Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü köşe yazısında
muhalefet masasının
aday sancılarını yazdı. Babaoğlu,
"Aday kim olacak?" sorusunun yanıtı için
"İçerideki masaları boş verin dışarıdaki masalara bakın!" derken özellikle birkaç ülkeye dikkat çekti.
Haşmet Babaoğlu'nun bugünkü yazısı şöyle:
Nasreddin Hoca mışıl mışıl uyurken birden uyanıvermiş.
Karısını dürtüp "Hanım kalk, gözlüğümü bulamıyorum" demiş.
Kadıncağız şaşkın halde "Be adam uykuda gözlüğünü ne yapacaksın?" deyince...
Hoca "Sen yine de ver, rüyamı daha iyi göreyim" demiş.
Eh, has bir Hoca fıkrası olmadığı ortada...
Ama zaten öyle bir şey var mı ki?
13. yüzyıldan bu yana Anadolu kültürü beğendiklerini Hoca fıkralarının arasına katmış, beğenmediklerini çıkartmış.
Peki bu fıkra aklıma nereden geldi derseniz...
Ben de insanım...
Gazeteleri açınca, onca hayati önemde haber arasında, elimde olmadan gözüm "Muhalefetin adayı kim olacak?" yazılarına takılıyor.
Ve şu soru da kafamı kurcalıyor...
Hadi muhalefet uykuda ve rüyasını iyi görebilmek için "gözlük" arıyor.
Lakin bize ne oluyor?
Bu kadar patırtı ne için?
***
Adına muhalefet denilen "dışarısı"nın siyasi acentelerinin bir iktidar planı var mı?
Yok!
Sorunları çözmek için projeleri var mı?
Yok!
Geçtim onu, sorunların ne olduğuna dair ciddi bir fikir beyan etmiş bile değiller.
Dünyanın nereye doğru gittiğini doğru düzgün tarif edebilecek tek bir siyasetçi çıkmaz aralarından...
Sırtlarını sıvazlayan Batılı abilerinin düşüncelerinden bile o kadar bihaberler ki, hâlâ yirminci yüzyıl teranelerini tekrarlıyorlar.
Zaten hepsi siyaset işini "ajans"lara verdi; en fazla altılı, beşli, dörtlü toplanır sohbet ederler!
Tek tek Kemal Bey, Ekrem Bey, Meral Hanım diye bakmak akıl kârı değil yani...
İlle de bu konu önemli diyorsanız...
İçerideki masaları boş verin!
Dışarıdaki masalara bakın...
Aday kim olur, sorusunu da onlar belirler.
İngiltere masası mesela...
Hızla eski günlerine dönüyorlar.
Her konuda egemen olmak isterlerken bizdeki acentelerini baştan "dizayn" etmekten kaçınırlar mı? Hayır! Tam tersine, harıl harıl çalışıyorlar.
Almanya masası mesela...
Çok yıprandılar.
Gezi dönemi hatıraları bugünlerini kurtaracak gibi gözükmüyor; yeni bir "çıkış" arıyorlar.
Ama en doğrusu, siyasilerin olduğu yere değil, sokakta olup bitenlere bakmaktır.
En yerli meselelerimizi bile ecnebi parmaklar kurcalıyor.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN