Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6'lık depremlerin ardından gerçekleştirilen hasar tespit çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kurum, 6 Şubat gecesi tüm milleti yasa boğan, tüm bölgelerde hissedilen bir depremle uyanıldığını belirterek, başsağlığı dileklerini iletti.
Deprem olduğu andan itibaren Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında illerde harekete geçildiğini anlatan Kurum, "İlk andan itibaren tüm illerimizde vatandaşımızın neye ihtiyacı varsa, yapılması gereken neyse her saat, her dakika üstüne koya koya bu mücadeleyi göstermeye gayret gösterdik." dedi.
Depremin ardından 11 ilde yol ve altyapılardaki hasarlar sebebiyle yardımların ancak yolların açılarak ulaştırılabildiğini anlatan Kurum, yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılması konusunda çaba gösterildiğini vurguladı.
"DEVLETİMİZİN BÜTÜN İMKANLARINI 11 İLİMİZ İÇİN SEFERBER ETTİK"
Ekiplerin enkaz altından "Bir kişiyi daha acaba canlı kurtarabilir miyiz?" anlayışıyla, yemeden, içmeden uyumadan elindeki imkanları seferber ederek çalıştığını aktaran Kurum, "Her şeyi dört dörtlük yaptık diyemeyiz ama şuna ben şahidim ki her saat, her dakika üstüne koya koya, devletimizin bütün imkanlarını 11 ilimiz için seferber ettik." dedi.
Tüm illerde eş zamanlı çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Kurum, tüm ülkeden TAMP çerçevesinde bütün iş makinalarının bölgeye sevk edildiğini ve buraya yapılabilecek her türlü yardımı yapmak adına cansiparane bir şekilde süreci yönetmeye gayret gösterdiklerini vurguladı.
Bakan Kurum, konuşmasına şöyle devam etti:
"Önceliğimiz, enkaz altındaki vatandaşlarımızı bir an önce enkazdan kurtarabilmek, ardından onları sağlam güvenli alanlara, geçici barınma alanlarımıza, çadır kentlerimize, ardından konteyner kentlerimize yerleştirmekti. Bir taraftan da hasar tespitlerini yapmak ve hasar tespiti çerçevesinde de kalıcı konutlarımızın inşa sürecine başlamaktı. Tüm bu işleri eş zamanlı yürütmeye çalıştık. Hiçbirinden ödün vermeden, hiçbirinde geç kalmadan bir an, bir saat, bir dakika önce, vatandaşımıza biz 'en iyi imkanı nasıl sunabiliriz'in gayreti içinde olduk."
"BU YIKIMIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ANLAMAK ZORUNDAYIZ"
Deprem bölgelerindeki hasar tespit çalışmalarındaki son durumun sorulması üzerine Kurum, hasar tespit çalışmalarının 11 ilde 7 bin 300 personelle eş zamanlı yürütüldüğünü bildirdi.
Hasar tespitiyle çıkacak envanterin, gelecekteki yerleşim için önemine işaret eden Kurum, "Binaların doğru alanlarda olup olmadığı, zeminin kalitesini, yıkımın ne denli o alanda fazla olup olmadığını o tespitlerle görmüş olacağız." dedi.
Bilim insanlarıyla bu konuda istişarelerde bulunduklarını anlatan Kurum, "Yapmış olduğumuz hasar tespit çalışmalarında depremin 18'inci günündeyiz, 164 bin 29 binada yer alan 518 bin 754 bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptık. Bunu dört ile çarptığınızda neredeyse İstanbul büyüklüğündeki nüfustan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu yıkımın büyüklüğünü anlamak zorundayız." diye konuştu.
Yıkık ve acil yıkılması gereken binaların, hemen yıkılacak binalar olduğuna dikkati çeken Kurum, ağır hasarlı binaların da taşıyıcı sistemlerinin hasar görmesi dolayısıyla girilemez, kullanılamaz binalar olduğunu söyledi.
"ZEMİNDEKİ SIVILAŞMADAN KAYNAKLI"
Kurum, kişilerin kimlik numarası ile binasının hasarını e-Devlet'ten görebildiğine de değinerek, şunları söyledi:
"Hasar tespiti bugün itibarıyla Türkiye genelinde yüzde 80 seviyelerine geldi. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde inşallah tamamlayacağız. Hasar tespitleri esnasında, Hatay Defne merkezli ardından Samandağ merkezli iki deprem yaşadık. Zaten acil yıkılacak, ağır hasarlı binalarla ilgili bir tespit yapmaya gerek yok. Dolayısıyla orta hasarlı ve az hasarlı binalara bir kez daha bakacağız. En son Defne merkezli depremde hasar görmüş mü, görmemiş mi, bunu tekrar tespit edebilmek amacıyla."
Bakan Kurum, depremin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleştiğini belirterek, bu fay hattı üzerindeki hasar yoğunluklarına ilişkin bilgi verdi.
Tek tek illerin hasar durumlarını tablolarla gösteren Kurum, 11 ildeki fay hatları üzerindeki yıkım yoğunluğuna dikkati çekti.
Hatay İskenderun'un da yoğun yıkım yaşanan yerlerden olduğunu söyleyen Kurum, buradaki yıkım nedenlerinden birinin zemin sıvılaşmasından kaynaklı yıkım olduğunu söyledi.
Kurum, "Hatay, Antakya merkezinde de zemin kalitesinin düşük olduğunu görüyoruz. Mesela bazı binaların yıkılmadığını ama yan yattığını görüyoruz. Yani buradaki sebep, zemindeki sıvılaşmadan kaynaklı, zemin yumuşuyor ve oynak zeminde bina yan yatabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Denize havalimanı yaptıklarını anımsatan Kurum, "deniz üstüne dolguyla inşaat yapılamaz" diye bir kaide olmadığını ancak o zemine göre gerekli tedbirleri almak, zemin iyileştirmesi yapmak, sıvılaşmaya ilişkin tedbir almak zorunda olunduğunu belirtti.
İzmir Bayraklı'da depremdeki yıkımın zemin sıvılaşmasından kaynaklı olduğunu bildiren Kurum, deprem sonrasında zemin iyileştirmesi yaptıklarını, Bayraklı'da katı düşürdüklerini, zemin kalitesini artırdıklarını, sıvılaşmaya ilişkin tedbirler aldıklarını söyledi.
Tedbirleri alarak, sağlam bina yapılacağını kaydeden Kurum, bilim insanlarıyla görüşerek fay hattından ne kadar mesafede bina yapılması gerektiğini sorduğunu, onların da dünya literatürüne göre 15 metre olduğunu söylediklerini anlattı.
"Hocalarımıza, 'Bunun bilimsel bir neticesi, sonucu yok. Biz emniyette kalmak istiyoruz. Fay hattına 500 metreden aşağı yanaşmasak' dedim. 'Çok iyi yaparsınız, daha güvenli olur' dediler." ifadelerini kullanan Kurum, kırılan faylarla birlikte salınım gerçekleştiğini, fay hattından uzaklaştıkça salınımın etkisinin de azaldığını belirtti.
Bakan Kurum, "Dolayısıyla ne kadar uzak yaparsanız, o salınımın etkisi de o kadar azalmış olur." diye konuştu.
"YIKILANLARIN YÜZDE 98'İNİN YAPI DENETİM HİZMETİ ALMAMIŞ BİNALAR OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ"
Osmaniye'de de yapıların fay hattına mesafeleri ve zemin yapısı nedeniyle yıkımlar olduğunu söyleyen Kurum, yapı denetimine ilişkin her depremden sonra envanteri topladıklarını, hasar tespiti yapılırken bina kayıt sistemleriyle binanın yaşı, ruhsatı, iskanı gibi bilgileri kaydettiklerini, bu veriler ışığında da yıkımın sebeplerini ve neticelerini detaylı şekilde araştırdıklarını ifade etti.
Bakan Kurum, "Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde de gördüğümüz, yıkılan binaların yüzde 98'inin yapı denetim hizmeti almamış binalar olduğunu görüyoruz. 1999 öncesi yapılmış ve herhangi bir yapı denetim hizmeti almamış, mühendislik hizmeti almamış olduğunu görüyoruz." dedi.
Kahramanmaraş depreminde 1999'dan önce inşa edilmiş binaların oranlarına ilişkin bilgi veren Murat Kurum, şunları kaydetti:
"Adana'da bu oran yüzde 96,7 yıkılan binalar, yapı denetim hizmeti almamış, Adıyaman'da yüzde 96,2 1999 öncesi yapılmış. Gaziantep'te yüzde 96,7, Hatay'da yüzde 97,7, Kahramanmaraş'ta yüzde 96,2, Malatya'da yüzde 98,6, Osmaniye'de yüzde 98,6 yapı denetim hizmeti almamış binaların yıkılma oranı. Yani 1999 öncesi yapılan yapılar, binada oturan vatandaşlarımız için bir tehdit ki envantere baktığınızda bina sayısı olarak da ciddi bir sayı var."
Yeni yapılan binalar içinde de ağır hasarlılar bulunduğunu ancak yıkılanların oranının yüzde 2 olduğunu anlatan Kurum, ancak bu binaların görevini yaptığını, yapı denetiminden geçtiğini ve o binalarda vatandaşların hayatını kaybetmediklerini bildirdi.
Kurum, şöyle konuştu:
"Buradaki veriler bize şunu gösteriyor; 1999 öncesi yapılan yapıların yüzde 98'inin yıkıldığını net bir şekilde gösteriyor. Toplam 2 milyon 535 bin yapının tespiti yapılmış. 1999 öncesi inşa edilen yapı 1 milyon 191 bin. Yani yüzde 48'i 1999 öncesi yapılmış. Bu da ne demek? Yüzde 52'si de bizim getirmiş olduğumuz yapı denetim sistemiyle, deprem yönetmeliğiyle, biliyorsunuz 1999 sonrası yapı denetim sistemini, yeni deprem yönetmeliklerini hayata geçirdik. Dolayısıyla yüzde 52'sini de güvenli hale getirdik. Tüm Türkiye'de bu oran yüzde 60'lara, 65'lere geldi. Yıkık bina sayısı 18 bin 150. Bunların 1999 için olanı 17 bin 588. Sadece 562 yeni bina yıkılmış. Dolayısıyla 1999 öncesi yapılan mühendislik hizmeti almamış, herhangi bir denetime tabi olmamış yapıların maalesef yüzde 98'in yıkıldığını görüyoruz."
ÜÇ AŞAMALI ŞEHİRLEŞME MODELLERİ KURULUYOR
Deprem bölgesinde üç aşamalı şehirleşme modelleri olacağını belirten Kurum, şehrin belirledikleri, güvenli, sağlam alanlarında konteyner kentleri kurduktan sonra yürüteceklerini söyledi.
Kurum, halen Adıyaman'da 3 bin konteyner yapmak için çalıştıklarını; prefabrik, çelik konstrüksiyon ve yığma yapıdan oluşan konteynerleri vatandaşın geçici iskanını sağlayabilmek amacıyla 15-20 gün içerisinde tamamlayacaklarını ifade ederek bu çalışmayı bütün şehirlerde eş zamanlı olarak AFAD'ın koordinasyonunda yürüttüklerini kaydetti.
Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TOKİ, Emlak Konut Genel Müdürlüğü eliyle vatandaşımızın geçici barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla gece gündüz 24 saat esasıyla arkadaşlarımız çalışıyorlar ve bir gün önce, bir saat önce vatandaşlarımıza bu alanları teslim etmenin gayretiyle motivasyonuyla yapıyoruz. Bunlarla birlikte, eş zamanlı olarak biz bir taraftan da şehrin çeperinde, şehre yakın, şehrin sosyolojisini, kültürel yapısını, demokratik yapısını, o şehrin ihtiyaçlarını, yani vatandaşın ihtiyacı nedir, oradaki gelenek nedir, görenek nedir, adet nedir, örf nedir, bu anlayışla belirlediğimiz rezerv alanlarda yerleşimlere başlayacağız. Bunların ihalelerini yaptık. Ay sonuna kadar 14 bin 500 rakamına ulaşacağız. Önümüzdeki nisan ve mart aylarında 270 bin hedefliyoruz ve hasar tespitle birlikte etap etap bu sayıları arttıracağız. 11 ilimizde eş zamanlı şu an depremden hasar gören Adıyaman'ımızda, Malatya'mızda, Gaziantep'imizde, Şanlıurfa'mızda, Diyarbakır'ımızda, ilçelerimizde, köylerimizde, köydeki vatandaşlarımıza da eş zamanlı köy konutlarımızı yürütüyoruz. Bu illerimizde ay sonuna kadar yapacağımız sözleşmelerin rakamıdır bu. Yani depremden 16 gün sonra bu devlet, vatandaşı için kalıcı konutların sözleşmelerini imzalamaya başlamış. Tabii ki hak sahipliği sürecini de zaten eş zamanlı yürütüyoruz. Bir taraftan biz konutlarımızı yapacağız, vatandaşlarımıza bu süreçte taşınma yardımı, ev sahibi olanlara 5 bin lira kira yardımı, kiracılara da 2 bin liradan 3 bin liraya Sayın Cumhurbaşkanımız çıkarılması talimatı verdiler. 3 bin lira yine kiracı vatandaşlarımız için de taşınma yardımı, kira yardımı vereceğiz ve evi teslim edilene kadar o vatandaşlarımız bu kira yardımını alacaklar. Bir yıl içerisinde, aynı diğer depremlerde olduğu gibi konutlarımızı onlara hızlı bir şekilde vereceğiz."
İnşaat sürecini belirledikleri rezerv alanlarda, master planlarla, o şehrin demografik yapısını da dikkate alarak yapacaklarını belirten Kurum, şöyle konuştu:
"Emlak Konut Genel Müdürlüğümüze şöyle bir iş verdik; şehrin merkezi, örneğin Hatay merkez, Kahramanmaraş merkez, Adıyaman merkez, bu merkezlerde Hatay'da Ulu Cami'miz, Meclis Binamız, tescilli binalarımız, tarihi binalarımız da hasar gördü. Orası bizim Cumhuriyet'imizin kurulduğu, atalarımızın bize emanet olarak bıraktığı alanlar. Dolayısıyla ulu camilerimizi de ayağa kaldıracağız, tarihi binalarımızı da, tescilli binalarımızı da ayağa kaldıracağız. Yeni Antakya'yı, yeni Hatay'ı, oradaki tüm şehrin ileri gelenleriyle, orada kanaat önderleriyle yapacağımız master planını, onların fikirleri, önerileri doğrultusunda yapacağız. Sağlam zemine yapacağız veya o zeminde alınması gereken tedbirlerle yapacağız, yeri gelecek kısıtlar yapacağız. Kat kısıtlaması getireceğiz, dükkanları mümkün olduğunca bina altına koymayacağız, bina yanına koyacağız. Çünkü bina altlarında kolon kesmeler veya oradaki farklı tadilatlar sebebiyle yıkımlar var. Tabii bunların hesabını da Türkiye Cumhuriyeti devletinin savcıları bir bir hepsinden soracaktır. Zaten gerekli gözaltılar, savcılık, idari soruşturmalar yapılmaktadır."
"1999 öncesi yapılan, yapı denetim hizmeti almamış, deprem bölgesi dışındaki konutlara ilişkin bir yol haritası belirlenecek mi?" sorusu üzerine Bakan Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2013 yılında İstanbul Gaziosmanpaşa'da, tüm Türkiye'de kentsel dönüşümün başlatıldığını, devlet olarak kararlı olduklarını, bedeli ne olursa olsun binaları dönüştüreceklerini söylediğini anımsattı.
TOKİ ile 1 milyon 180 bin konut yaptıklarını, bu konutların depreme rağmen dimdik ayakta olduğunu ifade eden Kurum, yaptıkları kentsel dönüşüm yasası ve projeleriyle 3,3 milyon konutun dönüşümünü sağladıklarını söyledi.
Bakan Kurum, bazı kesimlerin "kentsel dönüşüme siyaset üstü bakılması gerekir" dediğini ancak nerede bir kentsel dönüşüm projesi varsa o projelerle ilgili vatandaşın aklının karıştırmak amacıyla yapılması gereken her şeyi yaptığını belirtti.
Milletin neyi, kimin nasıl yaptığını çok iyi bildiğine dikkati çeken Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En önemli görevimiz kentsel dönüşüm deyip millete vadederek, bütçeden 1 lira ayırmayıp kentsel dönüşüme hiçbir katkı sunmamakla bir yere gidemeyiz. Devletimiz, belediyemiz elini taşın altına koyacak, vatandaşımız da olacak hep birlikte bu dönüşümü yapacağız. Şu an tüm Türkiye'de 270 bin konutun dönüşümünü yürütüyoruz. Biz niye 250 bin sosyal konut projesi açıkladık? İnsanlarımız sağlam, güvenli yuvalara girsin diye. Niye kentsel dönüşümle birlikte vatandaşımıza kira yardımı, kamulaştırma yardımı olarak 25 milyar lira kaynak aktardık? Aktarmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Milletimizin desteğiyle kentsel dönüşümü yapacağız, İstanbul'da da Ankara'da da İzmir'de de yapacağız ve vatandaşımızı çaresiz bırakmayacağız. Hiçbir parti gözetmeksizin bütün belediyelerimize söyledik. İki gün önce İstanbul Avcılar Belediye Başkanı'mız buradaydı. 'Ne gerekiyorsa getirin Başkan'ım' dedik. Bunu İstanbul'a, Ankara'ya da söyledik. Kentsel dönüşüm için bize gelen hiçbir belediyeye kafamızı çevirmedik. Anlaşan bütün vatandaşlarımıza sürecin önünü açtık. Biz kentsel dönüşüm sürecinin önünü açtık ve açmaya da devam edeceğiz. Etmek zorundayız. Bu, bir milli güvenlik ve beka meselesidir."
Şu an önceliklerinin 11 ille birlikte İstanbul'daki 900 bin konut olduğunu ifade eden Bakan Kurum, İstanbul'da, Üsküdar, Ataşehir, Ümraniye, Beykoz, Başakşehir, Avcılar ve Okmeydanı'nda kentsel dönüşüm projeleri yürüttüklerini vurguladı.
Kurum, yapı denetim yasasını kendilerinin hayata geçirdiğini, tüm yapı denetim sistemini kura sistemine göre değiştirdiklerini, göreve gelir gelmez emsal artışlarına dur dediklerini, imarların parsel bazında değil, ada bazında verileceğini söylediklerini aktardı.
Bina yüksekliği için etraftaki binaların emsal alınacağına ilişkin düzenlemeleri yaptıklarını vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mız talimat verdiler, Fikirtepe'de 10 bin konutluk, 50 bin vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren dönüşüm projesinin göbeğine girdik, bütün etaplarını, ihalelerini yaptık. Esenler'de 60 bin konutluk tüm dünyaya örnek olacak kentsel dönüşüm sürecini yürütüyoruz. 'Kanal İstanbul etrafına yeni bina, yeni yerleşim getirmeyeceğiz' dedik ama bu alanı rezerv alan olarak, İstanbul için kullanmak zorundayız. Buralara sağlam binaları yapacağız ve çeperde yer alan Sultangazi, Bağcılar, Başakşehir, Bayrampaşa'daki riskli binaları veya diğer ilçelerdeki riskli binaları buraya taşımak zorundayız. Millet bahçeleri niye yapılıyor? Millet bahçeleri bakın bu 8 ilde afette toplanma alanı vazifesi gördü. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi de bu vazifeyi görecek. Altyapısını hazırlayacaksınız. Yardım götürmek istiyorsanız o altyapıyı orada hazırlamak zorundasınız. Biz hem kentsel dönüşüm hem yapı denetimde tüm şehirlerimizde kararlılığımızı koymaya devam edeceğiz. Nasıl bugün Türkiye tek yürek olduysa biz de bu kararlılığı göstermek zorundayız. Siyaset üstü bakacağız. Herkesten istirham ediyorum. Kentsel dönüşüm üzerinden siyaset yapmayalım. Gelin hep birlikte masanın bir tarafında olalım, başka acılar yaşamayalım."
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, hasar tespitlerin bilfiil binalara gidilerek yapıldığını, süreci çok şeffaf yürüttüklerini dile getirdi.
Yıkılan binalardan, mantolama yapılan, sokak sağlıklaştırma çalışması yapılan binaların yeni gibi gözükebileceğini ifade eden Kurum, "Binaların yapım yılına bakmak lazım. Yapım yılı 99 öncesi ise... Bunlar kayıtlı, bu verileri paylaşabiliriz. Süreci şeffaf yönetiyoruz. Milletimizi doğru bilgilendirmek zorundayız. Milletimiz doğru bilgilendireceğiz, millete en kısa sürede hizmeti götüreceğiz. Veriler bu şekildedir. Yıkılan yeni bina yüzde oranı 2-3. Ağır hasar alan yeni bina da vardır. Bina belki fay hattına yakındı, zemin kalitesi kötüydü belki ama bina yıkılmamış, vazifesini yapmış." dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir talimat verdiğini anlatan Kurum, "Depremden etkilenen şehirleri ihya sürecini kültürden, sanattan anlayan, sosyolojiyi, demografik yapıyı bilen bilim insanlarından oluşan bir heyetle yöneteceğiz." ifadelerini kullandı.
Tüm illerdeki depremzedelerin ne zaman konteynerlere geçeceği sorulan Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"11 ilde bu konu eş zamanlı yürütülüyor. Vatandaşlarımızdan kira yardımı almak istediklerini mi yoksa konteyner alanlarında mı kalmak istediklerini öğreniyoruz. Gerek konteyner gerekse yığma malzemeler, gaz beton veya çelikten yapılan geçici barınma alanlarına ilişkin inşa sürecini yürütüyoruz. Çocuklar için oyun alanı, giyim ve gıda market gibi küçük bir şehir anlayışıyla alanlar oluşturuyoruz. Burada 1 yıl yaşayacaklar. Arkadaşlarımdan, konuya depremzede ve vatandaş gibi bakmalarını istiyor ve ne gerekiyorsa, ne ihtiyaçsa onu yapmalarını istiyorum. Bu anlayışla çalışıyoruz. Gaziantep'te Nurdağı ve İslahiye'de 4 bin 500 konteyner kurulumuna başlandı. Köylerimizle 12 bin konteynere ulaşacağız. Bunun 1500'e yakını tamamlandı. Kahramanmaraş'ta, Hatay'da süreç hızla yürütülüyor. Hatay'da TOKİ ve Emlak Konut ile çelik konstrüksiyondan 2 bin konteyner yapımını bugün itibarıyla başlattık. Adıyaman'da 1000'e yakın konteyner kurulumu tamamlandı, ilave 18 bine yakın konteyner planlanıyor. 15-20 gün, en geç 1 ay içinde hemen hemen tüm şehirlerimizde vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderecek bir çalışma yapıyoruz."