Başkan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Grup Toplantısından önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, Artvin Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin 7 yılda elde edeceği gelirle kendini finanse edeceğine dikkati çekerek, "35 milyar liraya bu barajımızı milli bütçeden gerçekleştirdik. Bay Kemal görüyorsun işte. Neyi, nereden, nasıl yaptığımızı öğren, sonra 'Kaynak nereden?' deme. Yeri gelir milli bütçeden, yeri gelir uluslararası piyasadan ama biz yaparız. Aramızdaki fark bu." dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, toplantının ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz etti.
Bu sabah erken saatlerde meydana gelen Düzce Gölyaka merkezli 5,9 şiddetindeki depremi hisseden tüm vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, geniş bir alanda etkisini hissettiren depremde yaralanan vatandaşlara Allah'tan acil şifalar temennisinde bulundu. Erdoğan, "Deprem, Gölyaka'da çok sayıda binada hasara yol açmakla birlikte hamdolsun vahim bir yıkım ve kayıpla karşılaşmadık." diye konuştu.
Erdoğan, kurumların, depremden etkilenen yerlerde gereken tespit ve telafi çalışmalarını yürüttüğünü belirterek, "Türkiye'yi depreme hazırlamak için son 20 yıldır TOKİ projelerinden kentsel dönüşüm faaliyetlerine kadar geniş bir yelpazedeki çalışmalarla bina altyapımızı yeniliyor kurumsal kapasitemizi genişletiyoruz. Bu amaçla 2022'yi Deprem Tatbikat Yılı ilan ederek 94 binin üzerinde faaliyet yürütmüştük. Gölyaka depremi, hem deprem gerçeğinin ne kadar yakınımızda olduğunu hem de yürütülen çalışmaların hızlandırılması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Rabb'im ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, kazadan beladan muhafaza eylesin, beterinden korusun." sözlerini sarf etti.
"TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUMUZUN ALTYAPI SEMBOLÜ OLARAK HOŞ GELDİN DİYORUZ"
Başkan Erdoğan, dün hizmete açtıkları Artvin Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin, yeni Yusufeli yerleşim bölgesinin ve yeni Yusufeli yollarının ülkeye ve millete hayırlı olması temennisinde bulundu.
Gövde yüksekliği bakımından Türkiye'nin en büyük, dünyanın 5. büyük barajı olan Yusufeli'nin üreteceği enerji ve depolayacağı suyla ülkenin gelişmesine çok önemli katkılarda bulunacağına işaret eden Erdoğan, "Yusufelili kardeşlerimize ülkemizi bu hizmeti kazandırmak için evlerini, iş yerlerini, geçmişlerini geride bırakıp yeni yerleşim yerine taşınarak yaptıkları fedakarlık için tekrar şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. İlçe merkezindeki konutları, iş yerleri, kamu hizmet binaları, köy evleriyle yepyeni pırıl pırıl, modern bir Yusufeli inşa ederek kardeşlerimize şükranlarımızı ifade etmeye çalıştık. Togg'u Türkiye Yüzyılı Vizyonumuzun teknoloji alanındaki sembolü olarak alkışlarla karşılamıştık. Yusufeli Barajı'na da Türkiye Yüzyılı Vizyonumuzun altyapı sembolü olarak hoş geldin diyoruz." ifadesini kullandı.
Yusufeli Barajı'nın ülkeye kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür eden ve onları kutlayan Erdoğan, "muhteşem" olarak nitelendirdiği projeye ilişkin video görüntülerini izletti.
"RABB'İM HEPİMİZİ ESERİ OLMAYAN GAFİLLERDEN UZAK EYLESİN"
Erdoğan, Yusufeli Barajı'nın, ekonomiye yıllık 5 milyar liralık katkı sağlayacağına dikkati çekerek, "Yılda 5 milyar lira inşallah buradan geri dönüşüm var. Bu ne demek? 7 yılda bu gelirle kendini finanse edecek. 35 milyar liraya bu barajımızı milli bütçeden gerçekleştirdik. Bay Kemal görüyorsun işte. Neyi, nereden, nasıl yaptığımızı öğren, sonra 'Kaynak nereden?' deme. Yeri gelir milli bütçeden, yeri gelir uluslararası piyasadan ama biz yaparız. Aramızdaki fark bu." diye konuştu.
Erdoğan, projeye işaret ederek, "Görüldüğü gibi ülkemize gerçekten iftihar verici bir eser kazandırdık. Ne diyor gönül sultanı, 'Kamil odur ki, koya dünyada bir eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser. Rabb'im hepimizi eseri olmayan gafillerden uzak eylesin." dedi.
Türk Devletleri Teşkilatı ve G20 Liderler zirvelerine katılarak Türkiye'nin çok yönlü diplomasi çabalarında yeni mesafeler katedilmesini sağladıklarını anlatan Erdoğan, yürüttükleri diplomasi trafiğiyle ilgili kapsamlı değerlendirmelerini, kabine toplantısı sonrasında yapacağını bildirdi.
Başkan Erdoğan, Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısı faillerinin ve bağlantılarının kısa sürede aydınlatıldığını, bombayı koyan terörist ile ona yardımcı olan çok sayıda kişinin bulundukları yerlerde yakalanarak adalete teslim edildiğini söyledi.
Saldırıya karışanların nerede olursa olsun mutlaka bulunacağını belirten Erdoğan, "Dökülen masum kanlarının hesabı misliyle sorulacak, cezası kesilecektir." dedi.
Türkiye'nin ülkeye ve millete yönelik saldırılara karışan teröristlerle, onlara yardım eden herkesi sınırları içinde ve dışında tespit etme, yakalama, cezalandırma kabiliyetine ve gücüne sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İstanbul'daki eylemi timsah gözyaşları ile kınayanların gerçek yüzleri hemen arkasından başlattığımız operasyonlara verdikleri tepki ile ortaya çıkmıştır. Suriye'de kontrolleri altında tuttukları bölgelerden ülkemize yönelik herhangi bir tehdit gelmeyeceği güvencesi veren güçlerin bu sözlerini tutamadıkları ve tutamayacakları son olayla bir kez daha anlaşılmıştır. Biz yaptığımız her anlaşma gibi Suriye sınırlarımızla ilgili ahitlerimizde de sonuna kadar sadık kaldık ama madem karşımızdakiler kendi sözlerini tutamıyor, yapılan anlaşmanın gereklerini yerine getiremiyor öyleyse bizim kendi başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur. Bizim her sözümüz gibi bu beyanımızın da gerisinde çok somut gerekçeler, haklı sebepler, inkarı mümkün olmayan hakikatler var."
SURİYE TOPRAKLARINDAN SINIR ŞEHİRLERİNE YÖNELİK SALDIRILAR
2015'ten bugüne kadar Suriye topraklarından sınır şehirlerine yönelik saldırılara ilişkin Erdoğan, "Suriye sınırlarımızdaki Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak illerimize son günlerdekiler ile birlikte 764 havan, roket, füze saldırısı yapılmıştır. Bu saldırılarda 32 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 261 vatandaşımız yaralanmıştır." bilgisini verdi.
Erdoğan, son 7 yılda yaşanan saldırılara ve terörü kaynağında yok etmek için atılan adımlara ilişkin görüntüleri izlettirdi.
Bazı kişilerin Türkiye'nin sınırlarının güvenliği için yaptığı harekatları ve terör örgütünün buna karşı geliştirdiği yöntemleri kavrayamadığını ifade eden Erdoğan, "Hamdolsun milletimiz her şeyin farkındadır. Bölücü terör örgütü ülke içinde eylem yapma kabiliyetini yitirdikçe sınır ötesinden gerçekleştirdiği saldırılarına ağırlık vermektedir. 20 yıl önce göreve geldiğimizde terör Türkiye'nin sorunlarının sıralamasında birinci sıradaydı. Peki şimdi nerede? Şimdi artık gerilerde. Bu bir iradenin, bu milletin iktidarına olan güvenin eseridir." diye konuştu.
Yılbaşından bu yana terör örgütü elebaşlarının ardı ardına yaptıkları açıklamalarla sivillere yönelik saldırıları teşvik ederek aslında gerçek yüzlerini sergilediklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Terör örgütü ülkemiz içinde 2015'te 26 eylem, 2016'da 44 eylem, 2017'de 9 eylem yapmıştı. Bu sayı son yıllarda yılda ikiye, üçe düşmüştür. Geçtiğimiz 7 yılda ülkemiz sınırları içindeki yerleşim yerlerinde PKK ve bağlantılı örgütler tarafından yapılan 87 ayrı terör eyleminde ise 153 güvenlik görevlimiz ile 173 vatandaşımız şehit olmuştur. Aynı dönemde ölü, yaralı ve yakalama olarak etkisiz hale getirilen terörist sayısı da 13 bin 500'ü bulmaktadır. Bilhassa çözüm sürecinin ardından ülke içindeki taban desteğini ve silahlı gücünü büyük ölçüde kaybeden, Kuzey Irak'taki varlığı ciddi oranda gerileyen örgüt tüm dikkatini Suriye üzerinde yoğunlaştırmıştır."
"GÜNEY SINIRLARIMIZIN TAMAMINI GÜVENLİK ŞERİDİ İLE KAPATMAYA KARARLIYIZ"
Batılı ülkelerin terör örgütünün Suriye'deki kolunu PKK'dan ayrıştırma gayretlerinin boşuna olduğunun, yaşanan her gelişme ile ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Ölü, yaralı veya sağ olarak yakaladığımız teröristlerin üzerlerinden çıkan donanımlar ile eğitim gördükleri yerler Suriye'de farklı isimlerle sahaya sürülen örgütün bizzat PKK'nın kendisi olduğu gerçeğini teyit etmektedir. Artık hiç kimsenin bu yalanla karşımıza gelmesine tahammülümüzün olmadığını ifade etmek isterim. Uçaklarla, toplarla, SİHA'larla yaptığımız operasyonlar sadece başlangıçtır." ifadelerini kullandı.
Türkiye topraklarına saldırı imkanı bırakmayacak şekilde Hatay'dan Hakkari'ye kadar güney sınırlarının tamamını güvenlik şeridi ile kapatma kararlılıklarının her zamankinden bugün daha güçlü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi harekatlarla bu şeridin bir kısmını zaten oluşturduk. Kalanlarını da Tel Rıfat, Münbiç, Aynularab gibi çıbanbaşı yerlerden başlayarak adım adım halledeceğiz." dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tehditleri sınırların ötesinde karşılama ve yok etme stratejisini hayata geçirmek için gereken faaliyetleri yürüttüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hava harekatlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz. Teröristlerin içine saklanarak kendilerini güvende hissettikleri o beton tünellerin mezarları haline geleceği gün yakındır. Irak ve Suriye yönetimleri Türkiye'nin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekatlar ile güvenli hale getirdiği bölgelerden kesinlikle rahatsızlık duymasınlar, tam tersine bizim attığımız bu adımlar Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü de güvence altına alacaktır. Sınırları içindeki diğer devletlerin varlığından, envaiçeşit terör örgütünün faaliyetinden rahatsız olmayanların Türkiye'ye karşı farklı tavır sergilemeleri, kendi halklarıyla yönetimlerinin bağlarını zayıflatmaktan öte anlam taşımaz. Bizim tek derdimiz kendi vatandaşlarımızın ve yanı başımızdaki tüm kardeşlerimizin güvenli, huzurlu, müreffeh geleceğini inşa etmektir."
Erdoğan, "Son dönemde hem ülke içinde hem sınır bölgesinde yoğunlaşan saldırılar hiç şüphesiz terör örgütünün ve onu üzerimize salanların Türkiye'nin geleceğine yönelik hesapları ile yakından ilişkilidir." diye konuştu.
Terör örgütü ile onunla aynı çizgideki yapıların iplerini elinde tutanların karın ağrısının belli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bunlar, ülkemizin güven ve istikrar içinde hedeflerine yürümesinden rahatsızlar. Bunlar, ülkemizin kendi siyasi ve ekonomik kararlarını özgürce vermesinden kendi çıkarlarını cesaretle savunmas��ndan rahatsızlar. Bunlar, ülkemizin küresel krizleri fırsata dönüştürmesinden rahatsızlar. Bunlar, Türkiye'nin bölgesel liderliğini güçlendirmesinden rahatsızlar. Bunlar bizatihi milletimizin Anadolu'daki bin yıllık varlığından rahatsızlar. Üstelik tüm bu rahatsızlıklarını gizlemeye gerek dahi görmüyor açıkça da söylüyorlar." ifadelerini kullandı.
"HERKES GİBİ BİZİM DE KENDİMİZE GÖRE BİR OYUN PLANIMIZ VAR"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin maruz kaldığı hangi haksızlığı, adaletsizliği, nobranlığı kazısak altından hep aynı anlayış, aynı hazımsızlık, aynı husumet çıkıyor. Biz bunu Avrupa Birliği tam üyeliğimizin engellenmesinde yaşadık. Biz bunu Amerika ile aramızda vuku bulan F-35 krizinde yaşadık. Biz bunu sınırlarımıza füzeler yağarken ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürülmesinde yaşadık. Biz bunu Kıbrıs konusunda, enerji anlaşmalarına kadar Akdeniz'deki her tartışmada yaşadık. Biz bunu milyonlarca masumun canını ve onurunu kurtarmak için yaptığımız fedakarlıkların görmezden gelinmesinde yaşadık. Hemen her uluslararası platformda bu bakış açısının emarelerine şahit oluyoruz.
Herkes gibi bizim de kendimize göre bir oyun planımız var. Geçmişten aldığımız dersler ışığında Türkiye'nin ve milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ediyoruz. Bunu yaparken tahammül sınırlarımızı zorlayan hadiseler karşısında da tepkimizi göstermekten geri kalmıyoruz. En çok da bel altı vuruşlara tevessül edilmesinden üzüntü duyuyoruz."
"BİZ ARTIK BU SAFHALARI GEÇELİ ÇOK OLDU"
Son dönemdeki hadiseleri de bu çerçevede gördüklerini belirten Erdoğan, "İstanbul'da bomba patlatarak Türkiye'nin canını acıtacaklarını sanıyorlar. Sınır şehirlerimize, havanlarla saldırarak milletimizin cesaretini kıracaklarını sanıyorlar. Diplomatik ve ekonomik şantajlarla ülkemizi Türkiye Yüzyılı yolundan döndürebileceklerini sanıyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki biz artık bu safhaları geçeli çok oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Vesayetin burnunu sürten, sokakları karıştırmak isteyen vandalları bozguna uğratan, teröristleri açtıkları çukurlara gömen, darbecileri püskürten, ekonomik tetikçilere eyvallah etmeyen, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan Türkiye'yi hala sinsi yöntemlerle dize getirmeye çalışanlara mesajımız gayet net; başaramayacaksınız." diye konuştu.
Küresel finans krizinden Kovid-19 salgınına, Rusya-Ukrayna savaşından enerji ve tedarik krizine kadar yaşanan her hadisenin bir gerçeği işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, "Bu da bizi dize getirmek isteyenlerin kendi güvenlik ve refah düzenlerine yönelik en küçük bir tehdit karşısında aslında kendi dizleri üstüne nasıl kolayca çökebildikleri gerçeğidir." ifadelerini kullandı.
"GÜÇLÜ BİR BAŞLANGIÇ YAPABİLMENİN YOLU; 2023 İMTİHANINDAN BAŞARIYLA ÇIKMAKTAN GEÇİYOR"
Erdoğan, 2021 yılı ihracat rakamının aşıldığını belirterek, "2022 yılı için konulan hedef 250 milyar dolar ve bunu da Allah'ın izniyle aşıyoruz." dedi.
Erdoğan, "Köhnemiş küresel yönetim ve ekonomi sistemini yaşatmak için kendilerine kurban arayanlara inşallah 2023'te de aradıkları fırsatı sandıkta benim milletim vermeyecek. Milletime sesleniyorum; hep birlikte çok çalışmamız, milletimizin her bir ferdinin gönlünü kazanmamız şarttır ki, Cumhur İttifakı olarak büyük bir zaferle 2023'ün haziranında çıkalım." şeklinde konuştu.
"Aksi takdirde öyle bir vebalin altına gireriz ki; Allah muhafaza her iki dünyada da hesabını veremeyiz." diyen Erdoğan, cumhuriyetin ilk 100 yılını tamamlarken, yeni yüzyılına güçlü bir başlangıç yapabilmenin yolunun 2023 imtihanından başarıyla çıkmaktan geçtiğini söyledi.
Erdoğan, "Bunu da hep birlikte gerçekleştirerek gelecek nesillere her birimizi hayırla yad etmelerini sağlayacak güzel bir miras bırakacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"İÇERİDEKİ SİYASİ GELİŞMELERİ DE YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ"
Erdoğan, "Ülke ve millet olarak bekamıza yönelik tehditlerle mücadelemizi sürdürürken, içerideki siyasi gelişmeleri de yakından takip ediyoruz." dedi.
Tarih boyunca tüm büyük filozoflar, alimler ve yöneticilerin "siyaset nedir" sorusuna cevap aradıklarını anlatan Erdoğan, siyasetin kelime kökeni olarak yönetmek, eğitmek, yetiştirmek gibi anlamlara sahip olduğunu söyledi.
Bu kavramla eş anlamlı olan politikanın ise eski Yunan'da doğrudan devletin yönetimine ilişkin faaliyetlere işaret ettiğini aktaran Erdoğan, "Siyaset, devletin kimler tarafından, hangi programla ve hangi kadrolar tarafından idare edileceğini anlatır. Demokrasilerde, seçimlerde halk hangi ittifaka, hangi partiye, hangi lidere bu sorumluluğu verirse ülkeyi o yönetmektedir. Daha önce parlamenter demokrasiyle yönetilen ülkemizde güven ve istikrar ikliminin tesisinde ciddi sıkıntılar yaşanmıştır." diye konuştu.
Erdoğan, 6 aylık, bir yıllık yönetimler, 15 aylık yönetimleri hatırlatarak, "Burada istikrar olur mu? Olmadı, olmaz. Onun için istikrarın olmasına inandığımızdan dolayı ne yaptık, yönetim sistemini milletimizin teveccühüyle değiştirdik." dedi.
"KAĞITHANE'Yİ 'KAĞITTEPE' DİYE İFADE EDEN BİR KİŞİDEN BU ÜLKEYE CUMHURBAŞKANI OLUR MU?"
Koalisyon dönemlerinin ve onun bir parçası haline gelen vesayet gölgesiyle darbeler zincirinin ülkeye ağır maliyetleri olduğunu anlatan Erdoğan, tarihin en büyük yönetim reformlarından birini gerçekleştirerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmek suretiyle bu sorunu çözdüklerini söyledi.
Yürütmenin temsilcisi cumhurbaşkanının halkın yarısından fazlasının desteğiyle iş başına gelebilmesinin, yeni sistemde yönetimin demokratik meşruiyetini en üst seviyeye çıkardığını dile getiren Erdoğan, hala bu gerçeklerin farkında olmayan birilerinin varlığını üzüntüyle gördüklerini ifade etti.
Erdoğan, "Ömründe devlet yönetimine dair, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü dönemi hariç herhangi bir bilgisi, tecrübesi kabiliyeti olmayan CHP Genel Başkanının 'devleti yönetme sorumluluğu' nutukları atması ise ayrı bir komedi olarak karşımıza çıkıyor. Bu zatın öncelikle ülkenin en büyük ikinci partisinin başında olmasının getirdiği sorumluluk bir yana, herhangi bir vatandaş olarak göstermesi gereken asgari hassasiyetinin farkına varması gerekir. Kağıthane'yi 'Kağıttepe' diye ifade eden bir kişiden bu ülkeye Cumhurbaşkanı olur mu?" değerlendirmesinde bulundu.
"SORUMLULUK LAFINI AĞZINA EN SON ALACAK KİŞİDİR"
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi söyleyeceklerim, belki biraz ağır olacak ama emin olun hepsi de muhatabının sonuna kadar hak ettiği tespitlerdir. Madem sorumluluktan söz ediyoruz. Öyleyse kendi devletini, bütçesini, uyuşturucu parasıyla finanse etmekle suçlayan bir haysiyet fukarası sorumluluk lafını ağzına en son alacak kişidir. Kendi devletini, borsasının yükselişi üzerinden hançerlemeyi siyaset sanan bir sefil, sorumluluk ifadesinin yanına yaklaşamaz. Kendi devletini, ülkesini, mafyaya teslim etmekle itham eden bir zavallı, sorumluluk kavramının yanından, yöresinden bile geçemez. Yurt dışına gittiğinde ülkenin ve milletin hayrına tek bir görüşme yapmayıp ne kadar terör örgütü destekçisi, ne kadar Türkiye düşmanı varsa onların ekmeğine yağ sürüp gelen bir gafil sorumluluk lafıyla yan yana gelemez.
Teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü deme cesareti olmayan, terör örgütü güdümündeki partiyi, ülke yönetimine ortak etmeye çalışan bir namert sorumluluktan söz edemez. Ağzını her açtığında yolsuzluktan, hırsızlıktan, arsızlıktan, ahlaksızlıktan söz edip de kendi belediyelerindeki, parti teşkilatlarındaki kepazeliklere gözünü kapatan bir kifayetsiz sorumluluğun 's'sinin bile yanına yaklaşamaz. Devraldıkları belediyelerde bırakınız taş üstüne taş koymayı yapılanları yaşatmayı başlatılanları sürdürmeyi beceremediklerinden sorumluluk diyerek ortalıkta dolaşması kadar yüzsüzce bir tavır olamaz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "CHP'nin başındaki zat da 'ağaç' diye gevelemeye başladığına göre demek ki bu nöbet kendisine geçti. Hele bir de dış politikadan söz etmesi yok mu, tam da bu noktada insanın artık 'sözün bittiği yer' diyesi geliyor. Bütün dünya Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşından, Türk Devletleri Teşkilatının kuruluşuna kadar her alanda dış politikada elde ettiği başarıları konuşurken, bu zatın 'dış politika' diye eveleyip gevelemesi karşısında söylenecek her lafı israf görüyoruz." diye konuştu.
"HARCADIĞIMIZ HER NEFES FUZULİ"
"Cumhurbaşkanı adaylığını dahi ilan etmekten aciz olan, kendisine böyle bir siyaset alanı açamamış bulunan bu zat için harcadığımız her nefesin fuzuli olduğunu elbette biliyoruz" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama ola ki bu hezeyanlara kulak kabartanlar varsa onların yüreklerini ferahlatmayı boynumuzun borcu olarak gördüğümüz için kendisini muhatap alıyoruz. Aynı şekilde haksız, hukuksuz, ahlaksız, pervasız bir şekilde itham ettiği öğretmeninden polisine, sağlıkçısından çiftçisine, muhtarından hakim savcısına kadar tüm kamu görevlilerinin sahipsiz olmadığını görmesi için kendisine cevap veriyoruz. Bay Kemal, ne bu polis, ne bu öğretmenler, ne bu sağlıkçılar, hiçbiri sahipsiz değil. Onların yanında ve arkasında biz varız. Dışarıdan bakıp da Türkiye'de her türlü yalanın ve iftiranın dolaşıma sokulabileceği vehmine kapılanlar olabilir diye kendisine en ağır ifadelerle mukabele ediyoruz."
"ASIL GÜREŞMEK İSTEDİĞİMİZ MİNDER"
Kılıçdaroğlu'nun, 3 Aralık'ta bir "vizyon" açıklayacağını ilan ettiğine değinen Erdoğan, "Bu zatın siyasi hayatında ilk kez bir vizyon açıklamaya hazırlandığını ilan etmesinden memnuniyet duyduk. Bizim asıl yarışmak istediğimiz alan, asıl güreşmek istediğimiz minder, asıl tartılmak isteğimiz kantar işte burası." ifadesini kullandı.
Erdoğan, muhalefetle polemik siyasetinde değil eser ve hizmet siyasetinde yarışmak istediklerini vurgulayarak, muhalefetle mesailerini, yalanlarına cevap vererek değil, Türkiye Yüzyılı vizyonunun benzeri gayretlerini konuşarak yürütmek istediklerini söyledi.
"Bize ülkenin ve milletin hayrına programlarla, projelerle, iddialarla gelin, canımızı yiyin" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yeter ki artık bıkkınlık veren şu arsız, yüzsüz, yalan ve iftira üzerine kurulu tek parti devri bakiyesi siyaset üslubunuzdan vazgeçin. Yeter ki artık kısır siyasi çıkarlarınız, anlık hazlarınız için kendi ülkenize, kendi insanınıza ihanet derecesine varacak ifadelerden, tavırlardan uzak durun. Eğer muhalefet pozitif siyaset konusunda samimiyse işte burada, AK Parti Grubu'ndan, Cumhur İttifakı adına söz veriyorum: Kendilerinin hiçbir eksiklerini yüzlerine vurmayacağız, hiçbir zayıflıklarının üzerine gitmeyeceğiz, hiçbir gaflarıyla dalga geçmeyeceğiz. Çünkü Türkiye eski devir kalıntısı siyaset tavrından çok yorulmuştur. Bilhassa gençlerimiz, desteksiz atıp tutma, hiçbir şey söylemeden çok laf etme, sırf muhalefet etme adına inatla, siyaha beyaz, beyaza siyah deme fanatizmine dayalı siyaseti kesinlikle istemiyor."
"BUYURUN 2023'Ü BİR DEMOKRASİ ŞÖLENİNE ÇEVİRELİM"
Ziyaret ettikleri şehirlerde ve birçok programda sıkça bir araya geldikleri gençlerin, demokrasi, özgürlük, hakkaniyet, adalet, açık yüreklilik, açık fikirlilik konusundaki beklentilerinin en yakın şahidi olduklarını aktaran Erdoğan, "Biz kendimizi, vizyonumuzla, programımızla, projelerimizle, üslubumuzla geleceğin Türkiye'sine hazırlamak için samimi ve yoğun bir gayret içindeyiz." sözlerini sarf etti.
"Dün 2023 hedefleri demiştik, bugün 'Türkiye Yüzyılı' diyoruz" ifadesini kullanan Erdoğan, yarın da çok daha ileri adımlarla vatandaşların karşısında olacaklarını vurguladı.
Muhalefetin bu yeni siyaset tarzına ayak uydurmasının kendilerinin de işlerini kolaylaştıracağını ve rahatlatacağını dile getiren Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Gelin hep birlikte büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası için yapabileceklerimizi ortaya koyalım, vizyonlarımızı yarıştıralım, projelerimizi kapıştıralım. Fikri ve fiziki tüm birikimimizi hep birlikte bu doğrultuda seferber edelim. Hayatı boyunca hasbi siyaset tarzıyla, harbi insan ilişkisiyle, ilkeli yönetim anlayışıyla milletimizin gönlünde yer etmiş birisi olarak söylediğim her şeydeki samimiyetimi herhalde kimse sorgulayamaz. Eğer muhalefet liderleri de aynı delikanlılığı gösterebilecekse buyurun 2023'ü bir demokrasi şölenine çevirelim. Ama eski usulde devam etmeye kalkarlarsa da hiç kimse kusura bakmasın, milletimizin geleceğini kimsenin şahsi ihtiraslarına, karanlık hesaplarına kurban etmeyiz. Bizde gül de var, gürz de var. Kim, hangisini isterse onunla karşısına çıkarız."
"BİR SÜRPRİZİMİZ VAR"
Erdoğan, konuşmasının sonunda "bir sürprizimiz var" diyerek, sözü AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'ye bıraktı.
Özhaseki "AK Parti dönemi hizmet dönemi. AK Parti, eser bırakmak, belediyecilik demek. Sayın Cumhurbaşkanım, sizler tüm Türkiye'yi eserlerle donatırken, Nazilli'de doğan, büyüyen ve belediye başkanı seçilen bir kardeşimiz de Nazilli'ye eserler kazandırmak istiyor. Bu vesileyle bugün aramızdalar. Seçimlerde İYİ Parti'den seçildiler ama şimdi büyük AK Parti ailesine katılıyorlar." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra AK Parti'ye katılan Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan'a rozetini taktı.
AK Parti'ye katılmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Özcan, "Dünya ve ülkemiz ciddi bir sıkıntıdan ve zorlu dönemden geçiyor. Bu zorlu dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı milli birlik ve beraberlik davetine icabet etmemek olmazdı. Kendisine teşekkür ediyorum. Hüsnükabullerinden dolayı bu büyük aileye minnettarım. Millete ve memlekete hizmet etmek için her zaman emrinizdeyim." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti'den AK Parti'ye katılan Nazilli Belediye Meclisi Üyesi Ali Gölgesiz ile CHP'den istifa ederek AK Parti'ye katılan Aydın İl Başkan Yardımcısı Mustafa Ertekin'e de rozetini taktı.
ESAD'LA GÖRÜŞME OLACAK MI?
Erdoğan toplantı sonrası gazetecilerin kendisine yönelttiği "Esad ile temas olacak mı? sorusunu yanıtladı.
Erdoğan, "Siyasette küslük dargınlık olmaz. Uygun şartlarda adımlar atılır. Sisi ile ikinci görüşmede tarih belli değil." ifadelerini kullandı.