Sağlıkta kumpası takvim.com.tr manşetleriyle ifşa etmişti! FETÖ'cü doktora "yaralama" ve "iftira" davası

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde, kendisini darp ettiğini öne sürdüğü uzman çavuşun, meslekten uzaklaştırılmasına neden olan doktorun yalanı güvenlik kameralarıyla ortaya çıkmıştı. İftiracı doktor Tahir Tarımer'ın toplumun sinir uçlarıyla oynamaya yönelik kumpasını deşifre eden takvim.com.tr, olayın perde arkasındaki FETÖ bağlantısını ortaya çıkarmıştı. Sosyal medyaki FETÖ sempatizanlarının yalanlarıyla alevlenen kumpası ve sağlık sektörü içindeki kirli bağlantıları deşifre eden takvim.com.tr'nin haberlerinin ardından harekete geçen yargı duruma el koydu. Uzman çavuş yeniden görevine dönerken, meslekten uzaklaştıran kumpasçı doktor hakkında FETÖ soruşturması başlatıldı. Terör örgütü üyeliğinden yargılanan doktor hakkında, "yaralama" ve "iftira" suçlarından da dava açıldı.

Giriş Tarihi :08 Kasım 2022 , 16:28 Güncelleme Tarihi :08 Kasım 2022 , 16:49
Sağlıkta kumpası takvim.com.tr manşetleriyle ifşa etmişti! FETÖ’cü doktora yaralama ve iftira davası

İÇİNDEKİLER

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde bir uzman çavuşla aralarında yaşananlarla gündeme gelen ve memurluktan ihraç edildikten sonra FETÖ üyeliğinden yargılanmaya başlanan eski doktor hakkında, "yaralama" ve "iftira" suçlarından da dava açıldı.

Sanık Tahir Tarımer hakkında hazırlanan iddianame, Muğla Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İddianamede yer alan ifadesinde sanık, olay günü acil servisin sarı alan kısmında kıdemli ve sorumlu asistan doktor olarak görev yaptığını belirtti.

MAHKEMEDE İFTİRALARINI SÜRDÜRDÜ
Sanık Tahir Tarımer, müşteki A.A'nın hastaneye ultrason çektirme talebiyle geldiğini ve bu durumu alandaki doktora ilettiğini aktardı.

İftiralarını sürdüren Tahir Tarımer, şunları söyledi:
Dokor Halil, hastaya önce tetkik yapması gerektiğini söyledi. Seslerin yükselmesi üzerine, işleyişte aksaklık olacağını düşünerek olaya müdahil oldum. O sırada deskte oturuyordum. A.A sedyesinden kalkarak deskin önüne gelerek 'İstediğim gibi konuşurum, istediğim gibi bağırırım, sen kimsin. İsmini, soy ismini söyle' dedi. Bunun üzerine ayağa kalktım.

Hastaneye ait olan ve tüm hastalara yapılan tıbbi müdahaleleri gösterir evrak A.A'nın elindeydi. Ultrason ihtiyacı olup, olmadığını görmek için evraka bakmak istedim. Muayene olmak istemeyerek evrakı teslim etmedi.

Sanık, uzman çavuşun deskin önünden gideceği sırada "Bütün doktorlar aynısınız. Aldığınız para zehir zıkkım olsun, Allah cezanızı versin." gibi söylemlerde bulunduğunu öne sürdü.

FİZİKİ MÜDAHALEDE BULUNMAMIŞ
Müştekinin elindeki resmi evrakı vermeden yürümeye devam edince, peşinden gittiğini öne süren iftiracı doktor Tahir Tarımer, "Elindeki evraka hamle yaparak, ucundan tuttum. O sırada dengem bozulduğu için evrakla yere temas ettim. Evrakı almak için ikinci kez hamle yaptım. A.A, koluyla boynumu koltuk altına aldı. Etrafta bulunan kişilerin müdahalesiyle kolunun altından kurtulabildim. Tehdit ve hakaret içerikli bir söz söylemedim. Ancak kendisi bana hakaret içerikli sözler sarf etti. Fiziki bir müdahalede bulunmadım. Boğazımı sıktığı sırada gözlüğüm kırıldı. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.

BENİ İTİP DUVARA YAPIŞTIRDI
Uzman Çavuş A.A. ise iddianamede ifadesinde, Yatağan Devlet Hastanesine karın ağrısı şikayetiyle gittiğini, tetkiklerin ardından MR ve ultrason işlemleri için Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini belirtti.

A.A., apandisit ve safra kesesi rahatsızlığı şüphesi olduğu için ağrılarının devam etiğini aktardı.

A.A. ifadesini şöyle sürdürdü:
Saat 23.45 sıralarında acil servise giriş yaptım. Daha önce tetkiklerimin yapıldığını, bu durumun göz önünde tutulmasını Dr. Mehmet Halil Demir'e ilettim. O sırada Doktor Tahir Tarımer, 'Bu saatte ultrasonu nereden bulacağız.' dedi. Sedyeden ayağa kalkıp, konuşmaya başladım. T.T sevk evrakını istedi.

Evrakın bana ait olduğunu söyleyerek vermedim. Refakatçimle, evrakla hastaneden ayrılacağım sırada Tahir Tarımer, beni itip duvara yapıştırdı. Bu sırada T.T'nin gözlüğü kırılmış olabilir. Saldırmak için peşimden geldi ve beni tekrar duvara itti.

HAKARET VE TEHDİT YALANI BİR KEZ DAHA KANITLADI
İddianamede, dosyaya sunulan CD ve raporda seslerin tam olarak anlaşılmaması nedeniyle verilen yeni talimatla olay anının gösteren net ses ile görüntü kayıtlarının istendiği ve bilirkişiye gönderildiği vurgulandı.

Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda A.A'nın sanık Tahir Tarımer'e "hakaret" ve "tehdit" içerikli sözler sarf etmediğinin anlaşıldığı bildirildi.

YARALAMA VE İFTİRADAN DAVA AÇILDI
Tahir Tarımer'in uzman çavuş A.A'nın hakaret suçunu işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için iftira içerikli eylemlerde bulunduğu belirtilen iddianamede, sanığın "yaralama" suçundan 1, "iftira"dan da 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

İddianamede, tanıklar N.K. ve N.Ö'nün "yalan tanıklık" suçuna ilişkin Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğuna da yer verildi.

Davanın ilk duruşması 25 Kasım'da görülecek.

ACİL SERVİSTE FETÖ KUMPASI
Acil serviste görevli doktor Tahir Tarımer ile 14 Mart'ta hastaneye apandisit şüphesiyle tedaviye gelen Jandarma Uzman Çavuş A.A. arasında tartışma çıkmış, A.A'nın doktoru darbettiği öne sürülmüştü.

A.A, olay sonrasında hakkında adli ve idari işlem başlatıldığı için tedbiren görevinden uzaklaştırılmıştı. Soruşturma kapsamında güvenlik kamerası kayıtları ayrıntılı şekilde incelenmiş ve dosyadaki tüm delillerle değerlendirilerek A.A. görevine iade edilmişti.

MEMURLUKTAN MEN EDİLDİ
Uzman çavuşun elinden evrak almaya çalıştığı güvenlik kamerasında görülen doktor Tahir Tarımer hakkında ise idari soruşturma başlatılmıştı.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ soruşturmasında adı geçen Tahir Tarımer, 2 ay açığa alınmış, Sağlık Bakanlığınca görevlendirilen müfettişin raporunun ardından da memurluktan ihraç edilmişti.

Hakkında FETÖ'ye üye olduğu gerekçesiyle 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan sanığın Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlanmıştı.

TAKVİM.COM.TR MANŞETLERLE KUMPASI DEŞİFRE ETTİ
Uzman çavuş Ali Akdağlı'nn kendisine saldırdığı yalanını ortaya atan doktor Tahir Tarımer'in FETÖ bağlantısı ortaya çıktı. Emniyet kayıtlarına göre Tarımer, FETÖ'den gözaltına da alınmıştı.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2022/1679 sayılı soruşturma dosyası kapsamında "FETÖ/PDY Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan 4 Mart 2022 tarihinde TEM Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınan doktor Tarımer'in adı adli ifadelerde "terör örgütü organizesinde yapılan iftar yemeğine ve toplantılara katıldığı, sorumlu düzeyde faaliyet gösteren şahıslarla irtibat ve ilişkisinin bulunduğu, örgüt evlerinde kaldığı" şeklinde geçti.

1992 doğumlu Tahir Tarımer, 2018 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. 2022 yılı itibariyle Muğla Köyceğiz Devlet Hastanesi'nde göreve başladı.

2011-2014 yılları arasında FETÖ'nün Ankara yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdi.

Gaziantep'teki öğrenciliği döneminde FETÖ yapılanması bünyesinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren bir örgüt mensubunun ilgilendiği öğrenciler arasında yer aldı.

2021 yılında FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan çok sayıda örgüt mensubunun ifade ve teşhis tutanaklarında ismi geçti. Ayrıca Tarımer'in adı soruşturma kayıtlarında "Örgüte sosyal medya üzerinden para yardımı topladığı", "Örgüt içerisinde çeşitli görevlerde bulunduğu" şeklinde de geçti.



BABASI VE KARDEŞİ DE FETÖ İLE İLİŞKİLİ
Doktor Tahir Tarımer'in babası İlhan Tarımer'in, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Teknoloji Fakültesi'nde profesör ünvanıyla öğretim üyesi olarak görev yaptığı dönemde çevresinde FETÖ/PYD sempatizanı, örgütün görüşlerini benimseyen bir kişi olarak tanındığı, FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında bir süre görevinden uzaklaştırıldığı, bilahare iade edildiği, hakkında 2016'da adli işlem yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı.

Kardeşi Mehmet Levent Tarımer'in adının da FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında 10 Temmuz 2019 tarihinde Mersin'de gözaltına alınan bir örgüt mensubunun ifadesinde; "Mersin'de 2014-2015 yılları arasında FETÖ/PYD kontrolündeki öğrenci evinde kaldığı" şeklinde yer aldığı, FETÖ soruşturmaları kapsamında 2019'da hakkında adli işlem yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği belirlendi.


FETÖ'NÜN SAĞLIK SİSTEMİNİ KİLİTLEME PROJESİ
Türkiye'de sağlık sistemini kilitlemek isteyen kirli odaklar, belirli olaylar üzerinden kendilerine rol devşirerek algı ve propaganda girişimlerine soyundu.

Yeni bir kaos ortamı oluşturmak isteyen terör destekçisi Tabipler Birliği ve FETÖ yuvası sendikalar, sağlıkta şiddet olayını körükleyerek toplumun ve sağlık camiasının sinir uçlarını kaşımayı hedefledi.

Sağlık sistemini kilitlemeye çalışan bu kumpaslarda ise Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) aleni parmağı bir kez daha gözler önüne serildi.

Sağlık üzerinden yeni bir kaos çıkarmak isteyenlerin girişimlerine şöyle bir göz atalım;


"Uzman Çavuş doktor darp etti" yalanı üzerinden FETÖ ile iltisaklı sendikalar toplanıyor Mehmetçik'e dil uzatıyor. Çok geçmeden aslında doktorun uzman çavuşa saldırdığına iliişkin görüntüler ortaya çıkıyor.


"36 saat zorla çalıştırılan sağlık personeli kaza yaptı" başlıkları atılıyor... Ancak genç doktorun normal mesai çıkışında kaza yaptığı belirleniyor.


Son olarak "Darp edilen genç doktor, mahkeme önünde diplomasını yırttı" haberleri dolaşıma giriyor, ancak olayın bambaşka bir yüzü ortaya çıkıyor...

Söz konusu doktor Şeyhmus Baraş'ın hastalanan çocuklarını acil servise getiren bir aileye ağza alınmayacak küfürler ettiği belirleniyor ve bu sebeple olay cereyan ediyor.
FETÖ İLTİSAKLI TERÖR DESTEKÇİLERİNİN SAĞLIK SİSTEMİNİ KİLİTLEME PLANI
Bu 3 başlıkta verdiğimiz algı dolu haberler ve gerçekler aslında FETÖ iltisaklı terör destekçisi sözde sendikaların, Türkiye'deki sağlık sistemini kilitleme çabası olarak gözler önüne seriliyor.

Masum görülen olayları perde arkasında her seferinde sinsi senaryolar beliriyor, bambaşka ilişkiler ve algı çalışmaları ortaya çıkıyor.

Şimdi birkaç örnekle masummuş gibi lanse edilen ancak perde arkasıda bambaşka bir sinsi plan yatan olaylara göz atalım;



Doktor Tahir Tarımer... 14 Mart Tıp Bayramı Günü'nde şiddete uğradığını öne sürmüştü. Kırık gözlüğü ve çektiği görüntüleri paylaşmıştı. Malum sendikalar ise hemen koro halinde devleti suçladı. O doktora sözde şiddet uygulayan kişi ise bir uzman çavuştu.



Ameliyat olduktan sonra onlarca sağlık çalışanın içinden protesto edilerek ayrıldı ve kamuoyunda linç edildi.

Hastanenin güvenlik kameraları ise olayın sinsi bir senaryo olduğunu ortaya koydu. Çünkü, görüntülerde doktorun uzman çavuşa saldırdığı objektiflere yansıyor. Üstelik bu Tahir Tarımer isimli sözde doktorun ilk vukuatı da değil. Tarımer'in bir kadın hastaya bağırıp duvarları yumrukladığı görüntüler de vicdanları sızlattı.


Olayın ardından yapılan araştırmalar ise Tahir Tarımer isimli doktorun Muğla'da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından ifadesinin alındığı, 8 yıldır FETÖ dosyalarında itirafçıların ifadelerine yer aldığı belirlendi.

2011-2014 yılları arasında örgütün öğrenci evlerinde kaldığı, Gaziantep Üniversitesi'nde tıp öğrencilerinden sorumlu olduğu, örgüte sosyal medya üzerinden para yardımı topladığı, örgüt içerisinde çeşitli görevler yaptığı şeklinde bilgiler günyüzüne çıktı.



Doktor Rümeysa Berrin Şen... 23 Ekim 2021 tarihinde evine dönerken trafik kazası geçirerek hayatını kaybetti. Şen'in vefat etmesi üzerine yurt dışındaki FETÖ'cü hesaplara alçak bir algı operasyonu yürüterek, "36 saatlik nöbet sonrası kaza geçirdi" şeklinde gündem yapıldı. Söz konusu iddiaların tümünün yalan olduğu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarıyla ortaya çıktı.



TERÖR DESTEKÇİSİ TTB'DEN YALAN VE ALGI ÇALIŞMASI
Teröristbaşı Abdullah Öcalan için özgürlük isteyen, Türk askerine dil uzatan ve sözde Ermeni soykırımını savunan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı olay üzerinden kendisine pay devşirerek yalan ve algı çalışmaları yürüttü.

Fincancı, "Doktor Rümeysa Berrin Şen'in ölümü ile ilgili, "Aslında iş kazası da tgrafik kazası da değil. Siyasi otorite bu kazaya yol açmıştır" ifadelerini kullandı.



Doktor Şeyhmus Baraş... Çocukları 39 derece ateşle yanan aile, Doktor Şeyhmus Baraş'ın çalıştığı tıp merkezinin acil servisine başvuru yaptı. Aileden hem muayene hem de ilaç için para talep edildi. SGK ile yapılan anlaşmaya göre, tıp merkezinin acilden gelen hastalar için bedel talep etmeden hizmet vermesi gerekiyor. Bu usulsüzlük nedeniyle tıp merkezine defalarca ceza kesildi. Bunun üzerine devlet hastanesine gitmek isteyen aile, doktor Şeyhmus Baraş tarafından ağza alınmayacak küfürlere maruz kaldı ve merkezden kovuldu... Ailenin diğer yakınlarının durumdan haberdar olması üzerine kavga çıkıyor ve küfürbaz Şeyhmus Baraş darp ediliyor.

Olayla ilgili gözaltına alınan 3 kişi önce serbest bırakıldı sonra da tekrar gözaltına alınıp tutuklandı. Doktor Baraş ise olayı çarpıtıp mağdur ayağına yattı. Basın toplantısı düzenleyip adliye önünde diplomasını yırtarak ucuz bir şova kalkıştı. Kendisi özel sektörde çalışmasına rağmen kamuda çalışan bütün doktorları istifaya davet etti.


FETÖ İLTİSAKLI HEKİMSEN'İN KİRLİ PLANI
FETÖ iltisaklı HEKİMSEN de Şeyhmus Baraş'a destek çıkıp tüm doktorları istifaya çağırarak salık sistemini kilitleme hedefinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Hekim hakları ne zaman gündeme gelse bir el ortamı gerip adım atılmasını engelliyor. FETÖ sağlıkta şiddeti hem körüklüyor hem de sebep olduğu bu kaostan besleniyor.




DARP EDİLDİĞİ İDDİA EDİLMİŞTİ: O HEKİM OLAY YERİNE SONRADA GELDİ
Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde yaşanan bu olayın adli makamlar tarafından incelenmesinin ardından ortaya bambaşka bir tablo çıktı.

Hasta yakınlarının ifadesinde darp edildiğini söyleyen Şeyhmus Baraş isimli hekimin olay yerine sonradan geldiği anlaşıldı.

HASTA YAKININA EDİLEN KÜFÜR OLAYIN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ: "S...TİRİN GİDİN O ZAMAN"
Söz konusu hasta yakınlarından hem muayene ücreti hem de ilaçlar için ayrı bir para talep edilince olayın farklı bir boyut kazandığı gözlemlendi. Durum karşısında hastayı devlet hastanesine götürmek isteyen aileye hekim tarafından edilen yakışıksız bir küfür ile yol gösterildi. Bu durumun ardından sinirlerine hakim olamayan vatandaş ise arbede çıkarıyor.

DOKTORDAN UCUZ ŞOV!
Küfür edip hasta yakınıyla arbede yaşayan hekim cephesi ise olayı çarpıtarak 'mağdur' algısı oluşturmaya çalıştı. "Bu meslek artık yürütülemez her gün bir şiddet olayı ile karşı karşıyayız. İstifa ediyorum. Diplomamı yırtıyorum." diyerek adliye önünde büyük bir şova imza attı.



GÖRÜNTÜLERİ MEDYAYA SERVİS EDİYOR
Daha sonra doktor Şeyhmus Baraş, medya kuruluşlarına haber vererek görüntüleri paylaştı. Kendisi özel sektörde çalışmasına rağmen kamuda çalışan herkesi istifaya davet etti.

TİYATROCU HEKİM FETÖ OKULUNDA EĞİTİM GÖRMÜŞ!
Öte yandan Şeyhmus Baraş ismi mercek altına alındığında çok çarpıcı detaylar da günyüzüne çıktı.

Baraş'ın 2008-2010 yılları arasında Gaziantep'te FETÖ/PDY kontrolü altındaki bir okulda eğitim gördüğü daha sonrasında Kahramanmanaraş Sütçü İmam Üviversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim gördüğü 2017 yılında mezun olduğu öğrenildi.



ABLASI FETÖ'DEN 2018'DE GÖZALTINA ALINMIŞ
Şeyhmus Baraş'ın ablası olan 1988 doğumlu Zeliha Kurul isimli şahsın FETÖ/PDY kontrolündeki Aktif Eğitim Sendikası'nın 2014'teki üyeleri arasında yer aldığı, 2018 yılında FETÖ soruşturması kapsamında İstanbul'da gözaltına alındığı ve hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan takipsizlik kararı verildiği edinilen bilgiler arasında.

KARDEŞİ DE FETÖ OKULUNA AYAK BASMIŞ
Şeyhmus Baraş'ın 2002 doğumlu kardeşi Halef Baraş, 2013 - 2014 yılları arasında FETÖ/PDY kontrolündeki bir okulda eğitim gördü.



FETÖ İLTİSAKLI HEKİMSEN SAHNEDE
Viranşehir'de yaşanan bu olay sonrası "sağlık sisteminde sorun var" algısı yaratıp toplumu yanlış yönlendirme peşine düşen FETÖ ve işbirlikçileri ise yine sahneye çıktı.

HEKİMSEN basın açıklaması ile herkesi istifaya ve isyana çağırdı.

HEKİMSEN'den yapılan açıklamada, "Bu olay da, basın-yayın ve yetkililerin zaman içinde hekimleri nasıl değersizleştirdiğinin bir örneğidir. Hekimlerin güvenliği sağlık kurumlarında sağlanamamaktadır. Sağlık Bakanlığımıza sunduğumuz hemen hemen tüm koruyucu önlemler alınmamıştır. Daha önce aldığımız 46 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden Siverek Devlet Hastanesinde 12.04.2022 tarihinde iş bırakma eylemi ve basın açıklaması yapılacaktır. Bu kapsamda yataklı servis, diyaliz, acil servis, hematoloji, onkoloji, nefroloji, covit poliklinik hizmetleri hariç tüm poliklinik hizmetleri, elektif ameliyatlar ve kurul rapor hizmeti verilmeyecektir" ifadelerini kullandı.

HEKİMSEN'in başını çektiği doktorların haklarını savunuyor gibi görünen sendikaların özellikle FETÖ'nün cirit attığı platformlar haline gelmesi ise dikkatlerden kaçmadı.

HEKİMSEN GENEL BAŞKANI ADİL KURBAN'DAN SKANDAL SÖZLER
Hekimsen Genel Başkanı Adil Kurban'a ait bir konuşmada özellikle kaos çağrısı, doktorlar üzerinden sahnelenen kirli oyunun izleri dikkat çekiyor. Sendika üyesi doktorlara yönelik olduğu iddia edilen konuşmasında Kurban, vatandaşın hastalığı ile ilgili skandal sözler sarfediyor. "Hastalar şimdi zırlıyor hiç meraklanmayın, üçüncü gün kıyameti koparacaklar" gibi sözlerle doktorlara sağlık hizmetini aksatması, hükümetin vatandaşla karşı karşıya kalması için akıl veren Kurban şöyle konuşuyor:

"Biz adeta bir kar tanesi gibiydik şimdi böyle çığ gibi oldu. Emin olun ben Adrasan'da anlaştığımız bir yer vardı, oranın sahibi beni aradı rahatsızmış. Hocam hastaneye gittim kapalı diyor. Hastanede uzmanlar hizmet vermiyor diyor. Adrasan'da iki yer var. Hem Adrasan hem Kemer o bölgede iki hastane var ikisi de kapalı. Tunceli'ye kadar kapalı. Van Ağrı'ya kadar kapalı. Çok fazla hastane kapalı. Ben 40 bin diye tahmin etmiştim ama oran çok daha fazla. Çok büyük oranda bir katılım var buna. Hastalar şimdi zırlıyor şimdi hiç meraklanmayın. 3. gün kıyameti koparacaklar. Velhasıl hiç problem değil. Zaten bizim sayımız arttıkça etkimiz artacak. Yakında sayımız arttığı için bizi mütemadiyen çağırıyorlar. Psikolojik olarak olayı bir değerlendirin. Yani biz böyle eylem yaptığımız için hemen bize böyle bütün taleplerimiz pata küte verilse ne olur biz şantaj yapar gibi eylem yaparız değil mi? Bu tür birşeyden korkuyorlar. Onların verdiği tepkiyi şu an izlemekteyiz. Bunlar tepki vermez. Verirlerse hata edeceklerini bilirler. Ama ciddi bir hazırlık yapıyorlar ve yapacaklar. Ben size demiştim, programlarda da demiştim.

"GEREĞİNİ DE YAPACAĞIZ ENDİŞELENMEYİN"
Her yerde dedim arkadaşlar 14 Mart'a bir şey yetişmez dedim. Bakanlıklar birbirleriyle anlaşamıyorlar. O bir şey diyor diğeri bir şey diyor. Toplantı yapamamışlar nerede bir şey yetiştirecekler. Mümkün değil. Mesela Maliye Bakanının önerdiği bildirilmiş Sağlık Bakanlığı da boşuna verme diyor bu kabul edilmez diyor. Hekimler tarafından kabul edilmez diyor. Şimdi bunun kavgası oluyor. Başdanışman bir yandan onları koordine etmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanının emrini onlara iletiyor falan filan da. Şu anda hiçbir şey yapılamamış durumda. Yapılamaz bu kadar süre içinde. Bütün sorunlar bizi bekliyor zaten yapılamaz. Sanki her şey bizim kurulmamızı ve çözmemizi bekliyormuş gibi. Gereğini de yapacağız endişelenmeyin. Ama şu anda bunların 14 Mart'a yetişmesi mümkün değildi. Bunları lütfen anlayın, yetişemezdi bir kere pratik olarak mümkün değil.

"YAKINDA ÇOK ŞEY DEĞİŞECEK"
Ayrıca bir iki ay içinde çok anlamlı düzeyde şeyler değişecek. Bizim aleyhimize değişsin diye zaten ağırlığımızı koyacağız meraklanmayın. Akabinde de bu iş çok ciddi. Bizim rızamız olmadan bir kanun bile çıkarılamayacak bizim hakkımızda. Lütfen bundan da emin olun. Kıyameti koparırız. Sayımız da gün geçtikçe artıyor. Kuruluşu aşamasında 20 bine ulaştı sayımız. Diğer sendikalar için kimseye söz veremem kusura bakmayın. Biz kendi sendikamız için söz veririz. 21 bini doldurduk şu an çok anlamlı bir rakam. Başvuru tabi. Bunlar bir de onaylanınca 3. sendikasız o zaman masada oturacak sendikayız. Bakın bir kere sevinecek birşeyimiz daha var, masada da kıyameti koparabiliriz. Yani gereken herşeyi yapacağız lütfen endişelenmeyin. Şu an siz dinlenin tatiliniz yapın kafanızı dinleyin. Ailenizle gezin gidin yemek yiyin. Hiçbir şeyi takmayın . Yani siz şu an tatildesiniz öyle varsayın."

Bu arada Hekim-Sen genel Başkanı Adil Kurban'ın Youtube'da Risale Akademisi hesabına konuk olarak, "Risale-i Nur'un Mili Eğitim Bakanlığı müfredatına girmesi gerektiğini" söyledi.

HEKİM-SEN'DEKİ FETÖ İZİ
8 Ağustos 2018 tarihinde HEKİMSEN (Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası) adıyla kurulan yapı Hekim-Sen (Hekim Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu) olarak güncellendi.

Merkezi Kocaeli'nde.

Sendikal faaliyetlere son dönemde başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının "kaybolan saygınlığını geri kazandırma" gerekçesiyle girdi.

Kurucu (7) üyeden sadece *İbrahim Taka'nın FETÖ/PDY "Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme veya Üye Olma" suçundan adli kaydının olduğu tespit edildi. FETÖ terör örgütü mensubu 3 şahsın ifadesinde adının geçtiği, kız kardeşi Ümeyye Taka Aydın'ın cezaevlerinde tutuklu/hükümlü bulunan FETÖ/PDY terör örgütü üyelerine maddi yardımda bulunduğu belirlendi.

HEKİMBİRLİK SEN VE TABİP-SEN'DE DE CİRİT ATIYORLAR
Hekim Birlik Sen (Hekim ve Sağlık Çalışanları Birliği Sendikası) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 16 Aralık 2021 tarihli onayı ile 28 Aralık 2021'de kuruldu.

Merkezi İzmir'de.

Kuruluş amacının TTB (Türk Tabipler Birliği)'nin sendikal yapıdan bağımsız meslek örgütü olması nedeniyle, yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde hekimlerin hak menfaatlerini koruyamaması olduğu, kurucu 7 üyeden sadece 1'inin "eski eşinin" Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesinde PKK/KCK terör örgütü sempatizanı öğrenciler tarafından 26.11.2001-05.12.2001 tarihleri arasında Kürtçe'nin seçmeli ders programına alınması ile ilgili düzenlenen imza kampanyasına katılım gösterdiği tespit edildi.

TABİP-SEN (Tabip ve Diğer Sağlık Çalışanları Sağlık ve Sosyal Hizmetler Kamu Görevlileri Sendikası) 17 Ocak 2022 tarihinde kuruldu.

Kuruluş amacının TTB (Türk Tabipler Birliği)'nin ideolojik/siyasal hareket etmesi, hekimlerin/sağlık çalışanlarının sorunlarına karşı gerekli/yeterli mücadeleyi sağlayamaması olduğu, sendikaya katılan/katılmayı düşünen hekimlere/sağlık çalışanlarına 'Kapıdan girdiğinizde ideolojileriniz dışarda kalacak' şeklinde söylemlerde bulunulduğu belirlendi.

Sendika adresi İstanbul'da.

22 kurucu üyesi olan Tabip-Sen'in özellikle muhafazakar görünüp radikal unsurların yer aldığı, hekimleri birlik olmaya davet edip, diğer sendikaları da örgütleyip eylem yapmalarına cesaret veren bir işleve sahip olduğu dikkat çekiyor. Tespitlere göre, üye sayısı en az olmasına rağmen (2 bin gibi), iktidar yanlısı göründüğü için diğer sendikalara da meşruiyet kazandıran, FETÖ ve terör örgütlerinin faaliyetlerini kolaylaştıran bir işlev üstlendiği kaydedildi.

RADİKAL GRUPLAR SENDİKALAR İÇİNDE
Kuruculardan biri PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması DYGM (Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi) içerisinde faaliyet yürüten Harran Üniversitesi öğrencilerinin kurduğu HÖDER (Harran Öğrenci Derneği) organizesinde, 31 Aralık 2012 tarihinde tanışma gecesi adı altında düzenlenen konsere katılım sağladığı, bir başka ismin FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik Edirne'de yapılan operasyonda gözaltına alınan şahsın ifadesinde adının geçtiği, bir başka ismin El Kaide yanlısı Fatih merkezli bir grubun güdümünde Elazığ'da faaliyet yürüten şahıslar ile irtibatlı olduğu, bir başka ismin de M. İ.'nin kurduğu radikal bir örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğü, bir başka isim hakkında FETÖ/PDY terör örgütü mensubu olduğu şeklinde CİMER ihbarı bulunduğu, bir başka ismin de El Kaide terör örgütüyle iltisaklı faaliyet yürüten M.R.K. ile irtibatının bulunduğu tespit edildi.



SAĞLIK SİSTEMİNE ÇOMAK SOKMALIYIZ
Öte yandan Tabip-Sen Başkanı Ahmet Erçek'in de "Biz sağlık sisteminin tekerine çomak sokacak eylemler geliştirmeliyiz." ifadeleri kumpasın en net kanıtlarından.

Erçek, bir Youtube kanalında sağlık sistemini bozmaya yönelik eylemleri savunmuştu.

"Birkaç gün yapılan iş bırakma eyleminin kamu hizmetlerinin aksatmasının mümkün olmayacağını" ifade eden Erçek, "Eğer birkaç gün yapılan iş bırakma eylemi ile sağlık sistemi aksayacaksa bayram seyran, yılbaşı ve 1 Mayıs'ın da kaldırılması gerekir." demişti.

Eyleme katılan hekimlerin karşılaşabileceği durumlar hakkında da konuşan Erçek, hekimlerin eyleme katılmasıyla yasal hak kullanımı söz konusu olduğunu iddia etmişti.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN