KÖRFEZİN CAN ÇEKİŞMESİNİN NEDENİ CHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANLARIDIR
Koku sorununa da değinen Hızal, "4'nci faz ihalesi için 3 kez ihaleye çıkıldı ancak yapılamadı. Bu İzmir için çok önemli. İzmir'deki koku sorunlarının en büyük nedeni bu tesisin kapasitesinin çok sütünde çalışması… Büyükşehir 9 yıldır ihaleyi yapamaz durumda. Son olarak büyükşehir meclisinde bir kredi talepleri oldu, biz Cumhur İttifakı olarak bu talebi 6 ay önce onayladık. Bu meclisten geçti ancak bununla ilgili hala bir çalışma yapılmadığını biliyoruz. Biz bu tür konulara alışkınız İzmir'de. Yapılamayan a da bitirilemeyen birçok proje var. Körfezin can çekişmesinin temel nedeni CHP'li belediye başkanları" dedi.
AK BELEDİYECİLİK İLE TANIŞTIRMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ
2024 yerel seçimleri hakkında hedeflerinin sorulması hakkında ise 'önceliğimiz 2023 seçimleri' diyen Hızal, "Biz Türk siyaset tarihinde son 20 yıla imzasını atmış siyasi partinin temsilcisiyiz. Biz 20 yıldır hayali kurulamayan yapısal reformun altına imza atmış bir partiyiz. Yerel anlamda da birçok şehirde inanılmaz projelerin altına imza atmış bir partiyiz. 2019 seçimlerinde bazı şehirlerde istemediğimiz bazı sonuçlar doğdu. Milletimizin verdiği karar bizim için çok değerli ve önemlidir. Milletimiz bize 11 Büyükşehir'de muhalefet görevi verdi, bizde bunu yapmaya çalışıyoruz. Önceliğimiz 2023 seçimlerimiz. 2024'de de kaybettiğimiz şehirlerimizi yeniden almak ve İzmir gibi şehirlerimizi AK Belediyecilik ile tanıştırmak için mücadele ediyoruz" ifadelerini kullandı.
YARGI KARARININ GEREĞİ YERİNE GETİRİLMİŞ OLMALIYDI
Buca Metrosu hakkında da Danıştay'ın verdiği karara değinen Hızal, "Mahkeme kararları kişiye göre yorumlanmaz. Bize onlara göre diye hukuk kuralı mümkün değildir. İzmir 4'nci idare mahkemesi, ihale komisyonunun 529 milyon fazla bedel vermesini iptal etmiştir. Bu kararın yanlış olduğunu düşünen İBB kararı Danıştay'a taşımıştır. Danıştay geçen günlerde verdiği karar ile İBB'ye 'Senin aldığı idare karar yanlış, mahkemenin verdiği karar doğru ve hukuki' demiştir. İBB neden bu hukuksuz kararın arkasında duruyor? Bizim temel itirazımız bu. Yargı kararının gereğinin yerine getirişmiş olması gerekiyor. Aksi takdirde hukuki anlamda ve ceza hukuku anlamında suç işlemiş olacaklar" dedi.
GÖKSU: EN SON 20 YIL ÖNCE GELMİŞTİM…
İzmir'e en son gelişinde bu yana nasıl bir değişiklik gördüğü yönündeki soruya yanıt veren Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ise "İzmir'e 20 yıl önce gelmiştim, 20 yıl sonra geldim değişen bir şey yok" diye konuştu.
ORTAK BASIN METNİ
Düzenlenen basın açıklamasında hazırlanan ortak metni ise AK Parti İzmir Grup Başkanvekili Özgür Hızal yaptı.
Açıklamada 'şehirleri geliştirici katılımcı muhalefet' vurgusunda bulunurken, şu ifadeleri kullandı;
"Yaşadığımız şehirler medeniyetimizin aynasıdır. Milletlerin medeniyet yolunda mesafe alabilmeleri şehirlerin kaderiyle doğrudan ilintilidir. Şehirlerin geleceği ise; yöneticilerinin vizyon ve becerileri ile doğru orantılıdır. Milletimiz 20 yıldır iktidarda olan AK Partimize, İstanbul, Ankara, başta olmak üzere bazı Büyükşehirlerde 'denetim' yetkisi verdi. Milletimizin verdiği kararı baş tacı ederek, yereldeki muhalefetimizde denetim emanetinin hakkını vermeye çalışıyoruz.4. yılına girdiğimiz bu hizmet döneminde, bizler 11 Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Grupları olarak, yönetimi elinde bulunduran CHP'li Belediye Başkanlarının meclislerimize getirdiği dosyalarla ilgili, yapıcı, yol gösterici ve halkımızın faydasına olan tüm konularda katkı sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada görmekteyiz ki; CHP'li Belediye Başkanları tarafından yönetilen 11 Büyükşehrimiz, her geçen gün geriye gitmektedir.Seçim döneminde verdikleri sözleri yerine getiremeyen CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanları, her seferinde bu beceriksizliklerini örtecek bir başka mazeret örtüsünün altına saklanmaktadır. CHP'li 11 Büyükşehir Belediye Başkanının bir araya gelerek, belediyecilik adına bir tane somut projelerini kamuoyuna duyuramamış olmaları, hizmette birlik değil, algı, mazeret ve yalanda birlik motivasyonuyla hareket ettiklerini ortaya koymaktadır."
TÜM BELEDİYELERİMİZİN GELİRLERİNİ DE ÇOK CİDDİ ORANDA ARTIRMIŞTIR
AK Parti'den CHP'ye geçen belediyelere ayrılan payın arttığını da vurgulayan Hızal, "Hükümetimiz, dünyada yaşanan enerji fiyat artışları, tedarik zinciri sorunu, tahıl krizi gibi pek çok konuda yaşanan ve milletimize de yansımaları olan ekonomik sorunlar karşısında, tüm imkânlarıyla milletimizin yükünü hafifletecek tedbirler almıştır. Bununla birlikte yerel yönetimlerimizin de halka hizmet noktasında sıkıntı yaşamaması için, hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm belediyelerimizin gelirlerini de çok ciddi oranda artırmıştır. Örneğin; İBB'ye 2020 yılında merkezi idareden ortalama aylık 1,4 Milyar TL gelmişken, 2022 yılının Haziran ayında 7,2 Milyar TL para gönderilmiştir. Yani belediyelerimizin merkezi idareden aldıkları pay, ortalama yüzde 500 artmıştır.Bu durum İzmir, Ankara başta olmak üzere diğer Büyükşehirlerde de böyledir. Bu rakamlar bile tek başına CHP'li Belediye Başkanlarının ardına sığındıkları ve bahane ettikleri 'maliyet artışı' yalanlarını çürütmektedir. Gerçek böyleyken, CHP'li Belediye Başkanları, vatandaşın yükünü almak yerine, ya da bu konudaki çözüm önerilerini sunmak yerine, yapacakları zamların mazeretini bildiri haline getirmektedirler. CHP'li Büyükşehirlerin temel yaklaşımları, zor günde vatandaşın yanında olmak değil, olan biteni seyredip, üstüne bir de bunu siyasi ve ekonomik fırsata çevirmekten öteye geçmemektedir. Ama unutmamak gerekir ki; mazeret ve fırsatçılığın gölgesinde ne siyaset, ne hizmet ne de başarı ağacı yeşerir. Bahanelerin gölgesinde sadece ve sadece 'hayal kırıklığı ve pişmanlıklar' büyütülür. Yine unutmamak gerekir ki; hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz. CHP'li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı bugüne kadar defalarca bir araya geldiler. Yayınladıkları acziyet deklarasyonlarının hiçbirinde kendi yapabildikleri tek bir projeden bahsedemediler. Kamuoyunun önüne, yönettikleri şehirlerde uygulamaya koydukları tek bir özgün projeyle çıkamadılar. İşte bunun içindir ki, söz konusu başkanlar, yerel siyasetin gerçeklerinden kaçarak ülke siyasetinin üstlerine vazife olmayan konuları arasında boğulup kalmaktadırlar."