Millet İttifakı'nda uzun süredir süren krizlerin ardından ilk ayrılık geldi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan "Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır. Ülkemiz için, demokrasimiz için hayırlı olsun." sözleriyle ayrılığı duyurdu.
DEVA'nın ayrılığına ilk tepki CHP'den geldi. CHP'li Özgür Özel "Şu ana kadar Millet İttifakı 4 partiden oluşuyor. 6'ya genişleme durumu var." ifadeleriyle DEVA'ya "zaten yoktunuz" mesajı verdi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için bastıran Kemal Kılıçdaroğlu da "ya bana katılın ya da yolumdan çekilin" çıkışıyla 6'lıya adaylık için çok net bir mesaj verdi!
BABACAN'IN BİR ADIM SONRASINDA NE VAR? YENİ KOPUŞLAR YOLDA MI? 6'LININ ADAYI KİM OLACAK?
Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler ile köşe yazarları Abdulkadir Selvi, Mahmut Övür ve İsmet Özçelik muhalefet cephesine ilişkin çarpıcı kulisleri kaleme aldı.
Ergün Diler'in yazısı şöyle:
SIK sık yazdığım gibi ÇARŞI KARIŞTI...
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal bir masa inşa etti.
Ve bu masa ile Başkan Erdoğan'a karşı bir ittifak meydana getirdi. Hedef 2023'te Erdoğan'ı indirmekti. Önce nerede nasıl buluşacakları, sonra da kim nasıl oturacak tartışmaları başladı. Son tahlilde YUVARLAK MASADA karar kılındı.
Macaristan örneğini daha önce yazdım. Oraya dönmeyeceğim. Ancak MASADAN sağlıklı bilgi aldığım için son iki haftada birkaç kez "MASA DAĞILACAK... MASADAN ADAY ÇIKMAYACAK" diye ısrarla not düştüm...
Buraya döneceğiz ancak konuya geniş bakmakta fayda var...
Rusya-Ukrayna savaşının tam gaz ilerlemesi, Ruslar'ın Polonya ve Bulgaristan'a doğal gaz sevkiyatlarını durdurma kararı alması, RUBLE'siz işlem yapmak istememesi, AVUSTURYA'nın bu hamleye karşı rest çekip "BİZ ALMIYORUZ" demesi, Almanya'nın sürpriz bir adım atarak ABD'nin Ramstein Üssü'ndeki toplantı öncesinde UKRAYNA'ya GEPARD HAVA SAVUNMA TANKLARI verileceğini açıklaması, Osman Kavala hakkında verilen karara içeriden dışarıdan tepki yağması, muhalefetin sert dille Ankara'ya yüklenmesi, Lavrov'un yine NÜKLEER tehdidi diline dolaması ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun ADAYLIĞINI AÇIKLAMASI ve MASAYI devirmesi gibi pek çok olay üst üste geldi.
Rusya - Ukrayna savaşı taşları yerinden oynatıyordu.
Oynatmaya devam da edecekti. Ursula von der Leyen de "Avrupa için Rus fosil yakıt dönemi bitti" sözleriyle işin gideceği yeri işaret ediyordu.
Hem ekonomik olarak hem siyasi olarak hem de askeri olarak garip gelişmelerin yaşanacağı bir döneme giriyorduk.
Dünyanın tümü bundan etkilenirken, Türkiye'nin bunun dışında kalma ihtimali SIFIR bile değildi! Dünya ekonomik krizle birlikte büyük bir savaşa da ev sahipliği yapmakta. Kontrol edilmediği takdirde büyüme ihtimali çok fazla olan bir kriz karşımızda durmakta...
Türkiye'nin takınacağı tavır da alacağı pozisyon da çok değerli. Bu içerideki basıncı artıracaktır. Siyaseten de bunu göreceğiz zaten...
6'lı masanın Kemal Bey'in sözlerinden sonra bir anlamı kalmadı. Ali Babacan'ın "Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır. Ülkemiz için, demokrasimiz için hayırlı olsun" çıkışı da masanın dağıtıldığının diğer bir işaretiydi. Kemal Bey'in grupta yaptığı konuşmanın üzerine, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün OSMAN KAVALA kararını "UTANÇ VERİCİ" olarak değerlendiren sözlerinin gelmesi, SEÇİM STARTININ VERİLMESİ ANLAMINA GELİYORDU. Osman Kavala kararı da uygun bir zemin oluşturmuş ve masadaki sandalyeler tek tek çekilmeye başlanmıştı. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Gezi Parkı davasında iş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet diğer sanıklara ise 18'er yıl hapis cezası verilmesine tepki göstermesi ve "Gözyaşlarımı katledilen hukuk sistemi için akıtıyorum" çıkışı da zamanlama açısında önemliydi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin" resti BAŞKAN ADAYLIĞI için attığı önemli adımdı...
6'lı masayı beklemeden, görmeden... Kemal Bey "Ortaklarım ne der?" diye düşünmeden masaya yumruğunu vurdu. Kemal Bey, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın önünü tatlı tatlı kesmek için "Başkanlarım bir dönem daha hizmet edecek" açıklaması yapmıştı. Yavaş polemiklerin dışında kalmaya özen gösterse de İmamoğlu "Ben sorumluluğumun farkındayım. Kendimi taca ya da auta atmıyorum..." şeklinde ilgili yerlere ilgili mesajları yolluyordu. EN çok oy aldığını da ısrarla söyleyerek...
Bir de 6'lı masanın muhafazakar üyeleri vardı!
Onlar da ANADOLU'dan ciddi tepki alıyordu. Sıkıntı içlerinde büyüktü. Pek dışarı taşmasa da durum kritikti. Masanın dağılması kaçınılmazdı. Öyle de oldu.
Takip edenler bilecektir!
"MASA'dan ADAY ÇIKMAYACAK. Asıl aday daha sonra sahne alacak. 6'lı ittifak da onu takip edecek..." şeklinde yazdım. Kemal Bey MASANIN ADAYI DEĞİLDİ. Yaşı gereği katılacağı son seçimdi.
Bunu değerlendirmek istiyordu. Haklıydı. İsteği anlaşılabilirdi. Masanın diğer isimleri de aday olmayacaktı.
Bir araya gelip bir isim üzerinde de ANLAŞMA imkanları yoktu. BENCE O İSİM HAZIRDI. BEKLİYORDU. Herkes MASA ile ilgilenirken bir akıl onu dışarıda FRESH bir şekilde tutuyordu. 6'lı masa için özel ve gizli anket yapanları bir kenara koyalım!
Kemal Bey burada ŞANSLI görünmüyordu. Yedek de kalmak istemiyordu. "Gel bakalım Muharrrem" diyebileceği bir aday yoktu bu kez karşısında. ÖN aldı.
ADAYLIĞINI yeterince açık ifade etti. KÜRESEL GÜÇLERİN GÖLGESİNİN BURAYA NASIL DÜŞTÜĞÜNE BAKINCA Kemal Bey'in AVRUPA için de doğru bir aday olduğunu düşünmüyorum. Yani AVRUPA'nın Kemal Bey ısrarı yok! Rusya'nın başlarına geçirdiği ÇUVALDAN sadece ve sadece TÜRKİYE'nin desteğiyle çıkabileceklerini biliyorlar. 2023'te her ne olursa olsun ERDOĞAN karşısında varlık gösterebilecek bir isim tasarlıyorlar. Bu daha önce pek çok kez kaybeden KEMAL BEY değildi.
Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi önce AVRUPA'yı sonra da görüldüğü üzere 6'lı masayı dağıttı. Bu basınç sürecek başka sürpriz gelişmeler de yaşanacaktı. Aylardır bir araya gelmek için uğraşan MASA başka bir ismin arkasına kurulacaktı. Yeni KÜRESEL SİSTEM pandemiye rağmen savaşa rağmen hemen gelemiyordu... Bu sıkıntıları daha da büyütüyordu.
Muhalefet bu sıkıntının en çok yaşanacağı yer olacaktı...
İzleyin görün...
Abdulkadir Selvi'nin yazısı şöyle:
Son dönemlerde küçük partiler önemli hamleler yaparak gündemi belirleyebiliyorlar. Ümit Özdağ'ın Mansur Yavaş çıkışından sonra Ali Babacan da seçimlere DEVA Partisi olarak katılacaklarını açıklayarak dikkatleri üzerine çekti.
Babacan'ın seçimlere tek başına gireceklerini açıkladığı sırada İstanbul Mushafı'nın tanıtım toplantısı nedeniyle AK Partililerin olduğu bir grupla birlikteydim. İlk tepkileri, "El yükseltiyor" oldu. "Taktik hamle" diyen de çıktı.
CAN ALICI SORU
AK Partililerin asıl merak ettiği ise 6'lı masa ve cumhurbaşkanlığı seçimiydi. 6'lı masadan ayrılıyor mu, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını destekleyecek mi, cumhurbaşkanı adayı olacak mı soruları havada uçuştu. Babacan o sırada basın toplantısına devam ediyordu.
MUHALEFETTE PANİK
Muhalefet cephesinin nabzını tutmak için AK Partili grubun arasından sıyrıldım. Muhalefette kaygı vardı. Kısa süreli "6'lı masa dağılıyor mu?" paniği yaşandı. Babacan, "6'lı masada verdiğimiz bütün sözlerin arkasındayız" deyince biraz rahatladılar.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Sonra asıl soru geldi. Cumhurbaşkanı adaylığı konusu. Babacan, "Ortak cumhurbaşkanı adayı seçimlerde başarı sağlamak için önemli olacaktır. Mutabakat sağlanamazsa farklı seçeneklere de bakılır. A planımız 6'lı masada ortak aday oluşturup tek adayla seçimlere girmek. A planımız bu" dedi. Bu yanıt muhalefetin kafasını karıştırdı. Bir de Temel Karamollaoğlu'nun gündeme getirdiği üçlü ittifak konusu vardı. DEVA kendi başına seçimlere girecekse o zaman üçlü ittifak nasıl olacak? Babacan, "Bize gelebilecek farklı tekliflere, farklı işbirliği alanlarına açık olduğumuzu, her zaman diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik" diye konuştu.
MASA DAĞILDI
Babacan ve yardımcısı İdris Şahin cumhurbaşkanı adayı konusunda 6'lı masa ile birlikte hareket edeceklerini söylediler ama ikna edici olmadılar. Bu durumda muhalefet 6'lı masaya nasıl devam edecek? Babacan seçimlere ayrı girecekse CHP'li bir cumhurbaşkanı adayını neden desteklesin?
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Babacan'ın elini güçlendirmek için bir hamle yaptığı belli. Siyasette bu tür taktik hamleler olur. Tabii başarılı çıkacaksan. Yoksa kendi taktiği ile sırtı yere gelen pehlivana dönersin. Babacan'ın bir sonraki hamlesi kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı olabilir mi? Babacan bu çıkışı Abdullah Gül için yaptı deniliyor ama pek katılmıyorum. Aralarının iyi olmadığı geliyor kulağıma. Hem kendisi varken yıpranmış bir Abdullah Gül'ü neden ileri sürsün? Konuştuğum AK Partililerde "Bu daha başlangıç" havası vardı. "6'lı masa dağıldı" yorumları ağırlıktaydı. "Bize ihanet eden onlara da ihanet etti" yorumları da yapılmadı değil. İki kanada kulak vermem yararlı oldu. Çünkü bu yazıyı ben yazmadım, sıcağı sıcağına yaptıkları değerlendirmelerle onlar yaptı.
YENİ SÜPRİZLER OLUR MU?
Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecinde ve milletvekili listelerini hazırlama aşamasında bu tür kopmalar bekleniyor. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz. 6'lı masa şeklen ortada dursa da siyaseten anlamını kaybetti.
KILIÇDAROĞLU SARSILDI
Babacan'ın kararı en çok Kılıçdaroğlu'nu sarstı. Hem ortak cumhurbaşkanı adaylığı suya düştü hem de Babacan'a diğer liderlerden daha çok değer veriyordu. Öyle ki bir lider, "Babacan'la Kılıçdaroğlu arasında ayrı bir ittifak var gibi. Her nedense ona çok kıymet veriyor" demişti. Zaten demokrasinin yıldızı ilan etmişti. Kılıçdaroğlu'nun prensi gözüyle bakılıyordu. Babacan, Erdoğan ve Gül'den sonra Kılıçdaroğlu'na da kazık attı. Babacan'ın açıklamasının Kılıçdaroğlu'nu sarstığı ve devamı gelecek mi kaygısı yaşattığı söyleniyor. Ben Kılıçdaroğlu'nun ilgisini Abdullah Gül faktörüne bağlamıştım ama meğer Kılıçdaroğlu, Babacan'ı elinde tutmak istiyormuş.
AKŞENER VE KILIÇDAROĞLU'NUN ÇABASI
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener erken seçim diye bastırırken bu tür kopmaların önüne geçmeye çalışıyorlarmış. Ama başarılı olamadılar. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz.
Mahmut Övür'ün yazısı:
Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Demirtaş'ı taklit ettiği grup konuşması, 6'lı 28 Şubat İttifakı'nda garip şeyler olduğunun işaretiydi.
Bir hışımla çıktığı kürsüde yağıp gürledi:
"Bütün yol arkadaşlarımıza sesleniyorum. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum."
"Yol arkadaşları" dediği acaba adı adaylıkta geçen Ekrem İmamoğlu ya da bir ihtimal hâlâ CHP'liliği meçhul Mansur Yavaş mıydı yoksa 6'lı ittifakta yer alan "dostları" İyi Parti, DEVA, Saadet ve Gelecek Partisi miydi?
Birinci olasılık daha güçlü görünüyordu. Ancak dün devreye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın şu açıklaması girince işin rengi değişti:
"Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır."
Meğer Kılıçdaroğlu'nu öfkelendiren sadece "Ben auta çıkmıyorum" diyen İmamoğlu değilmiş, o kadar öfkelenmesinin nedeni siyasi hayatının en önemli projesi olan 6'lı 28 Şubat İttifakı'nın dağılmasıymış.
Babacan, 2023 seçimlerine kendi partisinin tek başına katılacağını söylemiş ama kimi aday göstereceğini henüz açıklamamıştı. Artık devreye Abdullah Gül'ü mü sokar yoksa onu da satıp başka bir operasyonun "göbeğinde" mi yer alır doğrusu şaşırmam. Sadece bu gelişmelerden sonra Meral Akşener'in ne yapacağını merakla izlerim, o kadar.
Acaba Akşener, övgüler düzerek "Fatih" ilan ettiği İmamoğlu ile birlikte yeni bir "merkez sağ" hat mı oluşturacak yoksa kendisi aday olup bir kez daha şansını mı deneyecek?
Doğrusu 28 Şubat İttifakı'nın böyle karışması hiç şaşırtmadı. Neredeyse iki yıldır, zaten "erken seçim" ve "güçlendirilmiş parlamenter sistem" diyerek uyduruk gündemlerle toplumu oyalıyorlardı. Dahası Türkiye'nin hiçbir temel sorunu konusunda fikir birliği etmeyen, edemeyen partiler topluluğunun adaylık konusunda anlaşamayacakları da belliydi.
Aylar önce Başkan Erdoğan teşhisi koymuştu:
"Tabii bunların bir araya gelmeleri manidar. Niye 28 Şubat? Bu da garip. Bunlar daha çok bir araya gelirler ama bunlardan bir şey çıkmaz."
Daha neler olacak göreceğiz... En azından şimdilik Kılıçdaroğlu'nun "dostlar" projesi çökmüş durumda. Buraya gelinmesine, büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu'nun "küresel dostları" da itiraz etmeyecek.
Onlar da Kılıçdaroğlu'nun adaylığına pek sıcak bakmıyor. Ancak muhalefetin parçalanmasını da istemiyorlar. Hatta "HDP'yi de içinize alın" diye telkinde bile bulunuyorlar. Çünkü onlar o kadar pervasızlar ki terör örgütü ilan ettikleri PKK'ya açık açık silah ve para yardımı yaptıkları için içerideki dostlarının da HDP'ye sahip çıkmasını istiyorlar.
İşin bir başka ilginç tarafı ise Babacan bu çıkışıyla sadece 6'lı ittifakı değil, aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki iktidarını da sarsacak görünüyor. Bu saatten sonra -daha önce de yazdım- Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu hiç durduramaz. CHP'de müthiş bir iktidar savaşı başlayacak. Kemalciler-Ekremciler çatışması "kanlı mı olacak kansız mı?" bilemem ama sert geçecek.
İsmet Özçelik'in yazısı:
CHP'de kazan kaynıyor.
Bir tarafta ittifak sorunu…
Akşener, Davutoğlu, Babacan…
"İçimize sindiremiyoruz" diyenler var.
Tabanda başlayan tartışma…
Yukarılara doğru ilerliyor.
KURULTAY TEPKİSİ
Bir başka konu da kurultayın ertelenmesi.
Normalde temmuz ayında yapılacaktı.
Erken seçim bahanesiyle ertelendi.
Ama iş biraz karışık…
Yönetimin endişeli olduğu konuşuluyor.
"Olağanüstü kongre yapan ilçeler.
Hepsinde muhalefet kazandı.
Yönetim ürktü, kayyuma yöneldiler.
Birçok örgütü kayyum yönetiyor" deniyor.
"Kurultay bir an önce yapılsın" sesleri yükseliyor.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Gelelim asıl konuya…
Daha önce milletvekili odalarında,
CHP'lilerin bürolarında konuşulurdu.
Seçim yaklaştıkça açıktan tartışılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu?
"İmamoğlu" diyenler artınca,
Kılıçdaroğlu müdahale etmişti.
Kendini öne çıkarmıştı.
İNCE HESAP
Parti ikiye bölünmüş durumda.
Bir tarafta "İmamoğlu" diyenler.
Diğer tarafta "Kılıçdaroğlu"na destek verenler.
ABD ve İngiltere büyükelçilerinin ziyareti,
İmamoğlu diyenleri iştahlandırmış.
Özgüvenlerini artırmış.
Kılıçdaroğlu'nu adaylığa teşvik edenler için şu değerlendirmeler yapılıyor:
"Onların derdi seçim kazanmak değil.
İnce hesap yapıyorlar.
Kendilerini düşünüyorlar.
Kılıçdaroğlu ile seçim kazanamayız.
En iyi de onlar bilir.
Dertleri Kılıçdaroğlu'nu siyaset dışına itmek.
Önlerinin açılacağını düşünüyorlar."
Bir de garanticiler var.
'Kılıçdaroğlu garanti seçilecekse aday olur' diyenler.
'Kazanamaz' endişesi hakim.
KARŞI ÇIKANLAR
Kılıçdaroğlu "adayım" havası veriyor.
Ama kendi ekibinde itirazlar var.
Hem parti yönetiminde…
Hem de Meclis grubunda…
Uzun yıllardır Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket eden bir CHP yöneticisinin değerlendirmesi şöyle:
"Parti iktidara susamış.
Yaşanan ekonomik kriz ortada.
Elektrik ve doğal gaz faturaları yaktı geçti.
Gıda fiyatları ikiye katlandı.
Çiftçinin hali perişan.
Yüzde 5'in işi iyi, yüzde 95'in kötü.
Bu kez kazanmak istiyor.
Bu nedenle de dikkatliler.
Kemal Bey'le sürekli seçim kaybediyoruz.
Onunla kazanacağımıza inanç yok.
Benim net bildiğim şu:
Meclis Grup Başkanvekilleri arasında karşı çıkan var.
En az 3-4 genel başkan yardımcısı soğuk.
Parti Meclisi'nde kaygı büyük.
İl başkanlarının en az yarısı karşı."
KILIÇDAROĞLU SERTLEŞTİ
Kavga kızışıyor.
Kemalciler, Ekremciler bölünmesi yaşanıyor.
Gizli mücadele, açık mücadeleye dönüşüyor.
Kılıçdaroğlu son grup toplantısında rest çekti.
10 dakikalık konuşmasında,
"Bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum.
Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin" dedi.
Ortalık daha da karıştı.
Herkes birbirine soruyor:
"Kılıçdaroğlu kimi hedef aldı?"
Kulaklara isimler fısıldanıyor.
Hepsi tanıdık …
İMAMOĞLU CEPHESİ
İmamoğlu cephesi de hareketli.
Kılıçdaroğlu'nun uyarılarını dinlemiyorlar.
ABD ve İngiltere desteğine güveniyorlar.
Parti içinde de temasları yoğun.
"Yardımcı olanlar" olduğu konuşuluyor.
Önümüzde bayram var.
Ne yapacağı, hangi mesajı vereceği merak konusu.
Yakın çevresi, "sürpriz çıkış"tan söz ediyor.
Belli ki tekrar adaylık sinyali verecek.
Yakında kokusu çıkar.
İzliyoruz…