14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine 5 gün kaldı. 7'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kandil'inden FETÖ'süne birçok terör örgütü tarafından desteklendiğine son dönemece girdiğimizde hepimiz şahit olduk.
Verdiği sözlerle Batı medyasının da göz bebeği olan Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkında son günlerde ortaya atılan 'kaset' iddialarına savunması daha büyük bir skandalı ortaya çıkardı.
Kılıçdaroğlu "17/25 Aralık Süreci'nde de Erdoğan'a deep fake ile sahte ses kayıtları yaptılar." diye konuştu.
Ancak yine aynı Kılıçdaroğlu, kumpas zamanında Meclis kürsüsünden FETÖ'nün kurguladığı ses kayıtlarını malzeme olarak kullanmıştı.
2 OCAK 2013: "BENİM KAYDIM ÇIKARSA GENEL BAŞKANLIKTAN AYRILIRIM"
7'li koalisyonun adayı Kılıçdaroğlu, 2 Ocak 2013 tarihinde ise ses kayıtlarının doğru olduğunu savunmuş, "O görüşmeyi dinledikten sonra artık ben o kişiye 'başbakan' lafını etmeyeceğim. İnkar edemez. Benim öyle bir ses kaydım çıkarsa CHP Genel Başkanlığından ayrılırım. diyerek ahkam kesmişti.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Böylece yıllar sonra da olsa, Kılıçdaroğlu açıkça FETÖ'nün hükümeti devirmek için hazırladığı sahte belgeleri kullanarak o "suça ortak" olduğunu itiraf etmiş olmuyor mu?" diye sordu.
Övür'ün yazısından ilgili bölüm şu şekilde:
Seçimlere kısa süre kala, yedili koalisyonun cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir itirafta bulundu ki, skandal demek bile az kalır.
Herhalde ABD'ye gidip 8 saat ortadan kayboluşuyla ilgili kaygısı derin ki, korkuya kapılıp kendisiyle ilgili "deepfake" yani sahte ses kayıtlarının çıkabileceğini düşündü ve ön almak için şu çarpıcı açıklamayı yaptı:
"Son 10 günde böyle bir şey yapılacağı söylendi. Seyahatimle ilgili bir şey olduğu söylendi, gelen bilgi öyleydi. İftirayla, karalama kampanyalarıyla, bel altı vuruşlarla yapılanların yanlış olduğunu biliyorlar. 17-25 Aralık sürecinde de yapmışlardı öyle bir şey..."
Müthiş değil mi? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kendi ağzıyla 2014 yılında Meclis kürsüsü dâhil tepe tepe kullandığı FETÖ bölgelerinin "deepfake" yani "sahte" olduğunu söylüyor.
Böylece yıllar sonra da olsa, Kılıçdaroğlu açıkça FETÖ'nün hükümeti devirmek için hazırladığı sahte belgeleri kullanarak o "suça ortak" olduğunu itiraf etmiş olmuyor mu?
Peki, bunun hukuken bir karşılığı yok mu?
Savcılar, barolar ve hukukçular ne der bilemem ama bu tarihi itiraf siyaset açısından bir milat... Siyaset bu işin peşini bırakmamalı. İlk adımını önceki gün Atatürk Havalimanı'ndaki Yüzyılın Büyük Mitingi'nde Başkan Erdoğan attı ve işin peşini bırakmayacağının işaretini verdi:
"Bay Bay Kemal, '17-25 Aralık girişimindeki her şey montajdı' diyor. Madem montaj olduğunu, iftira olduğunu bal gibi biliyordun, niçin bunları meydan meydan millete dinlettin. Madem yalan olduğunu, uydurma olduğunu biliyordun, niçin aylarca Meclis kürsüsünde o yalanlar üzerinde tepindin.
Seni bu yalan ve iftira furyasına öncülük etmeye kim zorladı? Seni bu çamur siyasetine kim bulaştırdı? Hangi örgüt bulaştırdı? 15 Temmuz destanına 'kontrollü darbe' diyerek lekelemeni senden kimler istedi?
Bay Bay Kemal'in artık bu sorulara cevap verme vakti gelmiştir. Gerçekten helalleşmek istiyorsa önce buradan başlamalı."