Muhalefetin "Atatürk Havalimanı" yalanlarına madde madde yanıt! İşte çarpıtma ve algılara karşı gerçekler

Dünyada zirveye oynayan İstanbul Havalimanı'nın vatandaşın hizmetine sunulması sonrası Türkiye'nin en büyük millet bahçesi projesi de "istemezük" zihniyetindeki muhalefeti çıldırttı. Atatürk Havalimanı'nın millet bahçesi yapılarak vatandaşların hizmetine sunulacak olması üzerinden muhalefet siyasi tartışmalar çıkardı. Muhalefetin asılsız bilgilerle yaptığı provokasyona Ulaştırma Mühendisi Prof.Dr. Mustafa Ilıcalı teknik bilgilerle yanıt verdi. Ilıcalı, "Buranın ne hava trafiğini artırabiliyordunuz, ne ekleme yapabiliyordunuz. Sıkışmışlık vardı." dedi. Ilıcalı, havalimanı nedeniyle bölgede trafik ve emisyonun arttığını da sözlerine ekledi. Öte yandan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Atatürk Havalimanı Kuzey Güney pistlerinin olduğu bölge bundan böyle milletimize başka bir şekilde; Millet Bahçesi’yle hizmet edecek. Doğu batı pisti acil durumlarda kullanılmak üzere açık tutulacak. Atatürk Havalimanı, milletin kalmaya devam edecek." denildi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :18 Mayıs 2022 , 13:47 Güncelleme Tarihi :18 Mayıs 2022 , 15:23
Muhalefetin Atatürk Havalimanı yalanlarına madde madde yanıt! İşte çarpıtma ve algılara karşı gerçekler

İÇİNDEKİLER

Atatürk Havalimanı'nın Megakent İstanbul'un hava trafiğini kaldırmaması ile harekete geçilmiş, 10 katı büyüklüğündeki İstanbul Havalimanı hayata geçirilmişti. 4 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan İstanbul Havalimanı'nın 2018'de ilk etabının açılması ile hava trafiği buradan sağlanmaya başlanmıştı. Bu gelişmelerin ardından Atatürk Havalimanı'nın millet bahçesi olarak vatandaşların hizmetine sunulması kararlaştırıldı. Hükümet bu konuda kolları sıvadı ve ilk adımı attı. Millet bahçesi çalışmalarının başlaması ile muhalefet birçok asılsız bilgi ile provokasyona soyundu. BAU Ulaştırma ve İnşaat Mühendislği Bölümleri Kurucu Başkanı Ulaştırma Mühendisi Prof.Dr. Mustafa Ilıcalı teknik bilgileri paylaşarak Atatürk Havalimanı gerçeklerini açıkladı. Ilıcalı, konunun siyasi malzeme haline getirilmesine üzüldüğünü belirterek, Atatürk Havalimanı'nın dolu bir bardak misali genişlemeye, daha fazla eklemeye müsait olmadığını söyledi.

"ATATÜRK HAVALİMANI YAPILARIN ORTASINDA KALMIŞTI"

Ilıcalı'nın açıklamaları şöyle:

Konu teknik bir konu. Siyasi malzeme haline getirilmesinden büyük üzüntü duyuyorum. Burası 1912'de askeri bir havalimanı olarak yapılmış. Daha sonra 1952'de ismini de söylüyorum Yeşilköy Havalimanı olarak hizmet vermeye başlamış. İstanbul dünya şehri. Gelişecek, hava trafiği artacak. Buranın gelişmesini göze alacaksınız. Burası yapıların ortasında kalmış, artan trafikle birlikte gürültü ve hava kirliliği oluşmuş.

"DÜNYANIN EN SIKIŞIK 11'İNCİ HAVALİMANIYDI"
"Burası kapatılmadan Türkiye'nin birinci sıkışık havalimanıydı, dünyada da 11'inciydi." diyen Ilıcalı, "En az yarım saat yer bulmak için, park etmek için tur atıyorduk. Buranın kapasitesini nasıl artıracaktık! Önceden yapılan binaları mı yıkacaktık? Dünya şehri İstanbul için büyük bir proje gerçekleştirilmiş. 2018'de birinci faz devreye girdi. Yılda kapasite olarak 150-200 milyon yolcuya çıkacak. Biz kapasite olarak en yoğun halde Atatürk Havalimanı'nda 63 milyonu yakalamışız. Bardak dolduktan sonra daha fazla ilave edemezsiniz." dedi.

İstanbul Havalimanı'nın pandemide bile 53 milyon yolcu ağırladığını ifade eden Ilıcalı, "Hazine para kazanmaya başladı. 4'üncü pist açılmak üzere. Ben ulaştırma profesörüyüm. Bir tez yaptırıyorum. Atatürk Havalimanı burada olsaydı ne olurdu? Trafiklerde yüzde 30, yüzde 40 azalma olmuş. O günkü şartlarda havalimanına Levent'ten gelmek bile 1-1.5 saatti. Metro olmasına rağmen o zaman gelen yolcuların yarısı özel araç kullanıyor. Bunun emisyon üzerinde ve trafik üzerinde acayip bir etkisi var. Ne hava ne de trafik kapasitesini artırabiliyorsunuz! Sıkışmışlık var." ifadelerini kullandı.

"DÜNYANIN SAYILI MİLLET BAHÇELERİNDEN BİRİ OLACAK"
"Burası 8.5 milyon metrekare. İstanbul Havalimanı ise 75 milyon metrekare neredeyse 10 katı." diyerek iki havalimanı arasındaki kapasite farkına dikkat çeken Ilıcalı, "Burası dünyanın sayılı millet bahçesi olacak. Burası millet bahçesi olmasın mı! Anamuhalefet Genel Başkanı kendisi 2018 yıında burayı millet bahçesi yapacağız dememiş mi! Burası 85 yılına kadar Yeşilköy Havalimanı. 1985 yılında Kenan Evren döneminde Atatürk adı verilmiş. 1985 yılına kadar ki hükümetler neden bu ismi vermemişler? Dünyanın en büyük havalimanını 4 yılda yaptık. 1 TL kaynak çıkmamış. Merkel bile, Cumhurbaşkanımıza, 'Bu kadar kısa sürede nasıl bitirdiniz?' demiş. Uluslararası ödül almış. Şimdi Atatürk Havalimanı neden yıkılıyor diye siyaset konusu yapıyorlar. Burası kapatılmasa maksimum 63 milyon yolcu ağırlayabilirdi. Burada trafik şu an kilit olacaktı." dedi.

Ilıcalı sözlerini şöyle sürdürdü:

Burada geçmişte yanlışlık yapılmış, imar verilmiş, evler yapılmış. Siz bu kadar yanlışlık yapın, hükümet size 3'üncü havalimanı gibi bir eseri yolları ile, metrosu ile yapmış. Bu çok muazzam bir hizmettir. Ülkemiz 3 gün önce Rize Havalimanı'nı açtılar, onu da eleştiriyorlar. 3 milyon yolcu kapasitesi var deniliyor, adam 3 milyon yolcu garantisi var diyor. Esnaf buradaki hava kirliliğinden, gürültüden bunalmış. Millet bahçesini bir an önce bekliyor. Gelsinler bu insanlarla konuşsunlar burada.


ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞINDAN "ATATÜRK HAVALİMANI"NA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Atatürk Havalimanı'nın kuzey güney pistlerinin olduğu bölgenin Millet Bahçesi olarak hizmet vereceğini belirterek doğu batı pistinin ise acil durumlarda kullanılmak üzere açık tutulacağını, bu anlamda Havalimanı'nın milletin kalmaya devam edeceğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Atatürk Havalimanı'nın ilk halinin 1912'de inşa edildiği, 1953'te günümüzdeki havalimanları fonksiyonlarıyla kullanılmasına başlandığı ifade edildi.

Havalimanı'nın 4 milyonluk nüfus yoğunluğunun olduğu yoğun yerleşim yerlerinin tam ortasında kaldığı belirtilen açıklamada, konumu ve çevresindeki yoğun yerleşim nedeniyle kullanım kapasitesinin artırılamadığına işaret edildi.

Günlük hava trafiğinin 1100 uçağa ulaşmasının Havalimanı'nın kapasitesinin kaldıramayacağı bir seviye olduğu kaydedilen açıklamada, kapasite aşımı nedeniyle iniş öncesinde uçakların havada saatlerle ifade edilen varan turlar atmasına yol açan bir yoğunluk yaşandığı bildirildi.

Söz konusu yoğunluğun yerdeki hareketliliğe de yansıdığı, zaman, yakıt kayıplarının artarak yerde devam etmesinin, İstanbul'un araç trafiği yoğunluğunu ciddi biçimde etkilediği belirtilen açıklamada, bu nedenle Havalimanı'nın, yüksek karbon salımı ve gürültü nedeniyle çevreye olumsuz etkileri üst düzeyde olan bir yapıya dönüştüğüne dikkat çekildi.

"Bizler, gençlerimize, ekonomi başta olmak üzere her açıdan daha güçlü bir Türkiye emanet edebilmek için var gücümüzle çalışırken, birileri hep yaptıkları gibi iftira ve yalanlarla dolu haberleriyle milletimizi kandırabileceklerini düşünüyorlar." ifadesine yer verilen açıklamada, "Milletimizin bu yalanlara kanmayacağına eminiz. Ancak yalancının yalan söylemekten vazgeçmeyeceğine de artık emin olduk." denildi.

- "ATATÜRK HAVALİMANI BUGÜN HALA HAVALİMANI OLARAK KULLANILSAYDI..."
Açıklamada, Atatürk Havalimanı bugün hala havalimanı olarak kullanılsaydı yaşanabilecek sıkıntılar ise şöyle sıralandı:

"- İstanbullular trafikte saatler kaybedecekti: 29 Ekim 2018'de dünyanın hizmetine sunulan İstanbul Havalimanı'nın açılışı ile birlikte D100 Topkapı - Yenibosna, İstoç - Kuyumcukent (Basın Ekspress) D100 Sefaköy - Ambarlı güzergahlarında, trafik sıkışıklığından kaynaklı zaman kaybında yüzde 30'a varan iyileşmeler elde edildi.

- THY sıradan bir hava yolu markasına dönüşecekti: Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasında çok önemli roller üstlenen, dünya çapında tanınan ve tercih edilen ülkemizin en değerli markalarından Türk Hava Yolları (THY), istikrarlı büyümesini sürdürebilmek için 2010'lu yılların ilk yarısında uçuş sayıları, taşıdığı transit yolcu ve kargo miktarını artırmak için harekete geçti. Ülkeye döviz girdisini sağlama ve kargo taşımacılığı ile küresel krizlere direncini artırma stratejileri ile THY, büyüyerek dünyanın en iyi hava yolu şirketlerinden biri olmayı, dünyanın en çok noktasına uçabilmeyi başardı. THY'nin gelişimi, turizmden lojistiğe birçok sektöre, dolayısıyla da ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı etki etmektedir. THY'nin bu gelişimini de destekleyen yatırımlar, Türkiye'nin, milletinin yararınadır. Gelişen sektörlerin, markaların önünü kesmek akıl dışıdır.

- Türkiye, havacılıkta küresel bir merkeze dönüşemeyecekti: Türkiye'nin bayrak taşıyıcılarından THY'nin bu stratejisi, İstanbul'u daha sık kullanılan bir havacılık merkezine dönüştürürken, 4,5 milyon ton ile Türkiye'nin toplam hava kargo kapasitesinin 3 katına tek başına sahip, şu an yıllık kapasitesi 120 milyon olan, 200 milyona çıkarılabilmesi mümkün olan İstanbul Havalimanı ile ülkemiz, küresel bir havacılık merkezine dönüşmüştür.

- Bölge gürültü kirliliğinde boğulacak, İstanbul nefes alamayacaktı: Türkiye'nin havacılıkta vites yükseltmesi, THY'nin havacılık sektöründe küresel bir marka olmanın ötesindeki hedefleri, Atatürk Havalimanı'ndaki yoğunluğu, kapasitenin üzerine taşımıştır. Her gün 1100 uçağın inip kalkabildiği, yılda 460 binin üzerinde uçağı ağırlayan Atatürk Havalimanı, bu yoğunluğu ile 1 milyon ton karbon emisyonunu, İstanbul'da nüfusun en yoğun olduğu bölgeye vermekte idi. Muazzam bir gürültü kirliliğine sebep oluyor. Şehrin 4 milyonluk nüfusun bulunduğu bölge nefes alamıyordu. 305 bin ağaca eş değer olan karbon salımı bugün ortadan kalkarken, her gün 1100 uçağın sebep olduğu gürültü kirliliği de sona erdi. Yerine inşa edilecek Millet Bahçesi ile şehrimiz ve bölgemiz devasa ölçekte bir yeşil alana kavuşacak. Böylece Atatürk Havalimanı, fonksiyonu değiştirilerek 'yeşil alan' olarak milletimize hizmet sunmaya devam edecektir.

- Havada beklerken saatler kaybedilecekti: Türkiye'nin sivil havacılıkta büyümek için, dünyada sözü geçen bir havacılık ülkesi olabilmek için attığı adımlar, dönemin mevcut fiziki koşulları çerçevesinde yetersiz kalmaktaydı. Atatürk Havalimanı'ndaki yoğun hava trafiği uçakların havada 15 ila 60 dakika boyunca tur atmalarına, bu da zaman, çevre ve yakıt maliyetlerinde önemli oranda bir artışa sebep olmaktaydı. Yerde yaşanan yoğunluk ise İstanbul'da Atatürk Havalimanı'na inmek için uçakların kalkış izinlerinin vaktinde verilememesine, dolayısıyla uçuşlarda saatler süren rötarlara da yol açmaktaydı. İstanbul Havalimanı sayesinde uçakların uçuş sayısı nedeniyle havada bekleme süresi ortadan kalkarken, rötar sürelerinde de uçuş yoğunluğu nedenli rötarlar tamamen ortadan kalkmıştır."

"TÜRKİYE KUTLU YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM EDİYOR"
Türkiye'nin, AK Parti hükümetleri boyunca ulaştırma ve altyapı alanına yapılan 1 trilyon 337 milyar lirayı aşan yatırım sayesinde, 100 yıllık gelişmeyi 20 yılda sağladığı belirtilen açıklamada, sadece havacılık alanında 20 yılda 147 milyar liranın üzerinde yatırımla AK Parti hükümetlerinin Türkiye'yi küresel havacılık sektöründe bir markaya, hava yolunu ise halkın yoluna dönüştürdüğü, bu dönemde 26 olan havalimanı sayısını, 14 Mayıs'ta açılan Rize-Artvin Havalimanı ile 58'e yükselttiği belirtildi.

100'üncü kuruluş yıl dönümü için gün sayan Türkiye Cumhuriyeti'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilmek için kutlu yürüyüşüne inanç, kararlılık ve ilk günkü heyecan ile devam ettiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Milletimizden aldığımız onay ve takdir ile yatırımlarımızı bir bir hayata geçiriyor, sivil havacılık dahil olmak üzere, ulaştırma ve altyapı alanında Türkiye'nin 30 yıl sonra nerede olacağına göre planlarımızı güncelliyoruz. İstiyoruz ki, ana muhalefetin temsilcileri başta olmak üzere, 84 milyon yararına bir çivi dahi çakmayanlar, yalan üretmek yerine proje üretsinler. İstiyoruz ki, muhalefet etmeyi devletine düşmanlık etmekle eş tutanlar, varsın bu hatalarından dönsün, 84 milyonun saygı duyacağı bir proje geliştirsinler, bizimle hizmette yarışsınlar. İstiyoruz ki, millete giden hizmetin önünü kesmeye çalışmakla harcadıkları vakti, aklı, daha iyisini vadedebilmek için harcasınlar.

Onlar ise Atatürk Havalimanı üzerinden milletin gündeminde olmayan bir tartışmayı üretmek istiyorlar. Asıl sormak istedikleri ise şunlar: İstanbul Havalimanı'nı neden yaptınız?, Neden ülkemizi havacılıkta Avrupa birinciliğe yükselttiniz?, Neden yaklaşık yüzde 75'i dış hatlardan olmak üzere 107 milyon yolcu taşıdınız?, Millete neden hizmet götürüyorsunuz, Hazine'ye neden kazandırıyorsunuz?. Asıl dertleri bu. Onlar yapamadı, hayal bile edemedi. O zaman biz de yapmayalım istiyorlar. Siyaseti milletin huzurunu kaçıracak eylemlerle siyaseti kirletiyorlar."

"DOĞU BATI PİSTLERİ ACİL DURUMLARDA KULLANILMAK ÜZERE AÇIK TUTULACAK"
Atatürk Havalimanı'nın ülkeye yıllarca hizmet verdiğine dikkat çekilen açıklamada, "Bu sırada da Türkiye, özellikle de son 20 yılda, onların istediği gibi yerinde saymadı. Ekonomisi, turizmi, ticareti, nüfusu gelişti. Öyle olunca da yeni ve kapasitesi büyük bir havalimanına ihtiyaç doğdu." denildi.

Açıklamada, ardı ardına başarılarıyla ülkeyi gururlandıran İstanbul Havalimanı çalışmaya devam ederken, Atatürk Havalimanı'nın pistlerinin durumuna ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

"Atatürk Havalimanı'nın kuzey güney pistleri İstanbul Havalimanı'nın kuzey güney pistleri ile aynı eksende bulunduğundan, havacılık kuralları gereği kullanılamaması sonucu iniş pisti hüviyetini kaybetmiş olup beton bir alana dönüşmüştür. Halihazırda kullanılmaya devam edilen doğu batı pistleri ise acil durumlarda kullanılmak üzere açık tutulmaya devam edilecektir.

Atatürk Havalimanı'nda bulunan 3 adet pistten, 05-23 pisti halen genel havacılık uçuşları için aktif olarak kullanılmaktadır. 2 adet 17-35 paralel pistleri ise Nisan 2019 tarihinde notam ile kullanım dışı bırakılmış olup 16 Temmuz 2020 tarihinde de Havacılık Enformasyon Yayını (AIP) ile uluslararası olarak havacılık sektörüne duyurulmuştur.

Atatürk Havalimanı kuzey güney pistlerinin olduğu bölge bundan böyle milletimize başka bir şekilde, Millet Bahçesi'yle hizmet edecek. Atatürk Havalimanı, milletin kalmaya devam edecek. Bu kadar açık, bu kadar net.

Maalesef karşımızdakiler, yalanı, iftirayı, karalamayı bir ideoloji olarak benimsemiş bu kişiler, boşa çıkan her iddialarından sonra yeni bir tanesine sarılarak muhalefet yapıyormuş gibi görünmeye çalışmaktan vazgeçmiyor. Daha önce de söylemiştik, yeniden tekrar edelim: Biz ne milletimize hizmet etmekten vazgeçeriz ne de bu müfterilerle mücadele etmekten."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN