CHP'li Mersin Büyükşehir Belediyesi İmar İnşaat A.Ş. bünyesinde fiilen Mersin Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı Özel Güvenlik Hizmetleri Şube Müdürlüğü sevk ve idaresinde Özel Güvenlik görevlisi olarak çalışan Hatice Kömürcü, asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş depreminde, hem birinci derece akrabası olan aynı zamanda eşinin annesi, babası, iki ablası ve iki eniştesi yıkılan binanın altında kaldığı haberini aldı. Yaşanan süreçte 10 gün rapor alan Kömürcü, eşi ile Kahramanmaraş'a gitti.
6 YAKINININ CENAZELERİNİ ÇIKARTABİLDİ
Kömürcü ailesi, günler sonra yerle bir olan apartmanın altından 6 yakınının cenazelerini çıkartabildi. Kömürcü çifti, aile yakınlarının cenazelerini toprağa verdikten sonra Mersin'e döndü.
GÖNDERİLEN SMS İLE İŞTEN ÇIKARILDI
Sabah'ın haberine göre raporunun bitmesinin ardından Mersin'e dönerek bağlı olduğu birimde çalışmaya başlayan Hatice Kömürcü, gelen taziye telefonlarına mesai saatleri içerisinde cevap verdiği için, mesai saatlerinde telefonla konuştuğu için güvenlik zafiyetine sebep verdiği gerekçe gösterilerek, belediyede ne görev yaptığı belli olmayan ve Vahap Seçer'in kara kutusu olarak adlandırılan eski özel kalem Doğukan Uyan tarafından işten çıkarıldığı ortaya çıktı. Karar ise Hatice Kömürcü'ye SMS ile gönderildi.
"10 GÜN RAPOR ALARAK EŞİMLE BİRLİKTE DEPREM BÖLGESİNE GİTTİK"
Asrın felaketi olarak tabir edilen 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen deprem sonrası ailelerinin göçük altında kaldığını öğrendiğini belirten Hatice Kömürcü, "İzinim kalmadığı için sıralı amirlerimin bilgisi dahilinde aynı gün 10 gün rapor alarak eşimle birlikte deprem bölgesine gittik. Burada yaşananları ifade edecek kelimeler bulamıyorum, çünkü bu acının tarifi, ifadesi yok. Ortalık mahşer yeri feryatlar, figanlar, yağmur çamur ve -10 derece soğuk vardı. Allah'ım bu nedir dedim kıyamet kopmuş sanki. İşte bu durum ve şartlarda ailelerimizin kalmış olduğu enkazda bir hafta boyunca gece gündüz demeden aç susuz ve uykusuz bir şekilde tırnaklarımızla enkaz kazarak akrabalarımızı çıkardık. Gerekli defin ve resmi işlemleri yaptıktan sonra Mersin'e döndüm" dedi.
"ELİMDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAYA ÇALIŞIYORDUM"
Kömürcü, "Mazeretimin olması, psikolojik ve fizyolojik olarak bir yıkımda olmama rağmen ikinci bir raporu almayarak işimin başına döndüm. Çalıştığım yer afetzedelere yardım amaçlı kriz merkezine çevrilmişti ve ben afetzede ne demek acı bir şekilde yaşayarak öğrenmiştim. Onlara elimden geldiği ölçüde yardım etmem gerektiğini düşündüğümden koşarak işimin başına geçtim fakat çalışmamın 2'nci saattinde fiziksel ve psikolojik olarak bu duruma hazır olmadığımı anladım ve amirlerime beni buradan alın başka kapıya verin ben iyi değilim dedim. Çünkü, yoğun bir şekilde depremzede geliyor, gerekli ihtiya��lar temin edilip veriliyor, sürekli diğer birimler, arkadaşlar ile irtibat, telefon görüşmeleri, koordinasyonlar sağlanıyordu. Benimse her gözümü kapattığımda aklıma enkazdan çıkarttığım akrabalarımın cenazeleri geliyor, ağlamaklı oluyordum. Buna rağmen de elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyordum, ama gerekli değişiklik yapılmadı" diye konuştu.
"İFTİRADAN ÖTEYE GİTMEYEN BİR SÖYLEMDİR"
Kömürcü, "Evvela ben deprem nedeniyle mağduriyet yaşayan yakınlarını kaybetmiş bir kadın özel güvenlik personeliyim. Herkesin acısı kendine denilebilir, ancak bu zamanlarda yönetici olsun sorumlu amir olsun insanların egolarını, üstünlüklerini bir sürede olsa bir kenara bırakmaları hizmet veren çalışanlarına karşı daha duyarlı ve insaflı olması gerektiğini düşünüyorum. Bunları neden söylüyorum sebebi şudur. İddia edildiği gibi cep telefonumla konuştuğum ve güvenlik zafiyetine sebebiyet verdiğim iftiradan öteye gitmeyen bir söylemdir. Kaldı ki cep telefonu ile zaman geçirme ya da oyun oynama gibi bir durumun olmadığı, söylendiği gibi telefon ile konuştuğum belirtiliyor." şeklinde konuştu.
"GÖREVİMİ TEHLİKEYE SOKACAK BİR DURUM SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Kömürcü devamında, "Böyle bir durumda zaten alan kontrolüm ya da görevimi tehlikeye sokacak bir durum söz konusu olamaz. Sonuçta amirlerimiz, müdürlerimizde aradıklarında da cep telefonu ile görüşme sağlamaktayız. O zaman bütün çalışanların aynı suçtan itham edilmesi gerekmektedir ki, zaten ortada güvenlik sorunu yaşanan bir durum söz konusu dahi olmamıştır. Olay günü telefon ile depremde yaşamını yitiren akrabalarım ile ilgili taziye ve bilgi almak gayesinde görüşmelerim olduğu doğrudur" dedi.
Macit Özcan tesislerinde görev yaptığını belirten Kömürcü, "Bütün personellerin ve amirlerim yaşadığım acının ne denli büyük ve ciddi olduğunu bilmektedirler. Olay günü yine bir telefon görüşmesi esnasında belediyemiz yöneticilerinden Doğukan Uyan bey yanımdan geçerek ilerlemekte iken bende saygı gereği telefon görüşmeme ara verdim baş selamı ile selamladım, dışarıda bekleyen güvenlik arkadaşıma el işareti ile çıkış olduğunu belirttim.
Doğukan bey dışarı çıkmışken tekrar dönüp içeri geldi ve bana bağırmaya başladı ne olduğunu anlamadım, bana halen telefonla görüşüyorsun dedi. Ben telefonla görüşmüyorum dedim 'bana karşılık verme' dedi, bende durumumu yaşadıklarımı anlatmaya çalıştığım esnada anlamsız bir şekilde tepki vererek tekrar dışarı çıktı. Sonrasında sekreteri Yağmur hanım yanıma gelerek sanki bir suç işlemişim gibi çocuk azarlar gibi azarladı" şeklinde konuştu.
"OLAY YERİNİ GÖSTEREN KAMERA GÖRÜNTÜLERİNİN ÇIKARILMASINI TALEP EDİYORUM"
Kömürcü, "Zaten sıkıntılarım bana yeterdi, birde böyle bir muamele ile karşılaşınca ister istemez karşılık vermek zorunda kaldım ki böyle bir durumda kimse kayıtsız kalamazdı. Ben yaşanan tartışmayı ya da tepkimi savunmuyorum, ancak şahsıma da yapılan olayında kabul edilir bir yanı bulunmamaktadır. Olayın olduğu yerde güvenlik kamerası bulunmaktadır. 16 Şubat'ta 12:00 ile 13:00 saatleri arası olay yerini gösteren kamera görüntülerinin çıkarılmasını talep ediyorum. Bu süreç içinde psikolojik olarak zaten yıpranmış bir kişiyim. Yaşanan olaylar üzerine rahatsızlığım nedeniyle doktor muayenesi sonrasında rapor alarak tekrar deprem bölgesine gittim. Hakkımda verilecek kararın adil bir şekilde verileceğine inanıyorum" dedi.