Büyükelçilerin izni ve kontrolüyle bir bildiri metni yayınlayan 6'lı muhalefet, elçilerden aldıkları talimatlar doğrultusunda Türkiye siyasetini kontrol etmek ve yönlendirmek istiyor. Mandacı kafanın ülke gündemine soktuğu bu mesele, ülkemizin bağımsızlığı açısından da oldukça büyük bir risk oluşturuyor.
Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu, bugünkü köşesini 6'lı muhalefete ve büyükelçilere ayırdı. Babaoğlu, yazısında elçiler için "İçimizde siyaseti en üst düzeyde dizayn etmeye çalışıyorlar." şeklinde bir uyarıda da bulundu. Haşmet Babaoğlu'nun yazısının ilgili kısmı şöyle:
Masa önemli değil...
Masanın ahşabı bile masaya oturanlardan daha ağır.
Malum, 6'lı masadan söz ediyorum.
Bakacaksanız, onları o masaya oturtanlara, masada ne konuşacaklarını, bildirilerine ne yazacaklarını bile dikte edenlere bakın!..
Büyükelçilerden bahsediyorum...
Avrupa'nın elçilerinden...
***
Süleyman Soylu, muhalefetin 28 Şubat'taki "güçlendirilmiş parlamenter sistem" bildirisini Ankara'da yabancı bir büyükelçiye redakte ettirdiğini açıkladığında şaşırdınız mı? Hayır!
Peki, Kılıçdaroğlu'nun herhalde "Şuna bir bakıp son halini versin" diyerek bildiri metnini gönderdiği kişinin Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz olduğu ortaya çıkınca şaşırdınız mı? Hayır!
Malzeme hep bu!
Ve olay da bildim bileli budur!
***
2017'deki "Milli duruş için son aşama" başlıklı yazımda "Bizdeki muhalefet Almanya'nın denetimindedir; söylemini ve yönünü belirleyen Almanya'dır" demiş ve CHP'nin Almanya'nın uygun görmediği bir şeyi söylemekte zorlanacağını belirtmiştim.
Demek ki, Ukrayna krizi falan hiçbir şeyi değiştirmedi.
Ancak tıpkı dünyada olduğu gibi bizdeki ortama bir de İngiltere müdahalesi eklendi.
O da belli ki, Almanya'nın 6'lı masasına alternatif arıyor; İstanbul'da saha kenarında ısınma hareketleri yapan "yarışçı"ya güvenilir mi, güvenilmez mi, onun hesabında...
***
Dünyanın şu patırtısında bile büyükelçiler hareketlendilerse...
Yemekler, buluşmalar, ziyaretler, bildiri redaksiyonları falan...
Yabana atılacak bir şey değildir, önemlidir.
Osman Kavala olayında hızla tavır aldık ve diplomatik "kişiselleştirme" modelini tercih ederek elçileri "istenmeyen adam" ilan etmenin eşiğine geldik.
Hemen toparlandılar, seslerini kıstılar.
Ama meseleye artık "elçi işi" diye yaklaşamayız.
İçimizde siyaseti en üst düzeyde dizayn etmeye çalışıyorlar.
Ankara'nın herhalde buna söyleyecek bir sözü vardır.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN