Bolu'nun Çaydurt Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen bazı hastaların tetkiklerinde kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliği ile seyreden Hemolitik Üremik Sendrom tanısına ulaşıldı.
HASTALARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ ÇOCUKLAR
Yuva köyü bölgesinde içme suyundan etkilenen kişilerin sayısı 98'e ulaşırken, 14'ü yoğun bakımda olan 43 hastanın tedavisi devam ediyor. Ayrıca farklı şehirlerdeki hastanelere nakledilen 17 hasta bulunuyor.
Ankara'da çeşitli hastanelere nakledilen hastaların büyük bölümünü yaşları 1,5-15 arasında değişen çocuklar oluşturuyor. Hastalar arasında yetişkinler de yer alıyor.
5 ÇOCUĞA DİYALİZ UYGULANIYOR
Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tanıl Kendirli, Bolu'da içme suyundan etkilenerek hastanelerinde tedaviye alınan 6 çocuktan 5'ine diyaliz uygulandığını söyledi. Kendirli, " Esas sorun burada kanlı ishal değil, böbrek yetmezliği" dedi.
Bolu'nun Çaydurt Yuva köyü bölgesinde 53'ü çocuk 45'i yetişkin toplam 98 hasta içme suyundan etkilendi. Çocuklardan 6'sı, Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Çocuk Servisi'ne sevk edildi. Başhekim Prof. Dr. Tanıl Kendirli, çocukların sağlık durumuyla ilgili bilgi verdi.
Kendirli, 3 ile 15 yaşındak 6 hastanın tedavisinin devam ettiğini belirterek, "6 hastamızdan 5 çocuğumuza şu an diyaliz uygulanıyor. 4'ü yoğun bakımda; fakat bu hastalarımızdan 2 çocuğumuz yoğun bakımdan çıkıp servise alınacak hale bugün itibarıyla geldiler. Servise çıkaracağımız çocuklardan biri 4 yaşında biri 15 yaşında. Yoğun bakımdaki kalan 2 çocuğumuzun tedavilerine de şuan devam ediyoruz. Onların da birisi 6 yaşında diğeri ise 12 yaşında. En kısa zamanda kendilerini taburcu etmeyi planlıyoruz" dedi.
'ASIL SORUN BÖBREK YETMEZLİĞİ'
Kendirli, köyde içme suyuyla ilgili bir sorun olduğunu ve insanların buradan enfekte olduğunu ifade ederek, "Ama kimse ilk başta nasıl enfekte olduğunu bilmiyor. İnsanlar bu kirli enfekte olmuş suyu içtikten sonra kanlı ishal oluyor. Aslında ilk başta ishalleri çok ağır değil. Yani kimse ishal nedeniyle hastaneye yatmıyor. Esas sorun burada kanlı ishal değil, böbrek yetmezliği. Olaydan 2-3 gün sonra bu insanlarda böbrek yetmezliği başlıyor. Hastalar bize ilk kez 16 Temmuz'da geldi. Ve işlemlerine acilen başladık" ifadelerini kullandı
TANI: HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM
Kanlı ishalle birlikte akut böbrek yetmezliği gelişen ve şu an bir kısmına diyaliz uygulanan hastalarda bu belirtiler nedeniyle uzmanların üzerinde durduğu en büyük şüphe, halk arasında kısaca 'HÜS' olarak adlandırılan Hemolitik Üremik Sendrom'u. Yapılan tetkiklerde de bazı hastalarda bu bulguya ulaşıldığı öğrenildi.
Öte yandan Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri öncülüğünde köyde bulunan su kaynaklarında temizlik çalışmaları da devam ediyor. Köydeki su deposu ve depoya su sağlayan kaynaklardan alınan numunelere yönelik detaylı incelemeler sürüyor.
HASTALIĞA YOL AÇAN İKİ MİKROORGANİZMA VAR
Hastalığa ilişkin bilgileri paylaşan Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Necla Tülek, HÜS'ün esasında geniş bir hastalık grubunu kapsadığını ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabildiğini anlattı.
Tülek, "Bu, böbrek yetmezliğine ve aynı zamanda hastanın kan tablosunda bozukluklara yol açan bir sendrom. Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji açısından değerlendirdiğimizde buna yol açan iki mikroorganizma var. Biri 'Enterohemorajik Escherichia coli' dediğimiz her yaştaki bireylerde kanlı ishal, kusma tablosuna yol açan bir mikroorganizma. Hayvanlardan, etlerden, çeşitli sebzelerden ve hatta sulardan insanlara geçebiliyor." dedi.
DİYALİZE ALINMALARI GEREKEBİLİYOR
Tülek, hastalığa sebep olan ikinci mikroorganizmanın ise 'Shigella' olarak adlandırıldığını ve bu bakterinin de kanlı ishal, kusma gibi belirtilerle seyrettiğini söyledi.
Tülek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Shigella'da çok daha belirgin bir şekilde ateş tablosu da görüyoruz. Fakat birkaç gün sonra böbrek yetmezliği, kan değerlerinde düşme nedeniyle ciddi bir tablo ortaya çıkabiliyor. Hastaların böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize alınmaları gerekebiliyor. Hastalık eğer zamanında fark edilmezse ileride kronik böbrek yetmezliğine ve ölümlere yol açabiliyor.
ÇİĞ GIDALARA, İYİ PİŞMEMİŞ ETE DİKKAT
Tülek, hastaların genel olarak geçici bir böbrek yetmezliği yaşadığının ve zamanında müdahale edilmesiyle kalıcı bir hasarın oluşmadığının altını çizdi.
Hastalığın su ve besinlerden bulaştığına dikkati çeken Tülek, özellikle yaz döneminde bu tip enfeksiyonlardan korunmak için şu uyarılarda bulundu:
Her şeyden önce güvendiğimiz suyu içmeli, suyun kaynağına güvenemiyorsak mutlaka önce kaynatmalıyız. Çiğ gıdaların çok iyi yıkanması, sebze-meyvenin gerekirse kabukları soyularak tüketilmesi gerekiyor. Mutfak tezgahlarının sık sık temizlenmesi, yemek hazırlığı öncesi ve sonrasında ellerin çok iyi yıkanması da önemli.
Özellikle 'Escherichia coli' olarak adlandırdığımız mikroorganizma, iyi pişmemiş hamburger gibi çiğ etlerde karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle tüm yiyeceklerin iyi pişirilmesi, özellikle etlerin çiğ tüketilmemesi ve açıkta bekletilmemesi gerekiyor.
EĞER LOKALSE ORADA SINIRLI KALIR
HÜS'le ilgili geçmiş dönemde Avrupa ve ABD'de belli bölgelerde salgınların da yaşandığını anımsatan Tülek, salgının oluşmasının hastalığın kaynağına bağlı olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Tülek, şunları söyledi:
Eğer lokal su kaynağı, lokal olarak tüketilen sebze-meyve veya hayvan temasıyla oluşmuşsa hastalık da orada sınırlı kalır. Fakat günümüzde hazır gıdalar veya sebze-meyveler hızla dünyanın bir ucundan diğerine ulaşabiliyor.
Örneğin, geçmişte ABD'de yeşil ıspanakla ortaya çıkan bir salgın yaşanmıştı. Daha önce bulaş olmuş bir taşıma aracında taşınan ıspanaklar da bundan etkilenmiş ve çeşitli eyaletlerde satılarak günler içinde ABD'nin çok önemli bir bölümünü kapsayan salgın meydana gelmişti. Bunun gibi çok örnekler var, meyve suları da buna dahil.
MUTLAKA HASTANEYE BAŞVURMAK GEREKİYOR
Tülek, hastalığın tedavisinde ise iki mikroorganizmaya göre farklı tedaviler uygulandığını ifade etti.
Hastaların büyük bölümünün hastanede yatırılarak tedavi edildiğini, sıvı ve elektrolit kayıplarının yerine koyulması ve antibiyotik tedavisi uygulandığını aktaran Tülek, "Kanlı ishalde mutlaka hastaneye başvurmak gerekiyor. Çünkü birçok ciddi nedeni olabilir. Bulantı, kusma ve ishal gibi durumlarda da kişilerin her şeyden önce sıvı kaybının karşılanması, vücutlarını susuz bırakmamaya dikkat etmesi gerekiyor." diye konuştu.