Erdoğan, Finlandiya ve İsveç'in Daimi Yapılandırılmış İş birliği Süreci (PESKO) dahil Avrupa Birliği güvenlik mekanizmalarına Türkiye'nin en geniş şekilde katılımını destekleyeceğini beyan ettiğini aktardı.
Böylece Türkiye'nin ilk günden itibaren dile getirdiği hassasiyetlerin tamamının üçlü muhtıraya girdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye ve NATO ile bu muhtıranın kazananı aynı zamanda İsveç ve Finlandiya halklarıdır. Terörle mücadele yönünde atılacak her müspet adım, bu ülkelerin barış, huzur ve güvenliğine katkı yapacaktır." diye konuştu.
DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANLARI İLE GÖRÜŞMELER
Erdoğan, Zirve toplantılarında ve marjında birçok devlet ve hükümet başkanıyla da bir araya gelme fırsatı bulduklarını anımsattı.
Bu çerçevede NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile dörtlü zirve gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, ABD Başkanı Joe Biden, Avusturya Federal Şansölyesi Karl Nehammer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Almanya Federal Şansölyesi Olaf Scholz, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Werner Iohannis ile Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol ile görüştüğünü dile getirdi.
Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin yapıldığı IFEMA Kongre Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Ukrayna'nın hububat ihracatı için bir planınız olduğunu söylediniz. Bu plan nasıl işe yarayacak, bu plana Sayın Putin'in reaksiyonu nedir?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bu hafta sonu veya hafta başında telefon diplomasisini sürdürmeye gayret edeceklerini bildirdi.
Erdoğan, "Zaten başlamış olan bir yol haritamız var. Kendileriyle görüşmek suretiyle bir an önce bu koridoru işletmeye çalışacağız. Bizim bölgede 20 kadar gemimiz var, bu gemilerle de bu ürünlerin tahliyesini ve 're-export' vasıtasıyla üçüncü ülkelere de naklini sağlamaya gayret edeceğiz." diye konuştu.
BİDEN'IN TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALARI
Başkan Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden'ın Türkiye'ye F-16 savaş uçaklarını satmaları gerektiğine ve bunun için ABD Kongresinden onay alabileceklerine yönelik açıklamaları anımsatılarak, "Bu satışın onaylanacağından emin misiniz? Herhangi bir takvim belirtildi mi size?" sorusuna karşılık, Kongre'de Demokratlarla birlikte Cumhuriyetçilerin de bulunduğuna işaret etti.
Geçen hafta Türkiye'den geniş bir ekibin ABD'ye giderek, Cumhuriyetçiler ve Demokratlarla görüştüğünü aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Biden'la dün akşam yaptığımız görüşmeden sonra heyetlerimizi gerekirse yine göndereceğiz. Orada Cumhuriyetçilerle de görüşmeler yapmak suretiyle, onların da bu konudaki desteğini almamız halinde inanıyorum ki Sayın Biden'ın bu konudaki samimi gayretleri ciddi bir destek bulacaktır. Onun için de gecikmeden hemen bir heyeti ayrıca Amerika'ya göndereceğim."
"ÖNCE İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMELERİ LAZIM"
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvuruları kapsamında imzalanan üçlü muhtıranın uygulamasının nasıl olacağı, iki ülkenin Türkiye'nin atmasını istediği adımları yerine getirmemesi durumunda nasıl bir yol izleneceği sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz parlamentomuzdan bunu geçirmedikten sonra zaten bu iş yürümez. Önce İsveç ve Finlandiya'nın üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri lazım ki bu zaten metin içerisinde yer alıyor. Onların bu görevlerini yerine getirmeleri halinde biz de bunu parlamentomuza göndeririz. Ama bunlar eğer yerine getirilmezse bunun parlamentomuza gönderilmesi de söz konusu değil.
Biliyorsunuz Makedonya 11 artı 9, 20 yılda NATO'ya girebildi. Bu iş öyle süreci çok çabuk işleyen, 'ben istedim oldu' süreci değildir. İsveç de Finlandiya da bunu biliyor ve bunun bilinci içerisinde de öncelikle tabii PKK/YPG/PYD, FETÖ terör örgütlerinin silinip atılması lazım. Bunlarla ilgili de yasal düzenlemeleri bir an önce bitirmeleri lazım."
"SİYASETİ DENGE POLİTİKALARI ÜZERİNDEN YÜRÜTMEK İSTİYORUZ"
Başkan Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine yönelik Putin'in "gerginlik yaratacak" yönündeki açıklamaları, ABD Başkanı Biden ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın da Rusya aleyhindeki ifadelerinin anımsatılması ve Türkiye'nin bu noktadaki konumuna ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Bizim Rusya'yla ikili ilişkilerimiz var ama bunun yanında Ukrayna'yla da ikili ilişkilerimiz var. Dolayısıyla biz siyaseti denge politikaları üzerinden yürütmek istiyoruz, kavga politikaları üzerinden değil." diye konuştu.
Türkiye'nin doğal gazının yüzde 40'tan fazlasının Rusya'dan temin edildiğine, Akkuyu'daki nükleer enerji santralinin Rusya ile birlikte yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, bunların büyük önem arz ettiğinin ve bir kenara konulamayacağının altını çizdi.
Erdoğan, "Dolayısıyla süreci takip edeceğiz ve bu süreç içerisinde siyasetin 'kazan-kazan' esasına göre şekillendiğini ele aldığımız zaman mesele kalmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"PUTİN'LE, ZELENSKİY'LE GÖRÜŞMELERİMİ DEVAM ETTİRİYORUM, NETİCE ALACAĞIMIZA İNANIYORUM"
Erdoğan, İngilliz bir basın mensubunun "Ukrayna savaşına diplomatik bir çözüm bulma konusunda hala emek sarf eden çok sayıda liderden bir tanesisiniz. Sayın Johnson ve Biden'a baktığımız zaman hep Ukrayna'ya daha fazla silah sağlamaktan bahsediyorlar. ABD ve Birleşik Krallığın seçmiş olduğu yolun savaşı uzatacak aşırı agresif bir yol olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Boris (Johnson) benim çok sevdiğim bir dostum, arkadaşımdır. Onun bakışı öyledir, benim bakışım da bu şekildedir. Ama dediğim gibi burada denge politikasının, diplomasiyi şartlarına göre iyi işletmenin çok daha faydalı olacağına inanıyorum. 'Win-win' buna göre adım atarsak, buradan çok daha hayırlı kararlar çıkabilir. Bunun için de yoğun bir şekilde Sayın Putin'le, Sayın Zelenskiy'le görüşmelerimi devam ettiriyorum. Haftada bir, 10 günde bir kendileriyle telefon görüşmelerim oluyor. Bunlardan da netice alacağımıza inanıyorum."
YUNANİSTAN'A "ADALARI SİLAHLANDIRAMAZSINIZ" TEPKİSİ
Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde Yunanistan'ın gayri askeri statüdeki adaları silahlandırmasına ilişkin konunun gündeme gelip gelmediği, Biden'la görüşmelerinde ise ABD'nin Yunanistan'da yeni üsler açmasına ilişkin konunun ele alınıp alınmadığının sorulmasına karşılık, Yunanistan'ın son dönemdeki tutumlarının siyaset anlayışlarına asla uymadığını vurguladı.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'e İstanbul'da verdiği yemekten sonra ikili ilişkilere önem verilmesi, üçüncü kişilerin araya sokulmaması noktasında teklifte bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Buna rağmen ABD'de Cumhuriyet Senatosu'nda yaptığı konuşmayla bizim bu anlaşmamızı 2-3 hafta sonra maalesef tamamen tersine dönüştürdü. Sadece onunla da kalmadı, Davos'ta aynısını yaptı. Onunla da kalmadı adalar, adacıklara özel ziyaretler yaparak, ziyaretlerinde silahlandırmalara gitmek gibi bir gayretin içine girdi. Bu adalar, adacıklar gerek Lozan gerek Paris Anlaşması'na göre ters bir olaydır. Yani oraları silahlandıramazsınız.
Bir de ABD'nin burada üs kurma olayları... Bu sorulduğu zaman alınan cevap şu; Rusya'ya karşı. Tabii benim halkım bunları pek yutmuyor. Niye? Neden? Adama sorarlar yani niçin? Çünkü biz barışın egemen olduğu bir dünyayı eğer tesis edeceksek, kuracaksak o zaman bu adımlar niçin atılıyor? Buna tabii ki olumlu bakmıyoruz, bunu da yaptığımız ikili görüşmelerde liderlere söyledik."
NATO Zirvesi öncesinde İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka üyeliklerine ilişkin iktidarın tavrı üzerine muhalefetten, "Neden karşı çıkıyorsunuz?" eleştirisinin geldiğinin hatırlatılmasının ardından, "Açıklamanızda, 'Üçlü muhtırayla, Türkiye'nin terörle mücadelesine yönelik somut ve sağlam garantiler aldık' dediniz. Bu, Türkiye'de yine muhalefet cephesinde yankılandı ve buna bir geri adım, taviz verilme şeklinde eleştiriler geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Taviz neresindeymiş?" ifadesini kullandı.
Muhalefetin, iktidarın "siyah" dediğine "beyaz"; "beyaz" dediğine de "siyah" dediğini aktaran Erdoğan, muhalefetin hiçbir zaman olması gerekeni veya doğrusunu söylemediğini, Türkiye muhalefetinin böyle olduğunu belirtti.
Bütün belgelerin zaten ortaya konulduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyanın bu olaya nasıl baktığını herkes çok açık, samimi olarak görüyor. Şu an itibarıyla bizim buradaki tavrımız, attığımız adımlar ilgi uyandırdığı gibi bütün liderler noktasında herkes de takdirle bunu karşıladı. Bizler de terörle mücadelemizin Türkiye dışındaki ayaklarını bütün belgelerle beraber kendilerine takdim ettik, flaş belleklerle beraber, video kayıtlarını da kendilerine verdik. Oradan bunları izledikten sonra bu işi çok daha iyi anlayacaklar. Şu anda zaten İsveç'teki terörist yanlıları, terör yanlıları ciddi manada çılgındalar. Ama ne yazık ki bizim iç muhalefet bu işlerden pek memnun değil. Onlara da dönünce anlatırız."
"BAKALIM BU VERDİKLERİ SÖZÜ YERİNE GETİRECEKLER Mİ?"
İsveç'in, daha önce teröristlerin iadesine olumlu yaklaşmadığının hatırlatılmasının ardından, "73 teröristin iadesi için söz verdi dediniz, bunu biraz açar mısınız?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Daha önce onlar 60 teröristin iadesi konusunda bazı müzakerelerdeydiler. Şimdi ise bunu 73'e çıkardılar, bu müzakereler esnasında. Bakalım bu verdikleri sözü yerine getirecekler mi? Biz de takipçisi olacağız." diye konuştu.
ABD Başkanı Joe Biden ile yapılan görüşmede, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası'ndan (CAATSA) Türkiye'nin çıkartılması konusunun gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine Erdoğan, görüşmelerde CAATSA konusunun gündeme gelmediğini ancak dışişleri bakanlarının kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde olumlu gelişmelerin olduğunu bildirdi.
"VERİLEN SÖZ YERİNE GELECEK"
"'Finlandiya yasalarımızı değiştiremeyiz ya da bu kişileri iade edemeyiz derse NATO üyeliğini engelleriz' mi diyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben tabii bana verilen söze bakıyorum. Eğer verilen söz yerine gelmezse o zaman sözleşmede ne varsa onun gereğini yerine getiririz. Siz şimdi bu teröristleri bize vereceğinize söz veriyorsunuz, yasaları değiştireceğinize söz veriyorsunuz; eğer bunlar yerine gelmezse kusura bakmayın. Verilen söz yerine gelecek. Şahsiyetli siyaset, şahsiyetli dış politika budur. Eğer bu yerine gelmediği takdirde o zaman Türkiye de verilen sözü neyse, o sözü tutar. Yapılan bu. İsveç de Finlandiya da aynı şeyi söyledi. Bu sözlerini tutacaklar. Erdoğan da verilen sözünü eğer tutmazsa, Erdoğan'a da gereken hesabı sorun."
"FREEDOM HOUSE'UN ÖNCE KENDİSİNİ SORGULAMASI LAZIM"
Freedom House'tan olduğunu belirten bir katılımcının, "Türkiye, gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlanması konusunda kötü bir sicile sahip. 15 Temmuz'dan sonra çok sayıda gazeteci hapse atıldı. NATO'da yeri var mı Türkiye'nin?" değerlendirmesi üzerine Erdoğan, "Bunu diyen kim?" diye sordu.
Erdoğan, "Freedom House'tan." yanıtı üzerine, şunları kaydetti:
"Freedom House'un önce kendisini sorgulaması lazım. Türkiye'de 40 yılda 40 bin vatandaşımız öldürüldü. Şu anda Diyarbakır Anneleri, 1100 gündür HDP'nin kapısı önünde evlatlarını bekliyor. Bu anneler; çocukları 12, 13, 14 yaşında dağa kaçırılanlar. Nerede bu Freedom House? Önce gelsin, bir defa o Diyarbakır Annelerini bir ziyaret etsinler. Bu anneler neyi bekliyor orada? Kaçırılan evlatlarını bekliyor. Peki bu evlatları kaçıran bu HDP'liler, bu PKK'lılar, bu YPG'liler; bunlar bunu özgürlük adına mı yapıyorlar? Bu nasıl özgürlüktür? Bir defa özgürlüğün tanımını iyi bileceğiz. Özgürlük, benim özgürlük alanım sizin özgürlük alanınıza kadardır; sizin özgürlük alanınız da benim özgürlük alınma kadardır. Bu anlayışla eğer bunu sürdürürsek netice alabiliriz. Ama bugün Türkiye'de bir Kandil gerçeği var. Bu Kandil gerçeğinde de 13, 14, 15 yaşında kız çocuklar dağlara kaçırılıyor ve bu dağlarda boyları kadar silahlarla bunlara eğitim yaptırılıyor. Acaba bunları biliyor musunuz? Acaba Freedom House bunları ne kadar takip etti? Hiç."
Aynı katılımcının, "Cezaevindeki gazeteciler, insan hakları savunucularına ilişkin nasıl bir değerlendirme yapacaksınız?" sorusuna karşılık da Erdoğan, "Benim şu anda ülkemde cezai bir durum olmadıktan sonra, hukuk noktasında herhangi bir cezai yaptırıma muhatap olmadıktan sonra gazeteci, kalemşör, fikir... Bunlardan cezaevlerinde olan yok. Bunların hepsi sadece bir dezenformasyon, bunları da biz yutmayız." dedi.
"BUNLARI BİZE VERECEK"
İsveç ve Finlandiya'dan teröristlerin iadesine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bunları bize verecekler. Çünkü onların sözü. Bunlar yazılı kayda da girmiş vaziyette. Dolayısıyla verdikleri sözü yerine getirecekler." ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin, "Rusya ve Ukrayna devlet başkanlarıyla iletişim halinde olan az sayıda liderden birisiniz ve etkin bir şekilde insani koridorlar kurulması konusunda çabalar gösterdiniz. Bu yeni diplomasiyi nasıl değerlendirebiliyorsunuz?" sorusuna yanıt verirken Erdoğan, her şeyden önce kendisinin bir siyasetçi olduğunu belirtti.
Erdoğan, 40 yıllık bir siyasi geçmişinin bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Belediye başkanlığından Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı'na kadar bu süreci yaşadım. Siyasette parti teşkilatlarının en alt tabanından tırmanarak bu makamlara geldim. Dolayısıyla bir şey öğrendim; siyaset, kavga gürültü işi değildir. Siyaset, daha çok eğer barışa endeksliyse burada dost kazanmanın gayreti içerisinde olacaksınız. Ne kadar düşman kazanırsanız siyasette o kadar kayıpsınız. Şimdi benim Sayın Putin ile geçmişim eski, Zelenskiy ile daha yeni. Çünkü Sayın Zelenskiy'nin Ukrayna siyasetindeki geçmişi çok eski değil fakat siyasette Ukrayna'da işbaşına geldiği andan itibaren de ilişkilerimiz yoğun bir şekilde devam etti. Sayın Putin'le daha eski. Şimdi ortada bir gerçek var. Burada biz eğer bir arabuluculuk yapacaksak en önemli adımlarımızdan bir tanesi de ne oldu? Ukrayna'nın temsilcileri ile Rusya Federasyonu'nun temsilcilerini İstanbul'da bir araya getirdik. Onları görüştürmek suretiyle de yeni bir süreci memnuniyetle başlattılar, başlattık. Ben istiyorum ki bundan sonraki süreçte de bunu hızlandırarak devam ettirelim. Hele hele bu tahıl krizinin olduğu bir dünyada bizler gerek Rusya gerek Ukrayna'dan bunları çıkartabilirsek inanıyorum ki şu anda tahılın sıkıntısını çekenler; buğdayın, arpanın, ayçiçeği yağının vesaire burada bir rahatlamayı yaşayabilirler."
SURİYE'NİN KUZEYİNE YÖNELİK OPERASYON
Suriye'nin kuzeyine yönelik operasyonun uluslararası toplum tarafından olumlu karşılanıp karşılanmayacağına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "Uluslararası camianın anlamayacağı bir operasyonu yapmayız. Uluslararası camianın anlayacağı dilden, onların anlayacağı operasyonları yaparız. Türkiye bu konuda ciddi tecrübelere sahiptir. Hiç endişe etmeyin." ifadesini kullandı.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile yaptığı görüşme ve Türkiye-İspanya ilişkilerine yönelik soru üzerine Erdoğan, İspanya'nın her şeyden önemlisi Türkiye'nin çok samimi bir dostu olduğunu belirtti.
İspanya'nın en hassas, en kritik dönemde Patriotları Türkiye'ye yerleştirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Diğer NATO'daki ortaklar alıp götürdüler bataryalarını ama İspanya götürmedi. Hala onların bataryası Türkiye'de duruyor. Bundan dolayı milletim adına, devletim adına özellikle Sanchez'e şükran borcum var. Tabii bir de biz İspanya ile bir adım attık, o da uçak gemisi olayını gerçekleştirdik. İspanya ile uçak gemisini yaptık. Şu anda Anadolu uçak gemimiz suya indirildi ve öyle zannediyorum ki bu yıl içinde artık seferlerine de başlayacaktır. Daha çok SİHA'ların, helikopterlerin inip kalktığı bir uçak gemisi ve bunun dışında da şu an itibariyle 15 milyar doları aşkın bir ticaret hacmine sahibiz. Hedefimiz bunu 20 milyar dolara çıkarmak ve bu konuda Sanchez'in buradaki devlet adamlığı önemli rol oynuyor. Bu toplantı vesilesiyle de değerli dostuma, aynı zamanda Kral Felipe'ye de yine şahsım, milletim adına şükranlarımı bildiriyorum."
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
"Geçmişte Sayın Joe Biden sizi kızdıracak şeyler söyledi ama bu hafta iyi dostlar olarak görülüyorsunuz, ne değişti?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette dün dündür, bugün bugündür. Bunu bu şekilde bilmemiz lazım. Onun için de 24 saatte siyasette çok şey değişir. Bu anlayışla siyaseti yürüteceğiz ama dimdik de duracağız. Tabii Türkiye-ABD ilişkilerinin geçmişi çok çok eski. Ben Başbakan olmadan önce Sayın Bush ile bir süreç başlattım, o günden bugüne gelen bir sürecimiz var. Tabii iyi günler oldu, kötü günler oldu, öyle veya böyle Türkiye-Amerika ilişkileri de yolunda devam etti." diye konuştu.
"Kongre üyelerinin F16 konusunu onaylayacakları noktasında herhangi bir garanti aldınız mı?" sorusunu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada bir çelişki var, Demokratlar-Cumhuriyetçiler. Her iki taraftan belli bir desteği almak gerekiyor. Fakat bütün bunlara rağmen, Sayın Biden kendinden emin. Ben buna inanıyorum. Burada da zaten bunun açıklamasını yaptı. Temennim odur ki dostluğumuza, dayanışmamıza yakın bir neticeyi çıkartalım." dedi.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA İLE YAPILAN MUHTIRA
Bir gazetecinin, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki üçlü muhtıraya ilişkin, "Finlandiya ve İsveç, Türkiye'nin iade taleplerini yerine getirecek ifadesi yok aslında. Türkiye'nin iade taleplerini değerlendirecek, bunlara yanıt verecek deniyor." sözleri üzerine Erdoğan, "Metni okudunuz. Buna göre ele alacaktır veya verecektir, vermeyecektir. Tabii bizim ne anladığımız önemli. Görüşmelerde, konuşmalarda ne anladığımız önemli. Bununla ilgili olarak da İsveç bu 73 kişiyi güncelleyerek bize vereceğinin sözünü bize bu metinle verdi. Verir veya vermez, Biz şimdi bu metin üzerinden bunun takibini yapacağız, ona göre de kararımızı vereceğiz." diye konuştu.
"Eğer Finlandiya ve İsveç'in hukuk sistemi sizin talep ettiğiniz iadeleri gerçekleştirmezse ne yapacaksınız?" sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörizme bu yargı sistemleri çanak tutuyorsa bunu açıklansınlar, yok terörizme yargı sistemleri çanak tutmuyorsa bunu da açıklasınlar. Bizim ülkemizde teröre ve terörizme bizim yargı sistemimiz asla çanak tutmaz. Teröristlere yönelik bu konuda yasal düzenlemelerimiz gayet serttir, gereği neyse bunun gereğini yaparlar. Temenni ederim ki Finlandiya ve İsveç de kendi ifadeleri 'Bizim yasalarımız bu konuda serttir, gereğini yaparız' diyorlar öyleyse biz de gereğini bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
YUNANİSTAN'LA İLİŞKİLER
"Dün ABD Başkanı Joe Biden ile görüştükten sonra bölgedeki istikrarı da ele aldığınızı söylediniz. Hangi konuyu ele aldınız? Bölgedeki tansiyonun, gerilimin azalması konusu mu gündeme geldi, Yunanistan Başbakanıyla da görüştünüz mü?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yunanistan germedikten sonra biz germeye meraklı değiliz ama şunu söyleyeyim, 147 kez hava sahamızı ihlal eden Yunanistan bunun hesabını vermek durumundadır. Onun için de 147 kez hava sahamızı ihlal edeceksin, buna karşın Türkiye'nin hava kuvvetleri de gerekli cevabı verdiği zaman rahatsız olacaksın. Böyle bir şey yok. Önce Yunanistan bunu bir defa düzene koymalı. O adalar, adacıklar kalkıp buraları silahlandırmaya gitmesi Lozan ve Paris anlaşmalarına terstir. Bu anlaşmaları da bir okusunlar buna göre de adımlarını atsınlar."
Türkiye ve NATO'nun Afganistan'daki terörizmle mücadele konusunda bundan sonraki döneme ilişkin atacağı adımlara yönelik soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Afganistan'daki terörle mücadele noktasında biz daha önce biliyorsunuz burada 1000'e yakın askerimiz vardı ve NATO ile ABD ile koalisyon güçleri olarak orada ciddi manada bir mücadeleyi verdik. Şimdi de yine aynı şekilde Afganistan'daki yeni sürece katkıda bulunma arzusuyla Kabil Havalimanının işletilmesine yönelik biz varız. 'Katar, hatta BAE de olmak suretiyle üçlü olarak da havalimanının işletimini ele alabiliriz. Altyapı, üstyapı çalışmalarıyla ilgili de gerekli olan destekleri verebiliriz' dedik. Bu konuda Afganistan tarafının yaklaşımını bekliyoruz. Temennimiz odur ki oradan da olumlu yaklaşım gelirse biz de adımlarımızı atacağız."
Türkiye ve AB arasındaki "terörizm tanımı" konusunda yaşanan ayrılıklar hatırlatılarak, İsveç ve Finlandiya'nın da AB müktesebatı çerçevesinde kararla, bazı kişileri teslim etmeyebileceğine yönelik soru üzerine Erdoğan, "Terörist noktasında biz belgeleriyle beraber, sadece şiddete başvurmanın ötesinde, düşünün ki birçok insanı öldürmüş ve bu öldüren insanların hala 'terörle alakası yoktur' deniliyorsa bizim zaten o ülkenin yasalarına da güvenmemiz mümkün değil. Biz bu belgelerle beraber kendilerine bunları, istihbarat örgütlerimiz verir ve istihbarat örgütlerimizin verdiği bu belgelerle birlikte de bunların tarafımıza gönderilmesini isteriz. Bizdeki gerek yargı organlarımız gerek istihbaratımız bu belgeler olmadan da zaten bunları talep etmez. Olay bu kadar açık, net." diye konuştu.