İşte Sabah yazarlarından Mahmut Övür'ün "İyi Parti nasıl kurtulur?" başlıklı yazısı
Yeni adı Millet İttifakı olan 6'lı Masa sakinleri, doğrusu hiç sakin değiller. Kamuoyu baskısı olmasa yumruk yumruğa girmeleri an meselesi. Öylesine öfkeliler... Çünkü kurdukları sistemde biri kazanırken, öteki kaybediyor.
Kılıçdaroğlu'nun "Masada herkesin eşit oyu var" demesine, Akşener'in "kazanacak aday" diretmesine ya da 6'sı birden kamuoyunun önüne çıkıp Ortak Politikalar Mutabakatı yayınlamalarına bakmayın, o sadece bir gösteri. Gösteri biter bitmez herkes işine geldiği gibi davranıp bildiğini okuyor. Çünkü ortaklık sahici ve samimi değil, bir proje.
AB'den ve küresel merkezlerden "Aferin" alma projesi... Bu yüzden ne sözlerde ne de eylemlerde bir samimiyet var.
Mesela Kılıçdaroğlu hiçbir zaman açık açık "Ben adayım" deme cesaretini göstermedi, hep kaçak güreşti. Alın son buluşu "Ben Kemal, geliyorum" sloganını... Bas bas "Ben adayım" diye bağırıyor ama onu bile üstlenmiyor.
Bu da Akşener'i çıldırtıyor. (İmamoğlu'nun da kimyası bozuluyor ama çaktırmıyor.) Aslında Akşener de tıpkı Kılıçdaroğlu gibi lafı dolaştırıp duruyor. Bazen "Kazanacak aday" bazen "Noter değiliz" diyor ama sonra aynı masaya oturup hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. En son geldiği noktaya bakın:
"Bu mücadele hiçbir kaprise, hiçbir inada feda edilemez."
Çok ağır bir suçlama... İyi de kapris yapan, feda eden kim? Kılıçdaroğlu tabii. Ama bunu da cesurca söyleyemiyor.
İkili arasında yaşanan bu gerilime diğer 4 partinin "kaprislerini" ve HDP'siz seçim kazanamayacaklarına göre onların hesapsız taleplerini de ekleyin. Yandım gülüm keten helva...
Bu tablodan memnun olan tek bir parti ve lider var: CHP ve Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu öyle bir masa kurdu ki, "Hain ilan edilirim" korkusuyla kimse ayrılamıyor. İyi Partililer bu sürecin neresinde "pişman" oldular bilmiyorum ama bugünkü pişmanlıklarının işe yaramayacağı çok açık.
Birilerinin onları "kilit parti" olarak nitelemeleri de yetmez. Bu Akşener'in sıkışmasından, partisindeki gerilimden belli. Akşener, ne Kılıçdaroğlu'nun adaylığına onay verebiliyor, ne önerdiği iki belediye başkanını aday yapabiliyor, ne de ayrılıp kendi adayını çıkartabiliyor. Eli güçlü olsaydı bunlardan birini çoktan yapardı.
Ayrıca şöyle ters bir durum da var: Masanın birinci partisi CHP ve masayı kuran Kılıçdaroğlu olduğuna göre doğal olarak adaylığın da onun hakkı olacağı başından belli. Akşener bunu o masaya otururken düşünecekti. Herhalde Kılıçdaroğlu'nun siyaset mühendisliğini hesaba katmadı.
CHP'nin yarısı kadar oyu olmayan Akşener adayı belirleyecek, CHP de onun dediğini yapacak, olacak iş değil. Bunun tersi ancak, Kılıçdaroğlu'nun bir biçimde "ikna" edilmesi veya "herhangi bir yolla" devreden çıkartılmasıyla mümkün. Son viraja girildiği için bu da zor görünüyor.
O yüzden Akşener'in fazla seçeneği yok. Temel Karamollaoğlu'nun son Davutoğlu ve Babacan'la görüşmesi de Kılıçdaroğlu'na masanın sıcak baktığını gösteriyor. Anlayacağınız Akşener zor durumda.
Ufukta da İyi Parti'yi kurtaracak özgün bir formül görünmüyor. Akşener, "Bir bölen" olmayı göze alıp kendi adayını çıkarsa da, yüreğine taş basıp Kılıçdaroğlu'nu desteklese de İyi Parti zor kurtulur.
MAHMUT ÖVÜR'ÜN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN