT REHİN TUTTULAR
Oğlunun 8,5 saat rehin tutulduktan sonra teröristler tarafından şehit edildiğini belirten Hakkı Kiraz, "Hayatımızda inişli, çıkışlı zamanlar oldu ama bir şey var ki hiç geçmiyor. O da nedir biliyor musunuz? Bu aziz milletin, bu asil milletin bize olan ilgi ve alakası hiç geçmedi. Oğlumu aratmıyor bana. Hepiniz benim için bir Mehmet Selim Kiraz'sınız. Allah hepinizden razı olsun. Allah bu devlete, bu millete zeval vermesin" dedi.