"BİR İNSAN BU KADAR YALAN SÖYLEYEBİLİR Mİ?"
Ne kadar acı değil mi? İnsanın gözleri doluyor bir anda. Yani bu kadar oradaki salondaki insanın gözünün içine bak baka ve kameralar karşısında Türkiye'nin gözünün içine baka baka bir insan bu kadar yalan söyleyebilir mi?
Ben iki gündür çok sayıda programa katıldım. Katılmayı arzu etmenin nedenlerimden biri bu. Çünkü bu yansıyan görüntülerin öncesi ve sonrası var. Bunları anlatabilme adına ben programlara çıkmayı kabul ediyorum.
GÖRÜNTÜLERİN ÖNCESİNDE NE VAR?
Bu görüntünün öncesinde ne var? Adı geçen şahıs Özcan Alper çok uzun bir konuşma yaptı. Ödülünü alırken, önce ödülü aldı sonra kürsüye geçti uzun bir konuşma yaptı.
Ben oyunculuk mesleğim gereği bu tarz programları festivalleri elimden geldiği kadar takip ediyorum. Birçok programda katıldığımız için az çok bu işin dünya standartlarında da nasıl ilerlediğini biliyoruz. Ödül aldıktan sonra nezaketen ödülü alan kişinin de bir iki cümlesi vardır. Çünkü ardında devam eden bir program var. Sırada ödül alacak insanlar var.
SİYASİ GÖNDERME YAPABİLECEKLERİ BİR ORTAMA DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Dünya standartlarında da çıkan bir iki esprili cümle söyler. Ortamı güldürür iner. Bu Türkiye'de başka bir şeye dönüştü. Gelenekselleşmekteydi bu programa kadar neredeyse Farklı bir şeye dönüştü. Çıkan bunu siyasi göndermeler yapabileceği bir ortama dönüştürmeye çalışıyordu.
NEDEN BÖYLE YERLERİ SEÇİYORLAR?
Festivallerin, sanatın, medyanın, filmin, sinemanın karşılığı var insanların nezdinde. O yüzden orada yapacağı bir konuşma, sokakta yapacağı bir konuşmadan çok çok çok fazla etkilidir. Bu sebeplerden dolayı böyle yerleri seçiyorlar. Farklı sebepleri de vardır mutlaka böyle yerleri seçmelerinin.
Lobiler, lobilerinin yönlendirmeleri, nerelerde fonlanıyorlarsa onların taleplerinde konuşmalar bunlarda ayrı bir konu. Ama en çok nedenlerinden biri de çok ses getireceği için böyle programları tercih ediyorlar.
SALONDA OLAN SÖZDE SANATÇILARA TEPKİ
Salonda yaşananlara ve oyuncuların tavrına değinen Burak Haktanır sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zaten hazırmış sıkılmış yumruğa duvar" sözleri aklıma geldi. O kadar hazırmış ki salon. O salonun hali sektörün halidir. Sanat camiası diye çok geniş yelpazede tutmak doğru olmaz. Tamamına vakıf değilim. Oradan anlayabiliriz. İkna etmesine gerek yok hazırlar zaten.
"ALPER VE FİNCANCI İLİŞKİSİ ESKİYE DAYALI"
Özcan Alper, Fincancı ile dostluklarının öncesine değiniyor. "Her sıkıştığımızda ona giderdik ve yardım ederdi diyor." diyor. "Fincancı için bu ödülü alıyorum" deyince salonda destek alkışı koptu ve sahneden indi.
OLAYDA NELER YAŞANDI?
Ben o sahnedeyken ona laf atmadım ve provoke etmedim. İndi sahneden ve yanıma doğru gelirken "Neden yalan söylüyorsun" dedim. "Efendim anlayamadım" dedi ve "Kaç defa sesleneceğim" dedim.
TARTIŞMADA 2. PERDE
Akabinde Selcan hanım çıktı. Konu benim adıma kapanmıştı Üzerime düşeni söyledim ve tepkimi ortaya koydum. Durup durukken bana sataştı. Ben ciddi bir şeyden bahsediyorum! O da benim konuşmamın içeriğine dem vurmaktansa konuşma biçimime takılıyor.
Ortaya çıkan sonuç ise bir önceki arkadaşa destekti. Salonda yapılan alkış üzülerek söylüyorum ki bana değildi. O alkışın büyüğü Selcan'a idi ve beni susturmak için bir yöntemdi. Ben kendimi zor ifade ediyorum Mikrofonda yok. Sağdan gelen sesler "Kes, sahnedekine saygın olsun, uzatma, yeter" gibi sesler bunu de destekliyor.