14 Mayıs'taki seçime günler kala CHP'nin milletvekili aday listeleri açıklandı. Ancak partide değişimi ve yenileşmeyi sembolize eden, parlak bir aday listesi beklenirken Atatürkçü ve ulusalcı isimlerin hiçbiri CHP listelerinde kendisine yer bulamadı.
LİSTEDE ATATÜRKÇÜ YOK
Aksine FETÖ destekçisi, AK Parti'den dışlanan, PKK'lı teröristleri aklayan isimler listede en başa yazıldı. Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas ve Mahmut Övür, AK Parti'nin listesiyle güven verdiğini yazarken CHP'de büyük bir kriz ve deprem yaşandığını belirtti.
HİÇBİR SEÇİMDE ERDOĞAN'I BU KADAR RAHAT GÖRMEDİM
Başkan Erdoğan'ın bu seçimde çok rahat olduğunu belirten Barlas, "Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan üst üste 16 seçim kazandı. Hepsini yakından izledim. Hiçbir seçimde Erdoğan'ı bu kadar rahat görmedim." ifadelerini kullandı.
"PKK-HDP İLİŞKİSİNİ MEŞRULAŞTIRAN SİYASETİYLE DE AĞIR BEDEL ÖDEYECEK"
Ne CHP ne de ittifak yaptığı partilerin hiçbirinin "tarihi" dedikleri seçim sürecini doğru yönetemediklerine dikkat çeken ve listelerin bunun en somut göstergesi olduğunu yazan Övür, "Klasik CHP geleneğinden gelen bir CHP'li, listeyi değerlendirirken şöyle diyordu: "Listelerde Atatürkçü aradık ama bulamadık." Görünün o ki, CHP yönetimi, sadece sağ siyasetçilere teslim olmakla değil, PKK-HDP ilişkisini meşrulaştıran siyasetiyle de ağır bedel ödeyecek." ifadelerini kullandı.
İşte Mehmet Barlas'ın bugünkü yazısı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü törende tarihi bir adıma imza attı. Dünyanın ilk SİHA gemisi, Türkiye'nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu, donanmanın hizmetine girdi.
Bu hamle Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarına ve Mavi Vatan hedeflerine ulaşmasında çok önemli bir rol oynayacak. Ege ve Akdeniz artık ondan sorulacak. NATO'nun güçlü ortağı Türkiye için büyük bir prestij.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu gurur gününe imza atarken rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun nelerle meşgul olduğunu merak ediyor musunuz? CHP tabanı pazar gününden beri isyanda. "Sana söz yine baharlar gelecek" sloganıyla 14 Mayıs seçimlerine hazırlanan CHP'de, değişimi ve yenileşmeyi sembolize eden, parlak bir aday listesi bekleniyordu. Ama CHP'nin listelerine "AK Parti'den dışlanan, siyasi ömrünü tamamlamış isimler" damgasını vurdu. Atatürkçü ve ulusalcı isimlerin hiçbiri CHP listelerinde kendisine yer bulamadı.
FETÖ VE PKK SEMPATİZANLARI LİSTE BAŞI
CHP listelerinde tartışılan isimlerin başında eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin geliyor. CHP'nin Ankara adayı Sadullah Ergin'in ismi, yargıdaki FETÖ yapılanması ve FETÖ'nün birçok kumpas davasıyla hatırlanıyor. Sadullah Ergin'in aday gösterilmesini hakaret olarak kabul eden CHP tabanı, bu ismi kabullenecek gibi görünmüyor.
FETÖ demişken ilginç bir isim daha var. FETÖ'nün kapatılan yayın organında son güne kadar yazı yazmaya devam eden Yüksel Taşkın. FETÖ darbesinden sonra KHK ile kamudan çıkarılan bir öğretim üyesi. Atatürk düşmanlığıyla tanınan bu isim, Atatürk'ün kurduğu partide milletvekili adayı. Bana Sadullah Ergin kadar ilginç geldi.
Darbecilerin ve FETÖ'cülerin tamamının görevine iade edileceğini söyleyen Gülizar Biçer Karaca da CHP listesinde Denizli'de birinci sırada. Teröristbaşı Öcalan'a hayranlığını sosyal medyada hiç gizlemeyen örgüt sempatizanı Okan Onur Konuralp de yine CHP Ankara listelerinde dördüncü sırada.
FETÖ'den hapis cezası alan Yalova Ticaret Odası Başkanı Tahsin Becan da CHP listelerine girmeyi başaranlardan.
Barış bildirisine imza atarak PKK'ya destek veren, Türk ordusunu itibarsızlaştırmaya çalışan Nilgün Bayraktar Mardin'den aday.
Türk ordusuna yönelik iftiralarıyla çok tartışılan, PKK'lı teröristleri aklayan Hacer Foggo da İzmir'den aday.
ERDOĞAN'IN EN RAHAT SEÇİMİ OLACAK
CHP'nin listesi böyle uzayıp gidiyor. Toplam oyları yüzde 1 bile olmayan Millet İttifakı'nın 4 partisi ve HDP'ye yakın isimler, CHP listelerini ele geçirmiş durumda.
Hepsi tartışmalı isimler. Hiçbirinin CHP seçmen kitlesiyle uzaktan yakından ilgisi yok. Atatürk'ün kurduğu partinin listelerinde maalesef bir tane Atatürkçü ve milli bir isim yer almıyor. Kılıçdaroğlu'nun, siyaset tarihine geçen ve seçmeni küçümseyen "Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz" sözü vardı. Parti tabanı bu kez "tıpış tıpış" sandığa gitmeyi içine sindiremiyor. CHP seçmeni neden AK Parti'den kovulan adaylara oy versin, masanın küçük partileri neden yıllardır düşmanlık yaptıkları CHP logosu altında seçim çalışması yapsın. Böyle bir ortamda cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce hem kendisinin hem de partisinin oylarını artırıyor. Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan üst üste 16 seçim kazandı. Hepsini yakından izledim. Hiçbir seçimde Erdoğan'ı bu kadar rahat görmedim.
İşte Mahmut Övür'ün bugünkü yazısı:
İki büyük ittifakı oluşturan AK Parti ve CHP'de olanlar, siyasetin geleceği açısından ders niteliğinde.
Biri devrim gibi bir değişime imza atarken, ötekinde derin bir deprem yaşandı.
AK PARTİ VE CUMHUR İTTİFAKI
AK Parti, son 20 yılda girdiği seçimlerde belki de ilk kez çok köklü bir liste devrimi yaptı. Aralarında başbakanlık, Meclis başkanlığı da yapan isimlerin olduğu ve üç dönem milletvekili seçilen 64 kişi listeye konulmadı.
Bu, siyasetin yenilenmesi açısından köklü bir adımdı. Bu köklü adım, listede yer alan yeni isimlerle tamamlandı. Bu nedenle AK Parti listesi hem toplum hem de teşkilat tarafından olumlu karşılandı.
Çok sayıda mesleğinde başarılı olmuş kadın adayın listelerin ilk sıralarında ve seçilecek yerlerde olması, gençlere özel yer verilmesi ve tecrübe ile dinamizmin sentezlenmesi AK Parti'nin yeni bir sessiz devrime imza attığının işaretiydi.
Bakanların büyük şehirlere ve Anadolu şehirlerine dağıtılması da bunun tamamlayıcısı oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un İstanbul'dan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin son depremin merkezi Kahramanmaraş'tan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın Şanlıurfa'dan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın ise Osmaniye'den aday gösterilmeleri, yeni dönemde şehirlerin ve "depreme hazırlığın" öne çıkacağını gösteriyor.
Cumhur İttifakı içinde yer alan partilerin kendi logolarıyla seçime girmeleri de süreci pozitif olarak etkileyecek. Böylece kendi logolarıyla seçime katılan MHP ve BBP milliyetçiliğin, YRP ise CHP'ye payanda yapılan "Milli Görüş" düşüncesinin gerçek adresleri olduğunu göstermiş oldu.
'LİSTEDE ATATÜRKÇÜ BULAMADIK'
Gelelim ciddi anlamda bir deprem yaşayan CHP ve öncülük ettiği Millet İttifakı'na... Ne CHP ne de ittifak yaptığı partilerin hiçbiri "tarihi" dedikleri seçim sürecini doğru yönetemedi. Listeler bunun en somut göstergesi oldu.
Tablo büyükşehirlerdeki CHP listelerinde daha net görünüyor. Klasik CHP kimliği sıfırlanmış yerini DEVA, Gelecek, DP ve SP'lilerden oluşan ve kendi mahallelerinde tutunamayan "küreselci-sağcı" aktörler almış. Anlayacağınız Atatürkçü CHP tabanı, İstanbul'da Cemal Enginyurt'u, Birol Aydın'ı, Selim Temurci'yi ya da Abdullah Gül'ün önerisiyle birinci sırada yer aldığı söylenen Namık Tan'ı, Ankara'da ise infial yaratan Sadullah Ergin'i oylarıyla Meclis'e taşıyacak.
Herhalde solcu Yunus Emre de sonradan çıkıp Meclis kürsüsünde şöyle bağıracak: "O koltuklarda CHP'ye oy veren Atatürkçülerin sayesinde oturuyorsunuz, haddinizi bileceksiniz."
Sadece onlar değil, aralara İP'liler de serpiştirilmiş... Tabii "Ekremcileri" de unutmamak gerekiyor. Liste savaşında Canan Kaftancıoğlu'ndan çok İmamoğlu'nun etkili olduğu, sadece İstanbul'da değil başka şehirlerde de kendisine yakın isimleri listeye koydurduğu söyleniyor.
Klasik CHP geleneğinden gelen bir CHP'li, listeyi değerlendirirken şöyle diyordu: "Listelerde Atatürkçü aradık ama bulamadık."
Görünün o ki, CHP yönetimi, sadece sağ siyasetçilere teslim olmakla değil, PKK-HDP ilişkisini meşrulaştıran siyasetiyle de ağır bedel ödeyecek. Hem de sandıkta ciddi oy kaymalarıyla... Birazı Muharrem İnce'ye gitse de önemli bir kesimi HDP ve TİP'e gidecek. Bu da listelerde sadece Çankaya'da Sadullah Ergin'e isyan eden Atatürkçülerin derin paradoksu...
İP'TE TÜMDEN İPLER KOPTU
Aday belirleme süreci ve listelerin açıklanması sonrasında sürekli irtifa kaybeden tek parti İyi Parti oldu. "Başbakan olacağım" diyen Meral Akşener, partisini bile kaybedecek noktaya geldi.
Sadece Aytun Çıray'ın giderayak "Partimiz baraj altında kalacak" demesi bile bunu göstermeye yetiyor.