AK Parti, başörtüsüne anayasal güvenceyi içeren düzenlemeye ilişkin MHP'yi ziyaret etti.
AK Parti'den MHP'ye "Anayasa" ziyareti | VİDEO
AK Parti, başörtüsüne anayasal güvenceyi içeren düzenlemeye ilişkin MHP'yi ziyaret etti.
AK Parti'den MHP'ye "Anayasa" ziyareti | VİDEO
BAŞÖRTÜSÜ İÇİN ANAYASA DÜZENLEMESİ
AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz ve Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Muhammed Levent Bülbül'le bir araya geldi. Görüşmede 'başörtüsü düzenlemesi' ele alındı.
GELECEK HAFTA TBMM'YE GELİYOR
AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz, başörtüsüne anayasal güvence teklifinin, gelecek hafta TBMM Anayasa Komisyonunun gündemine alınacağını belirtti.
Yılmaz ve AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, başörtüsüne Anayasal güvence teklifine ilişkin MHP TBMM Grubu'nu ziyaret ederek MHP Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Muhammed Levent Bülbül ile görüştü. Basına kapalı görüşme yarım saat sürdü.
Yılmaz, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, "Anayasa değişikliği teklifinin bundan sonraki sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda MHP grup başkanvekili arkadaşlarımızla yaptığımız istişarede, milletimizin değerlerini temsil eden başörtüsüyle ilgili düzenleme, milletimizin değeri olan ailenin korunmasına yönelik düzenlemeyi önümüzdeki hafta Anayasa Komisyonunun gündemine alınması konusunda mutabakata vardık." diye konuştu.
Konunun, bir zamanlar dar alanda siyaset yapmak isteyen siyasetçiler tarafından sorun olarak getirildiğini söyleyen Yılmaz, "Daha önce başörtüsü konusunda yapılan Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesinden geri çevirdiler ama iklim, mevsim değişti; temel hak ve hürriyetlerin düzenleme konusu olamayacağı aşikar olmasına rağmen yasa değişikliği teklifi verilmesi zorunda kalındı. Niçin? Millet uzlaşma, birlik beraberlik bekliyor. Aynı ailede hem başörtülüsü hem de başı açığı var ama bunların birbirine mesafeli bakabilmesi mümkün değil. Gelecek dönemde bu konuyu milletimizin gündeminden tamamen çıkaracağız. 85 milyon bunun arkasında, hiç şüpheniz olmasın." ifadelerini kullandı.
"HERKESİN DESTEĞİNİ BEKLİYORUZ"
Milletin, başörtüsüne anayasal güvence teklifine destek verdiğini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Şu ana kadar açıkça 'Biz buna karşıyız.' diyeni gördünüz mü? Hayır, milleti temsil eden hiçbir partinin, milletin değerlerini temsil eden iki maddelik Anayasa değişikliği teklifine 'hayır' diyebilmesi mümkün değil. Çünkü millet bunu bekliyor. Bundan sonra milletin tamamına hitap etmek lazım. Bundan sonra milletin tamamının desteğini almak lazım. AK Parti ve MHP olarak da önümüzdeki dönemde milletimizin talebi neyse o doğrultuda hareket edeceğiz. Anayasa değişikliği teklifi şimdiden hayırlı olsun. Herkesin desteğini bekliyoruz."
Düzenlemenin, 400'ün üzerinde oyla Meclis'ten geçmesini beklediklerini vurgulayan Yılmaz, "Meclis'ten geçince bu Anayasa değişikliği yayınlanır ve toplumumuzun gündeminde de çıkmış olur ancak 360 ila 400'ün altında kalırsa Sayın Cumhurbaşkanımızın bu Anayasa değişikliği teklifini referanduma sunmaktan başka alternatifi kalmaz ama inanıyoruz ki temel hak ve hürriyetlerin halkoyuna sunulmaması esastır. Temel hak ve hürriyetlerin kanun konusu olmaması da esastır. Bütün partilerin, milletten talimat alırlarsa bu değişikliği destekleyeceklerini düşünüyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.
"HALKIN GÖZÜ TERAZİDİR"
CHP, HDP ve İYİ Partinin görüşme talebine olumsuz yanıt verdikleri hatırlatılarak "Görüşme talebine 'hayır' dediler ama Genel Kurulda 'evet' oyu vereceklerini mi düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Yılmaz, "Doğrudur, ziyaretin uygun olmadığını ifade ettiler ama 'Biz bu Anayasa değişiklik teklifini istemiyoruz, desteklemiyoruz.' diye talepleri var mı? Böyle bir şey diyorlarsa cevabını millete verecekler. Zaten seçime çok kısa süre kaldı. Halkın gözü terazidir; milletimiz, kim, niye yaptı, nasıl yaptı? En iyi şekilde değerlendirir ve nihai kararı millet verir. Söz de karar da milletindir. Milletin verdiği kararın bugüne kadar şaştığı görülmemiştir." ifadelerini kullandı.
"Anayasa değişikliği için siyasi partilerden yeniden randevu talep eder misiniz?" sorusuna Yılmaz, "Komisyonlarda, Genel Kurulda yine uzlaşmaya açığız. Yeter ki sorun ortadan kalksın. Amacımız üzüm yemek. Başkaları gibi amacımızın dışında siyasi amacımız yok. İstediğimiz, milletin gündemine getirilen bu suni problemin kesin olarak ortadan kaldırılması. Bunu yapacağımıza inanıyoruz." karşılığını verdi.
"O KONUYLA BU KONUNUN ALAKASI YOK"
"Randevu talebini, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile ilgili fezlekelerin Karma Komisyon gündemine getirildiği için geri çevirdiler. Dokunulmazlık fezlekelerinin zamanlaması doğru mu?" sorusu üzerine Yılmaz, şunları kaydetti:
"O konuyla bu konunun birbiriyle alakası yok. Hem 'kuvvetler ayrılığı' diyeceksiniz hem de 'Hiç kimse hakimlere telkinde dahi bulunamaz.' diyeceksiniz ama ondan sonra bir mahkemeye giderek hakime... Bu, milleti memnun eder mi? Kuvvetler ayrılığına uyar mı? Bir milletvekili yasaları çıkarır. Yasaları çıkarınca da önce o yasalara kendisi uyması lazım. Çıkardığınız yasalara uymazsanız hukukun üstünlüğü, hukuk devleti denir mi? Bu yapıldı. Diğeri de bir şehit yakınına küfretti. Allah için hangisini kabul edersiniz. Belki binlerce dokunulmazlık dosyası var. Hiçbiri komisyon gündemine getirilmiyor ama milletin kırmızı çizgilerini geçen, 'Bu kadar da olmaz' denilen durumlarda yapılması en doğal şeydir. Anayasa çalışmasıyla diğerlerini birbirine karıştırmak doğru değil. Milletimiz yine bunu da değerlendirir. Ne yapılıyorsa en küçük şey bile milletimizin gözü önünde yapılıyor. Milletimiz her birini tartacak, değerlendirecektir. Milletin hükmüne, kararına hepimiz şimdiden razıyız."
"SÜREÇ ARTIK BAŞLADI"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, görüşmede iki maddelik Anayasa değişiklik teklifinin süreçlerini ele aldıklarını ifade etti.
Teklife, MHP Grubu olarak bütün milletvekilleriyle imza verdiklerini hatırlatan Akçay, "Bu süreç artık başladı. Önümüzdeki günlerde komisyon sürecine başlayacağız. Ondan sonra Genel Kurul safhasında, diğer parti gruplarının şimdilik flu olan tutumlarının da komisyon ve Genel Kurul safhasında net şekilde ve mecburen ortaya çıkacağını, neticede de 400'ü aşan bir kabul oyuyla bu değişiklik teklifinin Meclis'te kabul edileceğini ümit ediyor ve bekliyoruz. Çalışmalarımız bu yönde olacak. Hayırlı olsun." diye konuştu.
"Dokunulmazlık dosyaları gerekçesiyle bir pazarlık konusu yapılmış gibi gözüküyor. Bu konuda bir değerlendirmeniz olur mu?" sorusuna Akçay, "Gözünüzün üzerinde kaşınız var gibi birtakım bahanelerin üretilmemesi gerekir. Dokunulmazlık dosyalarının Meclis'e gelmiş olması, Anayasa değişikliği teklifi görüşmelerine katılmama gerekçesi olamaz. Bu, kabul edilemez. Bir haklılık da taşımaz. Böyle bir pazarlık söz konusu da olamaz. Neyin pazarlığı olacak? Ortada gayet net, açık iki maddelik teklif var. Süreç bu doğrultuda olacak. Aksi takdirde diğer tutumlar bahane üretmekten öteye gitmez." karşılığını verdi.
Bu arada mevzuata göre, Anayasa değişiklikleri, 360 ila 400 oy arasında kabul edilirse zorunlu olarak referanduma gitmesi gerekiyor. 400'ün üzerinde oyla kabul edilirse ihtiyari referandum yani Cumhurbaşkanı, bu konuda isterse referanduma gidebilir.
CHP VE İYİ PARTİ AK PARTİ'NİN ZİYARET İÇİN RANDEVU TALEBİNE 'HAYIR' YANITI VERMİŞTİ
CHP ve İYİ Parti, AK Parti'nin anayasa ziyareti randevusuna, 'hayır' yanıtını verdi. CHP ile İYİ Parti 'nin istişare sonucunda alınan karar AK Parti Grubuna iletildi. CHP, hayır gerekçesi olarak, İYİ Partili Lütfü Türkkan ile CHP Mersin Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, dokunulmazlık dosyalarının gündeme alınmasını gösterdi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin, "CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel aradı. Anayasa randevu talebimizi kabul etmediklerini bildirdiler" dedi.
İYİ Partili Musavat Dervişoğlu, "İYİ parti olarak yarın karma komisyonda bulunmayacağız. Komisyonu ve komisyonun aldığı kararı meşru görmüyoruz." açıklamasında bulundu.
HDP DE REDDETMİŞTİ
HDP de devam eden parti kapatma davası ve hesaplarına bloke konulması gerekçesiyle AK Parti'den gelen görüşme talebine olumsuz yanıt vermişti.
MUSTAFA ŞENTOP'TAN AÇIKLAMA
TBMM Başkanı Mustafa Şentop "Gerçekten bir çözüm istemiyorsa bu çözüm anayasal düzenlemesiyle düşünülmelidir. Anayasa ile daha güçlü bir hukuki teminat olur. Herkes ilkesel olarak bu sorun çözülmelidir diyor. Bu açıdan bakıldığında komisyondan geçer diye düşünüyorum" dedi.
BAŞÖRTÜSÜNE ANAYASAL GÜVENCE
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Anayasa'nın 24. maddesine, başörtüsüne anayasal güvence getiren hükümler ekleniyor.
Buna göre, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacak.
Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak.
Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini, hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilecek.
EVLİLİK BİRLİĞİ ŞARTI
Anayasa'nın 41'inci maddesinin, "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklindeki birinci kenar başlığı, "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" olarak değiştiriliyor.
Ailenin toplumun temeli olduğunu düzenleyen maddeye, evlilik birliği şartı da ekleniyor.
Değişiklik teklifinin gerekçesinde, "Yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır." denildi.
TEKLİFİN GEREKÇESİ
Teklifin genel gerekçesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu; devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
Gerekçede, devletin, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının önündeki engelleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, kişinin maddi, manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olduğuna işaret edildi. Temel hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden birinin din, vicdan hürriyeti olduğu vurgulandı.
Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının, kadınların başlarını örtme veya açma yönündeki tercihlerini de içerdiğine yer verilen gerekçede, "Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükelleftir. Devlet ayrıca pozitif yükümlülüğünün bir gereği olarak, kadınların temel hak ve hürriyetlerini, söz konusu tercihlerine uygun olarak kullanmalarının ve kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmalarının önündeki engelleri kaldıracak, hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmalarını önleyecek tedbirleri alacaktır." denildi.
Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Ancak dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların; yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla anayasal güvence getirilmektedir."
Ailenin, Türk toplumunun temeli olduğuna işaret edilerek, toplumun ve Türk Devleti'nin ancak güçlü aileyle, güçlü kılınabileceği belirtilen gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden korunması, milletimizin varlığının teminat altına alınması, ailenin ilk nüvesini teşkil eden evlilik birliğinin kadın ve erkekten oluşmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 41'inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave Anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin, toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır."