6'lı koalisyon masasının adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 18 Mart'ta planlanan, ancak Şehitler Günü'ne denk düşmesi nedeniyle kamuoyundan yükselecek sert tepkiler gözetilerek ertelenen HDP ziyaretini dün gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal adına HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ı parlamentodaki HDP grubunda ziyaret etti. Görüşmeye iki partinin kurmayları da katıldı.
ELİ TİTREYEREK AÇIKLADI
Yaklaşık bir saat süren görüşmeden sonra Kılıçdaroğlu, bir tarafına Buldan'ı, diğer tarafına da Sancar'ı alarak açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu'nun, açıklamasını okurken ellerinin titrediği görüldü.
KANDİL'İN TALİMATLARINI İÇEREN "TERÖR BELGESİNİ" KABUL ETTİ
Kılıçdaroğlu'nun aday gösterilmesinden sonra eli kanlı terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinden HDP'lilere kadar arka arkaya mesajlar yayınlanmış ve 11 maddelik "Tutum Belgesini" kabul etmesi halinde aday çıkarmayıp destek sözü verilmişti.
Kılıçdaroğlu, görüşme sonrası yaptığı açıklama ile bu dayatmaya boyun eğip terör örgütünün siyasi uzantısı HDP'nin koşullarını kabul ettiğini kamuoyuna da ilan etmiş oldu.
6'lı masanın HDP'nin ayağına gönderdiği Kılıçdaroğlu'nun Tutum Belgesi'nin büyük bölümünü kabul eden açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
PKK'LI BELEDİYELERE KAYYUM ATANMAYACAK: Kayyum atanmasını, bunun sürdürülmesini asla doğru bulmuyoruz. Bizim ortak mutabakat metninde kayyum uygulamasının olmaması yer alıyor. Seçimle gelen seçimle gider.
11 MADDELİK TUTUM BELGESİ
Kandil'in 11 maddelik tutum belgesinin terörist başı Abdullah Öcalan'a uygulanan "sözde tecrit" in kaldırılmasından ana dilde eğitime, "bağımsız yargı" başlığı altında Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasından kayyum atanan belediyelere kadar uzun bir talep listesi bulunuyor.
PKK PARTİLERİ KAPATILMAYACAK: Parti kapatmayı zorlaştıracağız. Serbest siyasetin önünün açılması gerekir. Siyaset artık kavga alanı olmamalı.
LGBT MESAJI: Tüm dezavantajlı gruplar (LGBT) için siyaset kurumunun üstüne düşeni yapması lazım. Haklarının elinden alınması gibi bir durum siyasete yakışmaz."KÜRT SORUNU" ADI ALTINDA SÜSLÜ KELİMELER: Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM'dir. TBMM'nin varlığı sorunları çözen Meclis olmasından kaynaklanıyor. Kuruluşundan bu yana en temel sorunlar TBMM'de çözüldü. Vatandaşın sağduyusuna güvenerek seçtiği parlamenter ile birlikte var olan sorunları çözmeye talibiz ve çözeceğiz. Bu işin ortası yok. Demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz.
AKADEMİSYEN VE KANAAT ÖNDERİ: Bu ülkenin saygın insanları var. Akademik ve sivil toplum var. Her toplumun kanaat önderleri var. O destekle biz var olan sorunları çözebiliriz.
ÖZELLİKLE MECLİS'İ SEÇMİŞLER!
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, görüşme yeri olarak özellikle Meclis'i seçtiklerine dikkat çekerek, "Sayın Başkanı burada ağırlamamızın nedeni Kürt sorunun demokratik çözümünün Parlamento çatısı altında olmasından yana olduğumuzu göstermek amaçlıydı" dedi.
KÜRTÇEYE SAYGI: Herkesin diline saygı göstereceksin. Evet, resmi dilimiz Türkçe, kimsenin bir şey dediği yok zaten ama devlet olarak çifte standart yapamazsınız.
KILIÇDAROĞLU'NUN CEVAPLAMASI GEREKEN 11 SORU
Kirli pazarlığı köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, "Kürt sorununu çözeceğim" derken Anayasa'daki "Türk vatandaşlığı tanımını" nereye oturtacak? Güya "nötr kimlik" edebiyatı ile Türkiye Cumhuriyeti'ni, "Anadolu Cumhuriyeti (!)" diye dönüştürmeye uğraşanların değirmenine su mu taşıyacak?" ifadelerini kullandı.
İşte Müderrioğlu'nun o yazısından ilgili bölüm:
Beklenen ve ertelenen görüşme dün nihayet gerçekleşti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP gerçeği ile hakiki manada yüzleşmiş oldu. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sn. Kılıçdaroğlu, HDP eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile bir araya geldi. Muhtelif belgelere yazılan "süslü demokratik çözüm" laflarının HDP, daha doğrusu Kandil dili ile ne anlama geldiğini Kemal Bey de bir nebze daha iyi fark etti. Maalesef bu kişisel aydınlanması, cumhurbaşkanı seçilmek için her şeyi göze aldığı, her türlü tavize vermeye hazır olduğu en zayıf anına denk geldi. PKK terör örgütünün siyasal uzantısının, aslında homojen bir yapı olmadığını, İmralı ruhu ile Kandil kimliği arasında gelgitler yaşadığını, marjinal sola, muhafazakar kesime, değişik etnik köken, mezhep ve inanç gruplarına açtığı pencerelerin bariz yanılsamalar içerdiğini biraz olsun anladı. HDP'nin, lafla ikna edilemeyeceğini, açık taahhüt, yazılı belge veya kamuoyu önünde bağlayıcı beyan istediğini gördü. Öyle ki gerginliği basın açıklamasına birebir yansıdı.
Ne imiş?
"Kürt sorunu TBMM'de çözülecekmiş!"
Eeee?
HDP bu nedenle görüşmenin Meclis'te yapılmasını istemiş!
Ağzından bu kadar "demokrasi ve adalet" kelimelerini eksik etmeyen parti görünümlü, şiddet kılıflı bir oluşumun, bizzat demokrasinin sunduğu imkânları kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin dibine dinamit koymak istemesi ne kadar acı değil mi?
Haydi, Kemal Bey dün "Kürt sorunu" dedi, "Meclis'i işaret etti" vs.
Yetmedi! Belediyelerde kayyum uygulamasına son verilmesinden de dem vurdu...
İyi de mesele bu kadar basit değil ki!
Veya
Ve en önemlisi...
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi döneminde, devletin ve milletin büyük özverisine rağmen HDP'nin bölücü siyasal ajandasından, PKK'nın da şiddetten vazgeçmeyeceği yani, küresel aktörlerin maşası olarak tarihi hedeflerine yürümek istediği mutlak olarak anlaşılmışken... Aslında, "barış içinde bir arada yaşamaya dayalı çözüm istemedikleri" belli olmuşken Kemal Bey, bugünkü gibi "sevgi kelebeği olmayı!" sürdürecek mi? Merak eden, PKK patentli kan ve barut kokusu içindeki Nevruzlarla, bugünkü huzur ortamının yaşattığı Nevruzlara bakabilir!
Evet! Çözülecek meseleler hâlâ var. Lakin çözüm, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine operasyon çekilmesinden, federasyona dayalı kandırmacadan, Irak ve Suriye'de kontrol edilen alanlarda kalıcı olmayı öneren emperyalistlerden ve anayasanın ilk üç maddesi ile oynamaktan geçmiyor.
Özetle...
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurcalayacağım derken, bozduğunuz ayarları geri getiremezsiniz!
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ