Konuyu köşesine taşıyan Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi şöyle yazdı:
6'lı masanın ilk turunun tamamlanacağı toplantı öncesinde Buğra Kavuncu'nun bu çıkışı yapması Kılıçdaroğlu'nu tedirgin etti.
1- Çünkü Buğra Kavuncu, Mansur Yavaş diyor. Bu aynı zamanda Kılıçdaroğlu ortak aday değil demektir.
2- Kılıçdaroğlu'nun, belediye başkanlarımız bir dönem daha hizmet etmeli diyerek İmamoğlu ve Yavaş'a kapıyı kapatmasına rağmen, İYİ Parti'den gelen Mansur Yavaş çıkışı çok anlamlı.
3- 6'lı masanın ikinci büyük partisi olarak Mansur Yavaş'ın isminin 6'lı masaya önerilmesi anlamını taşır.
4- CHP'li Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Kılıçdaroğlu'nu, "Cumhurbaşkanım" diye kürsüye davet etmişti. Eski Yalova Belediye Başkanı Vefa Selman ise, "14 Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu" demişti. Kılıçdaroğlu'nun bu anonslara sessiz kalması İYİ Parti'de bir dayatma olarak değerlendirildi. Buğra Kavuncu ile yanıt verildi.
KILIÇDAROĞLU BÜYÜKELÇİLERE İTİRAZ EDECEK Mİ?
Öte yandan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür ise ANAR'ın eski Genel Müdürü İbrahim Uslu'ya dikkat çekti.
Övür, CHP için çalışan Uslu tarafından Büyükelçilere hazırlanan raporda Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'ndan yüksek oy oranında olduğunun belirtilmesi hakkında "Bu durumda veya farklı bir öneri dayatıldığında, Kılıçdaroğlu, o büyükelçilere itiraz mı eder yoksa çaktırmadan önüne konulacak adayın elini mi havaya kaldırır?" dedi.
İşte Övür'ün konuyla ilgili yazısından ilgili bölüm:
Saadet Partisi'ndeki son toplantıya bakın. Bırakın ekonomide yaşanan krizi, çok eleştirdikleri Suriye ve Mısır politikası değişirken onu bile konuşmamışlar. Bu işte bir gariplik yok mu?
Görünen o ki bu durum seçim tarihi resmen açıklanana kadar devam edecek.
İyi de yönetiliyor. Aylardır içi boş bir tartışma gündemden inmiyor ve hiçbir şey tesadüfi değil. 6'lı masanın aktörleri bile... Buna HDP ve Demirtaş da dahil. Hepsinin ortak özelliği, Erdoğan düşmanlığı... Masada yüzde 1'i bulmayan Davutoğlu, Karamollaoğlu, Uysal var ama aynı oranda oy alacağı varsayılan ve iktidara da muhalefet eden Muharrem İnce, Fatih Erbakan veya DSP yok.
İşin bamteli de, Başkan Erdoğan'ı düşmanlaştırmaya itiraz etmeyecek isimlerin bir araya getirilmesi. Tek amaç bu olduğu için de Suriye'de, Doğu Akdeniz'de veya Ukrayna-Rusya Savaşı'nda Türkiye'nin rolü konuşulmuyor, PKK ve FETÖ'ye karşı mücadele gibi çetrefilli konulara girilmiyor.
Bundan sonra da aylarca "Aday kim?" diye tartışırsak şaşırmayalım.
Bu stratejinin akıl hocası görünür olmasa da yürütücüsü belli: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu, son 10 yılda Baykalcıları, Atatürkçüleri partiden atarak ve CHP'yi "dikensiz gül bahçesi" yaparak bu noktaya geldi. O güçle "o makamın sahibi" diye havaya giren, Akşener'in "Fatih" ilan ettiği Ekrem İmamoğlu'na da ayar verdi. Gerçi İmamoğlu ayar yedi ama makam sevdasından da vazgeçmedi, pusuda bekliyor. Şimdi sıra Mansur Yavaş'ta... Onu da yine Akşener öne sürdü. Anlaşılan bir süre de Yavaş'ın adaylığı gündemde kalacak.
Bu tablo bize, HDP'yi de, İyi Parti'yi de baraj altında kalmaktan kurtaran ve iktidara karşı "tahrip siyaseti" izleyen Kılıçdaroğlu'nun gizli gücünü gösteriyor. Karşımızda kendi partisinin oyunu artıramayan ama siyaset mühendisliğiyle muhalefeti dizayn eden bir Kılıçdaroğlu var. Bir anlamda 6'lı masanın "tek adamı"...
İyi Parti'den gelen tek tük itirazlar da süreci renklendiriyor, o kadar. Zaten DEVA, Gelecek, Saadet ve DP'nin itiraz edecek durumu yok. Bu halleriyle Meclis'e bile giremeyecekleri için CHP'ye mecburlar.
Peki, bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına yeter mi?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ