Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastının katil zanlılarından emekli albay Mustafa Levent Göktaş'ın, Interpol tarafından kırmızı bülten çıkartılmadan önce Bulgaristan'a sığınma talebinde bulunduğu ancak bunun iade sürecini etkilemesinin beklenmediği bildirildi.
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Göktaş, Interpol tarafından kırmızı bülten çıkartılmadan önce Bulgaristan'a sığınma talebinde bulundu.
Geçen hafta Türkiye'ye iadesiyle ilgili davası görülen Göktaş'ın bu talebinin Bulgar makamlarınca kabul edilmemesi bekleniyor.
Bulgaristan'da cezaevinde tutulan Göktaş'ın, Türkiye'ye iadesine yönelik karar verileceği tahmin ediliyor. Göktaş'ın, bu karara, avukatı aracılığıyla bir üst mahkemede itiraz edebileceği ancak bunun süreci etkilemeyeceği öngörülüyor.
MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ'IN BULGARİSTAN'A SIĞINMA TALEBİNDE BULUNDUĞU ORTAYA ÇIKTI! | VİDEO İZLE
NE ZAMAN İADE EDİLECEK?
Konuyla ilgili canlı yayınında son gelişmeleri aktaran A Haber muhabiri Sevda Dükkancı, "40 gün boyunca tutukla kalacak. Bu ülkeye sığınma talebinin kabul edilmeyeceği biliniyor. Sebebi bu ülkede Avrupa mevzuatının yerel mevzuatın üzerinde bulunuyor. En geç 1.5 ay içerisinde Türkiye'ye iade edilebilir. İlk önce yakalandı ancak daha sonra serbest bırakıldı ancak Interpol tarafından kırmızı bülten çıkarıldığında tekrar yakalandı." dedi.
FETÖ'CÜLER İADE EDİLMİŞTİ
Bulgar makamlarının daha önce de teröristleri iade etiğine dikkat çeken Dükkancı, "Bulgar makamları daha önce başta FETÖ'nün kasası olarak bilinen Abdullah Büyük olmak üzere tam 70'den fazla kişiyi iade etmişti." ifadelerini kullandı.
NECİP HABLEMİTOĞLU SUİKASTI ZANLILARINDAN MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ'IN AVUKATLIĞINI FETÖ SANIKLARININ AVUKATI ÜSTLENDİ
Ergenekon, Balyoz ile Oda TV soruşturma ve davalarındaki sanıkların avukatlığını Serkan Günel ve Kazım Yiğit Akalın'la birlikte yapan Hüseyin Ersöz geçtiğimiz gün, Bulgaristan'da yakalanan Hablemitoğlu suikastı zanlılarından emekli albay Mustafa Levent Göktaş'ın avukatlığını sürdüreceğini açıkladı.
Ersöz'ün, Atatürkçü kimliği ile bilinen Hablemitoğlu'nun katil zanlılarından birine avukatlık yapacağını açıklaması kafalarda soru işaretleri bıraktı. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Fetullah Gülen'in cemaat yapılanmasını, organizasyonunu ve eylemlerini anlattığı 'Köstebek' adlı kitap üzerinde çalıştığı sırada 18 Aralık 2002'de evinin önünde öldürülmüştü.
FETÖ'CÜ İSİMLERİ DEFALARCA ZİYARET ETTİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞTI
Daha önce de FETÖ'nün finans ayağında kritik rolleri olan işadamlarının avukatlığını yapan Ersöz, Günel ve Akalın'ın Silivri'de FETÖ'cü isimleri defalarca ziyaret ettiği ortaya çıkmıştı.
MEKTUBU ERSÖZ SERVİS ETTİ
Akalın'ın, FETÖ borsası şebekesi içerisinde yer aldığı belirlenmiş, 2 yıl 6 ay hapis ve 1 milyon 395 bin 360 lira adli para cezasına çarptırılmıştı. Göktaş'ın yazdığı mektubu, yakalanmasından 3 gün önce basına servis edenin de Ersöz olduğu iddia edildi.
Kırmızı bültenle aranan Göktaş hakkında hazırlanan iade dosyası dün Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı'nca Bulgaristan İnterpol'e gönderildi. Göktaş da Bulgaristan Haskovo'da ilk kez hâkim karşısına çıktı.
KELEPÇELİ GETİRİLDİ
Göktaş, adliyeye el ve ayakları kelepçeli olarak getirildi. Sabah'ta yer alan habere göre, savcılık Göktaş'ın tutukluluk süresinin 40 gün uzatılmasını istedi.
ÖNCE NATO'CU SONRA FETÖ'CÜ
Öte yandan konuyu 6 Eylül'de köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Bugüne kadar Abdi İpekçi'den Uğur Mumcu'ya onlarca suikastın tetikçilerine ulaşılsa da "emir veren"lerine ulaşılamadı. Kafamızda yakalanmayan "hayali" bir ABD Gladyosu vardı. Oysa asıl uygulayıcılar içeridekilerdi. Onlar içimizden birileriydi ve ABD adına cinayet işliyor, suikast yapıyor veya toplumu birbirine düşüren işlere imza atıyordu. İçlerinde tescilli ajanlar da olabilir ama çoğu bunu Türkiye'nin "yararına" yaptığını sanıyordu. Önce NATO'cuydular, sonra FETÖ'cü olarak çıktılar karşımıza. 15 Temmuz'da el ele verip "Yurtta Sulh Konseyi" kurdular." dedi.
İşte Övür'ün 6 Eylül'deki yazısı;
LEVENT GÖKTAŞ VE BOZKIR'IN SARSICI İTİRAFLARI
Yazar Necip Hablemitoğlu suikastını organize ettiği iddia edilen Özel Kuvvetler'in eski MAK Komutanı Levent Göktaş, Bulgaristan'da yakalandı.
İşin yakalanma kısmıyla ilgili soru işaretleri olması şaşırtıcı değil. İşin içinde çok daha şaşırtıcı şeyler var. En başta da sözü edilen isimler ve kurumları. Bildiğim kadarıyla Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi ve şimdiki adıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı tarihinde ilk kez bu düzeyde bir subay grubu suikastla suçlanıyor ve tutuklanıyor...
Bundan daha şaşırtıcı ne olabilir?
Levent Göktaş bu grubun en önemli ismi... Onu önemli kılan da sadece Özel Kuvvetler mensubu olması, terörle mücadelede madalya alması veya İnan Kıraç'la ilişkisi değil, hep faili meçhul kalan siyasi suikastlarla ilgili ilk kez "emir veren" biri olduğu iddiası.
Bugüne kadar Abdi İpekçi'den Uğur Mumcu'ya onlarca suikastın tetikçilerine ulaşılsa da "emir veren"lerine ulaşılamadı.
Kafamızda yakalanmayan "hayali" bir ABD Gladyosu vardı. Oysa asıl uygulayıcılar içeridekilerdi. Onlar içimizden birileriydi ve ABD adına cinayet işliyor, suikast yapıyor veya toplumu birbirine düşüren işlere imza atıyordu. İçlerinde tescilli ajanlar da olabilir ama çoğu bunu Türkiye'nin "yararına" yaptığını sanıyordu.
Önce NATO'cuydular, sonra FETÖ'cü olarak çıktılar karşımıza.
15 Temmuz'da el ele verip "Yurtta Sulh Konseyi" kurdular.
Yakın tarihimiz, gayri nizami harp yöntemiyle Türkiye'nin nasıl kuşatıldığının örnekleriyle dolu.
Ukrayna'da yakalanıp getirilen Nuri Gökhan Bozkır işte bu sistemin eskiden nasıl işlediğini çok çarpıcı bir biçimde deşifre eden itiraflarda bulundu.
İlk kez gazeteci Zihni Çakır, 2014'te FETÖ Çatı davasında Bozkır'ın, Hablemitoğlu'nun katilinin bugün tutuklanan Tarkan Mumcuoğlu olduğunu söylediğini kayıtlara geçirdi.
İddia sarsıcıydı; çünkü suikastı planladıkları iddia edilen Göktaş ve arkadaşları ile yazar Necip Hamblemitoğlu aynı milliyetçi-Atatürkçü düşünceye sahipti.
Bu bütün ezberleri bozan bir itiraftı. Geçmişte hep tersi düşünülüyordu.
Solcu aydını ülkücüler, ülkücü aydını solcular, laik aydını şeriatçılar öldürüyor ve katiller bulunsa da planlayıcılar bulunamıyordu.
Ve herkes de birbirini suçluyordu. Halen de durum çok değişmiş değil.
Hablemitoğlu suikastı bu kirli tarih açısından turnusol kâğıdı niteliğinde. Ama hâlâ suikastın neden işlendiği bilinmiyor.
Çözme iradesi bile eleştiriliyor.
İtirafçı Bozkır dahil kimse net değil. Yargı çevrelerinde Bozkır'ın 5-6 farklı senaryo anlattığı söyleniyor. Mesela cinayetin işlendiği saatlerde HTS kayıtlarına göre, telefonun sim kartını çıkarttığı, arkasından birkaç farklı isimle konuştuğu tespit edildiği halde, suikastla ilgili en ince ayrıntıları hatırlayan Bozkır bunları hatırlamıyor.
Bu anlatımlarda dikkat çekici bir not daha var.
Bozkır, "katil" diye suçladığı Tarkan Mumcuoğlu'nun hem Necip Hablemitoğlu'yla hem de gazeteci Soner Yalçın'la Alman Vakıfları ve bir senaryo üzerine konuştuklarını da iddia ediyor. Sonra da konuştuğu o isimlerden biri öldürülüyor.
Doğru mu bilmiyorum ama dehşet verici... Göktaş, yakalanmadan önce yazdığı mektupla bütün iddiaları reddediyor.
Ama bu, şu gerçeği değiştirmiyor: İtirafçı Bozkır, neden Göktaş ve yakın arkadaşlarını böylesine ağır biçimde suçlasın... Bu sadece bir iç hesaplaşma mı yoksa dış operasyon mu?
Yazar İsmail Nacar'ın şu tespiti hiç de yabana atılacak gibi değil:
"Irak operasyonuna hazırlanan ABD, yeni AK Parti hükümetine mesaj verdi. Bize karşı çıkarsan, sistemin gerçek sahipleriyle seni karşı karşıya getiririz." Getirdiler de...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
