Başkan Erdoğan - Joe Biden görüşmesinin perde arkası ortaya çıktı: "Doğrudan iletişim kanalı kuruluyor"

Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden NATO Liderler Zirvesi'nde yaptığı görüşmenin perde arkası ortaya çıktı. İki liderin "doğrudan iletişim kanalı" kurduğuna dikkat çeken Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Erdoğan ve Biden'ın arasında yaşananları köşesine yazdı. Müderrisoğlu, "Biden'ın, ABD ekonomisindeki toparlanmaya işaret etmesini ve karşılıklı ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmaya dönük fırsatlara değinmesini ayrıca not etmek lazım." ifadelerini kullandı. Öte yandan NATO'nun Türkiye'ye yön verdiği siyaset ikliminden çıkıldığına dikkat çeken Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar, "Ülkemize her on yılda bir format atan NATO'ya bugün biz format atıyoruz. Artık 'ölümü gösterip sıtmaya razı edemiyorlar' bizi." değerlendirmesinde bulundu.

NATO'nun kritik zirvesi Litvanya'da gerçekleşti. Odak, Rusya, Çin ve ittifakın genişlemesiydi. Dikkatler ittifakın en büyük ikinci ordusuna sahip müttefiki Türkiye'deydi. Türkiye'nin İsveç'in üyeliğine yeşil ışık yakıp yakmayacağı ise merakla bekleniyordu. Zirveden bir gün önce Başkan Erdoğan'ın, İsveç'in üyelik protokolünü TBMM'ye göndereceğini açıklaması dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

ABD Başkanı Joe Biden, İsveç'in NATO'ya kabulü konusunda Türkiye ile varılan anlaşmaya işaret ederek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan; cesaretiniz, liderliğiniz ve diplomasiniz için teşekkür ederiz." dedi.


Biden, NATO zirvesiyle ilgili bugün Twitter hesabından yaptığı paylaşımında, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin video kolajını yayınladı.


Başkan Biden, "Dün Türkiye, İsveç'in NATO'ya kabulü konusunda tarihi bir anlaşmaya vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan; cesaretiniz, liderliğiniz ve diplomasiniz için teşekkür ederiz." ifadesini kullandı.


Bu zirvenin, NATO savunmasına olan bağlılığı yeniden teyit ettiğini kaydeden Biden, "Umarım bunu daha da güçlendirmeye devam edebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.


Biden, Vilnius'taki NATO Zirvesi kapsamında Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiği dünkü görüşmede de Erdoğan'a İsveç ile ilgili yürüttüğü diplomasi ve gösterdiği liderlik için teşekkür etmişti.


BAŞKAN ERDOĞAN'DAN JOE BIDEN'A TEŞEKKÜR
Başkan Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya hesabından ABD Başkanı Joe Biden'ın teşekkür videosunu alıntılıyarak teşekkür mesajı paylaştı. Başkan Erdoğan paylaşımında, "Türkiye olarak her zaman olduğu gibi NATO'nun genişlemesine ve ittifakımızın güçlenmesine samimiyet, sorumluluk bilinci ve ilkeli bir duruş ile destek vermeye devam edeceğiz. Başta terörle mücadele olmak üzere tüm güvenlik sınamalarına karşı İttifakımızın görüş birliği içerisinde güçlü çözümler üretmesinin ve müttefikler arasındaki bağların kuvvetlenmesinin, bölgesel ve küresel barışın tesisinde çok büyük bir rol oynayacağına inanıyorum. Türkiye'nin meşru güvenlik kaygıları ve kazan-kazan esasına göre şekillenen bölgesel ve küresel açılımları dikkate alındığı müddetçe yapıcı tavrımızı sürdüreceğiz. İttifaka verdiğiniz şahsi destek, iyi dilekleriniz ve iltifatınız için teşekkür ederim Sayın Başkan" ifadelerini kullandı.

100 MİLYAR DOLAR
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Erdoğan ve Biden görüşmesinin perde arkasında yaşananları yazdı. Müderrisoğlu, "Biden'ın, ABD ekonomisindeki toparlanmaya işaret etmesini ve karşılıklı ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmaya dönük fırsatlara değinmesini ayrıca not etmek lazım." ifadelerini kullandı.


İki liderin doğrudan iletişim kanalı kurduğuna dikkat çeken Müderrisoğlu yazısında şu ifadeleri kullandı: "Önümüzdeki dönemde bizzat Başkan Biden'ın önerisi üzerine Erdoğan'la "doğrudan iletişim kanalı" kurulacak olmasını iki liderin görüşmesindeki önemli gelişmeler arasında sayabiliriz. Biden'ın, olayların hızlı geliştiğine değinmesi, gerektiğinde anlık temas kurmanın fayda sağlayacağına ikna olması da NATO Zirvesi'nin kazanımları arasında düşünülmeli."

İşte Okan Müderrisoğlu'nun 13 Temmuz tarihli yazısı:
BIDEN ERDOĞAN'A NE ANLATTI?
Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta gerçekleşen NATO Zirvesi hakiki manada Türkiye'nin etrafında şekillendi.
Öyle ki...
Başkan Biden'ın elindeki notlardan fotoğraf karelerine yansıyan başlıklarda "NATO, Türkiye, İsveç, Ukrayna" yazması dikkatlerden kaçmadı.
Elbette, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın en önemli görüşmesi Biden'la idi. 75 dakikalık o görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair bir dizi mesajı içeriyordu. İki liderin aldığı, önemsediğim bir kararı yazının sonuna bırakmak kaydıyla devam edelim.
Başkan Biden konuya, ABD iç siyasetinden giriyor. Amerikan siyasetindeki en kıdemli isimlerden olduğunu anlatıyor.
"Kongre'yi benden iyi bilen yoktur, 45 yıldır aralarındayım" diyor.


Tabii bu durumda -ister istemez-Ankara'nın talep ettiği yeni nesil F16 paketi ve mevcutların modernizasyonuna karşı Kongre'deki direnç akla geliyor. Biden, yönetim olarak F-16 dosyasını İsveç'in NATO üyeliğinden ayrı değerlendirdiklerini ama Kongre'de bu iki konunun bir şekilde ilişkilendirildiğini söylüyor. TBMM'deki nihai işlemden sonra Kongre onayı için tüm ağırlığını koyacağını vurguluyor.
Türkiye'nin değerli bir NATO müttefiki olduğunun, bölge barışı ve istikrarı için çok önemli rol oynadığının altını çiziyor.
Derken, Sn. Erdoğan'la uzun yıllara dayanan dostluğunu (!) hatırlatma gereği duyuyor. Bu aşamada küçük bir parantez açalım. O Biden ki...
Henüz Demokratların başkan adayı iken Türkiye'deki muhalefetle işbirliği yapmaktan, Erdoğan'ın seçimler yoluyla iktidardan edilmesi için destek vermekten söz ediyordu!
Bu arada... Sn. Cumhurbaşkanımızın, Biden'la sohbetinin kamuoyuna açık bölümündeki bir cümlesi de manidardı.
Mayıs 2023 seçimleriyle birlikte kendisi için 5 yıllık yeni bir dönemin başladığı belirten Erdoğan, ABD'deki seçim hazırlıklarına da değindi. Görünen o ki bu sözler Başkan'ı da bir açıklama yapmaya teşvik etmiş. Biden, yeniden başkanlığa aday olma niyetini paylaşmakla kalmamış, neredeyse seçileceğinden emin bir şekilde, gelecek 5 yılda da Erdoğan'la çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini kayda geçirme gereği duymuş.
Biden'ın, ABD ekonomisindeki toparlanmaya işaret etmesini ve karşılıklı ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmaya dönük fırsatlara değinmesini ayrıca not etmek lazım.


Ve Yunanistan... ABD'nin Türkiye sınırındaki Dedeağaç'ı askeri üs, enerji depolama ve lojistik merkezi olarak yapılandırdığı hesaba katıldığında Başkan Biden'ın, "Yunanistan'la diyaloğu canlandırmanızdan memnuniyet duyuyoruz. Ege'de tansiyonun düşürülmesi için sergilediğiniz liderliğe teşekkür ediyoruz" demesini de sürpriz görmemek gerekiyor. Unutmadan...
ABD, devasa ölçekteki askeri yığınağı, Rusya'ya yönelik bölgesel güvenlik planları ile izah etmeye çalışsa da Ankara'nın ihtiyatını sürdürmesi gayet doğal.
Gelelim en baştaki detaya.


Biliyorsunuz, Sn. Cumhurbaşkanımızın uluslararası ilişkilerdeki meziyetlerinden biri de "Lider Diplomasisi." Önümüzdeki dönemde bizzat Başkan Biden'ın önerisi üzerine Erdoğan'la "doğrudan iletişim kanalı" kurulacak olmasını iki liderin görüşmesindeki önemli gelişmeler arasında sayabiliriz. Biden'ın, olayların hızlı geliştiğine değinmesi, gerektiğinde anlık temas kurmanın fayda sağlayacağına ikna olması da NATO Zirvesi'nin kazanımları arasında düşünülmeli.
Nitekim Erdoğan-Biden görüşmesinde dünya siyasetinin de gündeme gelmesini, "Küresel sistem çok grift.
Her şeyin birdenbire değişebileceği zorlu bir düzen var" tespiti yapılmasını da bu birebir diplomasiyle ilişkilendirmek doğru olur.

ARTIK 'ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDEMİYORLAR' BİZİ
NATO'nun Türkiye'ye yön verdiği siyaset ikliminden çıkıldığına dikkat çeken Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar, "Ülkemize her on yılda bir format atan NATO'ya bugün biz format atıyoruz. Artık 'ölümü gösterip sıtmaya razı edemiyorlar' bizi." değerlendirmesinde bulundu.

İşte Bercan Tutar'ın 13 Temmuz tarihli yazısı:
Çok değil daha bir iki ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı NATO'yu göreve çağıran Batı medyası ve siyasileri şimdi yüz seksen derece dönmüş durumda. Litvanya'daki NATO Zirvesi'nin kahramanı ilan ettikleri Sayın Erdoğan'ın siyasi dehası karşısında şapka çıkarıyorlar.
Bu bağlamda NATO Zirvesi'nde yaşanan son gelişmeler bir bakıma küresel güç haritasındaki değişimin de mikrokozmosu durumunda. İlk fark edilen gerçek, Türkiye'nin artık Batılı devletlerin taleplerine göre hareket eden bir ülke olmaktan çıkmasıdır. Eski dünya 'muhal' olurken yeni bir dünya doğuyor. Eskiden Batı'nın ayağına basmasak da ayağa kalkmaya çalışmamız bile onları deli ediyordu. Oysa şimdi dik duran Türkiye'ye karşı hepsi yelkenleri indirmek zorunda kaldı.
Unutmayalım ki tarihte iki anlayış vardır. Birincisi dünyaya uymayı ve onunla bütünleşmeyi, diğeri ise yeryüzüne egemen olmayı tasarlar.
Yeni Türkiye'nin dünyayla bütünleşmeyi, kalkınma ve uyumu önceleyen jeo-kültürel aklı NATO zirvesinde de görüldüğü üzere her şeye hükmetmeyi isteyen Batılı nobranlığa haddini bildirmiştir.

***

Boşuna, kültür ve sosyolojiden mahrum bir jeo-politikanın en güçlü 'entelektüel zehir' olduğunu söylememişler. Batılı akıl işte bu yüzden son 400 yılda neye el attıysa kuruttu. Bu ağulu mantığın taşıyıcısı 'Beyaz Adam' dünyadaki dört büyük ırktan biri olan Kızılderililerin neredeyse soyunu tüketti. Afrika'daki siyah ırkı köleleştirdi. Asya'nın sarı ırkını ise coğrafyasında adeta paryalaştırdı.
Fakat son dört asırdır her hikâyenin kahramanı olan Batılı Beyaz Adam'ın dönemi artık kapanıyor.
Başını Türkiye gibi ülkelerin çektiği direniş dalgası giderek yayılıyor. Bu yüzden, Suriye ve Ukrayna'da savaştan öte küresel bir mücadele verildiğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Uluslararası ve bölgesel düzeydeki güç dağılımı yeniden belirleniyor. Daha şimdiden dünyanın geleceğini başını beş aktörün çektiği beş farklı anlayışın şekillendireceği görülüyor. Bunları post-nasyonel AB, post-sovyet Rusya, postseküler Türkiye, post-sosyalist Çin ile post-hegemonik ABD'nin temsil ettiği anlayışlar şeklinde özetlemek mümkün. Özellikle Türkiye, ABD, Rusya ve Çin'e dair hikâyelerin belirleyici olması bekleniyor.
Zira geçmiş yüzyılın mantığından uzak yeni bir küresel denge oluşuyor.

***

Bölgemizde ve dünyada filizlenen bu yeni güç haritasını gören Türkiye, yeni bir küresel statü talebiyle hareket ediyor. Attığı her adımda uluslararası pozisyonunu yeniden tanımlıyor, güçlendiriyor ve kavramsallaştırıyor. Yeni Türkiye artık Batı'nın dayattığı tehdit algısı ve narkotik kavramlarıyla hareket etmiyor.
Bu da ülkemizin Batı'nın güvenlik tedarikçisi olma konumundan kurtulmasına ve savunma politikalarında daha bağımsız hareket etmesine yol açıyor.
Özetle AB ve ABD artık Türk dış politikasının temel eksenini oluşturmuyor. Eksen artık Türkiye. Bu durum, Batı'dan uzaklaştığımız anlamına gelmez. Batı ile yeni bir denge kuruluyor. Tıpkı Rusya ve Çin ile ilişkilerimizde olduğu gibi...
Yani jeo-politik çoğulculuk paradigmasını benimseyen Türkiye, eski ve yeni dünyanın kilit ülkesi olduğunun bilinciyle stratejiler geliştiriyor.
Dolayısıyla Türkiye'nin milli çıkarlarını küresel efendiler için kurban ettiği dönemler geçmişte kaldı. İşte bu yüzden eskiden ülkemize her on yılda bir format atan NATO'ya bugün biz format atıyoruz. Artık 'ölümü gösterip sıtmaya razı edemiyorlar' bizi.
Çünkü kendileri ölüm döşeğinde.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.