Önce 14 Mayıs'ta sonra da 28 Mayıs'ta büyük hezimete uğrayan 7'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan istifa etmesi beklenirken seçim gecesi "yola devam" açıklaması geldi.
"MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİM"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim galibiyetinin ardından kameralar karşısına çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hakkınızın yenmesine müsade edemezdim etmedim. Ben bir kardeşiniz, dostunuz, amcanız her şeyden önce bu toprakların bir insanı olarak hakkınız için bolluk bereket içinde yaşayın diye mücadele verdim, vermeye de devam edeceğim." açıklamasında bulunmuştu. Parti içindeki muhaliflere yönelik mesaj içeren açıklamaya karşın, Kılıçdaroğlu'nu koltuk indirmek isteyen gruplar harekete geçti.
Kılıçdaroğlu'nun bu yenilgisini fırsat bilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan gelen 'değişim' çıkışıyla baba-evlat kavgası başladı.
"DEĞİŞMEYEN TEK DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR"
14 Mayıs'taki başarısız manipülasyon girişiminin ardından 28 Mayıs gecesi derin bir sessizliğe bürünen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ertesi sabah parti içi mücadelenin işaret fişeğini yaktı. Soyal medyadan bir video paylaşarak değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu dile getiren İmamoğlu, "Biz de gönülleri fethetmek için yola çıktık. Bundan sonra bütün gönülleri kazanmak için mücadeleye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU'NUN MEDYADAKİ KALELERİ BİR BİR DÜŞÜYOR
Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması başta parti içindeki muhalif kesimi daha sonra da CHP yandaşı medyayı rahatsız etti. Ekrem İmamoğlu'nun safını tutan gazetecilerin yanı sıra CHP Lideri'nin yanında olan gazeteciler de artık alenen yenilginin sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu diyebiliyor. Kılıçdaroğlu'nun kalesi olarak bilinen Cumhuriyet gazetesinde bile CHP lideri eleştirilmeye başlandı.
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, CHP'yi topa tutup "sağa yaklaştı" diye eleştirirken diğer köşe yazarları da yönetimin yanlışlarını tek tek saymaya başladı.
Kongar, Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim boyunca dilinden düşürmediği "helalleşme" açıklamasına şu sözlerle tepki gösterdi:
CHP, sadece bütün öteki sağ partilerle ittifak ederek değil, aynı zamanda CHP'nin geleneksel Atatürkçü ve Orta Sol çizgisini de "Orta Sağ"a taşıyarak yani partinin tarihsel kimliğini değiştirerek "Orta Sol"u yok etti, fakat "Orta Sağ"daki boşluğu da dolduramadı.
Partinin Orta Sol ve Atatürkçü çizgisi korunarak yapılabilecek ve verimli olabilecek olan bu ittifak, partinin öz varlığı da sağa kaydırıldığı için, yelpazede "Orta Sol" konusunda ciddi bir boşluk yarattı.
Hele "helalleşmek" gibi dini terimlerin kullanılması hem kimseyi ikna edemedi hem de partinin çekirdek kadrosunu kendisinden uzaklaştırdı.
CHP'nin yeniden özgün çizgisine dönmesi ve "Orta Sol"daki bu boşluğu doldurması gerekiyor.
CHP bunu beceremezse, "Siyaset boşluk kaldırmaz" ve başkaları (haksız ya da haklı olarak) burayı doldurur.
"CHP'NİN YANLIŞLARI"
Cumhuriyet'in "Olaylar ve Görüşler" köşesinde bugün CHP'ye yönelik eleştiriler yer aldı.
Dr. Engin Ünsal: "Muhalefetin kazanması için her şeyin var olduğu bir ortamda, seçimin kaybedilmesinde CHP'nin çok önemli yanlışlarının da katkısı olmuştur. Parti içi demokrasi yok edilmiştir. Heyecanı yok edilen parti örgütünün seçime asılma gücü zayıflatılmıştır. Üyesinin seçme-seçilme hakkına saygılı olmayan bir parti, üyesinden sadakat bekleyemez.
İşçiler ve sendikalar yok sayılmıştır. CHP; Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Kemalist, milliyetçi çizgisinden uzaklaştı. 10 Aralıkçıların yönlendirmesi ile parti kendini sağda göstermek için tarikat ziyaretleri yaptı.
Seçim aşamasında cemaat partileriyle ittifak kuruldu, seçmen küstürüldü. CHP, bu partilere 37 milletvekili hediye etti. Cumhurbaşkanı seçimini kazanması için çok olumlu bir ortam olduğu halde seçimi kaybeden CHP; kendini sorgulamalıdır. Yöneticileri hesap vermelidir."
Levent Ünsal: "CHP yine kaybetti. CHP'nin tabanı çok büyük çoğunlukla, Atatürkçü, laik Cumhuriyetçi, sosyal demokrat ve bu yolda "idealist" bir kitledir. Fakat aynı idealizmi partide yönetici konumunda olanların bir bölümünde görmek zordur. Hele de işin içine delege, mevki, makam işleri girince, diğer partilerde olduğu gibi, CHP'de de idealizm ve ideoloji tamamen biter. Çıkarcılık ağır basar.
Siyasette, idealist olmayan bu kitle, bir davaya baş koyamaz, sandık başında da gayretle mücadele edemez. Seçimlerde bu bir kez daha görüldü. HDP desteğiyle de olamayacağı anlaşıldı. Zaten CHP genel başkanı, 14 Mayıs'taki seçimlerin ardından yaptığı bir konuşmada, 'Bütün sandıklarda müşahitlerimiz olacak' diyerek sandık başlarındaki yetersizliği üstü örtülü olarak da olsa itiraf etmişti.
Peki, 28 Mayıs seçimine çok az bir süre kala bu durum telafi edilebilir miydi? Elbette hayır. CHP genel başkanının, 28 Mayıs öncesinde, son günlerde milliyetçilik atağı, Anadolu seçmenine samimi geldi mi acaba? Hayır. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın son andaki katkısı ise 'Taşıma suyla değirmen dönmez' atasözüne örnek oldu. Türkiye'yi göçertmek, CHP'yi göçertmekle mümkünmüş. Bu anlaşılmıştır artık."
"10 YIL DAHA BURADAYIM"
Peki 13 yıldır Başkan Erdoğan'a karşı kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu'nun bundan sonraki adımları ne olacak? İstifa edecek mi? Yoksa MYK'yı değiştirip yola devam mı edecek?
Ankara kulislerinde konuşulanlara göre Kılıçdaroğlu kendisini ziyaret edenlere "10 yıl daha buradayım. İstifa etmeyeceğim" diyor.
TEPKİLERİN ARDINDAN İLK AÇIKLAMA GELDİ
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ağır hezimete uğrayan 8'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı CHP'li Kılıçdaroğlu, kendisine yapılan istifa çağrıları hakkında ilk defa konuştu. "MYK'da, Parti Meclisi'nde incelemeler, değerlendirmeler, tartışmalar yapılacak ve hep birlikte karar vereceğiz" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu ardından İBB Başkanı İmamoğlu ile arasındaki ilişkiye değindi.
"KAMUOYUYLA PAYLAŞACAĞIZ"
Muhalefet kanadında yaşanan hezimetin ardından "istifa" sesleri yükselmeye devam ederken, sessizliğini bozan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmayacağını top döndürerek cevapladı. Kesin ifadelerle konuşmayan Kılıçdaroğlu, istifa etmeyeceğini imalı şekilde cevaplamakla yetindi. "CHP çok köklü bir parti. CHP'de her düşünce rahatlıkla dillendirilir, tartışılır ve bu süreç sonunda partinin yetkili kuralları karar verir. Şimdi bu süreci yaşıyoruz. MYK'da, Parti Meclisi'nde incelemeler, değerlendirmeler, tartışmalar yapılacak ve hep birlikte karar vereceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.
"İMAMOĞLU İLE ARAMIZDA HİÇBİR GERGİNLİK YOK"
Kılıçdaroğlunun "Mücadeleye devam edeceğim" sözlerine karşı ilk hamle "aramızda baba-oğul" ilişkisi var dediği İBB Başkanı İmamoğlu'ndan gelmişti. İsyan bayrağı açan İmamoğlu ile aralarında çıkan tartışma haberleri hakkında "Hiçbir bir sorun yok. Hiçbir gerginlik yok. Hep birlikte konuşup, değerlendirip yol haritamızı belirleyeceğiz" yanıtını verdi.
BEN KEMAL GİTMİYORUM
Biliyorsunuz seçim gecesi Kemal Kılıçdaroğlu'nu en çok eleştiren ve adaylığını sorgulayan muhalif gazetecilerin başında Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz gelmişti.
Saymaz, bugünkü yazısında CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2028 senaryosunu yazdı. Saymaz, "Diyelim Kılıçdaroğlu, kurultayda aday oldu ve Mart 2024'ü lider olarak gördü. Sonra? Yerel seçimde başarılı bir sonuç alıp 2028'de yine aday olmak isteyecektir. Ancak şu an en "Kemal Bey'ci" CHP'liler bile "Kılıçdaroğlu yeniden cumhurbaşkanı adayı olmalı mı?" sorusuna "Evet" diyemiyor. Geriye iki olasılık kalıyor: Ya olağan kurultay süreci başlar ve İmamoğlu da dahil, adaylar yarışır. Ya da Kılıçdaroğlu, yerel seçim sonrasında partisini evlatlarına teslim edip izzetü ikbal ile sahneden çekilir" diye yazdı.
YENİ DÖNEMDE "İKİ KUTUPLU" CHP Mİ?
A Haber canlı yayınında "Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'nin bundan sonraki yol haritasının ne olacağı"na ilişkin soruyu yanıtlayan Siyasal İletişimci Ferhat Murat, "Kemal Kılıçdaroğlu 'Ben Kemal Kalıyorum' diyecek bu çok net şekilde ortada. Zaten bunu 14 Mayıs'tan sonra "Genel Başkan" koltuğunu yanına alıp masaya vurarak yaptığı konuşmada gördük. Oysa ona 'Neredesin' diye kimse sormamıştı. 14 Mayıs sonuçlarından sonra parti içinde çıkan homurdanmalara ve başlatılması çok muhtemel olan genel başkanlık mücadelesine karşı verilmiş bir cevaptı. Burada mücadeleye girecek olanlara 'aklınızı başınıza alın' mesajı verildi. Dünya 13 seçim kazanamadığı halde koltuğunu koruyan tek kişi de Kılıçdaroğlu'dur" dedi.
KAYBEDİLEN SEÇİMDEN BAŞARI ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK ANLAMSIZ
Muhalefetin 28 Mayıs'taki hezimetin ardından kendilerine başarı paydası çıkarmasına çalışmasını da değerlendiren Murat, "13 tane seçimi kaybedip bundan bir başarı çıkarıyor olmak çok anlamlı değil. 2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı oy oranı 51,79'du. Muhalefet blokunda Ekmelleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş vardı ve toplam oy oranları 48,2 oldu. 2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan 52,54 alırken Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu'nun toplam oy oranı 47,25 geldi. Şimdi 2023 yılında Kemal Kılıçdaroğlu'nun tüm muhalefet bileşenlerinin desteği ile beraber aldığı oy oranı da 47.8 oldu. Yani orta bir başarı yok. Burada CHP'nin oyunu yüzde 25'ten yüzde 47'ye çıkarma gibi bir durum yok" diye konuştu.
BAŞARISIZLIĞI GÖLGELEMEK İÇİN MYK ÜYELERİNİ HARCIYOR!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimdeki başarısızlığı kendi üzerine hiç almadığına dikkat çeken Murat, "Kişisel siyasi hesaplarını CHP seçmenin veya muhalefet seçmenin ne düşündüğünü ya da onların önceliklerini dikkate almadan feda edebilen CHP'den pek çok şey feda edebilen bir isim var ortada. Küçük partilere verdiği 39 milletvekili ile bunu net şekilde gördük. Burada maksat kendisinin adaylığına karşı diğer genel başkanların desteği alabilmek için bu yapıldı. Böylece bol şekilde milletvekili verdi. İşte ortada duran bu başarısızlığı gölgelemek adına MYK üyelerini tasfiye ediyor." ifadelerini kullandı.