'MİMARİMİZİ YENİ BİR BOYUTLA TEKRAR İHYA ETTİK'
Medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçerek önyargı, itham, dayatma; hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Elbette yüzümüze tokat, ayağımıza çelme, canımıza kast edene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz.
Devletimizi güçlendirerek, ekonomimizi geliştirerek, siyasi ve sosyal birliğimizi tahkim ederek mücadelemizi sürdüreceğiz. Asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanları sanat, kültür, akademi, medya, sporu ihmal etmeyeceğiz.
Bu anlayışla biz de ülkenin temel altyapı eksikliklerini tamamladıkça, özgürlük ve demokrasi taleplerini karşıladıkça vaktimizi ve enerjimizi bu alana daha çok vermeye başladık. Mimarimizi yeni bir yorumla tekrar ihya ettik. Mimar Sinan Camii'ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Büyük Çamlıca Camii, Ankara'daki yaptıklarımız ve şimdi Barbaros Hayrettin Paşa Camii'ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik.
Birileri rahatsız olabilir, varsın onlar rahatsız olsun. Onlar rahatsız oluyor diye o izi sürmekten geri duramayız. Televizyon dizileri, müzik, sinemaya kadar özgün sanat içeriklerimizle dünyaya açıldık. Bilim insanlarımız, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, sivil toplum temsilcilerimiz başarılarıyla takdir topluyor.
İstanbul Mushaf'ını da medeniyetimizin yeni inkışafı, sembolü olarak görüyorum. İnşallah bunun devamı gelmeli. Hüseyin Kutlu hocama, emeği, gayreti, eseri için özellikle teşekkür ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Leylei Kadr'in alemi İslam'ın birliğine, beraberliğine vesile olmasını diliyorum."
İSTANBUL MUSHAFI HAKKINDA
İstanbul Mushafı olarak anılan çalışma sayesinde 18. yüzyıldan bu yana kesintiye uğrayan "nakkaşhane" geleneği de yeniden canlanmış olacak.
MUSHAF GELENEĞİ İHYA EDİLDİ
Hattat Hüseyin Kutlu'nun yetiştirdiği hüsnühat talebeleri ile tezhip ve cilt gibi farklı alanlarda uzmanlardan oluşan 66 kişilik ekibin yıllar süren çalışmaları sonucu hazırlanan eser, 10 ciltten oluşuyor.
Mürekkebinden kağıdına, hattından tezhibine, cildinden tıpkı basımına kadar her aşaması Kanlıca İslam Medeniyeti Sanat Bahçesi'nde hazırlanan Kur'an-ı Kerim, 1400 yıllık mushaf geleneğini ihya ediyor.
Mushafta, Endülüs, Memlük, İlhanlı-Celayir, Türkmen dönemleri olarak anılan Akkoyunlu ve Karakoyunlu devri, Timur, Babür ve Safevi dönemlerini takip eden Osmanlı'nın ilk ve son dönemlerinden bugüne kadar uzanan ekoller ve üsluplar özü itibariyle temsil ediliyor.
1001 FARKLI TASARIM KULLANILDI
İslam Medeniyetinin miras bıraktığı mushaf sanatlarının tümüne, sure başlığı, cüz gülleri, cilt deseni, hatime sayfaları, zahriyeler ve ser-levhalar gibi mushafın farklı bölümlerinde yer veriliyor.
Teknik ve sanatsal özellikleriyle benzersiz bir çalışma olan İstanbul Mushafı'nda 1001 farklı tasarımda durak, 14 farklı secde gülü ve aşr gülleri, 30 farklı cüz gülü, 120 hizip gülü ve 114 sure için ayrı tasarımlarda sure başlığı yer alıyor.
Eserin orijinali Başkan Erdoğan'a takdim edildikten sonra, orijinalinde kullanılan el yapımı aharlı kağıtlara, geliştirilen özel yöntem ve teknikle gerçekleştirilen 1000 takım tıpkıbasımı da İslam Dünyasının devlet başkanlarına, din adamlarına, belli başlı kütüphanelere ve önemli camilere hediye edilecek.