Seçimlerde büyük bir hezimete uğrayan CHP ve İYİ Parti'nin başını çektiği FETÖ ve PKK'nın destek verdiği 8'li koalisyonun bileşenleri 'gizli protokol' kriziyle birbirlerine girdi.
Seçimlerde büyük bir hezimete uğrayan CHP ve İYİ Parti'nin başını çektiği FETÖ ve PKK'nın destek verdiği 8'li koalisyonun bileşenleri 'gizli protokol' kriziyle birbirlerine girdi.
ÜMİT ÖZDAĞ İTİRAF ETTİ: 3 BAKANLIK VE MİT BAŞKANLIĞI KARŞILIĞINDA ANLAŞTIK
Zafer Partisi Genel Ümit Özdağ, "Seçilirse iç savaş çıkar" dediği Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiği desteğe ilişkin bomba bir itirafta bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun kendisine 3 bakanlık ve MİT Başkanlığı sözü verdiğini dile getiren Özdağ'ın bu sözleri üzerine CHP panikledi.
FAİK ÖZTRAK YALANLADI
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "İki protokolde de İçişleri Bakanlığı ve MİT ile ilgili bir madde yer almadı" diyerek gizli pazarlığın üstünü örtmeye çalıştı.
Ümit Özdağ ise "Kemal Bey attığı imzayı inkar edecek insan değildir." diyerek bombayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kucağına bıraktı. İddiasının yalanlanması halinde belgeyi paylaşacağını söyledi.
KILIÇDAROĞLU KABUL ETTİ
Kılıçdaroğlu dün katıldığı yayında "Aramızda özel bir protokol var. Bunun paylaşılmasının etikliğine dair de yorum yapmak istemiyorum" diyerek Ümit Özdağ ile yaptığı özel portokolü itiraf ederken CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ı da yalanladı.
ÖZTRAK'IN BİLE HABERİ YOKTU
Kılıçdaroğlu, "Öztrak'ın haberi yoktu" dedi. Kılıçdaroğlu, "Öztrak da protokolü bilmiyor ki. Danışman dahil kimse bilmiyordu. Bu protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun bu itirafının ardından başta İYİ Parti ve diğer ortaklardan tepki yağarken akıllara 'HPDKK'nın verdiği destek geldi.
HDP'YE NE SÖZ VERDİ
Kılıçdaroğlu oy oranı 2,23 olan Zafer Partisi'ne Mit Başkanlığı ve 3 bakanlık sözü verirken oyu 8.82 olan HDP'ye ne söz vermişti?
Sabah Yazarı Mahmut Övür bu meseleyi köşesine taşıdı. Övür, "Özerklik veya Sakık'ın dediği gibi "Öcalan dâhil cezaevindeki tüm arkadaşlarımız için genel af çıkarılacak ve yurtdışında olanlar geri dönecek" türü bir anlaşma yaptılar mı?" ifadelerini kullandı.
Övür'ün yazısı şu şekilde:
"CHP'nin başını çektiği muhalefet cephesinde siyasi vizyonsuzluğun, ilkesizliğin getirdiği derin bir çöküş yaşanıyor. Kamuoyu her sabah yeni bir skandalla uyanıyor. Bir gün "Hayatımın en büyük hatası" pişmanlığıyla, bir gün "38 milletvekilini yüzde bir bile almayan partilere neden verdin?" isyanıyla karşılaşıyorsunuz, bir başka gün de gündem, "A Takımı ihaneti"yle sarsılıyor.
Kısaca kumpaslardan, ihanet edenlerden, birbirini satanlardan, kirli ilişkilerden geçilmiyor.
Farklılıkları bir araya getirenler meğer bambaşka kirli ilişkiler ve pazarlıklarla bir arada duruyormuş. Boşuna Başkan Erdoğan "Verilmiş sadakamız varmış" demiyor.
Son rezalet ise birkaç gün önce patladı.
Seçimin ikinci turuna giderken, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu aniden rotayı ırkçı çıkışları ve göçmen düşmanlığıyla bilinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a çevirmiş ve desteğini istemişti.
O da destek vermişti. Ancak bedava değildi. Ortada kirli bir pazarlık vardı ve o pazarlığın ne olduğunu Özdağ tane tane anlattı:
"Yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dâhil üç bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık. Ben İçişleri Bakanı olacaktım."
"Yok canım bu kadar da olmaz" dedirten bu açıklamayı önce CHP Sözcüsü Faik Öztrak yalanladı. Ancak bu yalanlamanın ömrü uzun sürmedi. Bizzat Kılıçdaroğlu çıktı, Habertürk'ten Mehmet Akif Ersoy'un yönelttiği, "Sizin Özdağ ile aranızda yaptığınız özel bir protokol var mı?" sorusuna izleyenleri şoke eden bir cevap verdi:
"Evet var. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değildir. Evet protokol var, kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta."
Neymiş, anlaşma varmış ama "iki kişinin namusuna teslim edildiği" için üzerinde konuşmak "ahlaki" değilmiş. Buraya kadarı Özdağ'la ilgili. Ne cevap verir göreceğiz. İşin bir de CHP ve 6'lı Masa'yla ilgili boyutu var. O konudaki sözleri de inanılmaz:
"ÖZTRAK DA PROTOKOLÜ BİLMİYOR Kİ. DANIŞMAN DâHİL KİMSE BİLMİYORDU."
Siyasi tarihte bu tür bir skandal var mı emin değilim ama bu olay, akla çok daha vahim bir ilişkiyi getiriyor: Kılıçdaroğlu-HDP ilişkisini. Acaba terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yle de benzer bir anlaşma yapıldı mı?
Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin etkili olduğu bölgelerde aldığı silme oylara bakarsanız bir anlaşmanın yapıldığı aşikâr.
Yüzde 2'lik partiye üç bakanlık verilirken, HDP'nin pazarlıksız oy verdiğini söylemek akıl kârı değil. Aslında bu tür bir pazarlığın olduğunu daha seçim yapılmadan bizzat HDP-Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili seçilen Sırrı Sakık seslendirmişti:
"Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da deklare edilmesi gerekir."
Acaba Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle de "iki veya üç kişinin namusuna teslim edilecek" bir anlaşma yaptı mı? Bu konuda CHP'lilere ve 6'lı Masa'daki dostlarına haber vermediği belli. Peki faşist dedikleri Özdağ'la aynı ittifaka oy vermeyi içine sindiren YSP eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ne diyor?
Özerklik veya Sakık'ın dediği gibi "Öcalan dâhil cezaevindeki tüm arkadaşlarımız için genel af çıkarılacak ve yurtdışında olanlar geri dönecek" türü bir anlaşma yaptılar mı?
Özdağ'la yapılan anlaşmadan sonra böyle bir anlaşma yapılmadığına kim inanır?
Daha neler çıkacak göreceğiz ve gördükçe de Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndüren halkın sağduyusuna şükredeceğiz."