Kandil sinyali verdi HDP'den sonra PKK medyası da Kılıçdaroğlu'nu sattı! CHP'lilere zehir zemberek sözler: "Ahlaksız şarlatanlar"

Seçimlerde terör destekli 8'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Recep Tayyip Erdoğan karşısında ağır bir hezimete uğradı. Mağlubiyetin ardından Kılıçdaroğlu koltuğunu korumak adına çareler aramaya başlarken Kandil'deki terör elebaşları, siyasi ayak HDP ve terör medyasına talimatı verdi. HDP'li Meral Danış Beştaş'ın yerel seçimlerde aday çıkarabiliriz açıklamasıyla eş zamanlı olarak "Kılıçdaroğlu'nun korkaklığı" başlıklı yazıyı kaleme alan PKK medyasının aktörlerinden Fehim Işık, "Kılıçdaroğlu birinci tur öncesinde ürkekçe dile getirdiği, “Sorunun çözüm yeri Meclis’tir” sözlerinin bile arkasında duramayacak kadar korkak çıktı." dedi. Sosyal medyadan yaptığı paylaşımla CHP'lilere "ahlaksız şarlatanlar" diyen Işık, "Yerel seçimler 2024'ün Mart ayındaydı değil mi? O zaman Özgür Özel'e, bilumum ulusalcı şarlatanlara bugünkü sözlerini hatırlatmak gerek." ifadelerini kullandı.

Seçimlerde 7'li koalisyonun ortak adayı olarak yarışan Kemal Kılıçdaroğlu, ağır yenilginin ardından ortakları, İYİ Parti, Gelecek ve DEVA'nın yanı sıra Kandil ve Pensilvanya tarafından da adeta satıldı. Seçim kampanyasına ilk ziyaretini gerçekleştirdiği ve kapı arkasında kirli bir pazarlık götürdüğü HDP'de artık açıkca Kılıçdaroğlu'nu hedef almaya başladı.

PARTİ İÇİ HESAPLAŞMALAR BAŞLADI
Terör örgütünün siyasi uzantısı HDP, seçimlerde Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vereceğini açıkladı. Sandıktan çıkan sonuçlar ise öyle olmadı.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasıyla birlikte muhalefet cephesi birbirine girdi. CHP ve İyi Parti'de iç hesaplaşmalar yaşanırken, HDP'den de koalisyona eleştiriler gelmeye başladı.

KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ: BİZE UZAK DURDU
Son olarak Halk TV'de Sansürsüz adlı programına katılan HDP'li Meral Danış Beştaş, seçim sürecinde cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ile bir araya gelmemesine yönelik eleştiride bulundu.

"BİZ OLMASAK O ŞEKİLDE KARŞILANIR MIYDI?"
Kılıçdaroğlu'nun HDP'ye karşı mesafeli durduğunu söyleyen Beştaş, "Kürt illerinde Kılıçdaroğlu rekor oy aldı. Biz olmasak Kılıçdaroğlu bölge illerinde o şekilde karşılanır mıydı? Bunlara karşı bir hakkı teslim etmek lazım" dedi.

"BİZE UZAK DURUŞU TEPKİLERE YOL AÇTI"
Beştaş konuyla ilgili, "Masada olmamamıza rağmen Kılıçdaroğlu'na oy verelim dedik. Ancak yüzde 1'lik partilere bakanlık verirken, partimize karşı uzak durdu. Bu durum halkımızda ciddi tepkiye yol açtı. Vatandaş bizi eleştiriyor. Kürt illerinde Kılıçdaroğlu rekor oy aldı. Biz olmasak Kılıçdaroğlu bölge illerinde o şekilde karşılanır mıydı? Bunlara karşı bir hakkı teslim etmek lazım" ifadelerini kullandı.

"YEREL SEÇİMLERDE ADAY ÇIKARABİLİRİZ"
Beştaş daha sonra 2024'te yapılacak yerel seçimlere ilişkin konuştu.

Meral Danış Beştaş, HDP'nin İstanbul, Ankara ve İzmir'de belediye başkanlığı için aday çıkarabileceğini söyledi.

Beştaş, "Tabii ki çıkarabilir. Bu en doğal hakkımız. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmadığımız için muazzam bir eleştiri var." dedi.


PKK MEDYASI DA KILIÇDAROĞLU'NU SATTI
Beştaş'ın yerel seçimlerde aday çıkarabiliriz açıklamasıyla eş zamanlı olarak "Kılıçdaroğlu'nun korkaklığı" başlıklı yazıyı kaleme alan PKK medyasının aktörlerinden Fehim Işık, "Kılıçdaroğlu birinci tur öncesinde ürkekçe dile getirdiği, "Sorunun çözüm yeri Meclis'tir" sözlerinin bile arkasında duramayacak kadar korkak çıktı." dedi.

İşte Fehim Işık'ın yazdığı yazıdan dikkat çeken bölümler:

Kılıçdaroğlu'na kaybettiren Kandil değil, tam aksine uzatılan barış eline hak ettiği değeri vermemesi, o eli tutmamasıdır.
KILIÇDAROĞLU'NA ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER: KORKAKLIĞIN DANİSKASINI YAPTI
Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonrası katıldığı ilk televizyon programında "Erdoğan'ı iktidar yapan Kandil'dir" dedi. Bu, seçimden sonra yaptığı ilk açıklamalarda meşru görmediği sonuçları tescil etmesi anlamına da geliyor. Bu bir yana ama bu sözler ne anlama geliyor, önce kısaca bakalım.
Kılıçdaroğlu'nun yenilgiyi Kandil'e bağlaması, kuşkusuz siyasi korkaklığının dışa vurumudur. Kimse Kılıçdaroğlu'ndan seçim öncesi çıkıp "Kandil'le görüşeceğim, Kürt meselesini diyalog ve müzakere ile çözeceğim" demesini beklemiyordu elbet. Ama Kılıçdaroğlu birinci tur öncesinde ürkekçe dile getirdiği, "Sorunun çözüm yeri Meclis'tir" sözlerinin bile arkasında duramayacak kadar korkak çıktı. HDP ile bir kez, o da Meclis'te yan yana geldi. Onca açık desteğe rağmen Kılıçdaroğlu Meclis'teki ilk görüşme dışında HDP'yle, Yeşil Sol Parti'yle yan yana durmamak için her türlü ikiyüzlülüğe yol verdi. Kampanyayı seçimin ilk turunda kısmen, ikinci turunda ise tamamen milliyetçi sloganlarla yürüttü. Bu Türkiye'nin geleceğini de ipotek altına alan korkakça bir siyasetti ve Kılıçdaroğlu bu korkaklığın daniskasını yaptı.



Beğeniriz ya da beğenmeyiz, Erdoğan'ı 21 yıldır iktidarda tutan temel etken ise siyasetteki cesaretidir. Hatırlayalım; Erdoğan ilk iktidara geldiğinde sistem ona tamamen karşıydı. 2007 yılındaki cumhurbaşkanı seçiminde baş ulusalcılardan Sabih Kanadoğlu Anayasa'daki açık hükme rağmen Meclis'in yeni cumhurbaşkanı seçebilmesi için en az 367 vekilin toplantıda hazır bulunmasının şart olduğunu ileri sürdü. Bu ucube tez, Erdoğan'a kaybettirmek isteyen Kemalist devlet aklının hükmüne dönüştü. Erdoğan bu engeli, ciddi bir risk üstlenerek aldığı erken seçim kararıyla aştı. Bu arada Anayasa değişikliğini halk oylamasına sundu ve Meclis'teki oy çokluğuna rağmen seçtiremediği Abdullah Gül'ü bu kez halkoyuyla ilk cumhurbaşkanı olarak seçtirdi.
Bu gelişmeler Erdoğan'ın elini güçlendirdi. Kürt meselesindeki çözüm arayışları da bu gelişmelerin akabinde yaşandı. 2008 Oslo Süreci, 2013 Çözüm Süreci Erdoğan'ın elinin güçlendiği bu dönemlere denk gelir.
Bu cesaretin arkasındaki asıl akıl, hiç kuşkusuz AKP'nin ideolojik arka planıydı. AKP ideolojik aklını yaşama geçirecek koşulları kısmen 2011'de baş gösteren Suriye kriziyle, esasen ise Suriye'de Rus uçağının Türk savaş uçakları tarafından 2015'in Kasım ayında düşürülmesinden sonra yakaladı. Bu ideolojik aklına Kürtleri payanda yapamayacağını anlayınca ise bu kez tersine ricat etti, yüzünü Doğu'ya döndü. Bunu yaparken Kürt düşmanlığı üzerinden anlaştığı Avrasyacı ulusalcılar ile MHP'li faşistlere sığındı. Bu adımla, bir yandan da diktatörlüğünü perçinleştirmeye başladı. Ancak istediğini tam olarak elde edemedi. Ne kadar kan akıtsa da Kürt halkının direnişini bir türlü aşamadı.


Bu hatırlatmalardan sonra tekrar son seçime ve Kılıçdaroğlu'na kaybettiren olguya dönelim. Bu yazdıklarımı, hiç kuşkusuz benim kadar Kılıçdaroğlu'nun kendisi de bilir. Kılıçdaroğlu ayrıca bizden fazla olarak, CHP'deki ulusalcıları ve bunların AKP ve MHP'yle bağlarını da bilir. Deniz Baykal'ın kaset skandalı sonrasında CHP Genel Başkanlığı'na gelen Kılıçdaroğlu, parti içinde ağırlıkla denge siyaseti güttü. Ayağı yer tutuncaya kadar herkese hep mavi boncuk dağıttı. Bunu yaparken CHP tüzüğünün statükoyu destekleyen anti demokratik hükümlerinin ardına sığınarak genel başkanlığını pekiştirdi. Partinin kritik noktalarındaki ulusalcıların altını oyduğunu bilmesine rağmen hiçbirine dokunmadı. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Enis Berberoğlu gibi ulusalcıları hapisten çıkarıp milletvekili yaptı, partinin kritik noktalarında görevlendirdi.
AKŞENER'E BU KRİZİ ÇIKARTANLARIN ARKASINDA CHP'DEKİ ULUSALCILARIN DA OLDUĞUNA HİÇ ŞÜPHE YOK.
İş cumhurbaşkanlığı adaylığına gelince her şey değişti. İlk krizi Meral Akşener çıkardı. Akşener'e bu krizi çıkartanların arkasında CHP'deki ulusalcıların da olduğuna hiç şüphe yok. Hem CHP'deki ulusalcılar, hem de Millet İttifakı'ndaki ırkçı-milliyetçiler bir Kürt-Alevi'nin cumhurbaşkanı olmasını istemiyordu.

Bu realiteyi gören HDP ise yerel seçimlerde sonuç aldığı siyasal adımla bu kez Erdoğan iktidarına tamamen son vermenin siyasetini yürütmeye başladı. Bu yanlış bir adım değildi. Çok azı dışında Kürt partilerinin neredeyse tamamı HDP'nin bu adımına destek verdi. PKK de açıklamaları ile Erdoğan iktidarını devirmek için geliştirilen bu tutuma sahip çıktı. Eğer cumhurbaşkanlığı seçiminin hem ilk turunda, hem de ikinci turunda Kurdistan tamamen kırmızıya boyandıysa, bunu sağlayan Kürt siyasetinin bu cesur tutumudur.


Doğrusunu demek gerekirse Kılıçdaroğlu'na kaybettiren Kürtlerin ona açık destek vermesi değil, bir zamanlar hapisten çıkarıp Meclis sıralarına taşıdığı, partinin kritik noktalarına yerleştirdiği ulusalcıların bizzat kendisidir. Aslında Kılıçdaroğlu pek fark ettirmese de bunun böyle olduğunu görüyor. Bu nedenle olacak ki seçim sonrasında yenilenen yönetimde AKP-MHP ile zımni işbirliği içinde olan bu ulusalcıları tasfiye etmenin adımlarını atmaya başladı. Bunda ne kadar başarılı olur bilmiyoruz. Ama biliyoruz ki o cesaret edip ulusalcıların kendine kaybettirmesini dillendiremeyince o da 'vur abalıya' misali işin kolayına kaçıp Kürtlere saldırıyor.
Açık demekte yarar var; eğer Erdoğan şimdiye kadar iktidarını tam anlamıyla yerine oturtamamış, hala o koltuk kendine batıyor ise, bunun tek nedeni Kürt halkının direnişidir. Kürt halkı Türkiye'nin demokratik geleceği, Kurdistan'ın özgürlüğü için en fedakâr adımları atmaktan hiçbir zaman çekinmedi. Bugün yüzde 70'lere varan ırkçılığın altında da bu direnişi aşamamak var. Bir siyasetçi kazanmak istiyorsa bu hakikati görmeli, aşılamayan direnişten ırkçılık üretmek yerine öncelikle cesur adımlar atıp uzatılan barış elini tutmalıdır. Bu el tutulduğunda halk da buna destek verecektir.
Bu hakikatten yola çıkarak tekrar diyelim; Kılıçdaroğlu'na kaybettiren Kandil değil, tam aksine uzatılan barış eline hak ettiği değeri vermemesi, o eli tutmamasıdır.

AHLAKSIZ CHP'LİLER
Işık, yazdığı yazının arkasından sosyal medyadan yaptığı açıklamalarla da CHP'yi de hedef aldı. Kılıçdaroğlu ile koltuk kavgasına tutuşan CHP'lilere ve Özgür Özel'in "HDP aday çıkarsaymış bizim için daha avantajlı olurmuş" açıklamasına zehir zemberek sözlerle sert tepki gösteren Işık, "Ulusalcılardaki ahlaki anlayış ne yaparsan yap gidip gelip ahlaksızlıkla buluşuyor. HDP aday çıkarsa oluşacak sonuçtan Kürtler sorumlu olurdu. HDP aday çıkarmadı, destekledi, yine Kürtleri sorumlu ilan ettiler. Velhasıli kelam bu ahlaksızlık bitmediği sürece iş çok zor." dedi.


ULUSALCI ŞARLATANLAR
Ardından attığı tweetle CHP'lilere şarlatan diyen Işık, "Yerel seçimler 2024'ün Mart ayındaydı değil mi? O zaman Özgür Özel'e, bilumum ulusalcı şarlatanlara bugünkü sözlerini hatırlatmak gerek. Madem onlar Erdoğan devam etsin istiyorlar, buyursun Erdoğan büyükşehirleri de kazanarak devam etsin." diyerek adeta rest çekti.



GRİ TİK SONRASI PKK'LILARDAN "KILIÇDAROĞLU'NA DESTEK VERELİM" ÇAĞRISI YAPMIŞTI

Seçimlerden önce PKK medyası aktörlerinden Fehim Işık, "Kılıçdaroğlu'na destek verelim" çağrısı yapmıştı. Işık, "Elon Musk, seçim sonucunun açıklanmasına 10 gün kala Kılıçdaroğlu'nu CB ilan etmiş. Devlet kurumları ile devlet görevlilerine verilen gri tık'ı ona tevdi etmiş bile... De haydi gelin ilk turda şu işi bitirelim... Biz de Erdoğan'ın gri tık'ını ondan alalım..." ifadelerini kullanmıştı.

TAKVİM UYGLAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.