İşte Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün "Cemevi saldırısı 'sol' işi mi?" başlıklı yazısı
Seçim yaklaştıkça pusuda bekleyenlerin de boş durmayacağı biliniyordu. Eskiden aynı şeyler ağırlıkla cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yapılırdı. Ya askerler harekete geçerek silahların gölgesinde bir isim dayatır ya da kaos ortamı oluşması için sağ veya sol güçler kullanılıp siyasi suikastlar, toplumsal kesimleri öfkelendiren, birbirine düşman eden saldırılar yaşanırdı.
Bu yöntemi, 60 darbesinden 2007'ye kadar her 10 yılda bir denediler ve çoğunu da başardılar.
Ama Başkan Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti döneminde tökezlemeye başladıkları da bir gerçek. Devreye soktukları her plan ve tuzak bozuldu, her saldırı püskürtüldü. Buna rağmen bıkmadılar, her yenilgiden sonra daha kirli bir yöntemle tekrar saldırdılar.
Artık pervasızlıktan mı yoksa şaşkınlıklarından mıdır nedir, ne içerideki jakoben darbeciler akıllandı ne de onları kullanan küresel ağababaları...
Hâlâ Alevi ve Kürt meselesini, hâlâ laik-dindar meselesini kaşımaktan vazgeçmediler. Buna son yıllarda Suriye ağırlıklı göçmen karşıtlığı da eklendi. O alanı kaşıması için ırkçı parti bile kuruldu. Ama hâlâ toplumsal hassasiyetin sürdüğünü düşünüyorlar ki ilk işareti yine Aleviler üzerinden verdiler.
Birkaç gün önce Ankara Çankaya'da bir, Mamak'ta iki cemevine alçakça bir saldırı gerçekleşti. Ne hikmetse, aynı gün İzmir'den gelen saldırgan, bir saat gibi kısa bir sürede adresleri eliyle koymuş gibi bularak arka arkaya cemevlerine saldırıp kaçtı. Bunun planlı olduğu çok açık.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da olayın planlı bir "provokasyon" olduğunu belirtiyor ve "Her yönüyle soruşturulacağını" söylüyordu.
Saldırgan Ahmet Ozan Karaca, olaydan hemen sonra emniyet güçlerince Eskişehir'de yakalandı.
Peki bu olayı neden yapmıştı?
Ankara'yı ve Muharrem ayının ilk gününü seçmesi bile saldırının sıradan bir aklın ürünü olmadığını gösteriyor. Belli ki içinden geçtiğimiz kutuplaşma zemininde toplumsal kargaşa hedefleniyor. Bu zemini daha ilk günden başta HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu olmak üzere birçok siyasetçi kullanmaya başladı bile... Ama bilmedikleri bir gerçek var; Türkiye çok değişti ve bu pis numaralar tutmaz.
Şu tabloya bakın, çevresi bile hemen klasik yalana, yani "akli dengesi bozuktu" yalanına sarılmış... Aynı numara Mehmet Ali Ağca ve Kartal Demirağ benzeri birçok saldırgan için de devreye sokulmuştu. Bu toplum ve devlet artık bu eskimiş numarayı çok iyi biliyor ve tanıyor.
Cemevi saldırısında da aynı numara çekiliyor. Oysa olayın oluş biçimi, olayı bilen isimler ve onların kimlikleri bir hayli ilginç. Gözaltına alınan üç kişiden söz ediliyor. Saldırgan ve olayı bilen iki kişi İzmir'den arkadaşlar. Daha ilginci, o şüpheli kişilerden biri olan Can Bardakçı'nın aynı zamanda sol örgütlerle ilişkili olduğu iddiası.
Birkaç kez Gladyo'nun içerideki "sağ-sol-dindar" fark etmez uyuyan hücreleri harekete geçireceğini yazmıştım. Aynı şeyi yapıyorlar ama bir çözülme de var.
Tıpkı bugünlerde Özel Kuvvetler'e bağlı MAK Komutanı Levent Göktaş ve ilişkili işadamlarının Necip Hablemitoğlu cinayetine karışması gibi kimin nerede, kime karşı kullanıldığı artık şaşırtmıyor. Cemevi saldırısının arkasında sol görünümlü birilerinin çıkması da şaşırtmayacak.
YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN